Anadolu Beylikleri,Devlet Yapısı ve Ordu Düzeni

Anadolu beylikleri,Malazgirt Savaşından sonra kitleler halinde Anadolu’ya yerleşen Türkler bu topraklarda kimisi kısa, kimisi uzun ömürlü birçok devlet kurdular.

O yıllarda, özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da kurulan devletlere “Birinci Dönem Anadolu Beylikleri” denir.

Aynı dönemde kurulan ve çok güçlü bir devlet olarak 1318’e kadar varlığını sürdüren Anadolu Selçuklularının zayıflama ve yıkılma dönemlerinde Anadolu’nun çeşitli yerlerinde kurulan devletler ise “İkinci Dönem Anadolu Beylikleri” olarak anılır.

Birinci Dönem Anadolu Beylikleri 

Bu beyliklerden çoğunun kurucusu Alp Arslan’ın ordusunda görev almış Türkmen beyleriydi.

Alp Arslan Anadolu’yu fethetmekle görevlendirdiği bu Türkmen beylerine, ele geçirdikleri yerleri yurt olarak verdi.

Böylece kurulan ve doğudan gelen Türk boylarıyla giderek güçlenen bu beylikler, Büyük Selçuklu Sultam Melikşah adına hutbe okuttukları halde bağımsız yönetiliyordu.

13. yüzyılda Anadolu’nun büyük bölümüne egemen olan Anadolu Selçukluları bu beyliklerle zaman zaman iyi ilişkiler kurmuşsa da, sonunda birçoğunun topraklarına el koymaktan geri kalmamıştır.

Birinci Dönem Anadolu Beylikleri’nin hangi yörede kurulduğu ve hangi tarihler arasında varlığını koruduğu maddenin bitimindeki tabloda gösterilmiştir.

Bu yedi beylikten üçü, Artuklular, Danişmendliler ve Saltuklular Anadolu tarihine yön vermeleri açısından diğer beyliklerden daha önemlidir.

Artuklular Beyliği

Bu beyliğin kurucuları, Oğuzlar’ın Kayı boyundan ve Alp Arslan’ın komutanlarından olan Artuk Bey’in oğullandır.

1101’de Anadolu’nun güneydoğusundaki Hısn Keyfa (bugünkü Hasankeyf), Mardin ve Harput yöresinde üç ayrı devletçik halinde örgütlenen Artuklular 1409’a kadar varlığım’ sürdürmüştür.

Hısn Keyfa Kolu (1101-1232). Büyük Selçuklu Sultanı Melikşah, hizmetlerine karşılık Artuk Bey’e Filistin topraklarını vermişti.

Ama Artuklu ailesi Fatımiler’in ve Haçlılar’ın saldırıları karşısında bu topraklarda barınamayınca, Artuk Bey’in oğullarından Sökmen, Hısn Keyfa, Mardin, Harput, Palu ve Siirt yöresini ele geçirerek Artuklular’ın Hısn Keyfa kolunu kurdu.

Selçuklular ve Eyyubiler ile birçok kez savaşan, dönem dönem Anadolu Selçuklularına ve Eyyubiler’e bağlanan bu beylik 1232’de Eyyubiler’ce ortadan kaldırıldı.

Mardin Kolu (1108-1409). Artuk Bey’in oğlu il-Gazi, kardeşi Sökmen’in oğlunu yenerek Mardin’i ele geçirdi ve bu yörede kendi beyliğini ilan etti.

1118’de, sonradan beyliğin başkenti olacak Diyarbakır’ı topraklarına kattı.

Ertesi yıl da Halep’e yaklaşan Haçlılar’ı bozguna uğrattı.

Harezmşahlar’a ve Anadolu Selçuklularına bağlı olarak 200 yıl daha varlığını sürdüren bu beylik 1409’da Karakoyunlular tarafından yıkıldı.

Harput Kolu (1185-1234). Harput ve çevresinde kurulan bu beyliğe 1234’te Anadolu Selçukluları son verdi.

