Hakkında Bilgi

Hakkında Bilgi,Ansiklopedik Bilgi

Coğrafya

Bosna Hersek,Tarihi,Coğrafi Özellikleri | Coğrafya Bilgileri |

Bosna Hersek Balkanlar’da ‘lik yüzölçümü ve yaklaşık  kişilik nüfusu olan bir ülke; 51 139 km2 yüzölçüm ; 4 441 00ü nüf. Merkezi, Saraybosna.

Bosna Hersek Coğrafi Özellikleri

Bosna Hersek
Bosna Hersek Balkanlar’da ‘lik yüzölçümü ve yaklaşık  kişilik nüfusu olan bir ülke; 51 139 km2 yüzölçüm

Bosna Hersek, Sava vadilerinden Adriya denizi kıyısına kadar çeşitli coğrafi bölgeleri içine alır.

Kuzeyde nemli Bosna’nın ormanlık dağ kütleleri (kuzeybatıda Krajina, güneybatıda Stari Vlah) 1 500 m yükseltiyi aşmaz; bu kütleler Sava’nın sağ kıyıdan (Bosna) aldığı kolların vadileri tarafından yarılmıştır, kollar dar geçitlerle birbirine bağlı havzalardan geçer.

Bosna Hersek’in karst yapılı kesimi daha yüksektir.

Bosna Hersek Hakkında Genel Bilgiler

Bjelaşnica, Çvrsnica ve Prenj’in yüksek kütleleri 2 000 m’yi geçer. Karstlı büyük pobye’ler kuzeybatıdan güneybatıya uzanır.

Neretva vâdisi Adriya denizi yönünde ülkeyi baştan başa aşan bir yarık meydana getirir: Akdeniz bölgesi özelliklerini taşır.

Bosna ve Hersek uzun süre geri ve yalnız basına kalmış, ilişki kurmamış bölgelerdi.

Karstlı bölgelerde toprakların ancak kesik kesik parçalarda bulunması tarıma zarar verir.

2 570 000 Hektarlık tarım topraklarının yarısını, yüksek bölgelerde verimsiz otlaklar, vâdilerde çayırlar örter.

Bosna ile kolu Spreca’nın aşağı vâdilerinde mısır ve buğday tarımı yapılır; Neretva’nın ovaları ise bataklık tarımına ve meyve bahçelerine ayrılmıştır.

Koyun yetiştiriciliği bütün bölgelerde gerilemektedir.

Erik rakısı başlıca ürünlerden biri ve ihracat kaynağıdır.

Buna karşılık yeraltı zenginlikleri çoktur, madenlerin işletilmesiyle Tuzla yakınında tuz, Vareş ve Ljubija’da demir, Srebnica’da kurşun ve gümüş, Çevljavonici’de manganez, özellikle de Mostar çevresinde, Banovici’de ve Sava ile Bosna’nın vadilerinde kömür ve linyit elde edilir.

Ulaşım yolları kötü olan geri kalmış bölgelerin sanayileştirilmesi, İkinci Dünya savaşından sonra Yugoslav iktisadı yenileşme tasarısının başlıca amaçlarındandı.

Yeni demiryolları yapıldı (Samac-Saraybosna, Brçko -Banovici). Zenica büyük bir ağır metalürji merkezi oldu.

Kimya ve dokuma sanayii Banyaluka, Tuzla ve Saraybosna’da yoğunlaştı.

Bu çok hızlı kalkınma şehirlerin hızla büyümesi, kuzeydeki dağlarda nüfus boşalması ve ülkede üretimin artmasına yol açtı.

Bosna Hersek

Bosna Hersek Tarihi

Bosna, roma eyaleti İllyria’nın bir bölümüydü, adını Sava’nın kolu Bosna (eski çağda Bosante) nehrinden aldı.

VII. yy.da bölge avar ve slav istilâsına uğradı.

Avarlar İstanbul’a saldırıp yenilinceye kadar, bölgedeki slav kabilelerini idare ettiler; VII. yy.dan itibaren bölge Hırvatlara ve daha da çok Sırplara akraba bir kabile tarafından slavlaştırıldı; kısa süre sonra bir ban yönetiminde prenslik oldu.

