Avusturya İmparatorluğu | Ansiklopedik Bilgi |
Avusturya İmparatorluğu 1914’ten önceki bir Avrupa haritasına bakıldığında, Avusturya-Macaristan adlı tek bir devletin, Orta Avrupa’nın hemen hemen tümüne yayıldığı görülür. 1815’te ülkenin sınırlan daha genişti ve Avusturya İmparatorluğu olarak anılıyordu.
14. ve 15. yüzyıllarda, haritalarda aynı renkle gösterilen bu topraklara, Habsburg ailesinin olduğunu belirtmek amacıyla, Habsburg Mülkü deniyordu. (Habsburg aynı zamanda, ailenin bugünkü İsviçre sınırlan içinde bulunan şatosunun adıydı.)
Bugün Avusturya, Çekoslovakya ve Macaristan bu büyük devletin parçalanması sonucunda oluşmuş, bazı topraklar ise İtalya, Romanya, Yugoslavya ve Polonya sınırları içinde kalmıştır.
Avusturya İmparatorluğunun Kuruluşu
Bu büyük imparatorluğun çöküş nedenini açıklamak sanıldığı kadar güç değildir. İmparatorluğun temelleri Habsburg topraklarının birleştirilmesiyle atılmıştı. İmparatorluk topraklarında yaşayanların arasında, Habsburg egemenliği altında olmak dışında hiçbir ortak yan yoktu.
Halklar kendi kökenlerine ilgi duymaya başlayınca, “Avusturyalı” değil; Alman, Çek, Hırvat ya da Macar olduklarının bilincine vardılar.
Her halk kendi kendini yönetmek istedi. Gerçekten Avusturya İmpa-ratorluğu’nun tarihi tek bir ailenin öyküsüdür; bu nedenle İngiliz ya da Fransız halklarının tarihine benzemez.
Asıl “Avusturya”, Tuna Irmağı kıyısına kurulmuş, başkenti Viyana olan küçük bir dükalıktı (bir dük tarafından yönetilen ülke ya da toprak parçası).
1273’te Kutsal Roma imparatoru seçilen ve “Avusturya Dükü” unvanını alan Rudolf, dükalığı yöneten ilk Habsburg’du. Kutsal Roma İmparatorluğu, başlarında kendi kralları bulunan farklı devletlerden oluşuyordu. İmparator bu krallarca seçiliyordu.
1438’de bir başka Habsburg, II. Albrecht, 1440’ta ise III. Friedrich, Kutsal Roma imparatoru seçildi. Yaklaşık 400 yıl boyunca Avusturya, Habsburg ailesinin özel mülkü olarak kaldı.
Habsburglar güçlerini artırmak amacıyla, sürekli yeni topraklar arıyorlardı. Yeni topraklar elde etmenin bir yolu da prenseslerle evlenmekti. Prenseslere babalarından kalan krallıklar, Habsburg mülkiyetine geçiyordu.
İspanya, Bohemya, Macaristan, Hollanda ve İtalya’nın bazı bölümlerini topraklarına katan Habsburg hanedanının, Almanya’da da toprakları vardı.
Habsburglar koyu Katolik’ti. Bu nedenle Alman ülkelerinde yaşayan Protestanlar’la sık sık savaşıyorlardı. 1618’de Bohemyalı Protestanlar, krallarına baş kaldırarak, Alman Protestanlar’dan yardım istediler. Bu olay Otuz Yıl Savaşları’nın başlangıcı oldu.
Savaş önce Habsburg imparatoruyla Alman Protestanlar arasında başladı. Daha sonra İsveç ve Fransa, Almanlar’ın yanında savaşa katıldı. Tarafların hiçbiri üstünlük sağlayamadı. 1648’de barış antlaşması imzalandı.
Habsburglar koyu Katolik’ti. Bu nedenle Alman ülkelerinde yaşayan Protestanlar’la sık sık savaşıyorlardı. 1618’de Bohemyalı Protestanlar, krallarına baş kaldırarak, Alman Protestanlar’dan yardım istediler. Bu olay Otuz Yıl Savaşları’nın başlangıcı oldu.
Savaş önce Habsburg imparatoruyla Alman Protestanlar arasında başladı. Daha sonra İsveç ve Fransa, Almanlar’ın yanında savaşa katıldı. Tarafların hiçbiri üstünlük sağlayamadı. 1648’de barış antlaşması imzalandı.