Birinci dönem beyliklerin en uzun ömürlülerinden biri olan Artuklular özellikle Mardin, Diyarbakır, Silvan ve Hasankeyf te günümüze kadar ulaşan değerli mimarlık yapıtları bırakmışlardır.

Danişmentliler Beyliği

Danişmend Gazi olarak anılan Gümüş Tigin Ahmed Gazi, Malazgirt Savaşı’ndan hemen sonra Amasya, Tokat, Sivas, Niksar, Malatya ve Yozgat’ta Danişmendliler Beyliği’ni kurdu.

I. Haçlı Seferi’ne karşı başarıyla savaşmaları ve Haçlı ordusunu bozguna uğratmaları Anadolu’daki güçlerini artırdı.

Daha sonra tahta çıkan Emir Gazi de Kastamonu, Ankara ve Çankırı’yı alarak sınırlarını Bolu’dan Malatya’ya kadar genişletti.

1107’de I. Kılıç Arslan’ın ölümünden sonra Anadolu Selçuklularının iç çatışmalarından yararlanan Danişmendliler Anadolu’da üstünlüğü ele geçirdiler.

Anadolu Selçuklu tahtına I. Mesud’un geçmesini sağlayarak uzun süre bu devleti etkileri altında tuttular.

Ne var ki Melik Muhammed’in ölümünden sonra başlayan taht kavgaları Danişmendliler’i güçsüz düşürmüştü.

Bu fırsattan yararlanan Anadolu Selçuklu Sultanı II. Kılıç Arslan 1175’te Daniş-mendliler’in varlığına son verdi.

Tokat, Malatya, Sivas ve Kayseri’yi değerli yapılarla zenginleştiren Danişmendliler’in Anadolu’nun Türkleşmesinde ve bu topraklarda İslam dininin benimsenmesinde önemli katkıları olmuştur.

Kurucuları Danişmend Gazi’nin yaşamı ve Anadolu’nun fethinde gösterdiği kahramanlıklar da destanlarla günümüze kadar yaşatılmıştır.

Saltuklular Beyliği

Alp Arslan, komutanlarından Ebu’l-Kasım’ı fethettiği Erzurum ve çevresine bey olarak atadı.

1092’den sonra bağımsız bir devlet haline gelen bu beyliğin adı Ebu’l-Kasım’u torunu İzzeddin Saltuk’tan gelir.

Kuzeydoğu Anadolu’daki Kars, Bayburt Oltu, Tortum, İspir ve Tercan yöresinide egemenlikleri altına alan Saltuklular Trabzon Rum İmparatorluğuna ve Gürcüler’e karşı başarılı savaşlar verdiler.

Gürcüler’in Anadolu içlerine ilerlemesini engelleyen bu beylik Haçlı ordularına karşı Danişmendliler ile birlikte savaştı.

Saltuklular zamanında komşu ülkelerden gelen tüccarların uğrak yeri olan Erzurum ekonomik yönden gelişti ve birbirinden güzel yapılarla donandı.

Saltukluların egemenliğine Anadolu Selçukluları son verdi.

İkinci Dönem Anedolu Beylikleri

Anadolu Selçukluları, Anadolu’ya gelen Türkmen beylerini aşiretleriyle birlikte Bizans ve Kilikya sınırlarına yerleştirmişti.

Böylece bu uç bölgelerin yönetimini ve sınırların koruyuculuğunu uçbeylerine bırakmıştı.

Anadolu Selçukluları’nın 1243’teki Kösedağ Savaşı’nda Moğollar’a yenilmesi bu devletin Türkmenler üzerindeki gücünü sarstı.

Ardından Selçuklular Moğol egemenliğine boyun eğince Anadolu’da Moğollar’a karşı mücadeleyi Türkmenler üstlendi.

Ayrıca bazı uçbeyleri Anadolu Selçuklularının İznik Rum Krallı-ğı’yla yapmış oldukları anlaşmaları bozarak batıya doğru ilerlediler ve ele geçirdikleri kentlerde küçük beylikler kurdular.

