Hakkında Bilgi

Hakkında Bilgi,Ansiklopedik Bilgi

Genel

İş Hukuku Meslek Hastalıkları,İş Güvenliği | Genel Hukuk |

İş Hukuku Meslek Hastalıkları,Meslek hastalığı, Sosyal sigortalar açısından sigortalının işi sebebiyle maruz kaldığı, sağlık durumunda bir bozukluk ve aksamadır.

Tütün işçilerinde, maden işçilerinde akciğer ve rahatsızlıkları, hastalık ve sakatlıklara yol açmaktadır.

Ruhi arıza bir işçinin işinr bağlı psikolojik bozuklukları ifade eder.

Gece bekçileri ve gardiyanlarda, silâhlı koruma ödevi yüklenenlerde ruhi bir bunalımın baş göstermesi; seri imalâtta belirli aralıklarla belirli hareketleri yapan işçinin psikolojik yapışırın arızalar göstermesi en çok görülen meslek hastalıkları örnekleridir.

iş kazası ile meslek hastalığı arasındaki temel fark, ilkinde ani bir gelişmeye yol açan bir «olay» bulunmasına karşılık, İkincisinde sağlığın «tedrici» bir gelişme sonunda, sağlığın bozulmasıdır.

Meslek hastalıkları da iş kazası gibi işletme içinde mütalâa edilir; bu sebeple meslek hastalıkları sigortası, iş kazası sigortasıyla bir bütün teşkil eder. Primin tamamını işveren verir. Prim oranı yüzde 6’yı geçmemek üzere işin tehlikesine göre tayin edilir.

Meslek hastahklarıyla ilgili mevzuat Meslek hastalıkları hakındaki hukukî mevzuat, ancak geçen yüzyılın başlarında Avrupa’da görülür.

1802’de İngiltere’de Çırakların Sağlık ve Ahlâkını Koruma kanunu, 1810’da Fransa’da Meslek Hastalıkları ile İlgili İmparatorluk kararnamesi, 1833’te İngiltere’de Fabrikalar kanunu, 1834’te Almanya’da iş mevzuatı, 1941’de Fransa’da İş mezvuatı yürürlüğe girmiştir.

1919 Cenevre’de kurulan Milletlerarası Çalışma teşkilâtı (Organisation Internationale du Travail) [O.T.T.] konuya tümüyle eğildi.

Türkiye’de 1865’te çıkan Dilâver Paşa nizamnamesi ile ilk defa olarak çalışan insanı koruma yoluna gidildi.

Daha sonra, 1869’da çıkan Maadin nizamnamesi 1921’de çıkan Ereğli Havzai Fahmiye Maden Amelesinin Hukukuna Müteallik 31 Sayılı kanun, 1926’da çıkan 818 sayılı Borçlar kanununun ilgili maddeleri, 1930’da çıkan 1580 sayılı Belediyeler kanunun ilgili maddeleri, 1930’da çıkan 1593 sayılı Umumi Hıfzısıhha kanununun ilgili bölümü ve 1936’da çıkan 3008 sayılı İş kanunu da bu konuyla ilgilidir, özellikle bu son kanun, uzun süre, en az 10 işçi çalıştıran yerlerde sağlığı koruma tedbirlerini zorunlu kılıyordu.

Meslek hastalıkları ile ilgili işletmelerin iş güvenliği

Bugün ise bu sınırlama kaldırılmıştır; birçok ilde tek işçi çalıştıran yerler de bu tedbirleri almakla yükümlüdür. Türkiye’de meslek hastalıkları, özellikle 1945-1946’dan sonra Çalışma bakanlığının kurulmasıyla ele alınmaya başlandı.

O tarihten sonra bu konuda yürürlüğe konulan mevzuatın başlıcaları şunlardır: 4772 sayılı İş Kazaları Meslek Hastalıkları ve Analık sigortası ile ilgili kanun (1946); 4792 sayılı İşçi Sigortaları kanunu (1946); 5417 sayılı ihtiyarlık Sigortası kanunu (1950); 5502 sayılı Hastalık ve Analık Sigortası kanunu (1951); 6900 sayılı Malullük ve ölüm Sigortaları kanunu (1957); T.C. 1961 Anayasasının ilgili maddeleri; 506 sayılı Sosyal Sigortalar kanunu (1964); 1967’de çıkan. 931 sayılı yeni iş kanunu ve bununla ilgili olarak çıkarılan tüzükler.

Meslek kuruluşu. Meslek kuruluşlarının idare hukuku bakımından önemi, meslek kuruluşu niteliğindeki kamu kurumlarının varlığından doğar.

Bunlar, kanunla meydana getirilen veya varlığı kabul edilen kuruluşlardır.

Ticaret odaları, borsalar, barolar gibi.

Bu türlü kuruluşların, totaliter rejimlerde siyasi iktidarın emir ve sıkı denetimi atında tutulduğu bir gerçek olduğundan, Anayasa, «Meslek kuruluklarının tüzükleri, yönetim ve işleyişleri demokratik esaslara aykırı olamaz» hükmünü koymuştur.

Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının düzenleme, üyelere disiplin cezalan verebilme gibi kamu hukukundan doğan birtakım yetkileri vardır.

Bu kuruluşlar, tüzel kişilikleri ve ayrı bir bütçeleri bulunduğundan, birer «hizmet yerinden yönetim kuruluşu» niteliğindedir.

Derneklerden farklı olarak, kuruluşun çalışma alanında faaliyet gösterecek kişiler bu kuruluşlara katılmak zorundadırlar.

Meslek ve sanatın icrasının tatili, esas itibariyle geçici niteliktedir.

Genellikle meslekten çıkarma veya meslek ve sanatın icrasının kesin olarak yasaklanması bu kavramın dışında kalır, çünkü geçici nitelikte değildir.

Bunun gibi, kamu hizmeti gören ve özel bir statü içinde bulunan memurlar hakkında uygulanabilen geçici olarak işten elçektirme ile göreve son verme tedbir ve cezaları da, meslek ve sanatın icrasının tatili kavramı dışında kalır.

Meslek ve sanatın icrasının tatili, her şeyden önce, bir disiplin cezası niteliğindedir.

Gerçekten, çeşitli meslek kuruluşları üyelerinin çalışma ve davranışlarını denetleyerek, kuruluş kanunlarında öngörülen şartları gerçekleştirdiği zaman, bu şartlara uymayan üyelerin mesleki faaliyetlerini, değişen sürelerle durdurabilir.

Bir yanıt yazın