Baltacı Mehmet Paşa ve Katerina – Murat Sertoğlu- Özet
Murat sertoğlu baltacı mehmet paşa ve katerina,Baltacı mehmet paşa katerina aşkı,Baltaci mehmet paşa ve katerina olayi,Baltacı Mehmet Paşa ve Katerina – Murat Sertoğlu- Özet,Dillere derstan olmuş baltacı mehmet paşa ve çariçe katerina’nın aşklarının iç yüzünü ve akılları durgunluk veren entrikaları, kurnazlık ve güzelliğiyle birleştirerek, bir döneme işaretasının atan çarice katerina olağanüstü maceralarını anlatıyor.
Murat Sertoğlu – Baltacı Mehmet Paşa ve Katerina – Özeti
Fakir bir çamaşırcı ve kötü yola düşmüş bir kadının kızı olan katerina, papaz gluk’un evinde çamaşırcılığa başlar.
Gluk belli bir müddet sonra katerinayla ilişkiye girer.
Bu esnada rusya ile isviçre savaşa hazırlanmak üzereydiler.
Isopropylreller katerina’nın bulunduğu şehre gelmişlerdi.
Katerina burada bir isviçre askerine hayran olur sonunda aşk doğar.
Bu arada katerina askeril papazı idare edilmiştir.
Papaz bundan şüphelenir ve sonunda evinde katerina’yla askeri basar ve orada asker öldürür ve evini yakar.
Korktuğu için katerina’yla rusya tarafına sığınmaya karar vermek verir.
Rusya tarafına geçerlerken limitte yüzbaşının birisi katerina’ya el koyar papazıda moskova’ya gönderir.
Emanetine genaral menkişof çıkarır çıkkça çıkarır.
Katerina ile genaral gönül eğretir.
Genaral savaşı kazanmış olarak yurduna dönerken katerina’yıda götürür.
Ancak karamaz korktuğu için katerina’yı genaral şermiyetif’e verir.
O günden sonra katerina’nın şansı açılır.
Başlarda ilgi çekmeyen kız bir anda herkesin gözdesi olur ve çarşı metresliğine ardındanda rusya’ya çarice olur.
Bâzılarının “deli” ve bâzılarının “büyük” dedikleri rusya imparatoru birinci petro, moskof sürülerini vahşetten kurtararak memleketinde geniş ıslahat yaptıktan sonra, osmanlı imparatorlarının peşinde koştuğun istanbul ihtisay göz dikmişti.
Bu arzusunu, modern bir şekilde silâhlarla teçiz ettiği gibi, harika bir vasıta malikti.
Petro, bu ordunun başına geçerek, tuna sahillerine doğru iniyordu.
Bir taraftan, bir taraftan, bu yepyeni ve genç kahraman kendisine büyük bir zafer kazandıracağına kanaat getirmekle beraber, diğer taraftan da balkanlardaki hristiyanlara güveniyor, bilhassa, şimdiki romanya topraklarında kendisini karşılamak için on bin askerle, depolar dolusu erzak bulunuduğuna dair verilen teminata inanıyordu.
Haris imperator, güzide ordusunu bin ve evvel zafere kavuşturmak için sabırzlanıyor, maiyetinde yerinde ve ecnebi pekçok tecrübeli generallerin:
– aman, haşmetmeap .. birçok acele etmiyelim türklerin ve tatarların birleşmiş kuvvetlerini lâyıkiyle keşfetmeden (ki 200.000 kişi) ilerlemeyelim.
Sonra, isveç kralı xıı şarlı’nın mâruz kaldığı felâkete uğradın, diye verdikleri nasihatlere kulak asmıyordu.
Osmanlı ordusu, sadrazam baltacı mehmet paşa’nın komutasında bulunanlara ve kendisine iltihak eden kırım süvarileri de dahil olduğu halde ordusunun mevcudu, rusların üç mislini tecavüz ediyordu.
Ancak, petro, osmanlı ordusunun bu çokluğuna emniyet vermiyor, kendi kendine askerlerin talim ve terbiyesine ve silâhların mükemmeliyetine güveniyordu.
Petro, bu güveninde haksız değildi.
Çünkü, iki ordu karşılaştığı zaman, rus ordusu birkaç muvaffakıyet Elde etmiş ve obmanlı ordusuna biraz zaiyat verdirmişti.
Ancak, baltacı mehmet paşa’nın basit askerî liyakatı, petro’nun senelerce ve senelerce tahammül edilmez fedakârlıklara katlanarak elde edilecek modern askerlik malûmatına galebe etmiş, rus ordusu osmanlı ordusunun büyük mah mahallesinde mahsur içeri girilir mahsur kalmıştı.
