Atatürk Kültür Merkezi – Taksim – Tarihçesi
Atatürk Kültür Merkezi İstanbul’da Taksim’de tiyatro, konser, opera ve diğer sanat gösterilerinin yapıldığı, sergilerin, milli ve milletlerarası toplantıların düzenlendiği binadır.
Temeli, devrin vahşi Dr. Lütfi Kırdar tarafından 1946’da atıldı.
İstanbul’un fethinin 500. yıldönümü törenlerinde (29 Mayıs 1953) açılması tasarlanıyordu.
Ancak, sık sık meydana gelen duraklamalardan ötürü 1969’da Bayındırlık Bakanlığı tarafından tamamlanarak aynı yıl 12 Nisan’da Devler Opera ve Balesi’nin Verdi’nin “Aida Operası” ve “Çeşmebaşı Balesi” galalarıyla açıldı.
Dünyanın dördüncü, Avrupa’nın ikinci büyüklükteki çağdaş bir sanat abidesi sayılan ve ilk adıyla “İstanbul Kültür Sarayı” olan binanın açıldığı günkü maliyeti 93 milyon lira idi.
Sonradan yapılan eklemeler, dekor-kostüm vs. masraflarıyla bu rakam 120 milyon lirayı buldu.
Binanın yapımında bir çok mimar görev aldı.
Açılışında mimar, on dört yıldan beri bu işi yürüten Hayati Tabanlıoğlu idi.
Bina başlıca şu bölümlerden oluşmaktadır: 1320 kişilik büyük salon, 700 kişilik konser salonu, 350 kişilik oda tiyatrosu, 350 kişilik çocuk tiyatrosu, sanat galerisi, 400 kişilik lokanta salonu, çeşitli yönetici odaları ve diğer yan tesisler.
Büyük salonun sahnesi bütün çağdaş imkanlara sahiptir.
Çeşitli eğilim ve kademeler verebilen altı tane podyumlu esas sahnesi; alt, arka, iki yan ve döner sahnesi vardır.
27 Kasım 1970 Cuma gecesi saat 22.50’de Amerikalı yazar Arthur Millerin ünlü eseri “Cadı Kazanı” oynanırken sahnenin üst kısmında başlayan yangın, 45 dakika içerisinde bütün yapıyı sararak kül haline getirdi.
Olayın çok yakın görgü tanıklarından biri yangını zamanın basın organlarına şu şekilde anlattı: “Salonda çıt çıkmıyordu.
Herkes oyundaki mahkeme sahnesinin heyecanına kapılmıştı.
Bu arada sahneni sol üst köşesinden kar tanesi gibi yanar kül parçaları serpilmeye başladığını farkettim.
Başlangıçta herkes gibi ben de bunun oyunla ilgili olduğunu sanmıştım.
Sonra, bir ara odacı kılıklı bir şahıs koşa koşa sahneye girdi.
Şaşkınlıkla etrafa bakındıktan sonra yine koşarak kaçtı.
Aradan bir kaç dakika geçti, geçmedi, bu defa başka bir şahıs yine koşa koşa sahneye çıktı.
Bize dönüp: ” Sakın telaşa kapılmayın, şimdi yangın perdesi indirilecek” dedi.
O anda gerçeği anladık ve hepimizin yüreğini bir korku sardı.
Kimse yerinden kıpırdamamıştı.
Fakat yangın perdesi bir türlü inmek bilmiyordu.
Sanatçılar, sahneden salona atladılar.
Bu arada biri, salonun kapılarını açtı. Ve, ne olduysa işte o anda oldu.
Bir hava hakimi ile bütün sahneyi alevler sardı.
Ben ilk sıralarda oturuyordum.
Yanık perde parçaları üzerime düştü, saçım yandı.
Sonra salondan itiş kakış kaçma başladı.
Herkes kapılara koşuyordu.
Holde yerde yuvarlanmış kadınlar gördüm. Yerlerde sürünen kürkler gördüm.
Bir anda ben de kendimi dışarda buldum.”
Yangın sırasında, bir kaç hafif yaralı dışında can kaybı olmadı.
Ancak, Topkapı Müzesi’nden alınarak IV. Murad adlı oyunun temsili münasebetiyle” Kültür Sarayı’nın üst fuayesinde sergilenen IV. Murad’a ait tablo tamamen yandı.
IV. Murad’a ait kaybolan, yanan, ya da çok ağır hasar gören öteki tarihi eşyalar şunlardı: Miğfer (Kısmen yandı’, üzerinde “Murad bin Ahmed damgasını taşıyan zırh” (Külçe halinde, erimiş), Kılıç (Bağdat’ın fethi dolayısıyla padişaha verilmişti, ağız ve uç kısmı kakma altındı; kabzası yandı ve eridi), Berat, Entari, Kaftan, İdman Taşı, Altın Yaldızlı Kur’an-ı Kerim (Büyük ölçüde hasar gördü, bir kısmı tamamen yandı).
Binanın tamir işini yanma tarihinden itibaren Bayındırlık Bakanlığı üstlendi.
Çeşitli yardım ve sanat dernekleri onarım için maddi yardımlarda da bulundular.
İç dekorasyonu değiştirildi.
Lokanta salonu sanat galerisi haline getirildi.
Sahne tekniği çalışmaları Alman mimarı Willi Ehle, mimari çalışmalar ise Hayati Tabanlıoğlu tarafından hazırlanıp uygulandı.
Tamir için 130 milyon lira sarfedildi.
Bina, “Atatürk Kültür Merkezi” olarak 1977/-1978 tiyatro sezonunda yeniden hizmete girdi.