August Strindberg Kimdir,Hayatı | Yazar Biyografileri |
August Strindberg Kimdir,İsveçli yazar (Stockholm 1849 – 1912).
August strindberg hayatı
İlk oyunları Fritankaren (Hür Düşünür) [1869]; Hermione (1869) ve İn Rome (Roma’da) [1870], İbsen’in ve Kierkegaard ile Brandes’in etkilerini taşır.
İlk büyük dramatik eseri bir türlü sahneye koyduramadığı Olof Hoca’dır (Master Olof) [1872]. Krallık kütüphanesinde memur olarak (1874-1882) yoksulluktan kurtuldu, bibliyografya ve tarih incelemelerine yöneldi, fakat yazarlığı bırakmadı.
1879’da yazdığı Röda Rummet (Kırmızı Oda) romanı Stockholm’deki bohem hayatını anlatır; İsveç’e natüralizmi sokan bu eserin yarattığı skandal yazarına ün sağladı.
1882’de Strindberg toplumdaki ikiyüzlülüklere karşı amansız bir yergi eseri olan Det Nya Riket’le (Yeni Krallık) yeniden saldırıya geçti.
Bu arada oyunlar da yazdı: Gillets Hemlighet (Gillet’in Sim) [1880]; Lycko-Pers Resa (Şanslı Pers’in Gezisi) [1882]; Herr Bengts Kustru (Bay Bent’in Karısı) [1882].
Daha sonra büyük bir deyiş serbestliğiyle bir şiir kitabı (Dikter) [1883] ve Svenska öden och Aventyr (İsveç Kaderleri ve Serüvenleri) [1882-1883] adlı biı dizi tarihi hikâye yayımladı.
İsveçli subay Wrangel’in eski karısı oyuncu Siri von Essen ile evlendi, başlangıçta mutlu oldu, bu dönemde karısı için roller yazdı.
1883’te Paris’e yerleşti ve Utopier i Verkligheten’ı (Hayaller ve Gerçekler) [1885’te yayımlandı] kaleme aldı, sonra İsviçre’ye geçti; J.-J. Rousseau’dan ve Fourier’den ilham alan bir sosyalizme ve tanrı tanımazlığa yöneldi.
Bu sırada evliliği dayanılmaz bir hal almıştı; Giftan (Evliler) [1884] adlı hikâyesinde Strindberg ateşli bir kadın düşmanı olarak gözükür.
Bu kitap yüzünden mahkemeye verildi; 1884’te son bulan dava onun sinirlerini iyice bozmuştu.
August Strindberg Kendisini akıl hastahanesine kapattırmak istemekle suçladığı karısına karşı hastalık derecesine varan bir güvensizlik gösteriyordu.
Fransızca Plaidoyer d’un Fou’yu (Bir Delinin Savunması) [1887-1888] ve balıkçıların hayatını canlandırdığı Hemsöborna (Hemse’nin İnsanları) [1887] ile Skarkarlski’yi (Takımadalarda Hayat) [1888] bu dönemde yazdı.
Bununla birlikte kendini tiyatro eserlerinde eksiksiz bir şekilde anlatabildi; Kamraterna (Arkadaşlar) [1886-1888] ve özellikle Cehennem (Fadren)[1887] ve Matmazel Julie (Fröken Julie)[1888] ile natüralist dramın doruğuna ulaştı; bu oyunlar Paris’te Theatre-Libre’de 1893’te büyük başarı kazandı.
Bu arada Strindberg birinci karısından boşandı.
Berlin’de Frida Uhl ile evlendi, fakat bir yıl kadar sonra ondan da ayrıldı.
Uzun hikâyesi Tschandala (1889), Nietzsche’ci bir anlayışa doğru gelişme gösterir, bu gelişme Açık Deniz Kenarında (I Havs Bandet) [1890] adlı romanında iyice kesinleşir.
August Strindberg gizli bilimlerle ilgili meselelere eğildi ve 1894-1895’te Paris’te kaldığı sırada inferno dediği bir kriz sırasında (aynı adı taşıyan Fransızca bir kitapta anlatılmıştır) [1897] deliliğin eşiğine vardı.
Bu krizden, daha sonra mistisizm ile kurtuldu.
Legender (Efsaneler) [1898] ve ruhi gelişimini anlattığı Till Damaskus (Şam’a Doğru) [1898] üçlemesini yayımladı.
İsveç’e döndükten sonra bir dizi tarihî dram kaleme aldı: Suçlu mu? (Brott och Brott) [1899]; Gustav Vasa (1899); Erik XIV (1899): Gustav Adolf (1899); Carl XII (1901); Kristina (1903); Gustav III (1903); Dödsdansen tülüm Dansı) [1900], Paask (Paskalya) [1901], Paskalya’da başrolü oynayan Harriet Bosse daha sonra Strindberg’in üçüncü karısı oldu, önceki iki evlilikten daha mutlu geçmeyen bu evlilik de 1902’de son buldu.
Sagor (Hikâyeler) [1903] derlemesini, melankolik havasıyla Ensam (Yalnız) [1903] ve Strindberg’in yeni mistisizmini şiirsel bir dille özetleyen Rüya Oyunu (Ett Drömspel) [1902] izledi.
Hayatının sonuna doğru Götiska Rummen (Gotik Odalar) [1904] romanını ve Svarta Fanor (Kara Bayraklar) [1904-1907] taşlamasını, ayrıca En Blaa Bok’tan (Mavi Kitap) [1907-1912] parça parça bölümler yayımladı.
Stockholm’de, yöneticiliğini yaptığı întima Teatern’de «Kammarspel»ler (Ovöder [Fırtına]; Brânda Tomten [Yanmış Ev]; Spöksonaten [Hayaletler Sonatı]; Pelikanen [Pelikanlar] ve Siyah Eldiven, 1907) ve birkaç tarihî oyun sahneye koydu.
Strindberg’in sert ve karmaşık bir ruhu yansıtan ve uzun bir otobiyografi gibi düşünülebilen eserleri hem İsveç edebiyatı, hem modem tiyatro için çok önemlidir.
İsveç edebiyatına, Strindberg dolaysız ve çarpıcı bir anlatım kazandırdı.
Tiyatroya getirdiği teknik ve üslup, alman anlatımcılarını derinden etkiledi (bu etkilerin izleri çağdaş tiyatro yazarlarında da görülür).
Strindberg ayrıca birkaç tablo da yaptı (Stockholm ve Kopenhag müzeleri).