Başlangıçta Batı Moğolları, İlhanlılar’ın saldırılarından korunmak için bu devletin egemenliğini tanımış ve her yıl belirli bir vergi ödemeyi kabul etmişti.

13. yüzyılın sonlarına doğru Anadolu’da Moğol baskısının azalması ve 14. yüzyılın başlarında İlhanlılar’ın Müslüman olması üzerine bazı beylikler bağımsızlıklarını kazandılar.

14. yüzyılın ortalarına doğru Anadolu’nun her yanında büyüklü küçüklü birçok bağımsız beylik kurulmuştu.

Ne var ki, içlerinde en güçlüsü olan Osmanlı Beyliği zamanla bütün öbür beylikleri topraklarına kattı ve sınırları Anadolu’nun çok ötesine taşan Osmanlı İmparatorluğu’na dönüştü.

Osmanoğullarınca tarih sahnesinden silinen İkinci Dönem Anadolu Beylikleri maddenin sonundaki tabloda topluca gösterilmiştir.

Bunlardan altısı, Osmanlı Beyliği’nden sonra en güçlü devlet olarak Anadolu tarihinde önemli rol oynadıktan için aşağıda ayrıca anlatılmıştır.

Aydınoğulları Beyliği

Germiyanoğulları’nın subaşısı (ordu komutanı) Aydınoğlu Mehmed Bey, Bizans’tan aldığı Selçuk ve Tire çevresinde 1308’de kendi adına bir beylik kurdu.

Birgi’yi başkent yapan Mehmed Bey sonradan Ödemiş, Sultanhisar ve İzmir’i de topraklarına katarak beyliğini genişletti.

Ayrıca Selçuk’ta bir donanma kurarak Sakız, Bozcaada, Eğriboz, Mora ve Rumeli kıyılarına akınlar düzenledi.

1334’te Mehmed Bey ölünce beyliğin başına oğlu Umur Bey geçti.

Denizciliğe önem veren Umur Bey Selçuk ve İzmir’deki tersaneleriyle donanmasını güçlendirdi.

Aydın-oğulları’nın donanması artık Ege için büyük bir tehlike olmaya başlamıştı.

Alaşehir’i de topraklarına katan Umur Bey’in giderek güçlenmesi karşısında Haçlılar önlem alma gereğini duydu.

Venedik, Ceneviz, Rodos Şövalyeleri ve Kıbrıs Krallığı’nın donanmaları birle-şerek İzmir’e saldırdı.

Haçlı kuvvetlerinin ilk saldırılarını püskürten Aydınoğulları ikinci saldırıda aynı başarıyı gösteremedi ve İzmir’i ele geçiren Haçlılar Türk donanmasını yaktılar

Umur Bey’in 1348’de ölmesinden sonra eski gücünü yitiren Aydınoğulları denizden Haçlılar’ın, karadan da Osmanlılar’ın baskısı altında kaldı.

1390’da başa geçen İsa Bey Yıldırım Bayezid ile anlaştı ve Tire’de oturmak koşuluyla topraklarını Osmanlılar’a bıraktı.

Ama Ankara Savaşı’nda Yıldırım Bayezid’i yenen Timur Aydınoğulları’na topraklarını geri verdi.

Yıldırım Bayezid’in oğullan arasındaki taht kavgalarından yararlanarak bir süre daha ayakta kalan Aydınoğulları Beyliği 1426’da II. Murad tarafından kesin olarak Osmanlı topraklarına katildi.

Candaroğulları Beyliği

Anadolu Selçuklu Sultanı II. Gıyaseddin Mesud, tahta çıkmasına yardımcı olan Şemseddin Yaman Candar’a Kastamonu çevresindeki toprakları vermişti.

1292’de bu bölgede kurulan Candaroğulları Moğollar’ın Anadolu’dan çekilmesinden sonra bağımsız bir beylik haline geldi.

Yaman Candar’dan sonra bey olan Süleyman Paşa zamanında Sinop, Çankırı ve Safranbolu alındı.

Ama daha sonra çıkan taht kavgaları nedeniyle beyliğin toprakları ikiye bölündü.

