Berlin – Almanya,Coğrafi Özellikleri,Tarihi | Coğrafya |
Berlin – Almanya Almanya’nın başkenti ve nüfus bakımından en büyük kenti.
Ülkenin kuzeydoğu kesiminde, Spree ırmağı kıyısında yeralan Berlin’in nüfusu 5,963,998′.
İkinci Dünya Savaşı sırasında bir yıkıntıya dönüşen Berlin, 1945’te Müttefik devletler arasında dört bölgeye ayrıldı: ABD bölgesi; Sovyet bölgesi; İngiliz bölgesi; Fransız bölgesi.
Bu bölünme sırasında Almanya’nın tarihsel başkenti Berlin’in büyük bölümü Sovyet işgal bölgesinde kaldı.
Savaş sonrasındaki yıllarda Batı ülkeleri ile SSCB arasında gelişen düşmanlık, Almanya ve Berlin’i de etkiledi.
1949’da ABD, Fransız ve İngiliz işgal bölgeleri birleştirilerek Batı Berlin’i oluştururken, Sovyet işgal bölgesi de Doğu Berlin’i oluşturdu.
1945’te Doğu Berlin Alman Demokratik Cumhuriyeti’nin başkenti olurken, Batı Berlin, bir tür “devletsiz kent” oldu.
Batı Almanya’nın parçası sayılmasına ve Bonn’daki Batı Almanya parlamentosunda temsil edilmesine karşın, temsilcileri gözlemci statüsündeydiler ve oy kullanamıyorlardı.
Almanya’nın parçalanmışlığı 1990’da sona erince, yeniden birleştirilen Berlin, birleşik Almanya Cumhuriyeti’nin başkenti ilan edildi.
Ama 1991’de kabul edilen bir tasarı uyarınca, hükümet kurumlarının Bonn’dan Berlin’e aktarılmasının, birkaç yıl içinde aşama aşama gerçekleştirilmesi kararlaştırıldı.
Berlin Coğrafi Özellikleri
Berlin, kendiliğinden, düzensizce oluşmuş bir şehirdir, yolları taştır, büyük bir özellik göstermez.
Çam ormanları arasında sıralanan iki cumhuriyetin paylaştığı bir banliyö ile, güneybatıya (Schöneberg Licheterfelde) ve batıya (Charlottenburg) doğru yayılır.
İkinci Dünya savaşından önce çeşitli kısımlarının bir merkez çevresinde düzenlenmesi tasarlanmıştı: merkezde eski şehir boşalmak üzereydi; Spree kıyılarında eski saraylar müze olmuştu.
Berlin’in doğudan-batıya uzunluğu 45 km’dir ve güneyden kuzeye ise 38 km’dir.
Şehrin yüzölçümü 892 km²’yi bulur.
Günümüzde Berlin
Geleneksel olarak “Branderburg Marklığı” adı verilen bölgede, Kuzey Almanya ovasında yeralan Berlin’in yüzölçümü 866 km²’dir.
12’si eski Batı Berlin’de, 11’i eski Doğu Berlin’de 23 ilçeye ayrılmıştır.
Ekonomi
Kentin “Batı” bölümünde, ekonomi, özellikle sanayiye dayanır: Elektrikli araç gereç, makineler, optik gereçler yapımı; hazır giyim, ilaç ve basım sanayileri.
1980 yıllarından bu yana turizm de önemli ölçüde gelişmiştir (Berlin Avrupa’nın başlıca kongre merkezlerinden biridir).
Kent aynı zamanda da Hahn-Meitner Nükleer Araştırma; Epstitüsü, Berlin Bilim Merkezi, Fritz Haber Enstitüsü, vb. yaklaşık 180 araştırma kurumuyla önemli bir bilimsel araştırma merkezidir.
Berlin’in “Doğu” kesiminin ekonomisi genel olarak, eski Demokratik Alman Cumhuriyeti’nin ekonomisini yansıtır: Bu yüzden, günümüzde planlı ekonomiden pazar sistemine geçişin sıkıntılarını çekmektedir.
Sanayi üretiminin yavaşlaması, işsizliğin artması, ücretlerin batı bölüme oranla % 30-40 daha az olması.
İşsizlik özellikle kadınları etkilemiştir: Eskiden Batı Berlin’deki kadınların yarısı ev kadınıyken, Doğu Almanya’nın öbür kentleri gibi Doğu Berlin’de de, kadınların aşağı yukarı tümü ev dışında çalışmaktaydı.
Ulaşım
Kamu ulaşımı 150 hatlı otobüs ulaşımını, eski Doğu Berlin’deki tramvay sistemini eski Batı Berlin’deki yaygın metro (U-Bahn) ve hızlı tramvay (S-Bahn) sistemini içerir.
Berlin’de ayrıca dört büyük tren istasyonu ve üç havaalanı vardır (Tegel, Tempelhof ve Schönefeld).
AVUS otoyolu Berlin’i baştan sona aşar; kent dışındaki otoyollar, kenti çevreleyen Berliner Ring otoyoluna bağlanır.
Berlin Tarihi
Başlangıçta bir avcı ve balıkçı kolonisi olan Berlin’in adı, şehir olarak ilk defa 1230’da geçer.
XV. yy.a kadar, oldukça bağımsız, küçük bir şehirdi.
Hohenzollern’lerin Brandenburg’a yerleşmesi (1415) ve XV. yy. sonunda onu başkent yapmalarıyla gelişti.
Nüfusunu 6 000’e indiren Otuz Yıl savaşlarında çok zarar gördükten sonra Berlin, önce seçici prens, sonra kral olan hükümdarlarının faal çalışmaları sayesinde XVII. yy.ın sonunda ve XVIII. yy.da yavaş yavaş kalkındı.
