Atıf Efendi Kütüphanesi Tarihçesi
Atıf Efendi Kütüphanesi Tarihçesi İstanbul’da Şehzadebaşı’nda Vefa Caddesi’ndeki büyük vakıf kütüphanesidir.
Başdefterdar Mustafa Atıf Efendi (?-1742) tarafından 1741 yılında vakıf olarak kuruldu.
Kütüphane binası da XVIII. yüzyıl Türk Mimari eserleri arasında örnek olacak güzelliktedir.
Kütüphane, dikdörtgen biçimindeki 48 kişilik bir okuma odası, bu odamn üç yanında yer alan beş sofa, kitap hazinesi ve kütüphane görevlilerinin oturmaları için yapılmış üç ayrı ek binadan oluşur.
Duvarlar, üç sıra tuğla arasına kesme taştandır.
Kapısı Vefa Caddesi üzerindedir, büyük ve kemerlidir.
Kapının mermer kitabesinde “Dar’ül-Kutüb-i atıf 1289 (1872)” yazılıdır.
Kapıdan girildikten sonra tonozlu, uzunca bir dehliz gelir.
Bu dehlizden kütüphane bahçesine çıkılır.
Bahçeden girilince karşıdaki bodur bir kuleye benzeyen köşeli bölüm okuma salonudur.
Salona bahçeden altı basamaklı bir merdivenle girilir.
Merdivenden az ötede, ek evlerden birine bitişik küçük bir de çeşme vardır.
Okuma salonuna girilirken, sağdaki duvar üzerinde vakfiyenin özetini taşıyan şu kitabe vardır:
-“Hazih-i hulasatü’l vakfiye el-Hamdü lillahi ve’s-salati ala nebiyyihi ve alihi. Vakfiyye-i mamülün- bihande zikr ü tasrih olunduğu üzre kütüb-i mevkufem talaben an marazat’lluh manası ile ihyasına muvaffak olduğum işbu kütüphanemde hıfz-olunup kütüb-i mezkure istinsah ve istifade tariki ile rehin ile olursa dahi veçhen minel-vücuh taşra çıkarılup bir kimseye verilmeye.
Müsteid ve mütedeyyin üç kimse hafız-i kütüb olup hizmet-i lazimelerine bizzat kıyam idüp, vekil nasb eylemiyeler ve kütüphanem ittisalinde bünyad idüp sükenasını şart eylediğim üç bab kagir menazilin herbirinde sakin ve hafız-ı kütüblik cihatma mutasarrıf olmaları menazil-i meşrutalarında bizzat sakin olmaları ile meşrut ola ve eğer hilaf-ı şart-ı mezkur menazil-i mahsuslarında sakin olmazlar ise, cihatları ref ve hane-i meşrutalarda sakin olmağa ragib ve hizmet-i lazimelerini edaya kaadir mutemed kimselere verile Hulasa-i kelam hafız-i kütüblük cihati bizzat hane-i mezkurelerde sakin ve mutavaattın olmaları ile meşrut ola ve hafız-ı kütüblik cihatının örf-i beled gibi kasr-ı yed-i hilafın şartım olmağla kasr-ı yed murad edenlere ruhsat verzılmeyüb eğer izhar-ı fütür iderlerse cihet-i ref şurat-i mezkureye mürai bir kimesneye tevcih duna ve hafız-ı kütüblik hizmeti vakfeylediğim.
