Hakkında Bilgi

Hakkında Bilgi,Ansiklopedik Bilgi

Biyografi

Adolf Hitler Kimdir,Hayatı | Biyografi,Tarih |

Adolf Hitler Kimdir Hayatı ve Başarıları Adolf Hitler, 20 Nisan 1889 – 30 Nisan 1945 tarihleri arasında Nazi Partisi (NSZAP) liderliğini yapan Alman politikacı,1933-1945 yılları arasında Almanya Başbakanı, 1934-1945 yılları arasında Nazi Almanyası’nın Führeri ( “lider”) diktatörü oldu.

Adolf Hitler Hayatı

Adolf Hitler1908’de  başvurduğu akademiye kabul edilmedi ve yoksulluk içinde yaşadı.

Belediyesinin yahudi düşmanlığına önayak olduğu ve işçilerin acınacak halde bulunduğu bu kozmopolit şehirde geçirdiği günler, onun üstünde derin izler bıraktı.

1912’de Münih’e yerleşti, hayatını badanacılık ve dekoratörlük yaparak kazandı.

Sık sık işsiz kaldı.

Boş zamanlarını kitap okumakla geçirdi (Georges Sorel, Nietzsche), 1914’te, gönüllü olarak Bavyera ordusuna girdi.

Savaşa onbaşı rütbesiyle katıldı, yaralandı, gazla zehirlendi, demirhaç nişanını kazandı.

Münih’in asker meclisleriyle anlaşmazlığa düştü; bunların düşüşünden sonra yeni Reich ordusunda, bolşeviklikle mücadele ve milliyetçilik ülküsünü yaymak ve propaganda yapmakla görevlendirildi (ağustos 1919-nisan 1920).

Şeflerinden biri (Gottfried Feder), Drexler’in yönettiği küçük bir siyasî kuruluş olan aşırı sağcı Alman işçi partisiyle onun temasını sağladı (temmuz 1919).

Hitler kısa zamanda parti yönetim kuruluna girdi ve partinin haftalık yayın organı olan Völkischer Beobachter’de (Halkın Gözlemcisi) yazılar yazmaya başladı.

1921’de Drexler’in yerine geçti ve partiye «Alman Nasyonal Sosyalist işçi partisi» adını verdi.

Parti, Weimar cumhuriyetinin düşmesiyle meydana gelen tepkiden yararlanarak Bavyera’da gelişmeğe başladı.

Sosyalist olmaktan çok, koyu bir milliyetçi olan Hitler, Reich ordusu ve işveren sendikaları ile parti adına yararlı ilişkilere girişti.

Kurduğu yarı askerî bir teşkilât olan S.A.’nın (Sturmabteilungen) [Hücum birliği] kazandığı önem Hitler’e 1923’te meydana getirilen Kampfbund’un (Savaş Kurumlan birliği) yöneticiliğini sağladı.

Hitler, Mussolini’nin darbe hareketini tekrarlamak için, Ruhr’un işgali ve enflasyon sonunda meydana gelen çalkantılardan faydalandı.

Bavyera’da Von Kahr hükümetini denetim altına almaya çalıştı (8 kasım 1923), fakat ertesi gün Von Kahr, Hitler ile Ludendorffun yönetimindeki nümayişçilere ateş açtırdı; yaralanan Hitler 1924 ocağında beş yıl kalebentlik cezasına çarptırıldı.

Adolf Hitlerin Başarıları

Bir yıl kadar süren hapisliği sırasında, Rudolf Hess’e otobiögrafisi olan Mein Kampf’ın (Kavgam) ana hatlarını yazdırdı.

Sıkıyönetim kaldırılınca (şubat 1925), parti içinde, Kuzey Almanya’daki üyelerin de desteğiyle, önderlerin meşru faaliyete geçme dileğini reddeden Gregor ve Otto Strasser kardeşlerle çatıştı.

Parti kademelerinde o güne kadar seçimle işbaşına gelen yöneticileri (Gauleiter) kendisi tayin etmeğe karar verdi.

