Boğa Güreşi | Tarihi,Özellikleri | Kültür,Tarih |
Boğa Güreşi Nedir Boğa güreşi veya yarışının en yaygın şekli corrida’dır.
Bu dövüşte, insan, özel olarak yetiştirilmiş bir boğanın kaba kuvvetini, ustalık ve hünerle yenilgiye uğratmaya çalışır.
Boğa Güreşi Hakkında Bilgiler
Boğa güreşi, İspanya’da, Portekiz’de, Meksika’da Orta Amerika’da ve Güney Amerika’da (Bolivya, Kolombiya, Ekvador, Peru ve Venezuela) büyük rağbet görmektedir.
Yüz yıldan beri, Fransa’nın güneyinde de yaygınlaşma görülmüştür.
Boğa Güreşi Tarihi
Boğa güreşleri çok eski zamanlardan beri yapılıyordu.
Ama gerçek anlamıyla corrida, yakın zamanda ortaya çıktı.
İspanyol dehasının bir ürünü olan bu tür boğa güreşi, Bourbon’ların ispanya tahtına geçişi (1700) sırasında yaygınlaştı.
Kapalı oir alanda at sırtında yapılan ve asilzadelere mahsus olan boğa güreşi, Ispanya’da, XI. yy.dan beri biliniyordu.
Boğa güreşinin bu şekli, XVII. yy.da en yüksek gelişme noktasına ulaştı.
Rejon adı verilen bükülgen bir demir kargı ile, süvari boğayı kovalar ve silâhını hayvanın omuz başına saplardı.
Hizmetkârlar, ellerindeki capa (pelerin) ile boğayı kendilerine çekerek süvariye yardım ederler ve sonunda hançerlerle vurarak boğayı öldürürlerdi.
XVIII. yy.ın ilk yıllarında, asiller kapalı alan oyunlarına karşı ilgi duymamaya başladılar.
Ama halk, para kazanmak amacıyla bu gösterileri benimsedi.
Halktan kimseler, boğa güreşlerinde önemli bir rol oynamaya başladılar.
Soylulara yardım eden hizmetkârlar, süvari olarak güreşe katıldılar.
Rejon’ un yerine boğaları sürmeye yarayan ve garrocha adı verilen üvendirenin kullanılması, boğa ile yapılan mücadelenin de değişikliğe uğramasına yol açtı.
Bundan böyle, süvari, boğaya saldırmak yerine, hayvanın kendisine saldırmasını bekliyor ve elindeki silâhla onu güçsüz hale getirmeye çalışıyordu.
Böylece değişikliğe uğrayan gösteri, profesyonel güreşçileri ve meraklı seyircileri ile ticari bir kurum haline geldi.
Güreşlerin rahat yapılabilmesi ve seyredilebilmesi için önce ahşap amfiteatrlar, daha sonra da (1749’dan itibaren) örme duvarlı arenalar inşa edildi.
İlk zamanlarda, güreşin süreleri belirlenmemişti.
Oyuncuların müdahale sırası da belirli değildi; herkes istediği gibi hareket ediyordu.
Picador’lar (atlı torrero’lar) güreşin sonuna kadar alanda kalıyor ve yaya torrero’lar (güreşçiler) daha sonraları geleneksel corrida’nın temelini meydana getirecek olan oyunları serbestçe yapıyorlardı
Ama Costillares, Pedro Romero, PepeHilk) gibi ilk torrero’ların yetişmesiyle, bir spor oyunu niteliği taşıyan boğa güreşi gerçek bir sanat haline geldi.
1770 Yılında corrida’nın yönetmeliği tespit edildi.
Süvarinin oyundaki rolü önemini kaybetmemişti.
Zamanla, yaya torreronun rolü büyüdükçe süvarinin rolü önemini kaybetmeye başladı.
Francisco Montes (1805-1850) devrinde, matador (boğayı öldüren yaya güreşçi) picador’a karşı kesin olarak üstünlük kazandı ve bütün oyuncular, matadorun yönettiği cuadrillo (takım) içinde yer aldı.
1852’de, Madrid yönetmeliği torreroların hareketlerini ve oyunlarını resmi bir denetlemeye bağlı kılınca gösteri dengeye kavuşmuş oldu.
Corrida’nın Özellikleri
Corrida, güreş için yetiştirilmiş ve daha önce arenaya çıkmamış bir boğanın, kesin karar, zekâ, sağlam refleks ve kural bilgisine sahip bir insanla karşılaşmasıdır.
