Hakkında Bilgi

Hakkında Bilgi,Ansiklopedik Bilgi

Coğrafya

Antarktika | Coğrafya Bilgileri |

Antarktika Hakkında Bilgi, Bütünüyle erişe, denizlerin düzeyini dünyanın her yanında 60 m’den çok yükseltecek bir boyuttadır.

Yaz aylarında nüfusu birkaç binden, kış mevsiminde yalnızca birkaç yüz bilim adamı ve yardımcı personele(en büyüğü Ross adasındaki McMurdo’da bulunan yarı sürekli ABD üslerinde yaşarlar) düşen kıta, 1 640 000 km²’lik yüzey buz tabakalarıyla birlikte yaklaşık 14 245 000 km²’lik bir alanı kaplar.

Kıyı şeridinin en az üçte biri (yaklaşık 30 000 km) hiç çözülmeyen buz tabakasının altında gizlidir.

Kıtanın büyük bölümü Güney kutup çemberi (66° 30′ Güney enlemi) içinde yer alır.

Bütünüyle Güney Buzdenizi’yle çevrilidir.

Antarktika yarımadasının hemen açığında Güney Shetland adaları yeralır.

AntarktikaKıta’dan ayrılmış adalar arasında Güney Georgia, Güney Sandwich, Güney Orkney, Bouvet, Heard,¡Balleny, Scott ve Peter adaları sayılabilir.

Bu adaların tümü 48°-60° Güney enlemleri arasında, BüyükOkyanus’un güney kesimi, Hint okyanusunun güney kesimi ve Hint okyanusunun ılık sularının, Antarktika soğuk sularıyla buluştuğu Antarktika sınır kuşağı içindeyer alırlar.

Ama Kerguelen adaları gibi Antarktika sınır kuşağının kuzeyinde yer alan,buzlarla kaplı adalar da Antarktika bölgesi içinde sayılırlar.

Bütün kıyılarda mevsimlik ya da sürekli buzlar bulunduğundan, limanların çoğu, kış mevsiminde ulaşıma kapalıdır.

Yüzey şekilleri ve yerbilim bakımından kıta iki bölüme ayrılabilir: Güney Amerika’nın güneyinde yer alan Batı Antarktika; Doğu yarıkürede yer alan Doğu Antarktika.

Bunların arasındaki sınır, Weddell denizindeki Ronne-Filchner bankizinin (ya da buzlasının) doğusundan, Ross denizindeki Ross bankizine kadar, kabaca 0°- 180° meridyenini izler.

Bu çok büyük yüzen buz kütleleri çoğunlukla kıtadaki buzullardan kopmuşlardır.

Ronne – Filchner bankizi yaklaşık 500 000 km²’lik, Ross bankizi de yaklaşık 538 720 km²’lik yer kaplar.

Ross bankizinde ayrıca, yaklaşık 600 880 km2’lik ek bir bankiz topluluğu yer alır.

Kıtada, buz örtüsü ile çok az yağış alan ve sürekli kar örtüsü bulunmayan Victoria Toprağı gibi yerler büyük bir karşıtlık oluşturur, “kuru vadi” alanları diye adlandırılırlar.

Kıtayı baştan sona aşan Antarktika dağları (2 000 – 4 572 m) Ross denizinin batı kıyısı boyunca, Victoria Toprağı’ndan güneye, kıtanın ters yönündeki Weddell denizine kadar uzanırlar.

Bölgede kömür, uranyum ve çeşitli madenler bulunmuştur; ama ekonomik açıdan işletmeye elverişli olmadıkları anlaşılmıştır.

Denizde çıkarılan petrol ve doğal gazın ekonomik potansiyeli çok daha yüksektir.

Balıkçı tekneleri çevre denizlerinden balina, fok ve krill (küçük, protein bakımından zengin kabuklular) avlarlar.

Antarktika Yüzey Şekilleri

Antarktika yüzey şekilleri bakımından ikiye ayrılabilir: Kalınlığı 2 km’yi bulan sürekli kar ve buz örtüsü; topraklar.

