Alemdar Vakası Nedir,Sonucu | Osmanlı Tarihi |
Alemdar vakası kısaca,Alemdar vakası nedir,Alemdar mustafa paşa isyanı,Alemdar Vakası Nedir Osmanlı tarihinde önemli yeniçeri ayaklanmalarından biri.
Sadrazam Alemdar Mustafa Paşa ile Rusçuk yaranının gaflet ve sefahate dalmış olmalarından faydalanan bazı zorbalar, sinmiş oldukları köşede gizli bir cemiyet kurarak adı geçenleri öldürmeyi tasarlamışlardı; baş kaldırdılar.
Tahttan indirilmiş olan Mustafa IV ite kız kardeşi Esma Sultan, yeniçerilerle durumdan memnun olmayanları kışkırtmışlardı.
15 Kasım 1808 salı gecesi (27 ramazan 1223) bir grup yeniçeri, Ağa kapısını bastı, yeniçeri ağasını dışarı çıkarttı ve kapı önünde parçalayarak öldürdü.
Sonra Aya kapısında yangın çıktığı haberi yayıldı.
Niyetleri, yangın yerine gidecek olan Sadrazamı yolda öldürmekti.
Suikast tertibini haber alan Alemdar Mustafa Paşa konağından ayrılmadı, bir süre sonra da, yangın haberinin aslı olmadığı anlaşıldı.
Ne var ki Alemdar en büyük hatasını, kuvvetine güvenerek, eşkıya sergerdelerini zamanında cezalandırmamakla işlemiş bulunuyordu.
O akşam bin kadar yeniçeri, niyetlerinin anlaşıldığını öğrenince, Babıâli’yi bastılar.
Paşa kapısındaki sekbanlar bunlara silâhla karşı koydular; Sadrazam, cariyeler tarafından uyandırıldı, meselenin aslını öğrendikten sonra, sokak üzerindeki odasından o da yeniçerilere ateş etmeye koyuldu.
Vuruşmanın bir safhasında yeniçeriler Paşa kapısını dört yanından ateşe verdiler.
Yangın büyüdü, kurtuluştan ümit kesilince, Alemdar Mustafa Paşa haremindeki 56 cariyeyi bahçede bulunan kuleye gönderdikten sonra, inle kapısı önünde durup yeniçerilere, konuşmak üzere bir çorbacı göndermeleri haberini saldı.
Geleni kuleye alıp öldürttü ve bir başkasını çağırttı; böylece 12 çorbacıyı öldürttükten sonra, mensup olduğu 42. Ağa bölüğünün odabaşısını çağırttı; oğulluğu Mehmed Bekâr Bey ile cariyelerini Ocağın namusuna ve odabaşıya emanet etti.
Alemdar Paşa daha sonra, yanından ayrılmayan baş kadını ve hadım ağasıyla, kule kapısını kapatarak mahzene çekildi.
Yeniçeriler kapıyı kırıp içeriye girmeye çalışıyorlardı.
Dışarıdan yardım ümidi de kalmayınca, yeniçerilere teslim olmaktansa canına kıymayı tercih eden Mustafa Paşa, mahzendeki bir fıçı barutu ateşledi ve o sırada kulede bulunan beş yüzden fazla yeniçeriyle birlikte can verdi.
Vakit, Alemdar vakası ertesi günü, öğleden önceydi.
Yangın söndükten sonra, hiç bozulmamış bir halde bulunan cesedini yeniçeriler ayağına ip bağlayıp sürükleyerek Et meydânına götürdüler.
Burada, bir söylentiye göre yere serilmiş saman üzerinde üç gün teşhir ettiler’bir başka söylentiye göre, çırılçıplak ve başaşağı, bir dut ağacına asılı bıraktılar.
Yeniçerilerin bir kısmı Alemdar Paşa ile uğraşırken, bir kısmı da onun yakınlarını yakalamaya davranmıştı.
Defterdar Tahsin efendiyi evinde bulamadılar, saklandığı sadaret kethüdası Mustafa Refik Efendinin beyazıt’taki konağına gittiler, onun sekbanları karşı koyunca, Sarayburnu’ndan getirttikleri topla konağın kapısını kırarak içeri girdiler.