Önce Osmanlılar’ın egemenliğini tanıyan, sonra Kadı Burhaneddin ile birleşerek Osmanlılar’a başkaldıran Kastamonu kolunu 1392’de Yıldınm Bayezid ortadan kaldırdı.

Sinop kolunun başında bulunan Candaroğlu Isfendiyar Bey ise Yıldırım Bayezid’in egemenliğini tanıdığı için beyliğin başında kaldı.

Ankara Savaşı’ndan sonra beyliğin eski topraklarını da ele geçirdi.

Çelebi Sultan Mehmed’in yeniden Anadolu birliğini kurması üzerine Candaroğulları Osmanlı egemenliğini tanıyarak bu devletle dostça geçindi.

50 yılı aşkın bir süre tahtta kalan İsfendiyar Bey’in adıyla, İsfendiyaroğulları olarak da anılan bu beylik 1460’ta Fatih Sultan Mehmed tarafından Osmanlı topraklarına katıldı.

Candaroğulları’nın sınırlan içindeki Kasta monu, Sinop, Küre, Çankırı gibi kentler değerli yapılarla donandı.

Sinop ve Samsun limanlan önemli birer ticaret merkezi duru muna geldi.

Ayrıca Sinop’ta büyük bir tersa ne kuruldu.

Germiyanoğulları Beyliği

Bu beylik, Kütahya, Kula, Simav Gölü ve Denizli çevresinde yerleşmiş olan Germiyanlı Türkmen aşiretince 1300’de kuruldu.

Başlan gıçta İlhanlılar’ın egemenliğini tanıyan beylik Yakub Bey zamanında bağımsızlığını kazan dı.

Ardından Bizans’ı da vergiye bağlayan Germiyanoğulları Anadolu’nun en güçlü bey liklerinden biri oldu.

Kayseri yöresindeki Karamanoğulları’nın güçlenmesi üzerine Osmanlılar ile dostluk iliş kilerini güçlendirme yollanm arayan Ger miyanoğullarından Süleyman Şah kızını Yıl-dırım Bayezid ile evlendirdi.

Simav, Emet ve Tavşanlı çevresindeki topraklarını da çeyiz olarak Osmanlılar’a verdi.

Ama Süleyman Şah’tan sonra tahta çıkan II. Yakub Bey bu toprakları geri almak isteyince, 1390’da Germiyanoğulları üzerine yürüyen Yıldırım Ba yezid bu beyliği ele geçirdi.

Timur, 1402’deki Ankara Savaşı’ndan son ra Germiyanoğulları’nın topraklarını kendile rine geri verince beylik yeniden toparlanmaya başladı.

Yıldırım Bayezid’in oğulları arasın daki taht kavgasında Çelebi Mehmed’i tutan II. Yakub Bey Osmanlılar ile dostça geçindi ve ölümünden sonra ülkesinin Osmanlı top raklarına katılmasını vasiyet etti.

Böylece, 1429’da bu sultanın ölümü üzerine Germi yanoğulları Beyliği tarihten silinmiş oldu.

Hamitoğulları Beyliği

13. yüzyılın başlarında İsparta, Eğridir, Yal vaç ve Uluborlu yöresini fetheden Selçuklu lar, Hamid Bey’in önderliğindeki Türkmen boylarını buraya yerleştirerek bir uçbeyliği kurmuşlardı.

Yaklaşık 100 yıl sonra Hamid Bey’in torunu Dündar Bey Selçuklular’ın za yıflamasından yararlanarak 1301’de bağımsız lığını ilan etti.

Önce Uluborlu’yu, sonra Eğri-dir’i başkent yapan Dündar Bey Gölhisar, Kor kuteli ve Antalya’yı alarak sınırlarını genişletti; Antalya yöresini de kardeşi Yunus’a bıraktı.

Başlangıçta İlhanlılar’ın egemenliğini tanıyarak bu güçlü devletle iyi ilişkiler kurmuştu.

