Hakkında Bilgi

Hakkında Bilgi,Ansiklopedik Bilgi

Tarih

Dolmabahçe Sarayı,Tarihi,Mimarisi | Tarihi Yapılar İstanbul |

Dolmabahçe Sarayı Beşiktaş ilçesinde, Boğaz’ın Avrupa kıyılarında bulunan,1856’dan 1887’ye, 1909’da Osmanlı İmparatorluğu’nun başlıca idari merkezi olarak hizmet veren Saray.

Dolmabahçe Sarayı Tarihi

Dolmabahçe SarayıBulunduğu alanda eski devirlerde birçok kasır, köşk ve sarayın yer aldığı bilinmektedir: koy doldurulmadan önce Kanunî devrinde kuzeybatı yamaçlarına yaptırılan Kasr-ı Cihannüma, Sayeban-i hümayun denilen Bayıldım Kasrı; Selim III’ün yaptırdığı köşk.

Koy doldurulduktan sonra Ahmed I’in av köşkü biçimindeki küçük sarayı, Mehmed IV ile Ahmed III’ün sarayları yapıldı.

Eski köşkü yıktırarak yerine çinilerle süslenmiş, İran üslûbunda yeni bir saray yaptıran Abdülhamid I, ayrıca kayıkhaneler de yaptırmıştı.

Ahmed III devrinde Beşiktaş saray-i hümayunu adı verilen bu sarayın yeniden yapılması işi baş mimar Hafız Mehmed Efendiye verildi.

Son sarayı ise Abdülmecid, mimar Garabet Balyan ile oğlu Nikogos Balyan’a yaptırdı (1842-1853).

Osmanlı sultanları, Dolmabahçe sarayı yapılıncaya kadar Topkapı sarayında oturur, öteki sarayları ise düğün, av v.b. törenler için ve yazlık olarak kullanırlardı.

Dolmabahçe sarayı yapıldıktan sonra Osmanlı hanedanı bütün bütüne bu saraya yerleşti.

Abdülaziz bu sarayda tahttan indirildi; ilk Meclis-i Mebusan burada toplandı (19 mart 1877).

Mithat Paşa ve arkadaşları burada tutuklu kaldı.

Avusturya imparatoru Kari, imparatoriçe Eugenie, İngiltere kralı Edward VII ve VIII, Alman imparatoru Wilhelm, İran şahı Muzafferüddin Şah, Rus grandükü Konstantin ve Nikolay, Bulgar kralı Ferdinand, Sırp kralı Georgeviç ve Aleksandr, İran şahı Rıza Pehlevî, Muhammed Rıza,

Ürdün kralı Abdullah, Irak kralı Faysal gibi yabancı devlet büyükleri burada misafir edildi.

Cumhuriyetin ilânından sonra Millî saraylar idaresine bağlanan Dolmabahçe sarayında Birinci Türk Tarih kongresi (2 temmuz 1932) ile Birinci (1932) ve ikinci (1934) Türk Dil kurultayları toplanmıştır.

Atatürk 10 Kasım 1938’de bu sarayın 71 numaralı salonunda hayata gözlerini yumdu.

Cenazesi büyük bir törenle kaldırılıp Ankara’da Etnografya müzesindeki geçici kabrine götürülmeden önce, İstanbullular taht (muayede) salonuna kurulan katafalk önünden saygı geçişi yaptı.

Saray, deniz tarafında 600 m uzunluğunda geniş bir mermer rıhtımla sınırlandırılmış yol tarafında yüksek duvarlarla çevrilmiştir.

Dolmabahçe Sarayı’nın Mimari Özellikleri

Dolmabahçe camii karşısında ve Dolmabahçe yolu üzerinde iki büyük kapısı vardır.

Çok yüklü bezemelerle süslenmiş bu kapılardan sarayın bahçesine girilir ve geniş merdivenlerle selâmlık bölümünün birinci katına çıkılır.

Ortadaki esas yapıda taht (muayede) salonu yer alır.

Bunun kuzeyinde Hünkâr dairesi ve Harem, güneyinde galeriler ile bağlanan bir selâmlık vardır.

Dışı kâgir, içi ahşap olarak yapılmış olan sarayın ahşap bölümleri son yıllarda yangın tehlikesine karşı kâgir ve çelik olarak yenilenmiştir.

En büyük salon, kurşun bir çatıyla örtülü olan tavanı kubbe biçimindeki taht salonudur; bunun dışında 17 büyük salon ile iki yüz oda vardır.

Sarayın içerisi özellikle kullanılan malzemenin zenginliği (kristal, kaymak taşı, mermer, porfir, kakma işleri v.b.) bakımından göz alıcıdır, ancak bunların işlenişi oldukça ağırdır.

Tavanları ve duvarları fransız ve İtalyan sanatçılarının yağlıboya resimleri süsler.

Mabeynin üst katında deniz yönündeki elçiler salonunda Ayvazovski’nin Sabah ve Akşam tabloları dikkati çeker.

Sarayda sanat bakımından çok değerli mobilya ve biblolar vardır: elçiler salonu Louis XVI üslûbundaki kırmızı takımı ile ün yapmıştır; taht salonunda İngiltere kraliçesi Victoria’nın armağan ettiği, 750 lamba ile aydınlanan 4,5 t. ağırlığında bir avize bulunmaktadır.

Abdülaziz’in derlediği tabloların da büyük değeri vardır.

Saray halkın ziyaretine açıktır.

Dolmabahçe Sarayı
Dolmabahçe Sarayı
Dolmabahçe Sarayı

Bir yanıt yazın