Afrika Edebiyatı,Özellikleri,Yazarları
Afrika Edebiyatı Hakkında Bilgi,Afrika Edebiyatı,Özellikleri,Yazarları Tanrılara tapınırken söylenen övgü ve kehanet şarkıları, kabilelerinin tarihini anlatan saz şairlerinin şiirleri, ergenliğe ulaşan çocuklara dinsel bilgilerin ve kabile tarihinin öğretilmesi, atasözleri, bilmeceler ve hayvan öyküleri Afrika edebiyatının sözlü geleneğini oluşturur.
Kuşaktan kuşağa aktarılan sözlü edebiyat ürünleri toplum kurallarının yerleşip pekişmesine ve dilin zenginliklerinin öğretilmesine de yardımcı olur.
Şiir en çok kullanılan sözlü edebiyat biçimidir. Kişiler başlarına gelen önemli olayları şiir diliyle birbirlerine aktarırlar.
Afrika sözlü edebiyatının önemli bir özelliği de şiirlerin şarkı biçiminde söylenmesidir.
Şiirler en çok tanrıları, insanları, hayvanları, bitkileri ve kentleri övmek için söylenir.
Ava şiirleri, kehanet şiirleri, büyücü şiirleri, maskeli eğlencelerde okunan şiirler, şarkılar ve doğaçtan söylenen şiirler en yaygın şiir türleridir.
Büyülü sözcüklerle örülmüş bazı şiirlerin törenlerde okunduğu zaman iyilik ya da kötülük getireceğine inanılır.
Tanrılara ve yaratılışa ilişkin öyküler de sözlü edebiyat geleneği içinde zengin bir yer tutar.
Bazen efsanevi bir kral, bazen bir kentin kurucusu, bazen de doğaüstü yaratıklar tannlaştınlarak gizemli tanımlama ve nitelemelerle anlatılır.
Öykülere konu olan hayvanların başında tavşan, kaplumbağa ve örümcek gelir.
Bu hayvanlann en önemli özellikleri insanları aldatabilecek kadar akıllı olmalarıdır.
Bu öyküleri anlatanlar bir yandan hayvanları överken, bir yandan da insanın kusurlannı alaya alırlar.
Afrikalıların bilgi birikimini, davranış biçimlerini, yaratıcılık ve mizah duygulannı yansıtan atasözleri Afrika sözlü edebiyat geleneğinde çok yaygındır. Afrika’da konuşma ve tartışma
becerisi bu atasözlerinin kullanımına dayanır. Konuşmacı ne kadar çok atasözü kullanırsa o kadar bilgili sayılır.
20. yüzyılla birlikte Afrika edebiyatındaki sözlü gelenek yerini yavaş yavaş yazılı edebiyata bırakmıştır.
Çağdaş Afrika edebiyatında çeşitli Afrika dillerinin yanı sıra, bir zamanlar kıtaya yerleşmiş sömürgeci beyaz Avrupalılar’ın diliyle, yani Fransızca, İngilizce ve Portekizce yazılmış yapıtlara da rastlanır.
Afrika’nın Bantu dilleri konuşulan kesimlerinde, 19. yüzyılın sonlarırıyla, okuryazarlık ve Hıristiyanlık etkisi aynı zamanda yaygınlaştı.
Bu dönemde Afrikalı yazarlar kendi kültür geleneklerinden uzaklaşarak batı edebiyatının türlerini benimsediler.
Yapıtlannda, Hıristiyanrı “kötü” olarak tanımladılar. Bantu dillerinde ürün vermiş sanatçılar arasında Thomas Mokopu Mofolo (1876-1948) 20. yüzyıl Afrika edebiyatının ilk önemli romancısı sayılır.
Batı Nijerya halklarınca konuşulan ve sözlü geleneği çok zengin olan Yoruba dilinde özgün edebiyat ürünleri 1940’larda yayımlanmaya başladı.
Daniel O. Fagunwa (1903-63) Yorubalar arasında çok sevilen bir yazar oldu. Ruhlar, canavarlar, tannlar ve cadılarla dolu serüven romanlarında üslubu son derece canlıdır ve mizah duygusu ağır basar.
Daha sonra yetişen Amos Tutuola (doğumu 1920) da Fagunwa’dan etkilendi. Çağdaş Yoruba edebiyatı aynca tiyatro alanında da başarılı ürünler verdi.
Afrika dilleri içinde köklü yazılı edebiyat geleneği olan tek dil, Arap harflerinin kullanıldığı Svahili dilidir. Bu dilde 17. yüzyıldan günümüze ulaşan örneklere rastlanır.
Bunlar çoğunlukla Arap, İran ve Urdu etkileriyle yazılmış şiirlerdir. Konu bakımından kahramanlık şiirleri başta gelir; düzyazılarda ise destan etkileri görülür. Daha Avrupalılar Afrika’ya gelmeden önce Svahili drın da vardır.
Svahili dilinin 20. yüzyılda en tanınan yazarı Shaaban Robert’tir (1909-62). Yapıtlarında İslam ve Hıristiyan kültürlerinin izleri bir arada görülür.
Afrika’da Fransızca Edebiyat
Fransız yönetiminin uyguladığı sömürgeci siyasete bir tepki olarak doğdu. Senegalli Leopold Sedar Senghor 1930’larda Paris’teki Sorbonne Üniversitesinde okurken, “siyah güzeldir” sloganıyla Afrika kültürünün zenginliğini savunan Negritude sanat akımını başlattı.
1947’de Afrika’ nın önde gelen edebiyat dergisi Presence africaine’i (Afrika’nın Varlığı) yayımlamaya başladı.