kutb-i mutebere muhafazasından ibaret bir mana olmağla, hizmet-i mezbureye kaim olanların mutemed kimselerden olması lazime-i halden olub hafı’z-ı kütüblerin birisi bu emrillahi teala fevt oldukta örf-i beledde kıyasen sabi oğluna verildiği la muhalühü ahiri tevkile muhtaç ve vekili olan kimse bizzat cihet-i merkumenin mutasarrifi olmadığına binaen hizmetinde kusuru emr-i bedihi olmağla vecfı-i meşruh üzere hafız-ı kütüblük eda-yı hizmet-i meşrutaya müstenid olmayan sabi oğluna tevcih olunmaya ve sah ile cumadan maada haftada beş gün tulu-i şemsden bir saat mürurundan gurub-i şemse iki saat kakaca kütübhanem kapısı kapanmıya ve hafız-ı kütüb olanlar müderrisin-i kiram ve kuzat-ı zevil ihtiram ve eimme ve müezzinin ve kayyum olmaya hasılı kelam şurut-i meşrutam üzre sabahtan akşama dek eda’-i hizmet-i mezkureye mani hizmeti olmaya ve hafız-ı kütüb olan üç kimsenin mani-i şeriyeleri olmadığı halde her gün maan kütüphanemde mevcud bulananlar ve mütevelli olanlar, şuri-i mezkureye mücaraatla ihtimam-ı tam ideler. Femen beddelehu ba’dema semaa fe innema ismehu alellezine yül bedelun innallahü semiün alim. Sene 1154 (1742)”.
Okuma salonuna girer girmez sol yandaki demir kapı kitap hazinesinin girişidir.
Kitap hazinesinin okuma salonuna bakan iki ufak penceresi vardır.
Okuma salonu yedi tane beşik kubbe ile kapatılmıştır.
Dış kısım, külah biçiminde, üstü kiremitle örtülü bir külah çatı biçimindedir.
Kitap hazinesinin okuma salonuna açılan kapısı üzerinde “Yahya” imzalı 1155 (1742) tarihli şu levha vardır:
“Fallahü hayrün hafizer ve hüve erhamü’rrahimin”
Bu levhanın üzerine de Yesarizadenin talik hat ile yazılmış bir Besmele-i şerifesi asılıdır.
Kitap hazinesinin salona bakan pencereleri üzerinde tahta üstüne yapıştırılmış kağıtlarda iki tuğra vardır.
Bunlardan birisi Hazret-i Mevlana’ya, diğeri ise Muhiddin-i Arabi’nin adına düzenlidir.
Mevlana tuğrasının metni 1210 (1795 tarihini taşır.
Bu atıf Efendi ahfadından Ömer Vahid Efendi’nin kız: Emetullah Hanımın eseridir.
Muhiddin-i Arabi’nin tuğrası ise Ömer Vahid Efendi’nin tuğrakeşi Mustafa Efendi nin elinden çıkmadır, tarihi 1189 (1775 dir.
Okuma salonunda bunun dışında bir kaç levha daha asılıdır.
Bu levhalar şunlardır:
“Ebubekirzade Derviş Mehmed’in “Ültübü’l-ilme mine’i-mehdi ile’l-lahd” levhası, Sikke-i hümayun hattatı, Hacı Süleyman Efendizade, Hacı İsmail Efendi’nin Besmele-i Şerifesi, Divan-ı Hümayun Haceganından Mehmed Emin Efendi’nin 1195 (1781) tarihli İmam Burhaneddin Zernuci’nin “Tali mül-müteallim” kitabından nakledilen Hadis-i Şerif levhası, hattatı bilinmeyen “Fetebarekalhü’l
ahsenü’l-Halikin” levhası, imzasız bir Kelime-i Tevhid.
Kitap hazinesinde rutubeti önleyecek özel bir tertibat vardır.
Kütüphane’de İslami ilimler, edebiyat ve tarih konularındaki eserler çoğunluktadır.
Basma kitapların dökümü şöyledir:
Türkçe 7521 kitap, Eski harfli Türkçe, 507 kitap, Arapça ve Farsça 460 kitap, diğer dillerde 181 kitap.
Yazma eserlerden 336’sı Türkçe, 2406 ’sı Arapça, 84’ü Farsça.
Kütüphanedeki eserlerin konularına göre dökümü ise şöyledir:
Genel Konular: 1467 Felsefe ve Ahlak: 713 Din: 1923
Sosyal Bilimler: 1652 Dil: 776
Nazari Bilimler: 457 Tatbiki Bilimler: 682 Güzel Sanatlar: 247 Edebiyat: 3526 ,
Tarih Coğrafya Biyografisi: 1537 Yekun: 12.980