Basra – Irak,Basra Kenti,Tarihi | Coğrafya Bilgileri |
Basra,Irak’ın ikinci büyük şehri, il merkezi; Şattülarab’ın batı kıyısında, Basra körfezinden 120 km uzaklıkta; Bağdat’a Dicle nehri ve demiryoluyla bağlıdır.
Basra Kenti
Basra, Mezopotamya’nın denize açılan kapısı, Basra körfezinin başlıca ticaret limanı ve Hindistan’la Yakın Doğu arasındaki geleneksel temas noktalarından biridir.
Şehir dünyanın en geniş hurma ağaçları vahasının ortasında yer alır.
Basra eski Aşşar limanından başlayarak kuzeyde yeni Ma’kil limanına doğru uzanır.
Aşşar limanının kısmen modernleştirilen eski mahalleleri şehrin yönetim ve yerleşme merkezini meydana getirir.
Basra Ma’kil limanından hurma, arpa, buğday, yün ve pamuk ihraç eder, petrol malzemesiyle, makine alır. Şehrin yakınında sanayi gelişmiştir (dokumacılık, besin maddeleri, dericilik).
Körfezdeki deltada tarih öncesi çağlardan beri devam eden tıkanmalar Fao ön limanının yapılmasını gerektirmişti, fakat Şattülarab’ın başlıca kanallarının temizlenmesi ile iç liman da yeniden canlandı.
Margil hava alanı Avrupa ile Uzak Doğu veya Avustralya arasında önemli bir duraktır.
Basra, Irak’ın en doğudaki ilidir; Şattülarap deltası, bataklık Hor el-Hammar bölgesi ve Güney’le batı’da Suriye-Arabistan çölünün bir kısmı üzerinde uzanır.
Burada önceleri Ez-Zübeyr etrafında Basrah Petroleum Co.’nin kuyuları işletildi.
Buradan çıkarılan petrol, borular vasıtasiyla İran körfezine aktarıldı.
Basra Tarihi
Bu bölgede antik çağdan beri birçok şehirler kurulmuştur.
Büyük İskender zamanında adı geçen Diritidis (Teredon) şehrinin bu civarda olduğu arkeologlar tarafından kabul edilmektedir.
Araplar tarafından 635’te yapılmış, sonra terkedilmiş bir ordugâhda, Halife Ömer’in emriyle, Utbe b. Gazvan tarafından kuruldu (637/8). Askeri bir şehirdi.
Bu yeni şehir adını, üzerinde bulunduğu toprağın tabiatından aldı; el-basra «yumuşak, kefekî (kufekî) taşı» demektir.
Şehir kurulduktan sonra, Hindistan, Uzak Doğu ve Afrika’dan Akdeniz’e işleyen ticaret yolunun kontrolü İskenderiye’den Basra’ya geçti.
Kısa zamanda gelişen şehir İslâm tarihinde önemli olaylara sahne oldu.
Ali halife olunca onu tanımayanlar Basra’ya giderek, oradan topladıkları kuvvetlerle kendisine karşı savaştılar.
Muaviye zamanında başlıyan karışıklıklar ve Emevîler’e karşı muhalefet de uzun süre devam etti.
Basra en parlak devrini Abbasiler zamanında yaşadı. Şehir imar bakımından olduğu kadar ticarî, İlmi ve fikri bakımdan da çok gelişti.
Arap filolojisinin beşiği Küfe ve Basra oldu. Kelamcılardan Hasan El Basrî ve mezhep kurucusu Eşari basralıydılar.
Basriyun adı verilen toplulukta Câhiz ve el-Kindi gibi büyük ilim adamları vardır
Abbasîler’in zayıflaması üzerine ortaya çıkan âsi valiler ve mahallî hanedanlar devrinde Basra ihmale uğradı.
Irak’a hâkim olan Moğollar,Timur, Karakoyunlular, Akkoyunlular ve Safeviler devrinde Basra eski önemini kaybetti.
Moğol hâkimiyeti devrinde eski şehrin yanı başında yeniden kuruldu.
1538’de Osmanlı hâkimiyetine girdi ve bir eyalet merkezi oldu.
Sefer zamanlarında Bağdat beylerbeyliğine bağlanırdı.
Osmanlılar devrinde daha çok yerli valiler tarafından idare edilirdi.
Hindistan yolunun keşfinden sonra ticari bakımdan önem kazandı.
Basra limanı Avrupalı gemicilerin uğrak yeri oldu.
1773’te lranlılar’ın eline geçen şehir üç yıl sonra tekrar Osmanlılar’a katıldı.
Bağdat vilâyetine bağlı bir mutasarrıflık merkezi oldu (1869).
1884’te bağımsız vilâyet olan Basranın, II. Meşrutiyet devrinde askeri bakımdan önemi arttı.
Birinci Dünya savaşı sırasında ingilizler tarafından işgal edilerek Türk hâkimiyetinden çıktı (21 Kasım 1914) ve Mezopotamya’da Türkler’e karşı hareket üssü olarak kullanıldı.