1740’ta Maria Theresia tahta geçince, öbür prensler, toprakların tamamı ya da bir bölümü üzerinde hak ileri sürerek buna karşı çıktılar. Maria Theresia iki uzun savaş sonunda toprakların tümüne yakın bölümünü elinde tutmayı başardı, ama Silezya’yı Büyük Friedrich’e bırakmak zorunda kaldı.
Maria Theresia, farklı krallık ve devletlerden oluşan ülkeyi tek bir imparatorluk altında toplamak isteyen ilk Habsburg’du. Ama bunu sağlayabilmek için çok güçlü bir ordu gerekiyordu. Bu nedenle öteki devletlerden asker topladı.
Annesinin başlattığı Habsburg topraklarını birleştirme çalışmalarını sürdüren II. Josef, devletler arasındaki farklılıkları ortadan kaldırmak amacıyla, tümünü aynı yasalarla Viyana’dan yönetmeye çalıştı. Devletler arasında hoşnutsuzluk yaratan bu durum, Macaristan’da ayaklanmalara neden oldu. Ama bu ayaklanmalar, devletlerin tek bir ülke gibi yönetilmesine engel olamadı.
Josef in yeğeni II. Franz, Kutsal Roma’nın son imparatoruydu. O dönemde Kutsal Roma İmparatorluğu’nun gerçek anlamda gücü kalmamıştı.
Bu nedenle Franz 1804’te unvanını değiştirerek, Avusturya İmparatoru unvanını aldı. Bundan iki yıl sonra, Kutsal Roma-Germen İmparatorluğu Napolyon’un fetihleri sonucunda ortadan kalktı
Artık, Franz tarafından yönetilen topraklara, Avusturya İmparatorluğu deniyordu. Franz, Napolyon’la yaptığı savaşlar sırasında yitirdiği topraklan, savaşın sonunda yeniden kazandı; Hollanda’nın güney bölümüne karşılık Venedik’i aldı.
Değişimler ve Devrimler
1809’da Avusturya başbakanı olan Metternich, Fransız Devrimi’nden sonra Avrupa’da gelişmeye başlayan yeni düşün akımlarım ve siyasal hareketleri Avusturya İmparatorluğu için çok tehlikeli buluyordu. Halkın özgürlüğünü ya da ulusların kendi kendilerini yönetme hakkının olmasını istemek tehlikeli bir siyasal akım sayılıyordu.
Avusturya İmparatorluğu’nun farklı ulusları egemenlisi altında toplamış olduğu anımsanırsa, Metternich’in bu akımlan neden sakıncalı bulduğu anlaşılır. Metternich 30 yılı aşkın bir süre, bu akımları Avusturya’dan uzak tutmayı başardı. Ama 1848’de imparatorluğun her yanında devrimci ayaklanmalar baş gösterdi.
Avusturya ordusu, Rus çanndan yardım istemek zorunda kaldığı Macaristan dışında, bu ayaklanmaların tümünü bastırdı.
1916’ya kadar imparatorluğu yöneten Franz Josef, bu devrimler sırasında tahta çıktı ve imparatorluğun parçalanmasını önlemeye çalıştı. Ama yabancı ordular karşısında iki kez yenilgiye uğradıktan sonra İtalya ile Almanya’daki topraklarından vazgeçmek zorunda kaldı.
1867’de Macarlar’la bir antlaşma yapıldı. Macarlar’ın kendi parlamentosu ve hükümeti olacak, buna karşılık tüm imparatorluğun tek bir ordusu bulunacaktı.
Böylece ülkenin adı Avusturya-Macaristan olarak değiştirildi. İmparatorluğu Almanca konuşan Avusturyalılar ve Macarlar yönetiyordu. Bu durumdan hoşnut olmayan diğer azınlıklar kendi devletlerini kurma isteminde bulunmaya başladılar.
28 Haziran 1914’te, Habsburg veliahtı Franz Ferdinand bir Sırplı tarafından öldürüldü. Avusturya hükümeti bu olaydan Sırbistan’ı sorumlu tuttu. Bu olay I. Dünya Savaşı’nın başlamasına neden oldu.
Savaşta Avusturya orduları yenilince, 1918’de imparatorluğa bağlı halklar bağımsızlıklarına kavuştu. Bugünkü Avusturya’da da imparatorluğa son verilerek, cumhuriyet kuruldu. 1919 yılı başlarında, son imparator Charles’ın sınır dışı edilmesiyle, Habsburg İmparatorluğu resmen sona erdi. Ama Habsburg ailesi hala varlığını sürdürmektedir.