Hitler’in tam güven duyamadığı S.A.’lar S.S.’lerle (Schutzstaffeln) [Güvenlik teşkilâtı] takviye edildi.

Fakat sınaî bir refah dönemi (1924-1929) aşırıcılar için elverişli değildi.

Hitlercilik ancak 1929 İktisadî buhranıyla yeniden gelişme fırsatı buldu.

Hitler, komünistlerin üstüne yürütecek adam arayan sanayici Hugenberg ile temasa geçti.

Şefin ölçülü tutumu, O. Strasser’in parti saflarından ayrılması ve yüzbaşı Röhm’e bırakılmış olan S.A. içinde başkaldırmalara yolaçtı.

Nazi partisinin 1928’de 12 milletvekili vardı.

1930 Seçimlerinde bu rakam şefin, işsizleri ve durumundan hoşnut olmayan burjuvaları peşinden sürükleyen, öfkeli ve coşkun sloganları sayesinde 107’ye çıktı.

Hindenburg, Hitler’den Brüning hükümetine katılmasını istedi, fakat Hitler kabul etmedi (ekim 1931).

Ocak 1932’de şansölye, başkan Hindenburg’un görev süresinin iki yıl daha uzatılmasını kabul etmesi şartıyla, ona kendi yerini teklif etti.

Bunu reddeden Hitler, cüretle başkan seçimine adaylığını koydu; yenildi, fakat 13 400 000 oy topladı, özel silâhlı kuvvetlerin kurulmasını (nisan 1932) istemeyen Brüning muhafazakârlar tarafından iktifaya zorlandı (mayıs 1932).

Yeni şansölye Von Papen, nazilerden yararlanacağını ümit eden sağı temsil ediyordu.

Parlamentonun feshi ve S.A.larla S.S.’lerin faaliyetine izin verme konularında Hitler ile anlaştı.

Hitler, temmuz 1932 seçimlerinde 230 koltuk elde edince iktidara geçmek istedi, fakat Von Papen bir defa daha parlamentoyu feshetti ve aralık 1932’de yeni seçimlere gidildi.

Bu sefer naziler ancak 196 koltuk kazanabildiler.

Şansölyelik, Hitler’e karşı mücadeleye kararlı olan general Von Schleicher’e geçti (aralık 1932).

Onun kararsızlığı karşısında, büyük sanayiciler yeniden Hitler’i desteklemeye başladılar.

Von Papen’in entrikalarıyle Von Schleicher’in ayağı çabuk kaydırıldı.

Muhafazakârlarla hükümeti paylaşmayı kabul eden Hitler, Hindenburg tarafından 30 ocak 1933’te şansölyeliğe getirildi.

Hitler önce parlamentoyu feshetti, Ruhr sanayicilerinin paraca destekledikleri bir karşı kampanyanın, S.A.’ların şiddet hareketleriyle etkisiz kılınması, Reichstag yangını (kasten komünistlerin üstüne atıldı) yeni seçimde nazilere oyların yüzde 44’ünü sağladı (5 mart).

Komünistler kanun dışı ilân edildi.

Yeni meclis şansölyeye dört yıl süre ile tam yetki tanıdı (23 mart), bu karara sadece sosyal demokratlar katılmadı.

Hitler bu yetkiyi Almanya’ya yeni bir düzen vermek ve kendi hâkimiyetini sağlamlaştırmak için kullandı.

Muhafazakârlar, yavaş yavaş hükümetten ayrıldılar, onlarla birlikte yüksek malî çevreler ve Reich ordusu, iktidarın nimetlerinden tek başına yararlanmak isteyen S.A.’ların tutumundan endişeye düştüler.

Hitler, çevresindeki para üe tutulmuş katiller çetesinden kurtulmaya karar verdi, 30 haziran 1934 gecesi («uzun bıçaklar gecesi» diye anılır) Röhm’ü, S.A. şeflerini, Gregor Strasser, Schleicher, Von Kahr, Von Papen’in sekreterleri başta olmak üzere bütün siyasî muarızlarını ortadan kaldırttı.