Kıtanın doğu kesimindeki kar-buz yüzeyi, yükseltisi 4 267 m’yi bulan, elipsi andıran biçimli bir kütledir.

Amery bankizi ve Lambert buzulundaki derin körfez buzda, kütlenin aşağı yukarı ortasına doğru bir çöküntü oluşturur. Her iki yanında, geniş yükseltiler yer alır.

Kraliçe Maud Toprağı’ndaki dik dağlar, yüksek buz yüzeyini içte tutar.Dağın buzlu yüzeyi,Yeni Zelanda ve Avustralya’nın güney kıyısından yükselmeye başlar.

Antarktika’nın batı kesiminde buz örtüsünün yüzeyi daha düzensizdir.

Geniş bir dağ sırası (2 000 m – 3 000 m), kıtanın doğu kesimindeki buz kütlelerinin merkezinden Güney kutbunu geçerek, Ellsworth dağlarıyla batı Antarktika’nın ortasına doğru uzanır.

Büyük buz akıntısı, dağ sırasının karşı yönündeki Ronne-Filchner ve Ross bankizlerine doğru yönelir.

Antarktika’nın batı kesiminde yükseltisi 2 000 m’ye aşan bir başka geniş buz örtüsü, Amundsen denizi ile Ross denizi arasındaki kıyı yakınında uzanan İdari Komite dağlarında yer alır.

1 800 – 2 000 m arasında değişen buz dorukları taşıyan geniş bir sırt İdari Komite dağları ile Ellsworth dağlan yakınındaki yükseltileri birleştirir.

2 000 m’den biraz yüksek, daha küçük bir buz bölgesi de Antarktika yarımadasında yer alır.

Antarktika’nın ana kayaç topografyası yalnızca dolaylı olarak bilinir.

Byrd İstasyonu’nda açılan ilk sondaj kuyusu (1 530 m yükselti) 29 Ocak 1968’de 2 164 m’ye ulaşmıştır.

Buz kalınlığıyla ilgili ilk ölçümler Kraliçe Maud Toprağı’nda sismik yansıtma ve kırılma yöntemlerini kullanan C. de Q. Robin tarafından yapılmıştır (1951-52).

Günümüze kadar toplanan veriler, Antarktika’nın doğusunda, deniz düzeyinin yüzlerce metre altında, Antarktika dağlarının batısında ve dağlara paralel uzanan Wilkes asbuzul havzasının varlığını ortaya koymuştur.

Bilimsel Yapı

Doğu Antarktika’yı büyük bir prekambriyen kıta kabuğu oluşturur.

Kıyı şeridindeyse yüksek düzeyde başkalaşmış kayaçlar yer alır.

Ross hareketli kuşağı, kıtayı baştan sona aşan Antarktika dağlarını da içerir.

Tortul ve volkanik kayaçlardan oluşan Gondvana sistemi, Devonyan’den Jura’ya kadar, iç kuşaklarla ilgilidir; dış kuşaksa, Prekambriyen’den, Kambriyen’e kadar uzanan dönemi içerir.

Antarktika’nın batısında Antarktika yarımadası ve Marie Byrd Toprağı’na kadar uzanan kıyı şeridi, Birinci Zaman’dan İkinci Zaman’a kadar oluşmuş kayaçlara kadar And hareketli kuşağını oluşturur.

Ellsworth hareketli kuşağı içindeyse (daha çok, Prekambriyen’in son döneminden Birinci Zaman’a kadar), Ellsworth ve Whitmore dağları ile Filchner bankizine uzanan geniş yay yer alır.

Antarktika’yı baştan sona aşan Antarktika dağlarının tortul yataklarında ya da Antarktika yarımadasının düşük düzeyli başkalaşma kayaçlarında, çoğunlukla bitki ve hayvan fosilleri yer alır.

Kaya oluşumlarındaki fosiller ile öbür kıtalardakilerin benzerliği, Antarktika’nın eskiden Gondvana adı verilen dev kıtanın parçalarından biri olduğunu düşündürür.