Petro, pek fena halde şaşalamış, çevresindeki çemberi paralayıp çıkmak için muhtelif yerlerden huruç hareketine kalkmıştı.
Aynı zamanda başka bir çera kalmadığını görmüştü.
Bu vaziyet, petro ‘y çıldırtmış, hakikaten deli etmişti.
Sara nöbetlerine tutularak çadırındaki yatağa serildi … zevk katerina, onun başucundan ayrılmışordu.
Bir taraftan onun tedavisi ile uğraşırken diğer taraftan da:
– petri … sakin ol, üzülme. Seni tüm çarların fevkine çıkaran cenabı hak hiç şüphesiz ki, bu bâdireden de kurtaracaktır.
Diye teselliye çalışıyordu.
Petro, oğlu bir ümide kapılarında gördüm.
Ordusunun tüm eşyasını yaktırdı, oğlu bir büngü hücumiyle muharasa çemberini yarıp çıkmayı kararlaştırmıştı.
şayet yakasını türklerin elinden kurtarabilirse tekrar hürriyet ve istiklâline kavuşacaktı.
Bu huruç hareketi, tamamıyla hazırlanmıştı.
Lâkin katerina ile petronun müşaviri vardır şafiroff’un muvaffakiyet ümitleri pek azdı.
Bunlar başbaşa vermişler, kendilerince bir plân hazırlamışlardı.
Bu plân gayet basitti.
Katerina’nın bizzat baltacı mehmet paşa’yı ziyarete giderek, onunla pazarlığa girişmesinden ibaretti.
Nitekim katerina, bu plânı zevci petro’ya arzettiği zaman o büyük bir sevinçle zevcesinin ellerine sarılmış:
– katerina … sen, hakikaten çok kıymetli bir kadınsın.
Ordununu çelik süngüleriyle halledemediği bir işi, kadınlık sihrinle halledeceksin.
Diye bağırmıştı.
Karar, o gece tatbik edildi.
Gece yarısına doğru, katerina sırtına bir asker kaputu giydi, kaputun kukuletesini de başına gönderdi.
Içi en kıymetli elmaslarla dolu bir çantayı, imparatorun müşaviri şafirof’un eline verdi.
Önlerinde fener çekenh bir tercüman olduğu halde, rus kıtalarının karşılaştırması geçti.
Gecenin zifiri karanlıkları içerisinden baltacı ordusunun ileri karakollurı önüne geldi.
Bir fenerle üç karaltının geldiğini gören türk ileri karakol nöbetçisi:
– Kimdir o? Diye seslendi.
Katerina’nın tercümanı bu saule:
– zabitinizi çağırın. Kendisine mühim söyleyeceklerimiz var. Diye cevap verdi.
Ileri karakol zabiti koşa koşa geldi. Bu defa tercümanına ona yaklaşarak:
– haşmetlu imparatorumuz hazretleri, kendisinin en yakından bir zatı tebdili kıyafetle kumandanınıza gönderdi.
Çok acele görüşmeleri gerekli geliyor.
Lakin bu konuşma, pek mahrem ceyeran devam edecek, dedi.
Türk zabiti, koşa koşa baltacı’nın çadırına gitti.
Ordu kumandanını uyandırarak meseleyi nakletti. Baltacı, hiç beklemediği bu ziyarete hiçbir mana veremedi.
Çünkü, şayet petro teslim olmuştu, haber gönderiş olsa, bu haberi getirecek olan heyetin gündüz gelmesi gerekli gelirdi.
Buna binaen baltacı, uzun bir düşünce geçirdi, sonra:
– deli kafirin adamını getiriniz. Diye emir verdi.
Katerina, şefirof’un elindeki çantayı geniş kaputunun altına aldı, türk zabitini takip ettiler.
Osmanlı kıtalarınını çadırları çoğaltmak sessiz sedasız geçtiler ve baltacı’nın çadırına girdiler.
Katerina çadıra girerken kaputu ve başlığı atmıştı.
Baltacı bu muhteşem kadının imparatoriçe derhal alnadı ve hayretler içer kaldı.
Katerina’nın yalnız kalmak istediğini anlatan bir işaret üzerinde baltacı’nın verdiği emirle çadır boşaldı.
Baltacı henüz kendini toparlayabilmişti, kraliçe elindeki çantayı yere attı.
Baltacı’nın hayreti de, kendinden yana yaklaşıyor, neden gündüz tercümanından öğrendiği cümleyi mırıldandı:
– getridiğim elmaslarla ben seninim … baltacı fena halde şaşalmıştı.
