Alman Hıristiyan Demokrat Birliği | Ansiklopedik Bilgi |
Almanya hristiyan demokrat birliği,Alman Hıristiyan Demokrat Birliği,Christlicft-Demokıatische union (C.D.U.)[Alman Hiristiyan Demokrat birliği].
Alman Hıristiyanları Siyasi birliğinin İkinci Dünya savaşından sonra aldığı yeni biçim ve ad.
Katoliklerle protestanlar bu yeni kuruluş içinde birleştiler.
Katolikler, birlik içinde protestanlara oranla sayıca çok az ileri olmalarına rağmen, manevi etkililik bakımından çok daha ağır basıyorlardı.
Nitekim ilk teşebbüsler, ya 20 temmuz komplosundan arta kalmış liderlerden, ya eski Merkez’den (Zentrum) ve daha çok da, Almanya hürriyetine kavuşur kavuşmaz şansölye seçile cek olan Adenauer’den geldi.
Oy kullanma hürriyetinin devam ettiği batı kesiminde, komünist ideolojinin tehdit edici olmamasına rağmen hıristiyanlar bazı kararsızlıklardan sonra, birleşmeye gitmenin gerekli olduğunu anladılar.
Bu kararsızlıklar, demokrasi taraftan ve barışçı katolikler için, içlerinde hâlâ nasyonal sosyalist kalıntılar bulunması muhtemel olan Protestanların çoğunlukla Hitîer’i tutmuş olmaları; protestanlar içinse koyu bir otorite karşısında kalma korkusuydu.
Nitekim C.D.U.’nun yanında savaş sonunun ilk yıllarında Aşağı Saksonya’da (Hannover, Oldenburg, Braunsch-weig) bir «alman partisi» kuruldu.
Bu partinin hemen hemen tamamını Protestanlar meydana getiriyor ve muhafazakâr eğilimleriyle eski «alman nasyonal partisi»ne yaklaşıyordu.
Öte yandan Westfalen’de yalnız katoliklerden kurulu, kesinlikle sola ve «sosyal-demokrasi»ye eğilimli bir «merkez» partisi kuruldu. Gerek bu teşebbüsler, gerekse Doğu Almanya’dan gelenlerin kurduğu parti, faaliyetlerini sürdüremediler.
Zamanla güvensizlikleri yumuşadı, sonunda siyasî karşıtlıklar C.D.U. ile sosyal-demokratlar ü zerinde toplandı. C.D.U., kilisenin kuvvetli desteğini, Bundestag ve Federal parlamentoda kesin çoğunluğu sağlamış,
yüksek ve orta sınıf karşısında işçi temsilcilerinin çok silik bir ıol oynadığı, ortanın sağında bir partiydi. Sosyal-demokratlar da komünizme tamamen karşı, İngiliz işçi partisiyle mukayese edilebilir bir tutum içindeydiler.
Hıristiyanlarla sosyalistler arasında 1945’te öngörülen sendika birliği, on yıl sonra kurulan, ama malî bakımdan oldukça zayıf bulunan hiristiyan sendikaların merkezîleşmesi yüzünden geri kalmıştı.
Öte yandan şansölye Adenauer 1951’de çelik ve kömür kesiminin kilit noktalarında işçilerin sendikalar aracılığıyla duyurdukları ortak yönetim isteklerini kabul etmişti.
C.D.U. bu güçlü durumunu, bir yandan Müttefiklerin yenik Almanya’ya, kendilerinden öncekilerin iki savaş arasında Weımar cumhuriyetine karşı davranışlarına nispetle çok daha anlayışlı davranmış olmaları, öte yandan da şansölye Adenauer’in müstesna prestijine borçludur.