1982’de Antarktika’da bulunan ilk kara memelisiyle ilgili fosil kalıntıları da bu varsayımı desteklemiştirr.

Bunu izleyen başka fosil kalıntıları (ilki 1986’da bulunan dinozor kalıntıları) da, Antarktika’nın çok eskiden, günümüzdekinden çok daha yumuşak bir iklimi olduğunu göstermiştir.

Prekambriyen ve Birinci Zaman’ın sonunda oluşmuş kaya tabanı üstündeki aşınma geçirmiş yüzey, Kukri penepleni diye adlandırılır; Antarktika dağları boyunca Antarktika yarımadası ve Pensacola ile Shackleton ve Prens Charles dağlarında birçok yerde de, bu Üçüncü Zaman penepleninin izlerine rastlanmıştır.

Etkin yanardağlar Victoria Toprağı’nda Marie Byrd Toprağı’nda ve Güney Shetland adalarının bazı bölümlerinde yer alırlar.

Antarktika dağlarında, Kraliçe Maud Toprağı’nda ve Antarktika yarımadasında, blok biçiminde yükselmiş dağlara rastlanır.

Kıtanın yalnızca % 2’si ile 3’ündeki buzsuz bölgelerde, toprak bulunur; üstelik bu kesimlerde bile küçük parçalar halindedir. İnce ve çoğunlukla baz niteliklidir.

Toprak oluşturan pek çok bakteri bulunmasına karşın, hümüsü azdır.

Sık sık kara parçalarından oluşan “çöl kaldırımı” görünümüne rastlanır.

Liken ve yosun parçalarının ya da penguen yuvalarının altındaki organik asitler, toprak oluşumunda önemli rol oynarlar.

Antartikada İklim

Antarktika kutup iklimi sınırı (en sıcak ay için 10 °C) Antarktika’nın iki katı büyüklüğünde bir alanı, yani dünya yüzölçümünün yaklaşık yüzde 12’sini kaplar.

Antarktika yarımadasının kuzey ucu dışında, bütün kıtayı etkiler.

Geniş kar ve buz alanları, gelen güneş ışığının yaklaşık dörtte üçünü yansıtır.

78° 28′ güney enleminde ve 3 505 m yükseltide yer alan Vostok’ta, en sıcak ay ortalaması yalnızca -33 °C, mutlak en düşük sıcaklık – 88|3 °C, mutlak en yüksek sıcaklık -21 °C’tır.

Mutlak en düşük sıcaklık, yeryüzünde kaydedilen en düşük değerdir.

Kıyı bölgelerinde iklim daha yumuşaktır ve yıllık ortalama sıcaklıklar – 15 °C ile – 10 °C arasında değişir.

Yağış genellikle kar olarak düşer.

Yıllık yağış ortalaması iç kesimde yalnızca 50 mm’yken, kıyıda ,500 -1 000mm arasında değişir. Yağışların büyük bölümünü, okyanustan içeri yönelen siklon fırtınaları oluşturur.

Antarktika’da yer yüzündeki en güçlü Batı rüzgârları eser.

1980 ortalarında yapılan atmosfer çalışmaları sonucunda, ozon tabakasında kıtanın hemen üstünde bir delik belirdiği, daha sonra da her baharda kaybolduğu görülmüş, geçmiş kayıtlar üstünde yapılan çalışmalar sonucunda, bu olayın yıllardır sürmekte olduğu gözlenmiştir.

Bu “deliğin” insan etkinliklerinin mi yoksa doğal bir işlemin ürünü mü olduğu henüz tam anlamıyla bilinmemektedir.

Bilim adamları ayrıca, Antarktika buzullarını ölçerek, atmosferdeki artan karbon dioksit düzeyiyle dünya çapında bir ısınma oluşarak, Greenhouse etkisiyle Antarktika buzlarının eriyip erimediğini (bu, dünyadaki deniz düzeylerini yükseltecektir) ya da ısınan havanın, daha çok nem tutabileceğinden, Antarktika üstündeki kar yağışını artırarak, kıtanın boyutlarını büyütüp büyütmeyeceğini belirlemeye çalışmaktadırlar.

