Cervantes Kimdir,Hayatı | Biyografi |
Cervantes Kimdir,Bununla beraber bir süre Alcala ve Salamanca üniversitelerine devam ettiği sanılıyor.
Okumaya meraklıydı. Madrid’te hümanist Lopez de Hoyos’un derslerini izledi.
Cervantes’in Hayatı
1568’de Elisabeth de Valois’nın ölümü üzerine birkaç mısra yazdı; fakat bunlar acemice denemelerdi.
Cervantes önce orduda görev aldı; sonra İspanya kralı yanında papanın temsilcisi olan kardinal d’Acquaviva’nın mabeyincisi oldu, 1569 yılı sonunda efendisiyle Romanya gitti.
Ve Migııel de Moncada’nın alayında 1570’te yeniden askerliğe döndü.
Colonna’lann hizmetine girdi.
İtalya’yı dolaştı, Napoli, Messina, Loreto, Ancona, Venedik.
Parma, Piacenza ve Asti şehirlerinde bulundu. Aynı zamanda eski klasikleri ve devrin İtalyan yazarlarını okuyarak edebiyat bilgisini artırdı.
Fakat savaş bitmemişti.
7 Ekim 1571’de Selim II’nin (Sarı) saldırısına uğrayan Kıbrıs’ta Lefkoşa’nın düştüğünü gördü, İnebahtı savaşına katıldı, yaralandı, sol elini kullanamaz hale geldi.
Messina’da iyileştikten sonra 1572’de Navarin, 1573’te Tunus, 1574’te La Goulette limanı savaşlarına katıldı.
1575 Eylülünde deniz yoluyla İspanya’ya dönerken Saintes-Maries-de-la-mer açıklarında kadırgaya saldıran Türklere esir düştü.
Cezayir’e götürüldü.
Birçok kere Kaçmayı denediyse de başaramadı, beş yıl orada kaldı, ancak 1580 sonunda efendisi bütün köleleriyle İstanbul’a yola çıkacağı sırada serbest bırakıldı.
Cervantes Madrid’e dönünce yazarlıkla geçinmeye çalıştı, fakat ilgi görmedi.
Birlikte yaşadığı sahne oyuncusu kadından bir kızı oldu.
Bir ara Toledo ve Asor adalarına gitti.
Nihayet 32 aralık 1584’te, bir Esquivias’lının kızıyla evlendi.
Madrid buraya çok uzak değildi, zamanının İspanyol yazarlarıyla buluşmak için sık sık başkente gidip gelmeye başladı, ispanya, İngiltere’ye karşı sefere hazırlanırken Felipe II onu levazım müdürlüğüne tayin etti, 1585-1589 arası birkaç kere Sevilla’da bulundu.
Yenilmez armada mağlup olunca bu görevi de sona erdi, üstelik 1589’da kilise mallarını kötüye kullanmakla suçlandı, tutuklandı ve afaroz edildi.
Bundan başka, birkaç kere daha hapse girdi.
1592’de Castro del Rio’da kanun dışı buğday satışından, daha sonra ortadan kaybolan bir bankacıya devlet tahvillerini emanet etmekten 1602-1603 ve 1605’te Valladolid’de cinayetten tutuklandı.
Suçsuz olduğu anlaşılınca serbest bırakıldı.
Bu arada 1592’de altı komedi yazmak için bir anlaşma yapmıştı; fakat hapse girdiğinden sözünü yerine getiremedi.
Madrid’te bir iş buldu, Granada ili vergi tahakkuk memuru oldu.
Bir süre para sıkıntısından kurtuldu.
1601’de Felipe III’ün maiyetiyle yerleşmek üzere Vaîladolid’e gitti ve 1608’de Maarid’e döndü.
Bu arada iki olayın hayatında büyük etkisi oldu: 1585’te ilk eseri Galatea’nın basilişi ve 1605’te Don Kişot’un yayımından hemen sonra görülmemiş bir ilgiyle karşılanış.
Artık Lerma dükü, Bejar dükü, Lemos dükü, Toledo arşöveği gibi güçlü koruyucuları vardı ve kendini edebiyata istediği gibi verebilirdi.
Gerçekten de ölümüne kadar (23 nisan 1616) ara vermeden yazdı.
