Asansör Nedir,Nasıl Çalışır | Ansiklopedik Bilgi |
Asansör nedir ve çeşitleri,Asansör nedir ne işe yarar,Asansör nedir makale,Asansör nedir kim bulmuşturAsansör Nedir,Nasıl Çalışır,Asansör yolcularının fazlalığına rağmen yılda 1000’den az sayıda kaza meydana gelir.
(Bunların çoğu kişilerin kapıda sıkışmasıyla olmaktadır).
Asansörler çok yaygın ve çok önemli bir teknoloji çeşidine bir örnektir, şöyle ki, bozulduğu ana kadar kimse onun varlığından haberdar değildir
Asansör yüksek yerlere çıkarılması problemine çözüm olmuştur.
Herbiri, bir cismin ağırlığını dengelemek için diğer bir cismin ağırlığını kullanmak demek olan denkağırlık prensibine dayanır, örneğin, 150 librelik ağırlığı bir iple iki kat yukarı çıkarmakta güçlük çekilirse, bu işlem ipin : diğer ucuna ikinci bir 150 librelik ağırlık çekilerek kolaylıkla yapılır.
İkinci ağırlık -denkağırlık öncelikle dengeyi sağlar.
Asansörün Tarihi
Dolayısıyla birinciyi yukarı çekmek oldukça kolaylaşır.
Cisim yükselirken denk ağırlık aşağı iner veya tersi olur.
Denkağırlıklı bir sistemde, çekici ağırlık cismin toplam ağırlığına eşit değil, fakat denkağırlık bir cismin ağırlığı arasındaki fark kadardır.
Denkağırlıklara en fazla rakkaslı saatlerde, eski tip pencere çerçevelerinde ve yemek asansörlerinde rastlanır.
Denkağırlıklar kullanarak ağır yükleri kaldırma işlemi binlerce yıl geriye gitmekle birlikte, eski asansörler hiçbir zaman insan taşımakta kullanılmamıştır.
Romalılar kenevirden yapılan iplerin sık sık kopmasından dolayı asansörlerden ‘ sadece inşaatlarda yük taşıma alanında yararlanmışlardır.
İngilizlerin çekmeyi kolaşlaştırmak için 19. yüzyılın başlarında makaraya buhar makinası uygulamalarına rağmen makara asansörün emniyeti 1853’e kadar sağlanamadı.
Bu yılda etkileyici uzun sakallı, korkunç görünüşlü bir adam olan mucit Elisha Graves Otis, yaylı emniyetli asansörünü New York’ta Kristal Palas’ta sergiledi.
Değişik bir gösteri olarak kalabalığın önünde asansöre bindi ve havada iken asansörü tutan kablonun kesilmesini istedi.
Kablo kesildi seyirciler onun düşüp öleceğini düşünürken asansörün hareket etmediğini gördüler.
Otis daha sonra icadından dolayı asansörün bbası olarak tanındı, ancak o aslında emniyetli asansörün babasıydı.
Otis’in geliştirdiği bir çeşit basit hız düzenleyici idi.
Bu hız düzenleyici, bir makinamn hızını mekanik yolla, belli bir hızdan daha hızlı gitmesini engelleyerek ayarlar.
Bu hız düzenleyici iki metal levha arasında çalışan merkezi bir milden ibarettir.
Levhanın biri sabitleştirilmişken diğeri aşağı ve yukarı kayabilir.
İki levha arasında aynı zamanda herbiri ortasından birleştirilmiş iki çift bağlantı çubuğu vardır.
Her bağlantıya bir ağırlık tespit edilmiştir (şeklebakınız).
Mil dönmeye başladığında, yükler de dışarı doğru fırlamaya çalışarak dönerler.
Mil daha hızlı dönmeye başladığında, ağırlıkların dışarı doğru hareketi daha fazla olur.
Yükler uzaklaşırken hareketli levha duran levhaya doğru yaklaşır.
Levha, durdurucu olarak davranan bir metal parçasına çarpıncaya kadar sürekli hareket eder.
Hareketli levha sabit olana yeteri kadar yaklaşınca ağırlıklar daha fazla dönemeyecek ve böylece mil hızının daha artmasını önleyecektir, dolayısıyla durdurucunun aldığı konum milin dönebileceği maksimum hızı etkileyecektir.