Antartikada Yaşam

Antarktika kıtasında canlı yaşamı, daha çok denizdedir; çünkü kıtanın kendisi verimsizdir.

Karada yaşam, birkaç liken ve yosun türü, buzsuz çöl bölgelerindeki göllerde bulunan plankton bitkileri ve en çok görülen küçük canlı öbekleri ile birkaç eklembacaklı türüyle sınırlıdır.

Buna karşılık, birçok bölgede su hareketi dikey olduğundan ve dipteki besin maddelerini yüzeye getirdiğinden, denizler zengindir.

Bu bölgeler, yaz mevsiminde (ekimden şubata) hızla çoğalan plankton bakımından zengindir ve plankton, “plankton hayvanı” diye adlandırılan yüzen küçük cabnlılar için iyi bir besin oluşturur.

Çeşitli plankton türleri Antarktika deniz çevresi sistemi için çok önemli olmakla birlikte, krill, anahtar görevini üstlenir

.Bu çok küçük karidesleri andıran organizmalar, küçük bitkilerle beslenir, buna karşılık birçok balık, kuş ve memeli için önemli bir besin kaynağı oluştururlar.

Bazı Antarktika türlerinin aşırı avlanma yüzünden soyu tükenme tehlikesiyle karşı karşıya kalması sonucunda, Antarktika’nın canlı kaynaklarını korumak için çeşitli uluslararası anlaşmalar yapılmıştır.

Antarktika denizlerinde pek çok balık türü yer alırsa da, ya boyutları küçük ya da sayıları azdır.

Nüfus dinamikleriyle ve Antarktika balıklarının yaşam tarihiyle ilgili bilgiler sınırlı olduğundan, uzmanlar, balıkların çevre sistemindeki genel işlevi konusunda karara varamamışlardır.

Bazı türler özellikle krill’le beslenirken birçoğu plankton hayvanıyla, bazıları da balıklarla ve kalamar, vb. türlerle beslenir.

İçinde kalamar ve ahtapotun da yer aldığı kafadan bacaklılar, Antarktika’da bol bulunur ve balinalar, foklar, penguenler, kuşlar ve bazı balıkların beslenmesinde önemli yer tutarlar.

Antarktika çevre sfstemindeki kuşlar arasında penguenler, albatroslar ve boran kuşları yer alır.

Buzul bölgesinde yedi çeşit penguen bulunur (penguenler Antarktika bölgesindeki kuşların % 80’sini oluşturur).

En yaygın biçimde görülen Adelie pengueni, genellikle Antarktika kıtası çevresindeki uzak adalarda buzsuz bölgelerde yuva yapar.

İmparator penguense, tam anlamıyla Antarktika’ya özgü bir canlıdır.

Yaşamının büyük çoğunluğunu kıtaya yakın deniz buzunda yaptığı yuvada geçirir; ama yumurtalarını toprağa bırakır ve yavrularını karada büyütür.

Albatros ve boran kuşu gibi kuşlar, uzak adalarda ve kaya tepelerinde yuva yaparlar.

Antarktika deniz memelileri, fok ve balinaları içerir; balinalar ikiye ayrılırlar: Balinalar; dişli balinalar.

Buzul bölgesinde, çok sayıda fok türü de yer alır. Bunlardan yengeçle beslenen türün sayısı 20 milyonu bulur.

Kürklü fokların sayısıysa, aşırı avlanma nedeniyle gün geçtikçe azalmaktadır.

Antartika Kıtasının Bulunması

Son harita çalışmalarından anlaşıldığına göre, Antarktika kıtasının sınırları XVI. yy. ortalarından önce belirlenmiştir.

Ama yaygın düşünce, James Cook’un 16 Ocak 1773’te Güney kutup çemberini ilk kez geçtiği, 28 Ocak 1820’de de, Fabian von Bellingshausen’in Antarktika kıtasını ilk kez gördüğüdür.

