Çadır Nedir,Sanatı,Geleneği | Ansiklopedik Bilgi |
Türklerde çadır geleneği,Çadır Nedir,Çadır bezi, erin şahsî eşyası arasında bulunan ve başkalarıyle birleştirerek çadır kurmaya yarayan veya başı geçirecek bir delik sayesinde yağmura karşı koruma giysisi olabilecek, su geçirmez cinsten dört köşe kumaş, (İki Dünya savası sırasında yaygın şekilde kullanıldı.) Çadırların portatif, silindir ve dörtgen biçimlerinde oimak üzere çeşitli tipleri vardır.
Portatif çadırlar, 1-2 piyade erinin, silindir biçimi çadırlar 8-9 kişinin barınmasına elverişlidir.
Bunun dışında kumanda karargâhları, haberleşme merkezleri v.b. önemli tesisler için çeşitli büyüklükte ve dörtgen biçiminde çadırlar kullanılır. Askeri çadırlar, özel direk ve iplerin yardımıyla kurulur.
Yağmur ve sel sularından korunmak üzere, çadır eteklerinin etrafına hendek kazılmak suretiyle bir çeşit direnaj yapılarak gerekli güvenlik sağlanır. Portatif çadırlarla küçük takma direklerini erler üzerlerinde taşır.
Büyük çadırlar ve direkleri ise birliğe ait ağırlıklar arasında taşınır.
Roma’da çadırın (tabernaculum) kullanılması önceleri askerlere yasaktı. Daha sonra ise, tersine, kullanılması genelleşti ve deriden veya iplerle gerilen keçe çadırlar yapılmaya başlandı.
O tarihlerde bîr çadır genellikle on kadar askeri barındırıyordu (contubernium).
Üst paleolitik devirde Orta Avrupa gibi löslü bölgelerde elle yapılmış meskenler karşımıza çıkar.
Bu barınaklar çadır şeklindedir ve sovyet kazılarında Puskari, Kostjenki, Timonnovka ve Buret’de ortaya çıkarılmıştır.
Bunların içlerinde genellikle ocak bulunur.
Malzeme olarak mamut kemikleri (çadırın direkleri için) ve ren geyiği boynuzlarından faydalanılmıştır.
Çadırların çapları 5,5 – 6 m arasındadır.
Planlan daire biçimindedir.
Ukrayna ve Sibirya gibi ülkelerde de bu tip çadırlar bulundu.
Daha güneyde Almanya’da Hamburg ovasında yine ren geyiği postundan yapılmış çadırlar ele geçti.
Bu çadırların tek tek olduğu gibi, birkaçı bir araya gelerek aile veya bütün akrabaları içine alanları da vardır.
Üst paleolitik devirden sonra da yine çeşitli hayvan kemiklerinden ve postlarından faydalanılarak yapılan çadırlara rastlanır.
Fakat artık köy yerleşmelerine geçig ve daha sağlam yapı malzemelerinin bulunuşu çadıra verilen önemi azalttı.
Çadır, yalnız göçebe veya yarı göçebe topluluklar tarafından kullanılmış değildir.
Yukarı kutup bölgelerinde koni şeklinde olan bir çadır tipi, tepede hevenk biçiminde toplanmış deri parçaları veya ağaç kabuklarıyla örtülü uzun sırıklardan yapılmıştır. (Laponya, Sibirya, en kuzeydeki bölgeler için yazlık bir mesken biçimidir.) Çadırın kullanıldığı ikinci alan, çöller ve steplerden geçerek Sudan bölgesinden Pekin’e kadar uzanır.
Tuareg’lerin çadırı yere çakılı kazıklar ve bir travers tahtası üstüne gerili, üstü balçıkla sıvanmış deri latalarından yapılıdır.
Arapların Doğu sahrasından İran’a giden bölgede kullandıkları çadır çok kere dik dörtgen biçiminde kazıklar ve çıkıntılı bir travers üstüne konulmuş siyah renkte, birbirine dikili, uzun, yün örmesi şeritlerden yapılmıştır.
Doğu Afrika’da hasırlarla örtülü çemberlerden yapılı yarım daire biçiminde çadırlar görülür.
Çadır öbekleri çok zaman göçebelerin temel sosyal birimini meydana getirir.
Türklerde Çadır Sanatı
Orta Asya’da, Kazaklarda ve Kırgızlarda en yayılmış çadır tipi yuvarlak ve kubbeli olanlarıdır.
Bunlara Kırgızlar «keçe ev» adını verirler.
Türklerde Çadır Geleneği
Oğuzlar ve Uygurlarda da aynı tip çadırlar kullanılmıştır.
Türkistan ve Kırgızistan’daki çadırlar üstü kubbeli yuvarlak bir ev şeklindedir.
Moğol çadırlarından etkilenilerek yapılan külâh şeklinde kubbeli olanları da vardır.
Eski minyatürlerden türk çadırları arasında dön köşeli, direkli veya direksiz olanlarının da varlığı bilinir.
Bu tip çadırlar daha sonraki mimariyi ve hattâ osmanlıların kubbeli yapılarını etkilemiştir.
Orta Asya’da, Türkistan’da, Afganistan’da, Türkmenistan’da, Kazakistan’da «yurt» denilen yuvarlak çadırlar kullanılmıştır.
Tavanı kubbeli olan bu çadırlara bugün de rastlanır.
Türklerde Çadır Sanatı
Osmanlılarda çadırlar bezden yapılırdı.
Gayet sık dokunan bez, her türlü hava şartlarına karşı dayanıklıdır, iki tarafa akıntılı, iki tavanı ve yanlarında üçgen şeklinde örtüleri olan çadırlar Osmanlıların en basit çadır tipidir.
Ayrıca seferlerde kullanılan paşa çadırları, hünkâr çadırları vardır.
Bunlar oldukça geniş ve birkaç direklidir. İçleri işlemeler, nakışlarla süslüdür. Hünkâr çadırları birkaç kısımdan meydana gelir.
Bölmeler perdeler ile ayrılır.
Çadırların tabanı hasır ve onun üzeri de halı ile döşelidir
. İçlerinde oymalı ahşap sedirler, şilteler ve yataklar vardır.
Yörük çadırları deve yününden dokunur.
Genellikle yedi veya dokuz direklidir.
Her direğin ayrı adı ve görevi vardır.
Kampingler için çadır kullanılması İkinci Dünya savaşından sonra çok yaygınlaştı.
Daha önce yalnız «kanadiyen» adı verilen iki kişilik, ayakta durulamayacak kadar basık çadırlar kullanılıyordu.
Bu iki direkli çadırlar, toprağa çakılan kazıklara bağlanan ipler ve üzerlerindeki gericilerle kurulurdu.
Daha sonra bunlara çift kat tavan, taban örtüsü ilâve edilerek geliştirildi.
Günümüzde, çadırlarda daha hafif, buna karşılık az çok daha karmaşık çatkı düzenleri kullanılıyor.
Bu çadırlar birkaç bölmeden, ayrıca bir de mutfak bölmesinden meydana gelir ve içinde rahatça hareket edilebilir. Kenarlarını yatay durumda tutan çubuklar çadırın daha büyük bir alan kaplamasını sağlar.