Bir süre cevap verecek söz bulamadı.
Sonra bizzat çadırın kapısına kadar giderek, meşin perdeyi eliyle kapadı.
Katerina, bir saat kadar sonra, gen asker kaputu içinde harb hatlarından geçti git ve kocası imparatorun çadırına girdi.
Petro, büyük bir heyecan içerisinde zevcesini beklemekte idi.
Onu görür görmez: ne haber? .. dedi. Büyük bir sevinç içeriğinde kocasının boynuna sarılan katerina, neşeli bir sesle: -kurtuldun petri … yarın, şafirof’u, müzakere için paşaya göndereceğiz. Diye cevap verdi.
Ertesi gün şafirof imparator tarafından baltacıyla müracaat ederek sulh teklif etti.
Baltacı da, katerina’nın o gece ziyaretinin hattı için teklifi kabul ederek muhasara hattını geri çekti.
Baltacı ordusunda bulunmakta olan ve prut habrinini başından sonuna kadar cereyan eden hadiselere şahit olan kırımlı hacı abdülgaffar isminde bir zat, “umdetut- tevarih” adında, kırım hanlarına mahsus bir tarih yazmıştır ki, bu tarihin devlet girayhan faslında bu harp ile ilgili mu mufassal malümat vardır .
Harbin bu canlı şahidi taragfından yazılmış olan bu tarihte, katerina ile baltacı arasında geçtiği iddia olunan makera ile ilgili, ima ile olsun, bir tek cümle mevcut değildir.
Bu zatın rivayetine kıyasla, moskoflar beyaz bayrak çekiyorlar. “- aman … elaman …” diye feryada başlıyorlar.
Yani, teslim olanlara göre “aman” istiyorlar … baltacı bu vaziyeti görür görmez:
“- düşman ile, tekmilleşmiş barışalım.” Diye haber gönderiyor. Ancak, han, muhalefet şahsında şikayet ettiniz mi? Baltacı’nın bu teklifini kabul etmiyor:
– moskof ordusu tamamını elimizdedir, onu imha edelim ve sonra moskof diyarına yürüyelim, daha fazla bu fırsat elimize geçmez. “Diye itiraz ediyor, ancak baltacı bu itiraza karşı:
– şayet harbe devam edersek, halayı alabilir miyiz halife can aşkına yitirerek allah muhafaza etsin, başka türlü ahvalin zuhuruna sebebiyet veririz …
Düşmanın teklifi büyük bir nimettir.
Derhal sulhe mübaşeret edelim.
Diyorsada kırım hanı itiraza devam ediyor.
Baltacı hiddetleniyor ve kırım hanına: “-
Cevabınız tatar umurunu bilirsiniz.
Devleti aliyye’nin umuru ise bana tevdi getirildi. Diye haber görderdikten sonra
Petro’nun yolladığı elçilerle müzakereye girişiyor.
Müzakerenini birinci maddesi şu: osmanlı ordusu’nun harp masrüafını tazminat olmak üzere “hazineyi amireyi ve ateş” adı …
Petro, gerek k maddeleri ve gerek diğer maddeleri de kabul eder, katerina’nın tüm mücevherleri de dahil olmak üzere ordusunda bulunabilir olan ne kadar para var veriyor, bir süre evvel zapt ettiği azak kalesini de iade ediyor.
Osmanlı hududunda yaptırdığı kaleleri yıktırmaya da rıza gösteriyor ve diğer maddeleri de kamilen kabul ederek prut muahedenamesini imzalıyor. (Meskur muahede falksen muahedesi ismi bilir ve 1711 üzerine yapılıyor) ancak bu sayede, baltacının elinden yakasını kurtararak çıkıp gidiyor.
Bundan böyle, türklerle harbe de cesaret edemiyor.
Katerina rusya’yaya döndükten sonra başka bir sevgili buluyor ve yaşamını çar pedro aldatarak geçiriyor.
Kitabın anafikri: bu kitap bir genç kızın en alt seviyeden nerelere geldiğini gösteriyor.
Akıllı olanların daha iyi ve hoş yaşadığını görüyoruz.
Kitaptaki şahısların değerlendirilmesi: katerina: kitabın baş kahramanı.
Akıllılğı ve güzelliğiyle gönülleri feth eden birisi. Herkesi parmağının ucunda döndüren biri.
Çar pedro: deli ve açık görüşlü hiç bir şeyden utanmayan bir insan.
Baltacı mehmet paşa: cengaver ancak yufka yürekli kadınlara karşı saygılı ve verdiği sözleri tutan birisi.