ABD gemisi Huroriun kaptanı John Davis, 7 Şubat 1821 ‘de Antarktika yarımadasında Hughes koyunda, yarımadaya ayak basan ilk kişidir.

23 Ocak 1895’te Adare burnu yakınında karaya çıkan Leonard Kristensen ve Carsten Borchgrevink’se, ana kara parçasına ilk adım atan kişilerdir.

1898’de Borchgrevink, kıtada bütün bir kış kalacak bir keşif seferini yönetmiş, sonraki on yıl içinde buna benzer birçok keşif seferi düzenlenmiştir. Otto Nordenskjöld, Antarktika yarımadasının doğu kıyısını dolaşmış (1901-04), Robert F. Scott ve Ernest H. Shackleton, Ross adasındaki üslerden üç bilimsel sefer düzenleyerek önemli yerbilim, meteoroloji ve okyanus bilim verileri derlemişlerdir.

1908’de Scott’un grubundan T.W.E. David, Erebus dağına (3 795 m) tırmanmış, daha sonra 2 130 m’yi aşkın yükseltide Güney magnetik kutbuna (72° 25’enlemi, 155° 16’Doğu boylamı) ulaşmıştır (o günden bu yana kutup noktası, Adelie Toprağı kıyısına kaymıştır).

1909’da Shackleton, Ross buzlasını baştan sona aşarak, Beardmore buzuluna tırmanmış ve kutup buz örtüsü üstünde 88° 23′ Güney enlemine ulaşmıştır.

20 Ekim 1911’de Norveçli Roald Amundsen, Ross Bir grup katil balina Orcinus orca Antarktika denizlerinde balık, penguen ve fok arayarak, dolaşır.

Dünyanın en, büyük hayvanı olan büyük mavi balina (Sibbaldus musculus) da Antarktika sularında yaşar; uzunluğu 30 m’yi bulur; ama bu iriliğine karşın, planktonla ve Antarktika yaşamında besin zincirinin ilk halkası olan küçük kabuklularla (krill) beslenir.

Mavi gözlü karabatak (Phalacrocorax atriceps) „ kıyı yakınında yaşar ve balıkla beslenir.

Skua (Stercorarius skua), yiyeceklerini zorla alabilmek için karabataklara ve öbür kuşlara saldırır.

Bu korsan kuş, penguen kolonileri yakınında yaşar ve penguen yumurtaları ile yavrularını da çalar.

Adélie pengueni (Pygoscelis adeliae), en çok korktuğu düşmanı pars fokundan kaçmaya çalışırken sudan, boyunun dört katı yükseklikte buza sıçrayabilir.

Kral penguen (Aptenodytes patagonica), bütün öbür penguenler gibi uçamaz; kanatlarını sualtında yüzmek için kullanır.

Güney kürklü foku (Arctocephalus cinsi), Güney Amerika yakınında, bütün Antarktika foklarının kuzeyinde yaşar. Weddell foku (Leptomychotoes weddelli), en güneyde yaşar.

Bankizinin doğu yanındaki Balinalar koyundan kayaklar, kızaklar ve dört arkadaşıyla yola çıkarak, 14 Aralık 1911’de Axel Heiberg buzulunu aşıp, Güney kutbuna (2 804 m yükselti) ulaştı.

Scott da, 24 Ekim 1911’de Ross adasından yola çıkıp, Shackleton’ın 1909’daki rotasını izledi.

Yol arkadaşları Wilson, Bowers, Oates ve Evans’la 17 Ocak 1912’de Güney kutbuna ulaştıysa da, dönüşte tümü öldü.

1911-1914 arasında Sir Douglas Mawson, Adelie kıyısını ve Kraliçe Mary Toprağı’nı keşfetti.

16 Kasım 1928’deC.B. Eielson ve Sir George Hubert Wilkins, Antarktika’da ilk uçak yolculuğunu yaptılar.

1926-1937 arasında Lars Christensen, havadan araştırmalar yapıp, Weddell denizinden Shackleton bankizine kadar kıyı şeridinin haritasını çıkardı. Richard E. Byrd, 1928-30,

1933-35, 1939-41 ve 1946-47’deki dört keşif gezisi sırasında sık sık uçaktan yararlandı.