Bu temizleme hareketinden dolayı Hitler’i kutlayan Hindenburg, 2 ağustos 1934’te öldü.

Hitler, başvurduğu plebisitle oyların yüzde 88’ini kazanarak, Reichsführer unvanıyla başkanlığı ve şansölyelik yetkilerini kendinde topladı (ağustos 1934).

Adolf Hitlerin Başarıları

Hitler’in başarısı, «büyüleme gücünden» veya söz söyleme ustalığından çok enerjisi, duygularını saklayabilmesi ve yerine göre kurnaz, yerine göre sert davranmasına imkân veren içgüdüsüyle açıklanabilir.

Hitler, yığınları eyleme çağıran, basite indirilmiş düşüncelere başvurdu, özellikle alman ırkının üstünlüğü inancı üstünde durdu ve kaderin kendine, Germenlere özledikleri hâkimiyeti sağlamak görevini verdiğini ileri sürdü.

Sonsuz gururu, çılgınca tutkusu, nasyonal-sosyalizm doktrininde şekillendi.

Naziler iktidara gelir gelmez Hitler, Gestapo adlı devlet polisi teşkilâtını kurdu ve toplama kampları açtı; nazilik aleyhtarlarına, yok etmek istediği yahudilere zulüm etmeye, gençliği denetlemesine karşı koyan, kiliseleri baskı altına almaya başladı.

Almanya’nın kayıtsız şartsız hâkimi olan Hitler, yayılma isteğinin gerçekleşmesi için savaşı kaçınılmaz sayıyordu; var gücü ile kendini ve milletini savaşa hazırladı.

Nazi Almanyası’nın bütün Avrupa’yı ele geçirmesi her almanı mutlu kılacaktı.

1933’ten itibaren büyük hız verdiği savaş sanayii sayesinde işsizliği önledi ve işçileri Çalışma cephesinde topladı.

Durmadan tekrarlanan bir propagandayla halkın büyük çoğunluğunda şefe ve şefin hazırladığı gelecege sınırsız bir güven yaratıldı.

Hitler, üç yıl içinde (1933-1936) Versailles antlaşmasıyle Alman Silâhlı kuvvetleri için konulan bütün kayıtlamaları kaldırdı ve Rheinland’ı işgal etti (7 mart 1936).

Temmuz 1934’ten itibaren taraftarlarının Avusturya hükümetine karşı bir darbe hazırlamasına imkân verdi: İtalya’nın da müdahale ihtimalini düşünerek bu teşebbüsünden vaz geçti ve beklemeğe koyuldu.

Ribbentrop başkanlığındaki heyetin başarısızlığına (1937) kadar, Avrupa’daki büyük devletlerin aralarının açılacağını, başlıca iki düşmanı olan Fransa’ya ve hele S.S.C.B.’ye karşı, İngiltere ile anlaşabileceğini umuyordu.

Hitler, İtalya’nın çıkar gözetmeyen dostu olarak göründü ve «müeyyideler» uygulamaya yanaşmadı.

Mussolini gibi Führer de İspanya iç savaşında, ispanya cumhuriyetine karşı açtığı mücadelede Franco’ya yardım etti (1936-1939); bolşevikliğe karşı mücadele perdesi altında bu diktatörler ittifakını gizledi.

Japonya’yı ilk antikomintern ittifaka alarak (1936) S.S.C.B.’yi arkadan tehdit etmeğe çalıştı.

1937 Sonunda batılı devletlerin silâhlanmasına fırsat bırakmadan, Almanca konuşan bütün memleketleri birleştirmeğe karar verdi. Bu tasarı, muhafazakârları ve S.S.’lere karşı olan orduyu endişeye düşürdü.

Hitler, hükümet üyeleri arasında değişiklik yaptı; Schacht, Von Neurart, Von Par pen’in yerine başkalarını getirdi.