Boğanın psikolojisi, güreşin nasıl geçeceğini önceden kestirmeyi imkânsız kılan bir unsurdur; oyunun çekiciliği bu unsura dayanır.
Zaten boğa güreşinde hiç bir şeyi Önceden kestirmek mümkün değildir.
Boğanın nasıl davranacağı, oyuncuların ne gibi fizik ve manevi güçler ortaya koyacağı önceden bilinemez.
Güreş boğasının dövüşgenliği, soyluluğuna, seçilmesindeki isabete ve yetiştirilme tarzına bağlıdır.
Bu tür boğalar, ortalama 1 000 hektarlık alanlarda (ganaderais) başıboş bir şekilde yetişir.
On sekiz aylıkken veya en geç iki yaşına geldiği zaman, tienta denilen bir sınavdan geçirilir.
Bu sınav, boğanın dövüşe yatkınlığını anlamak için mızraklı bir süvari ile karşı karşıya bırakılmasıdır.
Sınav sırasında, hayvana en fazla iki darbe vurulur.
Oyalamak için pelerin kullanılmaz.
Çünkü, arenaya çıkarılmadan önce boğanın karşısmdaki oyuncular tarafından yapılacak sıyrılma çalımları hakkında fikir edinmemesi gereklidir.
Bundan ötürü günümüzde boğanın soyu gözönünde tutularak seçim yapılır.
Boğa yetiştirilirken çoğunlukla ana ve babası (inek ve damızlık boğa) sınavdan geçirilmekle yetinilir.
Bu sınav çok serttir ve inekler ayrıca pelerin denetlemesinden de geçirilir.
Corrida’ya çıkabilmesi için boğa en az dört, en çok yedi yaşında olmalıdır.
Ayrıca, fizik görünüşü dövüşgenliğini ve bu amaç için yetiştirilmiş olduğunu belli etmelidir.
İyi bir güreş boğasında üç özellik aranır cesaret, soyluluk ve canlılık.
Boğanın cesareti saldırılarındaki gözü peklikten, he çeşit kışkırtmaya hemen karşılık vermesinde ve umutsuzluğa düşmemesinden belli olur.
Bu, özellikle mızrak karşısında anlaşılır. Soyluluğu ise güreşçinin elindeki kumaşla gösterdiği yöne dosdoğru saldırmasından anlaşılır.
Canlılık (veya alegria) ise, en küçük çağrı karşısında, hayvanın süratle harekete geçmesi ve kendini oyuna tamamen vermesi demektir.
Ama, bu özelliklerin hepsine sahip olan boğaları bulmak pek kolay değildir.
Uygulanan yanlış oyunlar, dövüşün yarattığı yorgunluk ve yapılan işkencelerin gereğinden fazla oluşu, boğayı kuşkulu ve ürkek olmaya yöneltir.
Böylece boğa, döğüs tarzını değiştirmeye zorlanmış olur.
Gösterinin kaderi, matadorun uygulayacağı taktiği hayvanın özelliklerine göre seçmekteki ustalığına bağlıdır.
Her ünlü matadorun, bir mevsim için tuttuğu özel bir cuadrilla’sı (takımı) vardır.
Takım, en az iki picador ve üç banderillero’dan kurulur.
Bunlar boğayı pelerin ile oyalar ve kurdelalı şişleri hayvanın omuzbaşma saplarlar.
Aralarında biri puntillero görevini üstüne alır.
Bu görev, boğa yere yıkıldığı zaman son darbeyi vurarak hayvanı öldürmektir.
Plazas de toros adı da verilen arenalar çember şeklinde büyük amfiteatrlardır.
Redondel veya ruedo adı verilen asıl arena ortada bulunur.
Ruedo, elli metre çapında bir daire şeklindedir ve iki duvarla çevrilmiştir.
Her ikisi de tahtadan yapılmış olan bu duvarlara barrera (set) ve talanguera (duvar) denir.
Seyircilerin oturduğu sıralara saldırmak isteyen boğalardan korunmak için, ikinci duvar birinciden daha yüksek yapılmıştır.
İki duvar arasında bulunan callejon (geçit) torreroların dinlenmesine ve boğalardan korunmasına yarar.
Arenaya üç kapı açılır: birincisi torreroların arenaya çıktığı kapıdır.
İkincisi boğaların güreşten dört saat önce tek başlarına kapatıldıkları karanlık hücrelerin (chiqueros) yer aldığı bölümden (toril) arenaya açılır.
