Hakkında Bilgi

Hakkında Bilgi,Ansiklopedik Bilgi

Tarih

Balat Kapısı | Ansiklopedik Bilgi |

Palation ne demek,İmparator Kapısı,Balat Kapısı  İstanbul’da Haliç surlarındaki kapılardan birinin adıdır.

Balat Kapısı  
Balat Kapısı , İstanbul’da Haliç surlarındaki kapılardan birinin adıdır.

Günümüzdeki Balat vapur iskelesinin tam karşısındaydı.

Bizans dönemindeki adı, “Kinigon” veya “Kineyi Pili” idi.

Yakınında bulunan “Blekherna” sarayından dolayı “İmparator” anlamına gelen “Basiliki Pili” (Vasiliki Pili) “İmparator Kapısı” da deniyordu.

Bizans’ın son dönemlerinde İmparatorlar Blachernae “Vlahema” sarayına, bu kapının karşısındaki iskeleden girerlerdi.

“Balat” kelimesinin Rumca “saray” anlamına kullanılan “palation”dan geldiği anlaşılmaktadır.

Önce kapıya, sonra da bütün mahalleye, Fetih’den sonra Türkler tarafından bu ad verilmiştir.

Balat Kapısı, burçlarla birlikte 10 Temmuz 1894 tarihinde meydana gelen yer sarsıntısında tamamen çöktü ve enkazı kaldırıldı.

1838’de Mühendishâne öğrencileri tarafından yapılan İstanbul haritasında kapının yeri açık-seçik görülür.

Pîrî Reis haritasında bu kapının yeri Balat İskelesi’nin tam karşısında gösterilmektedir.

Fatih vakfiyelerinde Balat Kapısı olarak isimlendirilmiş olması, “Küngaz Kapısı” (Gynegan Kapısından ayırt etmek içindir.

Loriches, Hammer ve Moltke gibi tarihçiler bu kapı hakkında bilgi vermektedirler.

Hammer, kapının Basilike ait bulunduğunu ve Blachernae Sarayı’nın özel kapısı olduğunu kaydeder.

Bu çevrede bulunan Balat Kapısı, Kynegon, St. Jean Babtiste Kapısı, Annonciotion Kapısı, bazı tarihçiler, tarafından sürekli tartışma konusu olmuş ve çoğunlukla bu kapılar birbirleriyle karıştırılmıştır.

Eski kaynaklara göre, Hagios Demetrius Kilisesi ile Balat Kapısı arasında Kynegon Kapısı’nın bulunduğu yerin yakınında surların içinde, üç geçitli bir kapı bulunduğunu P. Gyllius De Basporu Thracio eserinde belirtir.

Millingen’e göre, bu kapılar birbirlerinden 45-55 adım aralıklı idi ve aralarında birer burç vardı.

Skarlatos Byzandios ise, Balat Kapısı, bunlardan 55 adım uzaktaydı, demektedir.

Vavassor (1520) ve Venedik haritalarında (1574) bu kapı gösterilmiştir.

Kauffer Le Chevalier haritasında Balat Kapısı ve bunun batısında Blachernae’den gelen yolun suru kestiği yerde bir kapı isimsiz olarak gösterilmiştir. 1847 Mühendishâne haritasında yalnız Balat Kapısı bulunmaktadır.

Elde ayrıntılı en eski harita 1877-1879’da yapılmış, 1/500 mikyaslı surlar haritasıdır ki, Balat Kapısı’nın yeri belirtilmiştir.

Bu kapının iki tarafında bulunan alçak rölyeflerden biri, bir melek tarafından selâmlanan Meryem’i soldaki ise elinde bir hurma dal tutan antik bir elbise giymiş, kanatlı bir meleği canlandırıyordu.

Birinci rölyef kaybolmuştur.

İkincisi bugün Arkeoloji Müzesi’ndedir.

İkinci rölyef bazı yazarlar tarafından bir Nike veyahut bir Ange d’ Annociation olarak kabul edilmiş ve bu ikinci şıkkı kabul edenler ( Taffner, Cesarea Legatio gibi yazarlar), bu kapıya Annaciation Kapısı adını vermişlerdir.

İspanyol gezgini Klaviyo “Timurleng Devrinde Kudüs ’ten Semerkant ’a Seyahat” adlı eserinde Balat Kapısı’nın Xyloporta ile Petrion arasında bulunduğunu, Prusculus ise, Xyloporta ile Fener Kapısı arasında ve birinciden çok uzakta olmadığını kaydeder.

Barbara, kapının İmparator Sarayı civarında olduğunu, İmparator Sarayı’na gitmek isteyenlerin kayık ile buraya gelip karadan saraya gittiklerini yazar.

Bu kapılar, evvelce bunların gerilerinde bulunan bir sun’i limanın kapılarını oluşturmaktaydı.

Liman Haliç’in getirdiği çamurlarla dolduktan sonra, bunlardan en doğuda bulunan ikisi örülmüş ve iki tarafında alçak rölyefler bulunan en batıdaki kapı açık bırakılmıştır.

İstanbul’un fethi sırasında Balat Kapısı’nın durumunu tarihçi Kritovulos “İstanbul’un Fethi” adlı kitabında şöyle anlatmaktadır:
“Donanma Komutanı Hamza Bey, artık şehrin alındığını ve askerin şehre girdiğini gördükten sonra zincirin üzerine gemilerle yürüdü ve zinciri kırarak limana girdi.

İtalyanların büyük ve küçük gemileri, Osmanlı gemileri arasından çıkarak, açık denize doğru yelken açıp gittiğinden orada yalnız Bizans gemileri kalmıştı.

Hamza Bey, bunlardan bir kısmını batırdı, bir kısmını da tayfaları ile esir etti.

Bütün gemileri Hünkâr Kapısı semtinde karaya yanaştırdı; kapının henüz kapak olduğunu görünce kilidini ve zincirini kırarak şehre girdi.

Üzerine hücum ettiği Bizans askerlerinin hepsini mavh ve perişan etti.

Bu sırada, kara tarafından denize giren asker de yetişmişti. ”

Bir yanıt yazın