Hakkında Bilgi

Hakkında Bilgi,Ansiklopedik Bilgi

Tarih

Bozdoğan Kemeri,Tarihi,Özellikleri | Tarihi Yapılar İstanbul |

Bozdoğan Kemeri (Kırkçeşme kemeri, Valens kemeri de denir), İstanbul’da Saraçhane ile Zeyrek arasında Bizans devrinden kalma su kemeri.

Atatürk bulvarını doğudan batıya keserek şehrin 3. ve 4. tepelerini (Fatih-Üniversite alanı) birleştirir.

Yapımına Valentius (364-378) tarafından 368’de başlatıldı.

İmparatora karşı başkaldırmak isteyen Khalkedon (Kadıköy) şehrini cezalandırmak için bu şehrin surlarının yıkılarak taşlarının bu kemerde kullanıldığı söylenir.

Bozdoğan Kemerinin Özellikleri

Bizanslı tarihçi Cedrennus’a göre imparatorun kızı adına yapılacak hamamlar için hazırlanan taşlarla yapılmıştır.

Daha önce Romalılar devrinde imparator Hadrianus zamanında İstanbul’da bazı su tesislerinin kurulduğu bilinmektedir (123), ancak bunların kemerle ilgisi olup olmadığı hakkında bilgi yoktur, önceleri Bizans imparatorlarının, sonraları da Osmanlı sultanlarının saraylarına su getiren bu kemer, çeşitli zamanlarda tahribata uğradı, birçok kereler onarıldı ve her onarımda birçok değişikliğe uğrayarak yapıldığı devirdeki özeİliğini kaybetti.

Bizanslılar devrinde Justinianus (VI. yy.), Justinus II (576), Konstantino (758) ve Basileus II (1019) tarafından onarım gördü.

Bozdoğan Kemeri Tarihi

Osmanlılar devrinde önce Fatih Sultan Mehmed, bugünkü Hürriyet meydanında bulunan Eski sarayın, hamamların ve Kırkçeşme yakınındaki mahallenin ihtiyacı için onarım yaptırdı.

1509’daki bir depremde Şehzade camii yakınındaki kısmı yıkıldı.

Kanunî Süleyman zamanında Mimar Sinan, kemeri onarımdan geçirdi.

Kemerin kuzey yüzünde, 45’inci ayağın üzerindeki bir yazıttan Mustafa II’nin bu bölümü onarttığı anlaşılmaktadır (1697).

Adının nereden geldiği kesinlikle bilinememektedir.

Eskiden burada bulunan ve aynı adı taşıyan bir köyden geldiğini ileri sürenler olduğu gibi Abdülmecid zamanında yapılan bir haritada görüldüğü gibi kemere «yıkık» anlamında «Bozulgan» dendiği ve bu sözcüğün halk dilinde zamanla «Bozdoğan» biçimini aldığını söyleyenler de vardır.

Aslında boyu 1 km kadarmış, günümüzde Fatih’ten Şehzade camiine kadar 592 m ve Beyazıt yönündeki 199 m’lik parçaları ile 800 m’ye yakın bir kısmı ayakta durmaktadır.

Şehzade camii sokağı ile Delikanlı sokağı arasındaki bölümünden toprak üzerinde hiç bir iz görülmez.

Valentius devrinden kalan kısmı Fatih yönünde başlayarak l’den 40’a ve 46’dan 51’inci gözlere kadar olan bölümüdür.

Kanunî Sultan Süleyman zamanında onarılan bölüm 52 ile 56 arasındaki gözlerdir.

Kemer açıklığı 4 metre, ayak kalınlığı 5,70 m’dir.

Genişliği Fatih yönünde 3,40 m; 25’inci kemer yakınında ise 5,65 m’yi bulur.

Denizden en yüksek noktası 63,50 m’dir. Topraktan yüksekliği ise 18,50 m’dir.

Üst üste iki sıra kemerden meydana gelir.

İlk sıranın kemer ve ayakları büyük kesme taşlardan, üst sıradakiler ise daha küçük taşlardan yapılmıştır.

Üst bölümde her 4 ile 7 taş sırasında birbirine demir kenetlerle bağlı bir taş sırasına rastlanır.

Bu kenetli taş sıralarının Bizanslıların her zaman kullandıkları tuğla sıralarla aynı görevi gördüğü anlaşılmaktadır.

Bir yanıt yazın