Balonlar,Tarihçesi,Kullanım Çeşitleri | Bilim Makaleleri |
Balonlar Hakkında Bilgi,Keten ve kağıttan yapılma, hacmi 660 m3 olan, ısıtılmş havayla uçan bu balon, 1 800 m’ye yükseldi; başlangıç noktasından 1,6 km uzunluğa indi.
Balonların Tarihçesi
21 Kasım 1783’te Pilatre de Rozier ile Arlandes Markisi de, Paris’in merkezinden banliyölerine doğru ilk insanlı uçuşu yapmak için bir Montgolfier balonundan yararlandılar.
27 Ağustos 1783’te Fransız kimyacısı J.A. Charles, bir balonu hidrojen gazıyla doldurarak, Paris’teki Champ de Mars’tan insansız olarak uçurdu.
Sonra aynı yılın aralık ayında, yardımcısıyla birlikte, hidrojenle doldurulmuş bir balonla, Paris’ten 104 km kuzeydeki Nesle köyüne uçmayı başardı.
Hidrojenin özünde havada asılı kalma özelliği taşıması, buna karşılık sıcak havanın havaya kaldırma özelliğinin hava soğudukça azalması nedeniyle, balonlarda hidrojenin ısıtılmış havadan daha kullanışlı olduğu belirlendi ve havagazının çok kolay elde edilebilmesi nedeniyle kısa süre çok yaygın olarak kullanılmasına karşın, balonların hidrojenle doldurulmasının yeğlenmesi,XX.yy’ın ilk çeyreğine kadar sürdü.
1895’te bulunan helyum, 1918 sonrasına kadar ticari olarak kullanılabilecek bir duruma gelmedi; üstelik pahalıydı ve hidrojen kadar kaldırma gücü sağlamıyordu.
Buna karşılık son derece yanıcı ve potansiyel olarak patlayıcı bir gaz olan hidrojene oranla büyük bir güvenlik sağladığından, o tarihten sonra hidrojen tercih edilmeye başlandı.
Balon serbest olarak havaya bırakılınca, ortalama yoğunluğu, çevresindeki atmosferin yoğunluğuna eşit oluncaya kadar yükselir.
Daha çok yükselmesi için pilotun safra(safra|olarak genellikle kum torbaları kullanılır) atması, yani balonun ağırlığını azaltması gerekir.
Balonu alçaltmak içinse, balondaki kaldırıcı gazın birazı, bir supaptan dışarı bırakılır.
Balonların Askeri kullanımı
Balonlar çok erken bir tarihte askeri amaçlarla kullanılmaya başlandı.
Fransa ile Avusturya arasındaki Fleurus Savaşı’nda (26 Haziran 1794), Fransızlar savaş alanını gözetlemek ve topçu atışlarını hedeflere yöneltmek için yere bağlı bir balondan yararlandılar.
Ayrıca, dünyanın ilk hava gücü olan bir balon kolordusu kuruldu ve daha çok sayıda balon yapıldı.
Ama, bu kolordu çok geçmeden kaldırıldı.
Avusturyalılar 1849’da Venedık’i kuşatırken, sıcak havayla doldurulmuş, önceden ayarlanmış kumanda düzenekleriyle serbest kalan bombalar taşıyan 200 küçük balon kullandılar; ama önceden tahmin edilemeyen rüzgarlar yüzünden, bu ilk hava bombardımanı önemli bir sonuç vermedi.
ABD’de de Ayrılık Savaşı sırasında (1861-65) da balonlar kullanıldıysa da, alınan sonuçlar gene önemsiz kaldı.
Fransa-Prusya Savaşı’ndaki (1870-71) beş aylık Paris kuşatması sırasında, Paris ile Fransa’nın geri Iralan bölgeleri arasındaki tek iletişim aracını balonlar oluşturdu.
Paris’ten havalanan balonlar posta, yolcu ve gittikleri yerlerden Paris’e haber getirmek için dönecek posta güvercinleri taşıyorlardı.
Küre biçiminde balon, serbest uçuşlara çok uygundu; ama yere bağlı küresel balonlar, sıçrayıp sallanıyor, yere bağlandıkları kabloların çevresinde dönerek bu kablolara dolanıyorlardı.
Bu yüzden hareketsiz bir platformu gerektiren askeri harekat için kullanılmaya elverişli değillerdi.