Ama sonradan İlhanlılar ile anlaşmazlığa düşen Dündar Bey’in 1324’te yenilerek öldürülmesi üzerine Hamidoğulları Beyliği ikiye ayrıldı ve bir kolu Eğridir’de, öbürü Antalya’da varlığını sürdürdü.

Hamidoğulları’nın Eğridir kolu Eşrefoğulları’nın topraklarından bir bölümünü alarak sınırlarını genişletti.

Osmanlılar ile Karamanoğulları’nın baskısı altında kalan beylik Seydişehir ve Akşehir gibi birtakım kentleri Osmanlılar’a satmak zorunda kaldı.

1391’de de bütün toprakları Osmanlılar ve Karamanoğulları arasında paylaşıldı.

Hamidoğulları’nın Antalya kolu Teke yöresinde kurulduğu için Tekeoğulları adıyla da bilinir.

Bu beylik de sürekli olarak Osmanlılar’ın ve Karamanoğulları’nın baskısı altındaydı.

Bir süre Kıbns Krallığı’nca işgal edilen Antalya’yı 1392’de Yıldırım Bayezid Tekeoğulları’ndan alarak beyliğe son verdi.

Ankara Savaşı’ndan sonra yeniden kurulan bu küçük devlet egemenliğini ancak 1423’e kadar sürdürebildi ve o tarihten sonra topraklarının tümü Osmanlılar’a geçti.

Hamidoğulları’nın uzun süre ayakta kalabilmesinde en önemli etken, Antalya gibi işlek bir limana sahip olarak Anadolu’nun ticaret yaşamında üstünlük sağlayabilmeleridir.

Kadı Burhaneddin Devleti Orta Anadolu, 1343-81 yılları arasında Eretna Devleti’nin egemenliğindeydi.

Bu devletin vezirlerinden Kadı Burhaneddin, Eretna Hükümdan II. Mehmed’in ölümü üzerine tahta çıkarak 1381’de kendi adına bir devlet kurdu.

Kısa sürede güçlenerek Kayseri ve Sivas’ın yanı sıra kuzeyde Samsun, doğuda Erzincan kentlerini topraklarına kattı.

Batıda Ankara yakınlarına kadar uzanarak Osmanlılar ile üstünlük mücadelesine giren Kadı Burhaneddin’in gücünden kaygılanan Yıldırım Bayezid bu devletin üzerine bir ordu gönderdi, ama kuvvetleri bozguna uğratıldı.

Başarılı bir komutan ve iyi bir devlet adamı olan Kadı Burhaneddin aynı zamanda şair ve bilgindi.

1391’de Akkoyunlu Sultanı Kara Yülük Osman Bey tarafından bir çatışmada öldürülünce devleti de parçalanarak tarihten silindi.

Karamanoğulları Beyliği

Moğollar’dan kaçarak Anadolu’ya gelen Oğuzlar’ın Avşar boyundan olan Karaman oymağını Selçuklular Mut, Gülnar ve Erme nek yöresine yerleştirmişlerdi.

Karamanoğul ları Beyliği sonradan İç-il (İçel) adını alan bu bölgede Karaman oymağınca kuruldu.

1256’da bu oymağın başına geçen Keri muddin Karaman Anadolu Selçukluları’nın zayıflamasından yararlanarak topraklarını genişletti.

Bu arada Selçuklular’ın başkenti Kon ya’yı almaya çalıştıysa da yenilerek öldürüldü.

Onun yerine geçen Mehmed Bey Moğol lar’a karşı başarılı savaşlar verdi ve Konya’yı kısa bir süre için ele geçirdi.

Konya’da bulun duğu sırada ilk kez Türkçe’yi resmi dil olarak ilan etti.

Moğol ve Selçuklu ordusuna yenile rek yaşamım yitiren Mehmed Bey’in ardından başa geçen beyler Moğollar ile sürekli savaştı lar.

Birkaç kez Konya’yı işgal ettilerse de bu kentte tutunamadılar.

Ancak İlhanlılar’ın Anadolu’dan çekilmesinden sonra Konya’yı alarak başkent yapan Karamanoğulları giderek çok güçlü bir beylik haline geldi.