Bulgaristan X. yy.da Bosna’nın doğu bölümünü topraklarına kattı (927); sırp çaslav (928-960) tarafından başka bir prenslik olarak kurulan diğer kesimi de Bulgaristan’ın metbuluğunu tanıdı.

1025’e kadar BizanslIlar, XII. ve XIII. yy.da Macarlar, XV. yy.da da Türkler coğrafi konumu yüzünden Bosna’yı almaya çalıştılar.

Macar kralları Koloman (XII. yy. başı) ve Bela IV (1250’den sonra) Bosna’yı Macaristan’a katmaya uğraştılar, ama başaramadılar; Kulin (1180’den önce yaklş. 1204) ve Matej Ninoslav’ın (yaklş. 1233 — yaklş. 1250) Bosna’ya sağladıkları özerkliği kabul etmek zorunda kaldılar.

XIV. yy.da büyük aileleri (Kotromaniç’ler ve Şubic’ler) iktidar için çatıştıran savaşlara rağmen Stefan II Kotromanic (1322-1353) sayesinde hem Macar Anjou hanedanının sarayına (her ne kadar bosnalı büyük ailelerin oğulları bu sarayda yetiştiriliyorlardıysa da hem de sırp Duşan imparatorluğuna karşı Bosna, Adriya denizine kadar yayılarak ülkenin özerkliğini korudu.

Bosna Hersek Osmanlı Tarihi

Hum (geleceğin Hersek’i) bölgesi ve Ragusa’ya kadar kıyılar (Venedik ile ilişkiler) bu prensin denetimindeydi.

Yerine geçen yeğeni Tvrtko I (öl. 1391), aziz Sava’nın mezarı başında kendini Sırbistan ve Bosna kralı ilân etti (1377).

Sırplarla birlikte Kosova’da Osmanlılara karşı savaştı (1389).

Bu sırada Osmanlıların Niğbolu zaferini kazanmaları (1396) bu bölgelerde dehşet uyandırdı ve macar kralı Zsigmond’a düşman olan Bosna-Hersek derebeylerinin büyük çoğunluğu Osmanlı devletiyle anlaştı.

XIII. yy.dan itibaren katharcılığa çok yakın manici bir mezhep sapkınlığı olan bogomilcilik, Bosna’da iyice yayıldı.

Bu sapkınlık 1239 ve 1245 haçlı seferlerine, Macaristan kralı Zsigmond’un üç defa müdahalesine (1405, 1407, 1410-1411), fransisken ve dominiken misyonerlerinin gönderilmesine (bunlar kral Tvrtko II Tvrtkoviç’i [1404-1409] hıristiyan yaptılar) ve son Bosna krallarının (Stefan Tomas 11443-1461]; Stefan V Tomaseviç [1461-1463]) zulümlerine yol açtı.

Bosna Hersek’te düzensizliğin devam ettiği sırada voyvoda Stefan Vukcic kendini Sava dükası ilân etti ve ülkesine Hercegovina adını verdi (1448).

Fakat bütün çabalara rağmen karışıklık sona ermedi ve 1463’te Bosna Hersek osmanlı hâkimiyetine girdi.

Fatih Sultan Mehmed İstanbul’u aldıktan sonra (1453) Bosna Hersek ile de uğraştı ve 1463’te Osmanlı devletine kattı.

Bundan sonra Bosna Hersek’in kuzey bölümünü ele geçiren Macarlar burayı bir süre ellerinde tutabildiler.

Bosna Hersek Kanunî Sultan Süleyman devrinde bütünüyle Osmanlı hâkimiyeti altına alındı.

Bosna Hersek, 1585-1878 arasında Osmanlı imparatorluğunun bir eyaleti olarak idare edildi.

İmparatorluk devrinde halkın çoğu müslüman oldu ve imparatorluğa bağlı kaldı.

XVI. veXVII.yy.larda yirmi iki bosna hersekli sadrazamlığa yükseldi.

1528-1585 Arasında bir sancak beyliği olan Bosna Hersek, sonra eyalet oldu.