Otis bu prensibi asansöre uyguladı.
Kablo koptuğunda asansörün büyük hızla aşağı düştüğünü tesbit etti.
O halde asansörün aşağı doğru hareketi bir milin dönmesine sebep olabilse, mil üzerine bir düzenleyici konabilirdi.
Otis’in emniyetli asansöründe, mucit asansör vagonunun klavuz hattını (asansörün iletim hattını kontrol eden hat) durdurucu olarak kullandı.
Yeni modellerde hareketli levhanın hareketi önce gücü kesen sonra da klavuz hattını güçlü metal “eller” ile sıkıca tutan bir düğmeye basmayı sağlar. (Çünkü asansörler hatalı her durumda dururlar.
Ancak bu yangın gibi derhal binayı terketmenin gerekeceği hallerde uygun değildir)
Otis, 23 Mart 1857 de New York’daki bir büyük mağazada ilk ticari yolcu asansörünü kurdu.
Asansörü beş kat yüksekliğe bir dakikadan daha az bir zamanda çıkarabilen bir buhar motoru vardı.
Periyodiklerde yayınlanan raporlara göre bu ve benzeri asansörler oldukça başarılı olmalarına rağmen, öyle yavaş hareket etmekteydiler ki, eğer bugün kullanılacak olsalar yüksek gökdelenlerin tepe katına ulaşmaları çeyrek saat sürecekti.
Modern asansörlerde, asansör milinin üzerindeki makarayı döndürmek için elektrik motorları kullanılır.
Asansör vagonunu aşağı ve yukarı hareket ettiren makaranın etrafındaki halat dakikada 1800 feet’lik (20 mil/sn. 1 hıza ulaşır.
Doğal olarak bu hızla hareket eden asansör aniden durursa içindekiler yere düşeceklerdir.
Bu sebepten, hat boyunca her katta, istenilen kata gelindiğinde asansörü otomatik olarak yavaşlatan düğmeler bulunur.
Aynı zamanda bunun gibi asansör durduğunda kapıyı açan düğmeler de vardır.
Bütün emniyet problemleri, kapılar hariç, göz önüne alınmıştır.
Eğer kapı açıldığında asansör yerinde değilse dalgın bir kişi düşüp ölebilir.
Bu sebepten bütün modern asansörlerde biri iç, biri dış olmak üzere iki kapı bulunur.
Dışkapı, içteki kapı tarafından itilmediği sürece açılmamakla, böylece kazaların önemli bir kısmı önlenmektedir.
Asansör kapılarında genellikle, bir cisime vurduğunda örneğin kapılar kapanırken bir yolcuya çarptığında tekrar açan sezgi elemanları (ışık, ısı veya temas gibi fiziksel olaylardan etkilenen cihazlar) kullanılır.
Asansörlerin emniyetli ve güvenilir oluşu yüzlerce metre yükseklikteki binalarda yaşayan veya çalışan insanlar için çok önemlidir.
Empire State Building, çalışanlar işyerlerine gitmek üzere 50 kat çıkmak zorunda kalsalar, tamamen kullanışsız olacaktı.
Asansörler özellikle Amerikan şehirlerinde, modern şehirciliğin meydana gelmesinde anahtar faktörlerden biri olmuşlardır.
Bugünün şehirlerindeki asansörlerin üstünlüğü 1945 Temmuz’unda meydana gelen bir olayla açıklanabilir.
Alçaktan uçan bir ordu uçağı Empire State Building’in 79. katına çarparak asansör miline vurdu.
Kaza sırasında kablolar koptu ve iki kişiyi taşıyan asansör vagonu 75 kat aşağıya düştü.
İçindekiler çok kötü yaralanmalarına rağmen emniyet cihazı sayesinde kurtuldular.
Şans eseri olarak enkaz yerine ilk ulaşan bir Sahil Koruma doktoruydu.
Üniformayı gören yolculardan biri “Şükürler Tanrım. Donanma burada!” diye bağırdı.
Asansördekileri kurtarmak için gelen Üniformalı adamları düşünürken gülümsememiz bu heryerde yaygın olarak kullanılan makinaların emniyetli oluşunun bir ölçüsüdür.
Fakat aynı adamlar üzüntü veren bir sıklıkla bizleri otomobillerden, uçaklardan ve trenlerden kurtarmaktadırlar.