1948’de hazırladığı Anthologie de la nouvelle poesie negre et malgache (“Yeni Zenci ve Madagaskar Şiiri Antolojisi”) ise Afrikalı aydınları önemli ölçüde etkiledi.
Bu akıma katılanlardan Camara Laye’nin (1928-80) le Regard du roi (1954; “Kralın Bakışı”) adlı romanı Afrika edebiyatının başyapıtlarından biri sayılır. Gene Senegalli Sembene Ousmane da sömürge yönetimlerinin içyüzlerini sergileyen romanlanrıyla dünyaca tanınan bir yazar oldu.
İngilizce 18. yüzyıldan başlayarak Afrika’ da yazı dili olarak kullanıldıysa da, bu dilde bir Afrika edebiyatı ancak 1950’lerde ortaya çıkabildi.
Nijeryalı Chinua Achebe , uyanmakta olan Afrika’nın çelişkirıyla ünlendi. Nobel Edebiyat Ödülü almış ilk Afrikalı yazar olan Wole Soyinka da Nijeryalı’dır.
Gambialı Lenrie Peters (doğumu 1932) ve Night of My Blood (1971; “Kanımın Karanlığı”) adlı yapıtın yazarı Ganalı Kofi Awoonor (doğumu 1935) da İngilizce ürünler vermiş önde gelen Afrikalı şairlerdendir.
1961’de yayımlanmaya başlayan Transition (Değişim) adlı edebiyat dergisi genç yazarlara yer vererek özellikle Doğu Afrika’da edebiyatın gelişmesine katkıda bulundu.
Bunlar arasında Kenyalı James Thiong’o Ngugi (doğumu 1938) ve Ugandalı Grace Ogot (doğumu 1930) sayılabilir.
Afrika’da Portekizce yazılan şiirler
İlk kez 1958’de Antologia da Poesia Negra de Expressâo Portuguesa’nın (“Siyahlann Portekizce Yazdıklan Şiirler Antolojisi”) yayımlanmasıyla tanındı.
Afrika ülkelerinin sömürgeciliğe karşı özgürlük ve bağımsızlıklannı savunma-lanyla dikkati çeken bu şairler arasında 1975’te Angola devlet başkanı olan Agostin-ho Neto (1922-79) da vardı.
Güney Afrika edebiyatı geleneksel kültürle beslenerek 19. yüzyılda ürünler vermeye başladı, 20. yüzyılda birçok önemli yazar yetişti.
Bunların çoğu bu ülkedeki ırkçı yönetim tarafından tutuklandı, hapsedildi, kimileri de yurtlarını terk etmek zorunda kaldılar.
Başka ülkelere yerleşen Güney Afrikalı yazarlar, ülkelerindeki ırkçı yönetimin uygulamalarını dünya kamuoyuna duyurdukları gibi edebiyatlarının tanınmasını da sağladılar.
Güney Afrika’da edebiyat Bantu dilleri, Afrikaner dili ve İngilizce olmak üzere üç ayrı kanalda gelişti. Giderek güç kazanaA Bantu dillerindeki edebiyat özellikle Thomas Mofolo’nun 1925’te yayımlanan Chaka’sı ile ünlendi. Zulular’ın büyük önderi Şaka’nın (Chaka) destanı olan bu kitap büyük başarı kazandı ve birçok yazara örnek oldu. Bantu edebiyatının en parlak temsilcileri ise, Siyahlar’ı yoksulluğa sürükleyen koşulları yüreklilikle ortaya koyan Benedict Wallet Vilakazi (1906-47), Lesotholu romancı O. K. Matsepe ve şair Maditsi’dir.
Güney Afrika’ya yerleşen sömürgecilerin konuştukları, Hollanda dilinden türemiş Afrikaner dilindeki ilk yazılı yapıtlar I. Dünya Savaşı sonrasında görüldü. Öncüler arasında Elsa Joubert, Anna Louw ve şair Van Wyk Louw (ölümü 1970) sayılabilir.
Düşünceleri nedeniyle dokuz yıl hapse mahkum edilip sonra yurdunu terk etmek zorunda kalan şair Breyten Breytenbach ve gene yurtdışında yaşamak zorunda kalan Andre Brink, Afrikaner edebiyatının en ünlü iki adıdır.
Güney Afrika’daki İngilizce edebiyat yapıtlannda ırk ayrımı politikasının insanlık dışı olduğu vurgulanır.
Song of the City (1945; “Kentin Şarkısı”) ve Mine Boy (1946; “Madenci Çocuk”) romanlarının yazarı Peter Abrahams (doğumu 1919) ve The Conservationist (1974; “Korumacı”), A Soldier’s Embrace (1980; “Askerin Kucaklayışı”) adlı romanlarıyla dikkati çeken Nadine Gordimer (doğumu 1923), Ağla Sevgili Yurdum’un (Cry the Beloved Country, 1948) yazan Alan Paton (doğumu 1903), Barbarları Beklerken (Waiting for the Barbarians; 1980) ve Michael K Nasıl Yaşadı’ nın (Life and Times of Michael K; 1983) yazan John M. Coetzee (doğumu 1940), şair Osvvald Mitshali (doğumu 1940) İngilizce yazan başlıca yazarlardır.
Asya-Afrika Yazarlar Birliğinin merkezi Kahire’dedir. Bu birliğin süreli yayın organı olan ve çeşitli dillerde yayımlanan Lotus dergisiyle de Afrikalı yazarların ürünleri çeşitli ülkelere ulaşmaktadır.