Üçüncü kapı ise, öldürülen hayvanların arenadan dışarı çıkarılmasına yarar.
Hazırlıklar
Tören ve kurallar. Torrerolar, döğüşecekleri boğaları belirlemek için, sabahleyin aralarında kura çekerler.
Kura çekimine matadorlar genellikle katılmazlar; kendilerini temsil etmek üzere banderillero’lardan birini gönderirler.
Güreş, arenaya hâkim yüksek bir locada oturan başkanın nezareti altında yapılır.
İspanya’da, başkanlık hakkı valiye resmen verilmiştir.
Fransa’da ise, aynı görevi önemli bir kimse veya bilgili bir amatör yerine getirir.
Başkanlık önemli bir kimse tarafından yapılıyorsa, yanına teknik bir yardımcı verilir.
Başkan, güreşin her safhasının süresini belirler ve kurallara uygun bir şekilde yapılmasını gözetir.
Birtakım renkli mendillerden (beyaz, yeşil, kırmızı) yararlanarak buyruklarını bildirir.
Başkanın hareketlerini gözleyen bir trampetçi ve iki borazancı değişiklikleri etrafa duyurur.
Başkan, locasındaki yerini aldıktan sonra güreşin başlayabileceğini belirtmek için elindeki beyaz mendili sallar.
Bu işaret üzerine, Felipe II devrinin modasına uygun siyah kıyafetler giymiş iki atlı alguazil (belediye memuru) başkanın locasına doğru ilerleyerek selâm verirler.
Daha sonra torrerolar dizisinin (paseo) başına geçerler. Torrerolar değişmeyen bir sıra düzeni içinde arenaya çıkarlar.
En eski matador soldaki, ondan daha küçük olan matador sağdaki, en genç matador da ortadaki dizinin başında yer alır.
Banderillero’lar ve picador’lar arkadan gelir.
Başkanın locası önüne gelindiği zaman, torrerolar eğilerek başlıklarını çıkarırlar.
İki alguazil locaya daha fazla yaklaşır.
Başkan toril’in anahtarını bunlardan birine atar.
Bu sırada torrerolar tören pelerinlerini güreş pelerinleri ile değiştirirler.
Daha sonra, ilk güreşi yapacak olan takımın üyeleri yerlerine geçerler.
Novillero adı verilen genç boğa güreşçilerinin yetişmesi süresince yapılan novillada’lar için de aynı tören uygulanır.
Bu tür güreşlerde genç boğalar kullanılır.
Genç güreşçilerin matador unvanını (matadoros de toros) kazanabilmesi için bu unvana sahip bir matadordan «berat» alması gerekir.
Matadorluk töreni Madrid arenasında yapılır.
Berat töreni daha Önce taşrada yapılmıssa, Madrid arenasında yeniden onaylanır.
Boğa güreşinin Temel Kavramı
Boğa güreşi (corrida), tabiat tarafından korkunç bir şekilde silahlandırılmış olan ve saldırma içgüdüsüne sahip bulunan bir hayvan karşısında, insan zekâsının üstünlüğünü göstermek anıacıyla düzenlenen bir gösteridir.
Güreşçi boğaya üstünlüğünü kabul ettirdiği zaman hayvanın hareketlerine ve aynı zamanda şerefli davranış kurallarına uyarak onu kılıçla öldürür.
Matador kılıç darbesini önden vurmak zorundadır.
Bunu yapabilmek için bir değneğe tutturulmuş kırmızı kumaşı yani muleta’yı kullanarak boğanın basını aşağıya doğru eğmesini sağlar ve boynuzlarının arasına girecek şekilde hayvana vaklaşır.
Daha sonra kılıcı belli bir yere (kürek kemiğinin kenarı ile omurga arası) ve belli bir açı (yatay 45°) yapacak şekilde saplamak için hayvanın üzerine eğilmesi gereklidir.
Kılıç, bir iç kanamayle hayvanın ölümünü çabuklaştırmak için hayati organlardan birini (bir kalın damarı) kesecek şekilde, göğüs boşluğuna derinlemesine saplanmalıdır.
Bu sonucu alabilmek için boğanın omuz basını açık bırakmasını ve bir süre hareketsiz kalmasını sağlamak gerekir.
Bundan ötürü boğa güreşi stratejisinin temeli, boğayı yavaş yavaş yeterli derecede yorgun düşürmektir.