Byrd, Bernt Balchen, A.C. McKinley ve Harold June, 28-29 Kasım 1929’da Little America’daki bir üsden Güney kutbuna uçup, geri döndüler.

1933-1939’da Lincoln Elisworth, Antarktika’ya dört keşif gezisi düzenledi.

1935’te, Antarktika yarımadasının ucundan Ross denizi kıyısındaki Balinalar koyuna kadar 12 günde dört kez iniş yaparak uçtu.

1934-37 arasında bir İngiliz keşif heyeti uçak, tekne ve köpeklerle Antarktika yarımadasını inceledi.

1939’da da bir Alman grubu, Kraliçe Maud Toprağı’nda büyük bir alanın fotoğrafını çekti.

1946-48’de Amiral Finn Rone, aralarında eşinin de bulunduğu bir grupla Antarktika yarımadasından Filchner bankizine kadar büyük bir alanın haritasını çıkardı.

1949-52’de Norveç-ingiliz-İsveç keşif heyeti, iç kesimlerde önemli bilimsel incelemeler yaptı ve Uluslararası Yer fiziği Yılı’nın (167) oluşmasını sağladı.

Uluslararası Yer fiziği Yılı (İGY) sırasında 12 devlet, Antarktika’da 50 kışlama istasyonu kurdu.

14 Aralık 1958’de bir Sovyet İGY römorklu treni, “Ulaşılamayan kutba” (82°06′ Güney enlemi, 54°58’ Doğu boylamı) ulaştı.

24 Kasım 1957-2 Mart 1958 arasında Sir Vivian Fuch’un yönettiği heyet, Weddell denizinden Ross denizine kadar kıtayı gezdi.

1982’de İngiliz gezginleri, Sir Ranulph Fiennes ve Charles Burton, gemiyle dünyanın çevresini dolaşarak, her iki kutbu birden iki kez geçmeyi tamamladılar.

Antarktika Özel Araştırma Komitesi (SCAR) 1957’de kurulmuştur ve günümüzde Antarktika’daki bilim araştırmalarını yönetmektedir.

Günümüzde okyanus akıntıları, buzaltı topografyası ve Antarktika buz örtüsü ile dünya iklimi arasındaki bağlantı gibi daha büyük çaplı olayların uzun süreli araştırmalarına ağırlık verilmektedir.

23 Haziran 1961 ‘de, Uluslararası Yer fiziği Yılı’na katılmış 12 devlet, -Arjantin, Avustralya, Şili, Fransa, Yeni Zelanda, Norveç, İngiltere (tümü kıtada hak iddia etmektedir), Belçika, Japonya, Güney Afrika, SSCB ve ABD-Antarktika antlaşmasını onaylamışlardır.

Brezilya, Çin, Hindistan, Polonya, Uruguay, İtalya ve Almanya daha sonra oy kullanımı hakkı almışlardır.

Antarktika’da önemli bilimsel etkinliklere katılmayan öbür devletler de anlaşmayı imzalamışlardır ama, oy kullanma hakları yoktur.

Antarktika antlaşması, Antarktika’nın yalnızca barış amaçları için kullanılabileceğini belirtir ve bilimsel araştırmaların bağımsızlığını destekler.

Antlaşmanın bir parçası olarak, bütün hak iddiaları 1991’de yeniden gözden geçirilinceye kadar dondurulmuş, 1991 ‘de temsilciler, Antarktika’da maden çıkarma etkinliklerini 50 yıl süreyle durdurmak konusunda, yeni bir anlaşma hazırlamışlardır.

Antarktika Yarımadası

Antarktika kıtasının uzantısı. Uzunluğu1 300)km’yi bulan Antarktika yarımadası (eski adları: Palmer Toprağı, Graham Toprağı), Güney Amerika’nın ucuna 960 km uzaklıkta yer alır.

En yüksek noktası, Andrew Jackson dağından 4 189 m’yi bulur.

Bir yanıt yazın