Deli Hüseyin Paşa Kimdir,Hayatı | Biyografi,Osmanlı Tarihi |
Deli Hüseyin Paşa Kimdir,Osmanlı veziri (Yenişehir, Bursa ?-öl. 1659).
Deli Hüseyin Paşa Hayatı
Gençliğinde İstanbul’a geldi, önce Eski saray, sonra Yeni saray haltacıları arasında terbiye gördü. Söylentiye göre, İran elçisinin Murad IV’e sunduğu bir yayın boşaltıp kurulması konusunda sarayda düzenlenen ve kimsenin başarı gösteremediği bir yarışmada Deli Hüseyin başarılı denemesini Murad IV’ün huzurunda da birkaç defa tekrarlar, çok takdir görür, padişahın yakınları arasına katılır.
Kısa zamanda küçük mirahor, sonra büyük mirahor oldu. Murad IV’ün Edirne seyahatinde (1632) vezirlik payesiyle kaptanı deryalığa getirildi. Revan seferine katıldı.
Revan kalesinin kuşatması sırasında başarılı oldu. Revan’ın (Erivan) fethinden sonra İran Azerbaycan’ı üzerine yapılan harekâta da katılan Deli Hüseyin Paşaya sefer dönüşünde, Diyarbakır’da bulunulduğu sırada, Mısır valiliği verildi (1635).
Mısır’daki görevi sırasında yersiz hareketleri yüzünden azledilerek İstanbul’da bir süre hapsedildi.
Mısır valiliği zamanına ait defterleri incelenip ve bütün serveti hazine adına müsadere edilerek serbest bırakıldı.
Kısa bir süre sonra vezirlik payesini yeniden elde etti; Murad IV’ün Bağdat seferine musahip olarak katıldı.
Konya yakınlarında Anadolu beylerbeyliğine tâyin edilerek, Bağdat kuşatmasında anadolu kuvvetlerinin başında Karanlıkkapı’da metrise girdi; kendi tarafına düşen iki kuleyi zaptettiği gibi şehir içindeki sokak savaşlarını da başarıyla yürüttü. İç kaledeki Acem burcunu askerleri ile birlikte ele geçirdi.
Kubbe vezirliği ile İstanbul’a dönen Deli Hüseyin Paşa, bir süre sonra, sadrazam Kara Mustafa Paşa aleyhine gelişen gizli harekette, Silâhtar Mustafa Paşa ve şeyhülislâm ile birlikte üçüncü kişi oldu ve sadaret kaymakamı Tabanıyassı Mehmed Paşanın öldürülmesinde rol oynadı; onun yerine geçti; sadrazamın İstanbul’a dönmesine kadar durumu çok iyi idare etti. Bu sebeple de sadrazamın dostluğunu kazandı.
Murad IV’ün ölümünden sonra ikinci defa kaptanı deryalığa getirildi (1640).
Bu sıralarda Karadeniz ticaretine zarar veren rus-kazak korsanlarına karşı güvenliği sağlamak amacıyla donanma ile Karadeniz’e çıktı; 30 kadar rus-kazak gemisini ele geçirerek İstanbul’a gönderdi, az sonra özi muhafızlığına getirildi.
1641’de Azak kalesini kurtarmak için gönderilen kuvvetlerin serdarı oldu.
Silistre kuvvetlerinin başında kaptanı derya Siyavuş Paşa, Kırım hanı Bahadır Giray, Kefe valisi Yusuf Paşa ile birlikte bu kaleyi kuşattı, fakat mühimmatın tükenmesi ve bazı anlaşmazlıklar yüzünden kuşatmayı kaldırarak geri döndü. Bir süre sonra Bosna valiliğine getirildi.
1643’te azledildi; İstanbul’a dönüşünden sonra Bağdat valiliği ile merkezden uzaklaştırıldı.
Bağdat’ta güvenliği sağlaması yanında imar faaliyetlerine de girişti, Kameriye camiini onarttı.
Burada Sultan İbrahim’in musahipliği görevinden ayrıldıysa da, İstanbul’a geldikten sonra, rakiplerinin çabaları sonucu, Budin valiliği verilerek merkezden hemen uzaklaştırıldı (1644).
Girit seferinin açılması ve Hanya’nın zaptı üzerine ikinci vezir payesi ve Mora eyaleti arpalığı ile Hanya muhafazasına memur oldu.
Bazı güçlüklerden ve aldığı yerinde tedbirlerden sonra Hanya’ya ulaşabildi (1646), şehri teslim aldı; içte ve dışta gerekli tedbirleri sağladı ve bir süvari kuvveti meydana getirdi.
Serdar Sultanzade Mehmed Paşanın ölümü üzerine serdarlığa getirildi.
1647 kışını teslim aldığı Resmo’da geçiren serdar Deli Hüseyin Paşa, orada bir kiliseyi Sultan İbrahim adına camiye çevirdi, kaleyi yeniden imar ettirdi.
Bir yandan da Kandiye kalesini zaptetmek üzere ciddî hazırlıklara girişti, önce Kandiye yakınlarındaki müstahkem mevkileri ele geçirdi, sonra kaleyi kuşattı, ancak osmanlı donanmasının Boğaz önünde Venediklilere yenilmesi üzerine, yardımcı kuvvetleri beklemek üzere kuşatmayı durdurdu ve 1648 kışını Kandiye önünde geçirdi.
Ertesi yıl kötü şartlar altında kaleye karşı yeni bir taarruza geçtiyse de, sonuç alamadı; bundan sonra kaleyi abluka altında tutmaya devam etti.
Merkezi idare ile, İnadiye kalesinin yapılması ve masrafları konusunda anlaşmazlığa düştüyse de kalenin yapılmasını başardı.
Deli Hüseyin Paşa Girit adasında bulunduğu süre içinde adayı bir yandan kısım kısım zaptederken, bir yandan da aldığı tedbirlerle yerli halkı türk idaresine ısındırdı, imar faaliyetinde bulundu, yeni bir vergi sistemi koydu.
İstanbul’dan gerekli yardımın gelmemesi, adanın fethini geciktirdiği gibi, Hüseyin Paşa üzerinde de kötü bir etki yaptı.
Bir süre sonra sadarete tayin edilerek sadaret mührü ve fermanı kendisine gönderildiyse de (1656) bazı olaylar üzerine bundan vaz geçildi, sadarete Siyavuş Paşa getirildi; daha sonra da (1658) Girit’te gösterdiği gevşeklik ve Kandiye’yi fethedememekle suçlanarak görevinden alındı; Edirne’ye çağırıldı. Bu sırada sadarette bulunan Köprülü Mehmed Paşa ile arası iyi değildi.
Köprülü Mehmed Paşa birtakım tayin ve tedbirlere başvurarak Deli Hüseyin Paşayı geniş yetkilerle tayin edildiği Rumeli valiliğinden azlettirdi.
İstanbul’da sorguya çekildikten sonra önce Yedikule zindanına hapsedildi, sonra da öldürüldü (ocak 1659).
Halk arasında Er ve Deli lakaplarıyla tanınan Hüseyin Paşa, Girit’te gösterdiği kahramanlıklardan dolayı büyük ün kazanmıştı.
Girit Rumları arasında İslâmlığın yayılmasına da büyük bir gayret göstermiştir. Birçok yerlerde hayratı vardır.