1900 yıllarına gelinince, uçurtma aerodinamiğini balon aerostatiği ile birleştiren sosis biçimli balonlar geliştirildi: Daha sonra yapılacak güdümlü balonların öncüsü olan bu uçurtma balonlar, Birinci Dünya Savaşı sırasında gözetleme karakolu ve hava barajı (düşman uçaklarına engel oluşturmak için, balonlar arasında kablolardan ağlar sarkıtılmıştı) olarak yaygın biçimde kullanıldı.
Baraj balonları İkinci Dünya Savaşı sırasında da kullanıldı.
Ayrıca, savaş sırasında Japonlar, Büyük Okyanus’u geçerek Kuzey Amerika’ya varacağı umuduyla bomba taşıyan 9 000 balon uçurdular (Kuzey Amerika’ya yalnızca 300 kadarı ulaşabildi; üstelik insan yaşamayan yerlere düştüler).
1948’den sonra ABD ile SSCB arasında soğuk savaş gelişince CİA, Batı Avrupa’dan fotoğraf makineleri taşıyan balonlar uçurdu; SSCB toprakları (Sibirya dahil) üstünden geçen bu balonlarda taşınan kameralar, Büyük Okyanus’ta balonlardan boşaltılıyordu.
Ne var ki, balonların uçuş rotası denetlenemediği için, bu operasyonda da pek başarı sağlanamadı; bu yüzden 1952’den sonra CİA, balon yerine, Lockheed U-2 foto keşif uçağı, daha sonra da bir dizi casus uydu kullandı.
Kıtalar Arası Uçuş
XIX.yy. baloncularının büyük düşü, kıtalar arası hava yolculuğuydu.
Kuzey yarıkürede egemen rüzgarlar batıdan doğuya doğru estikleri için, Kuzey Amerika’dan Avrupa’ya (Atlas okyanusu üstünden) geçiş daha kolaydı.
Bu yüzden girişimlerin çoğu doğuya doğru yapıldı.
XIX.yy. baloncularından John Wise, kendisini Avrupa’ya taşıyacağına kesinlikle inandığı “sürekli bir rüzgar akımı” (günümüzde “Jet-Stream” adı verilmektedir) belirlediyse de, bunu deneyemeden bir balon kazasında öldü.
1978,1980 ve 1981 ‘de helyum doldurulmuş balonlarla, sırasıyla ilk Atlas okyanusunu aşan, Kuzey Amerika yarıkıtasını aşan ve Büyük Okyanus’u aşan uçuşlar gerçekleştirildi.
1984’te ilk tek kişilik Atlas okyanusunu aşan uçuş yapıldı. ,
Sportif Sıcak Hava Balonculuğu
1960 yıllarında sıcak havayla doldurulmuş balonlarla uçuş, bir spor olarak yeniden yaygınlık kazandı.
Montgolfier kardeşler, ısı kaynaklarını yerde bulundurmak zorunda oldukları için uçuşları kısa olmuştu.
Buna karşılık, yakın dönemde küçük, hafif, propan gaz memesinin geliştirilmesi, ısı kaynağının balonla birlikte taşınmasına olanak sağladı.
Bunun yanı sıra, dayanıklı, sentetik yeni balon bezleri üretildi.
Sıcak havalı balonla Atlas okyanusunu ilk geçiş 1987’de gerçekleştirildi.
Bilimsel Kullanım
1890 yıllarından bu yana balonların bilimsel olarak kullanıldıkları başlıca alan meteoroloji araştırmalarıdır.
Küçük pilot balonlar düzenli olarak havalandırılmakta ve rüzgar yönünü, hızını belirlemede yararlanılmaktadır.
Çeşitli meteoroloji aygıtları taşıyan daha başka balonlar da, atmosferin üst tabakalarındaki hava koşullarıyla ilgili değerli bilgiler iletmektedir (1930 yıllarında küçük ve ucuz bir radyo vericisi olan radyosondanın geliştirilmesine kadar, topladıkları verileri elde etmek için bu balonların geri getirilmesi gerekiyordu).
Dış uzaydan gelen kozmik ışınları ve gamma ışınlarını araştırmak için astronomlar ve fizikçiler günümüzde, yüzlerce metre yükseğe çıkabilen balonlar kullanmaktadırlar (içlerindeki aygıtlar, yere paraşütle indirilir).
Astrofilm E gibi çok ince, dayanıklı balon bezlerinin geliştirilmesi, 1980 yıllarından bu yana bu tür balonların yaygın biçimde kullanılmasını sağlamıştır.