Bir imalât merkezi (ince şayaklar, kumaşlar, eldivenler, mücevherler) oldu.
Nantes buyrultusunun yürürlükten kalkmasından sonra (1685), kendilerine çok elverişli koşullar sağlanan göçmen fransız Protestanları, şehrin İktisadi kalkınmasına katkıda bulundular.
Berlin büyüdü, birçok komşu küçük şehir ile köyü içine aldı.
XVIII. yy.ın sonunda Avrupa’nın en güzel başkentlerinden biri oldu; bu devirde Unterden Linden çizildi ve Brandenburg kapısı yapıldı (1788).
Napolyon devrinde Berlin, alman vatanseverliğinin en önemli aydın ve siyasi merkeziydi.
1810’da üniversite kuruldu ve şehir 1871’de imparatorluğun başkenti oldu. 1871’den 1939’a kadar nüfus dört misli arttı.
İkinci Dünya savaşı bitince 22 nisandan 2 mayıs 1945’e kadar Berlin, alman ve sovyet ordularının son savaşlarına sahne oldu.
Kuzey ve doğudan General Joukov, batı ve güneyden General Koniev kumandasında 500 000 kişi tarafından kuşatılan Berlin, güçlü ve yoğun bir topçu ateşiyle (20 000 top) kütle halindeki bombardımanlar yüzünden kısmen yıkıldı.
General Jodl’un giriştiği bir yarma hareketi başarısızlığa uğradı ve 30 nisanda Hitler Berlin’de intihar etti.
Garnizon kumandanı General Veslin, 12 mayıs saat 14’te direnmeyi durdurdu.
O sırada şehrin yarısı yıkılmıştı.
8 Mayıs 1945’te Berlin’de alman silâhlı kuvvetlerinin yenilgi ve teslim olma antlaşması imzalandı.
Sovyet işgal bölgesinin içinde bulunan Berlin, Postdam konferansında (17 temmuz-2 ağustos) dörtlü bir kontrol komisyonu (İngiltere, A.B.D., Fransa, S.S.C.B.) tarafından yönetilen dört bölgeye ayrıldı.
18 Haziran 1948’de batılı delegeler.
Ruslar’ın itirazına rağmen, Batı Almanya ile Berlin’in para rejimini değiştirmeye karar verdiler.
24 Haziranda sovyet yetkilileri, kontrol komisyonundan çekildi ve Berlin ile Batı Almanya arasında mal nakliyatını yasakladı.
Bu, S.S.C.B.’nin Batı Berlin kesimini İktisadi bakımdan tek başına bırakma teşebbüsünün başlangıcıydı; bir yıla yakın sürdü.
Postdam’da belirtilen ve Berlin’i Batı Almanya’ya bağlayan bir hava koridorundan yararlanan Amerikalılar, bir «hava köprüsü» kurmayı kararlaştırdılar.
Bu yolla ve büyük mali fedakârlıklar (1949’da tahminen 20 milyon dolar) sayesinde uçaklar, batı bölgesini besledi.
Böylece, şehrin ablukasının etkisi hafifledi.
12 Mayıs 1949’da Sovyetler kara yolu trafiğini yeniden açtı ve hava köprüsü kaldırıldı.
16-17 Haziran 1953’te Doğu Berlin kesimi halkı, inşaat işçilerinin grevinden sonra ayaklandı; grevin sebebi çalışma şartlarının ağırlığıydı.
Sovyet kumandanlığı sıkı yönetim ilân etti (17 haziran-8 temmuz).
Kasım 1958’de S.S.C.B. tek taraflı olarak, Berlin dörtlü yönetmeliğini lağvetti.
Batı Berlin’in, Birleşmiş Milletler teşkilâtının kontrolunda serbest bir şehir olması yolundaki teklifi, batılılar tarafından reddedildi.
Çekoslovakya olaylarından sonra, Nato Bakanlar konseyinin 14 aralık 1966 tarihli bildirisine uygun olarak A.B.D., Büyük Britanya, Fransa hükümetleri Berlin’in statükosunun korunacağını bildirdiler.
12 Mart 1967 seçimlerinde Sosyal Demokrat parti (S.P.D.) oyların yüzde 56,9’unu, Hıristiyan Demokrat parti (C.D.U.) ise yüzde 32,9’unu aldı.
Berlin Tarihi Eserleri
Berlin ancak yeni çağda başkent olduğu için, XVIII. yy.dan eski önemli anıtları yoktur.
Bu anıtlar ikinci Dünya savaşı sırasında büyük hasara uğradı.
İsveçli mimar Eosender’in eseri olan kraliyet şatosunun yapımına heykeltıraş Andreas Schlüter başlamıştı.
Schlüter’in yaptığı Büyük Seçici anıtı Girardon’un Louis XV anıtının iyice etkisindedir.
Askeri fabrikanın planlarını François Blondel çizdi; fabrika fransız mimarı Jean de Bodt ve Andreas Schlüter tarafından yapıldı.
Bu arada Schlüter eserini (ölen savaşçıların maskeleri) tamamlama fırsatını buldu. Paris’in Etoile meydanındaki zafer takından daha güzel olduğu söylenen Brandenburg kapısını, fransız göçmeni Charles de Gontard yaptı.
Bunlardan başka yeni klasisizm üstadı Karl Friedrich Schinkel’in Muhafız Birliği yapısını ve Gendarmenmarkt tiyatrosunu da sayabiliriz.
Akılcı mimarî Berlin’de, Alfred Messel’in büyük Wertheim mağazaları (1897-1904) ile ortaya çıktı.