Başkumandanı Von Fritschin (şubat 1938) ve genelkurmay başkanı Beck’irt (eylül 1938) ayağını kaydırdı.

Kumandanlığı da kendi üstüne almağa karar verdi.

Hitler, Duçe’nin tutumundan emin olmakla birlikte, ona önceden haber vermemeyi daha uygun bularak, Avusturya’yı işgal etti (13 mart 1938).

Nazı propagandasının bundan sonraki hedefi Çekoslovakya’daki alman azınlıkları oldu.

Saldırı hazırlıklarını tamamlayan Hitler müzakereyi kabul etti, Münih antlaşmasıyla (30 eylül 1938) Çekoslovakya’nın dörtte birine elkoydu, yeni istekler ileri sürmeyeceğine söz verdiği halde, sonradan Slovakya’nın birlikten ayrılmasını hazırladı ve Bohemya ile Moravya üstünde himayesini ilân etti (15 mart 1939), Memel’i işgal etti (22 mart 1939).

Nisan 1939’dan itibaren Polonya’nın alman idare bölgeleri üstünde hak iddia etti.

İtalya ile ittifakını kuvvetlendirdikten (Çelik ittifak, 22 mayıs 1939), alman-rus saldırmazlık paktını imzaladıktan (23 ağustos 1939) sonra, Polonya’yı istilâ ederek (1 eylül 1939) ikinci Dünya savaşını başlattı.

Alman zaferleri birbirini kovaladı.

Hitler bütün Avrupa üstünde hâkimiyet kurdu, devlet sınırlarını yeniden çizdi ve işbaşına getirdiği kukla hükümetler arasında işbirliği kurmaya çalıştı.

22 Haziran 1941’de Rusya’ya saldırdı.

Moskova önündeki yenilgiden sonra Kara Kuvvetleri kumandanı Brauchitsch’i azlederek bu görevi kendi üstüne aldı (aralık 1941).

1942 Sonuna kadar süren başarıları, bu kararın isabetini ispatlar gibiydi.

Ama Stalingrad bozgunundan (2 şubat 1943) ve Normandiya’da ikinci cephenin açılmasından sonra (6 haziran 1944) Almanya’nın yenilmesi önlenemez hale geldi.

Almanya’da iç muhalefet başgösterdi: muhafazakâr eğilimli muhalifler, yöneticiler ve askerler, Almanya toptan yok olmadan, Hitler’in işini bitirmek üzere anlaştılar.

Albay Von Stauffenberg, Führer’in genel karargâhına bir bomba yerleştirdi (20 temmuz 1944).

Suikasti birkaç hafif yara ile atlatan Hitler, onun öldüğüne inanan ve başka hiç bir tedbire lüzum görmeden ortaya çıkan suikastçileri yok etti. Kluge ve Rommel intihar ettiler.

Mareşal Von Witzleben, general Von Stulpnagel ile amiral Canaris ise idam edildiler.

Tersliklere uğrayan Hitler artık bir sinir hastasıdır.

Çok geç de olsa, Peenemünde güdümlü mermileri programını gerçekleştirmeyi, 7 temmuz 1943’te gizli ordunun zaferi sırasında aklına koydu (hazırlanmakta olan VI, V2 atom bombaları).

Hitler, son alman taarruzunu hazırladı (Ardennes, aralık 1944 – ocak 1945), sonra şansölyelikteki beton sığınağına döndü.

20 Nisan 1945’te Almanya’nın ikiye bölüneceğini anlayınca, yüksek kumandayı amiral Dönitz ile Göring’e verdi.

Kendisini Bavyera’daki karargâha götürmek isteyen yakınlarını dinlemedi, Berlin’de ölmeye karar verdi.

29 Nisanda, sevgilisi Eva Braun ile evlendi ve Dönitz’i kendine halef tayin etti.

30 Nisan 1945’te tabanca ile, kimine göre de zehirle intihar etti.

Adolf Hitler

Adolf Hitler

Adolf Hitler

Adolf Hitler

Bir yanıt yazın