1463-1878 Arasında buraya 240 Osmanlı valisi gönderildi.

Eyalet merkezi olarak önce Bosnasaray, sonra Banya Luka, daha sonra da Travnik kabul edildi.

Bosna Hersek, Osmanlı imparatorluğunun gerileme devrinde AvusturyalIların hücumuna uğradı.

Memleketin kuzey bölümü Pasarofça antlaşması (1718) ile «Avusturyalılara bırakıldı.

Beİgrad antlaşması (1739) ile de bu topraklar geri alındı.

Bu tarihten itibaren Bosna Hersek’in durumu Avusturya tarihiyle paralel bir hal aldı.

Bölgede xIX. yy. başından itibaren karışıklıklar ve isyanlar çıkmaya başladı.

Babıâlinin yaptığı ıslahat üzerine çıkan isyan, Ömer Paşa tarafından bastırıldı (1851).

Bosna halkı 1858’de Avusturya müdahalesini istedi.

1875’te Hersek isyanı patlak verdi.

Bu isyanın bastırılmasına rağmen 1877-1878 Osmanlı-Rus savaşı (93 Harbi) sonunda yapılan Berlin antlaşması (1878) ile Bosna Hersek, Avusturya’nın askeri işgali altına verildi.

1908’de ikinci Meşrutiyet’in ilânı üzerine Avusturya-Macaristan imparatorluğu bu toprakları ilhak etti (5 ekim 1908) ve Osmanlı imparatorluğu bir yıl sonra bu ilhakı tanımak zorunda kaldı.

Bosnalıların Avusturyalılara düşmanlığı ve Sırbistan’ın genişleme isteği arşidük Franz-Ferdinand’ın Saraybosna’da öldürülmesine (28 haziran 1914) yol açtı; bu olay Birinci Dünya savaşının başlamasında büyük bir rol oynadı.

1918 Kasımında Bosna yeni Yugoslav devletiyle birleştiğini açıkladı; bu birleşme ortaya ciddi bir durum çıkardı: müslümanların hıristiyanlarla bir tutulması.

Müslümanlar, ortodoks sırp ve katolik hırvatların kendi çıkarlarına gerçekleştirmeye çalıştıkları merkezileştirmeye ve büyük toprak sahiplerinin aleyhine olan toprak reformuna karşı çıkmak için Mehmet Spaho’nun Müslüman Yugoslavlar birliğinde toplandılar; bu birlik, Hırvat Köylü partisine çok yakındı.

1941’den 1945’e kadar Hırvat krallığına bağlanan Bosna Hersek 1945’ten sonra Yugoslav Federatif Halk cumhuriyetinin altı kurucu cumhuriyetinden biri oldu.

1945 – 1990 yılları arasındaki soğuk savaş döneminin 35 yıllı Tito’nın liderligi altında geçti.

Bu dönemde Bosna – Hersek’in sınırları 1918 öncesi döndü ve Boşnaklar kültürel kimliklerine yeniden kavuştular.

Batı’nın desteği ile Yugoslavya’da savaşın izleri çabuk silindi.

Batılı ülkeler Yugoslavya’yı sadece ekonomik değil aynı zamanda askeri ve siyasi alanda da destekledi.

1970’li yıllarda Sovyet müdahalesi riski ile karşılaşıldığında Amerika Birleşik Devletleri Yugoslavya’yı savunmak için nükleer güce başvurabileceğini açıkladı.

Soğuk Savaş’ın son bulması ve sona eren komünist rejimle birlikte parçalanan Sovyetler Birliği’nden Yugoslavya da etkilendi.

1986 – 1992 yılları arasında yaşanan kanlı iç savaşların sonrasında Yugoslavya parçalandı.

Aşırı milliyetçi Slobodan Miloşeviç ve onun desteklediği militanlarca Büyük Sırbistan’ı kurma hayalleri ile sistematik bir katliam gerçekleştirildi.

Bu dönemde 100.000’in üzerinde Boşnak yaşamını kaybetti.