Mustafa Refik Efendi ile Hasköy âyanını konağın önünde, Tahsin Efendiyi Ağa kapısına götürürken yolda, Kaptan İbrahim Paşa hamamı önünde öldürdüler.
Rusçuk yâranından reisülküttap Mehmed Said Galib Efendi, arkadaşlarının göze batan hareketlerine katılmadığı ve Alemdar vakası günü konağındaki sekbanları dağıtarak yeniçerilere yumuşak davrandığı için hayatını kurtarmış oldu.
Alemdar’ın yakınlarından Kadı Abdurrahman Paşa, Üsküdar kışlasından yangını görmüş, askerine cephane dağıttırmış, sekbanlarını mavnalara bindirip hareket etmişti.
Önce Tophane’de kaptanıderya Rahmi Paşa ile görüşüp anlaşmayı tercih ettiği için Saray’a gelmekte gecikti ve Alemdar’a yardımcı olamadı.
Ramiz Paşa ise, yanında Tophane’den aldığı talimci askeriyle Saray’a ondan biraz sonra gelebildi.
Çarşamba günü (16 kasım 1808), şeyhülislâm Salihzade Efendi, Kadı Paşa, Ramiz Paşa, kaymakam Memiş Paşa ve ulema, sarayın Sünnet odasında ve Padişahın huzurunda bir araya gelerek görüştüler ve âsiler tarafından tekrar tahta çıkarılmasından korkulan Mustafa IV’ün idamına dair karar ve Şeyhülislâmdan gerekli fetvayı aldılar; bu arada tereddüt geçiren Mahmud II’yi de ikna etmişlerdi.
Karar yerine getirildi.
O gün, Sarayı Hümayun’dan çıkan sekbanlar ile âsiler arasında, şehir içinde, çok şiddetli ve kanlı çarpışmalar oldu; bu arada gemilerden atılan gülleler, âsiler arasında korku ve telâş yarattı, yeniçerilere büyük kayıplar verdirdi.
Beşiktaş’tan kalkan bir kısım serseri ve eşkıya, Okmeydanını geçerek Humbarahaneyi bastı; Tersaneyi Âmire’yi zaptetti ve durumu İstanbul yanındaki âsilere bildirdi.
Perşembe günü Alemdar taraftarlarının karşı koyuşu kırılmıştı, âsiler duruma tamamen hâkimdiler.
Yeniçeriler, kendilerine katılan tersanelilerle birlikte Tophaneyi Âmire’yi de zaptettiler.
Bir kısmı oradan mavnalarla Üsküdar’a geçti, Üsküdarlılar da onlara katıldı, Üsküdar kışlasına hücum edildi.
Kışladaki sekbanlar, cephaneleri bitinceye kadar vuruştuktan sonra kaçmak zorunda kaldılar.
Buradan Kadı Abdurrahman Paşanın konağına giden ve konağı yağma eden âsiler, dönüp kışlayı ateşe verdiler.
Bu sırada sarayda bulunan Ramiz ve Kadı Abdurrahman Paşalar yangını görünce Üsküdar’a hareket ettiler.
Kızkulesiyle Harem iskelesi arasındayken yetişen bir çorbacı, geç kaldıklarını anlatarak kaçmalarını salık verdi; hemen dümen kırıp Marmara’ya açıldılar.
Peşlerine düşen yeniçerilerin elinden, Bakırköy’de karaya çıkıp Çatalca yönünde kaçarak bir süre için kurtuldularsa da, sonradan yakalanıp, ikisi de idam edildi.
Yine Rusçuk yâranından Behiç Efendi, olayları duyunca bazı sekbanlarıyle Rumeli’ye kaçmıştı; sonradan o da katledildi.
Alemdar Vakası Sonucu
Yenilik hareketleri bir süre durdu.
II. Mahmud ancak yıllar sonra otoritesini kurup, yenilik hareketlerini daha etkin bir biçimde başlatabildi.
Alemdar’ın öldürülmesi âyanların siyasal gücünün kırılması sürecinde önemli bir aşama oluşturdu.