Böylesine maceralı geçen bir hayat, Cervantes’in eserlerini besleyebilecek sonsuz bir kaynaktı Fakat, bunun yanı sıra, günlük yaşantıların gözlemine de Önem veriyor ve derin hayal gücünden yararlanıyordu.
İlk eseri La Gaîatea (1585), Cezayir’de yazmaya başladığı pastoral bir romandır.
Yalnız hayal gücüne dayanan Galatea’da, Cervantes’in kölelik tecrübelerinden hiçbir ize rastlanmaz.
Tam tersine, pastoral türünün bütün gereklerine uyan ve günlük olayların bayalığından kurtulmak amacını güden bir eserdir.
La Galatea’nın başarısızlığa uğramasına karşılık, Don Kişot, yazarını büyük bir şöhrete ulaştırdı: 1605 yılının ilk aylarında yayımlanan birinci bölümü, bir yıl içinde tam altı kere basıldı.
Altmış yaşına gelen yazar, ansızın bir şaheser meydana getirmişti.
Daha önceleri pek az eser yayımlamıştı; fakat son on bir yıllık süre içinde.
Don Kişot ayarında olmamakla beraber, çoğu büyük edebi değer taşıyan eserler verdi.
1613’te bazıları daha önce yayımlanmış olan hikâyelerin on ikisi bir arada Novelas Ejentplares (Uyarıcı Hikâyeler) adı altında basıldı.
1614’te yayımladığı Viaje del Parnaso (Parnassos’a Seyahat) adlı eseri, biçim bakımından sekiz bölümü üçer mısralık bentlerden, bir bölümü de nesirden meydana gelen bir manzumedir.
Bu manzume, Caporali’nin 1582’de yayımlanan bir İtalyanca eserinden Örnek alınarak yazılmıştır.
Yazar bu eserinde Ispanya’nın bütün iyi şairlerini Parnassos’ta kötü şairler güruhu tarafından kuşatılmış olan Apollon’un yardımına çağırıyordu.
Aslında bu konu XVI. yy. sonu ve XVII. yy. başlangıcı İspanyol edebiyatını eleştirmek için bir bahaneden başka bir sey değildi.
Ocho Comedias yocho Entremeses Nuevos (Yeni Sekiz Komedi ve Sekiz Ara Piyes) [1615] yazarın başka bir yönünü, yani dram yazarlığını ortaya koydu.
Cervantes tiyatro eserleriyle çok övünürdü.
İspanyol tiyatrosunun kısa bir eleştirmesi olan Ocho Comedias’nın (Sekiz Komedi) başlangıç yazısında, otuz kadar komedi yazdığını, hepsinin de sahneye konulduğunu açıklar.
Bu yazdıklarından günümüze sadece iki eser kaldı: El Cereo de Numaneia (1582’de yazdığı ve 1784’te basıldığı sanılıyor) ve El Trato de Argel (Cezayir’de Hayat).
Lope de Vega’nın 1609’da Arte Nuevo de Hacer Comedias (Komedi Yazmakta Yeni Sanat) adlı eserinde ileri sürdüğü ve oyunlardaki perde sayısının beşten üçe indirilmesi fikrini savunan görüşü.
Cervantes ilkönce kendisinin uyguladığını, aynı başlangıç yazısında ileri sürer. «Abellaneda» takma adıyla bilinmeyen biri tarafından Don Kişot’un devamı olarak çıkarılan eserden iki yıl sonra 1616’da, Cervantes, şaheserinin ikinci bölümünü yayımladı.
Öldüğü zaman dört ciltlik bir roman olan ve dul eşinin 1617’de yayımladığı Los Trabajos de Persiles y Segismımda (Persiles ve Segismunda’nını İşleri) adlı eseri bıraktı.
Lemos kontuna armağan ettiği bu son eserinin ithaf yazısında, diğer eserlerinin gölgede bıraktığı Galatea’yı, en güzel eseri saydığını ve ona devam etmek istediğini belirtiyordu.
Cervantes, bütün eserlerinde doğal kalmayı bilmiştir.
Üslubundaki açıklık, temel düşüncenin öz gücüne uygundur. Yazış tarzının, bütün tarzlara uyabilen bir esnekliği vardır.
Cervantes, sadelik zevkinin kaybolmaya banladığı bir devirde, Castilla nesrine kendinden sonra gelecek yazarlara örnek olacak güzelliği ve gücü yeniden kazandırdı.