Sırpların başta Saraybosna olmak üzere kuşatma altında tuttuğu şehirleri bombalamasına, sniper ateşi ile masum sivilleri öldürmesine, başta aydınlar olmak üzere seçilmiş kişilerin toplama kamplarında öldürülmesi ile gerçekleştirilen etnik temizlik hareketine batılı ülkeler; uzun süre gereken tepkiyi göstermeyerek soykırıma seyirci kaldı.

Şubat 1992’de bağımsızlığını ilan eden Bosna – Hersek 7 Nisan 1992’de ABD ve diğer batılı ülkelerce tanındı ve 22 Mayıs 1992’de Birleşmiş Milletler’e yaptığı üyelik başvurusu kabul edildi.

Bosna’daki savaş 1992 yılının ilkbaharında başladı.

Bosna’nın kuzeyini hedef alan saldırıların amacı bu bölgelerden Boşnak ve Hırvatları uzaklaştırarak Sırp devletini kurmaktı.

Sırpların bu saldırıları bölgedeki diğer etnik gruplar için tam bir felakete dönüştü.

Kuşatma altındaki şehirler ve mülteci kamplarında pek çoğu öldürüldü ve işkenceye uğradı.

Savaşın ilk aylarında askeri olmayan doğudaki pek çok Boşnak şehri Sırpların saldırıları sonucu kolayca düştü.

Ancak şehri çeviren tepelerinde yardımıyla Srebrenitsa saldırılara karşı kendisini başarıyla savundu.

1993’te Birleşmiş Milletler altı yerleşim birimini “güvenli bölge” ilan etti; Srebrenitsa da bunlardan birisiydi.

Amaç sınırları korunabilir hale getirerek barış için görüşülebilir bir zemin oluşturmaktı.

Mayıs 1995’te Sırplar Saraybosna’daki kuşatmayı şiddetlendirdi ve Nato Sırplara karşı hava saldırısı düzenlendi.

Buna misilleme olarak Sırplar, altı güvenli bölgeyi bombalayarak 300 Birleşmiş Milletler askerini rehin aldı.

Sırpların şehre yaklaşması üzerine, Srebrenitsa’daki Boşnaklar, Hollandalı askerlerin kendilerini savunmasını istemiştir.

Buna rağmen red cevabı aldıklarında, güvenli bölge olduğu için şehre girilirken ellerinden alınan silahların teslimi ve şehrin bizzat Boşnaklar tarafından savunulması yönündeki taleplerini ilettikleri halde, Boşnaklar silahsız ve yalnız bırakılmışlardır.

Temmuz 1995’te general Mladic komutasındaki Sırp güçleri Srebrenitsa’daki Hollandalı Birleşmiş Milletler güçleriyle anlaşarak şehri hedef aldı.

Yaklaşık 25,000 Boşnak Sırp tehdidi üzerine şehri terk ederek bir başka güvenli bölge olan Potocari’ye ulaştı.

Sırplar Srebsenitsa’ya geldiğinde Hollandalı Birleşmiş Milletler gücü komutanı, Sırpları engellemek yerine onlara katliam konusunda yardımcı oldu.

Rivayete göre Hollandalı birliklerin komutanı, Sırp general Mladic ile karşılıklı olarak kadeh bile kaldırmıştır.

Hollandalı birlikler hiç müdahale bulunmamış, hatta soykırımın düzgün bir şekilde gerçekleştirilmesi için katliama yardımcı bile olmuşlardır.

Kadın ve çocuklar ayrıldıktan sonra askerlik çağına gelmiş olan erkekler otobüslere bindirilip kampın yakınında kurşuna dizilerek öldürülmüştür.

II. Dünya Savaşı’ndan sonraki bu en büyük soykırımda 10-15 bin Boşnak’ın katledildiği iddia edilmektedir.

Kızılhaç yetkilileri bu olaylar sırasında 7.500-8000 kişinin kaybolduğunu bildirmiştir.

Bosna Hersek

Bosna Hersek

Bosna Hersek

Bir yanıt yazın