Sınırları genişledikçe, Germiyanoğulları’nın ve Hamid oğulları’nın topraklarını alan Osmanlılar ile komşu oldular.

Osmanlılar’ın güçlenmesi Ka ramanoğulları’nı tedirgin ediyordu.

Böylece iki devlet arasında uzun bir mücadele başladı.

Karamanoğulları Osmanlılar’a karşı Akko yunlular’ın ve Timurlular’ın yanı sıra Avrupa devletleriyle de işbirliği yaptılar.

Yıldırım Ba yezid Rumeli’de Haçlılar ile savaşırken, diğer Anadolu beyliklerini de kışkırtarak Osmanlı lar’a saldırdılar.

Bunun üzerine Yıldırım Ba yezid 1390’da Karamanoğulları’nın üzerine yürüdü ve Konya’yı alarak bu güçlü beyliğin egemenliğine son verdi.

Ankara Savaşı’ndan sonra topraklarını geri alarak beyliklerini yeniden kuran Karaman oğulları Osmanlılar ile savaşmayı sürdürdüyse de, Fatih Sultan Mehmed 1466’da kesin ola rak bu beyliği ortadan kaldırdı.

Anadolu Beyliklerinin Devlet Yepısı ve Ordu Düzeni

Anadolu beyliklerinin ilk örgütlenmesi aşiret yapısındaydı.

Anadolu Selçuklu sultanları bu aşiretleri özellikle Bizans sınırına yerleştir mişler ve bu toprakları aşiret beylerine ikta (tımar) olarak vermişlerdi.

İkta sisteminde, Türkmen beyleri kendilerine verilen toprağa yerleşiyor, buna karşılık Selçuklu sultanı için 50’den az olmamak koşuluyla asker besliyo lardı.

Toprak gene Selçuklu sultanının mül küydü, ama kaldırılan ürün beylerin oluyordu.

İkta yoluyla sınır bölgelerine yerleştiril miş olan beyler sonradan bağımsızlıklarını ilan ettiklerinde Selçuklu devlet yapısını ken dilerine örnek aldılar.

Bu beyliklerde devlet yönetici ailenin ma lı sayılır, bu ailenin en yaşlı ya da etkili kişisi ne Ulu Bey denirdi.

Ulu Bey devlet merkezin de oturur, vilayetlerin yönetimini ise çocukla rına ya da kardeşlerine bırakırdı.

Devlet yö netiminden sorumlu olan kurul, vezirin baş kanlığında toplanan Divan’dı.

Vilayetlerin yönetiminden ise valiler, hukuk işlerine bakan kadılar ve askerlik ile güvenlik işlerini yürüten subaşılar sorumluydu.

Devle tin parası (sikke) Ulu Bey adına basılırdı.

Anadolu beyliklerinin ordusu, Ulu Bey’in atlı ve yaya hassa birlikleri, ikta verilmiş bey lerin yetiştirdiği askerler ve çeri denen aşiret atlılarından oluşurdu.

Savaş sırasında ordu üç kola ayrılır, merkez kuvvetlere Ulu Bey, sağ ve sol kollara da oğullan ya da kardeşleri ko muta ederdi.

Ayrıca ordunun önünde öncü. ardında yedek kuvvetler bulunurdu.

Kullanı lan başlıca silahlar ok. yay, kılıç, kargı, han çer, balta, gürz ve mancınıktı.

Ekonomik ve Toplumsal Yaşam 

Anadolu beyliklerinin toprakları Selçuklu lardaki gibi ikta, vakıf ve mülk olarak üçe ayrılmıştı.

Devlet bazı toprakların vergi gelirini hizmetlerine karşılık belirli bir kişiye ya da bir vakfa bırakırdı.

Köylüler işleyecek leri toprağın geçici tapusunu bu kişiden ya da vakıftan alır, vergisini de devlet hâzinesine değil o kişiye ya da vakfa öderlerdi.

Hiçbir köylü ekip biçmekle yükümlü olduğu toprağı bırakıp bir başkasının toprağına gidemezdi Kent ve kasabalarda mülk sahibi olanlar köy lülere oranla daha özgürdüler.

Her zanaat da lı ayrı bir Ahi birliğine bağlanarak kendi için de örgütlenmişti (Ahilik).

Ekonominin temeli tarıma dayalıydı.

İklim koşullarına bağlı olarak çeşitli bölgelerde tahıl, meyve ve pamuk yetiştiriliyor, hayvancılık yapılıyordu.

Anadolu Selçukluları gibi Anadolu beylikleri de ticaretin canlandırılma sına ve güvenlik içinde sürdürülmesine özen göstermişlerdir.

Örneğin Kadı Burhaneddin, paraya çok gereksinim duyduğu bir dönemde zengin bir tüccarın mallarına el koyma öneri sini hiç düşünmeden geri çevirmişti.

O dönemde Karadeniz kıyısındaki Sinop, Trabzon ve Samsun, Ege’deki Foça, İzmir, Selçuk ve Balat ile Akdeniz’deki Antalya ve Yumurta lık limanları iç ve dış ticaretin en önemli mer kezleriydi.

Ayrıca Kayseri ve Konya, özellik le de bütün kervan yollarının kavşak nokta sında bulunan Sivas önemli pazarlar olarak gelişmişti.

Dışarıya satılan malların başında her çeşit kumaş, halı, kilim, ipek ve pamuk geliyordu.

Anadolu’da dokunan kilim ve halılara Avrupa’da çok değer veriliyordu.

Kütah ya, Amasya ve Bayburt çevresinden çıkarı lan gümüşün büyük bölümü de dışarıya satılı yordu.

Bilim ve Sanat

Ekonomideki canlılık bilim ve kültüre de yan sımıştı.

Bu dönemde özellikle Konya, Kayseri ve Kastamonu birer bilim merkezi olarak ün kazanmıştı.

Bütün bilimler arasında en çok tıb ba önem veriliyordu.

14. yüzyıl İslam dünya sının en büyük hekimlerinden biri sayılan Ha cı Paşa gibi tıp bilginleri bu alanda yapıtlar verdiler.

Başta Yunus Emre olmak üzere Gülşehirli Şeyh Ahmed, Aşık Paşa, oğlu Ulu Arif Çelebi, Bahaeddin Sultan Veled, Ah med Eflaki gibi şair ve yazarlar da Anadolu beylikleri döneminde yetişmiştir.

Bunlardan Yunus Emre’nin çağları aşan derinliği ve yü celiği o dönemdeki kültür düzeyinin ne kadar yüksek olduğunu gösterir.

Anadolu Selçuklu Devleti’nin dağılmasın dan sonra kurulan küçük beyliklerin her biri zamanla mimarlıkta ayrı bir üslup geliştirdi.

Selçuklular döneminde gezici olan mimar ve ustalar beylikler döneminde beylerin yanına yerleştiler. Osmanlılar zamanında doruğuna ulaşan büyük mekanlı yapıların temeli de bu dönemde atıldı.

Karaman’da Melek (Nefise) Sultan’ın yaptırdığı Hatuniye Medresesi ile Niğde’deki Ak Medrese Karamanoğulları’ndan, Afyonkarahisar’daki Kubbeli Cami ve Kütahya’daki Vacidiye (Demirkapı) Medresesi Germiyanoğulları’ndan, Beyşehir’deki Eşrefoğlu Süleyman Bey Camisi ve Medresesi Eşrefoğulları’ndan, Eğridir’deki Dündar Bey Medresesi Hamidoğulları’ndan, Safranbolu’ daki Gazi Süleyman Paşa Camisi Candaroğulları’ndan, Birgi’deki Aydınoğlu Mehmed Bey Camisi ve Medresesi ile Selçuk’ta salt mermerden yapılmış İsa Bey Camisi ve İmareti Aydınoğulları’ndan, Manisa’daki Ulucami Saruhanoğulları’ndan ve Kayseri’deki Hatuniye Medresesi Dulkadıroğulları’ndan günümüze ulaşmış en önemli mimarlık örnekleridir.

Bir cevap yazın