Hakkında Bilgi

Hakkında Bilgi,Ansiklopedik Bilgi

Biyografi

Federico Fellini Kimdir,Hayatı | Yönetmen Biyografileri |

Federico Fellini Kimdir,Önce karikatüristlik ve gazetecilik yapan, sonra Rosseliini, Lattuada ve Germinin senaryo yazarı olarak çalışan Federico Fellini, 1950’de Alberto Lattuada’yla birlikte gerçekleştirdiği Varyete Işıklarıyla (Lucidel varietâ) yönetmenliğe başladı.

Federico Fellini Hayatı

Küçük yerlerde gösteri yapan oyuncuların yaşamını, hüzünlü, garip bir anlayışla aktaran bu film, gösteri kavramına ilişkin her şeyde tuhaf özellikler’ gösteren Fellini’nin kendine özgü dünyasının ilk belirtisi oldu.

Fellini’nin, Lo Sceicco bianco (Beyaz Şeyh, 1952), genç taşralıların daldan dala konan yaşamlarını gene alaycı bir bakışla anlatan Aylaklar (I. Vitelloni, 1953) gibi filmleri ve ortak bir yapım olan Kentte Aşk’m içindeki “Evlendirme Bürosu” bölümü (1953) yeni-gerçekçilik akımına bağlı yapıtlardır.

Sanatçı, yeni-gerçekçilikten, gerçeğin gerçekliğinden kuşku duyma vp olayların aldatıcı gizemini ortadan kaldırma özelliklerini almış, bunları insanların iç dünyasına kendine özgü bir bakışla ve bir fantezi anlayışı içinde yumuşatmıştır.

Fellini’ye büyük ün sağlayan Sonsuz Sokaklar (La Strada, 1954), sanatçının yeni-gerçekçilikten bütünüyle kopmasını vurgular.

Gezgin bir sirki konu alan bu film, insanlar arasındaki iletişim olanaksızlığı, yalnızlığı ve sevginin gerekliliği üstüne düşünceleri yansıtır.

Oyuncuların yönetimi (Anthony Quinn, Giulietta Masina), kişilerin üsluplaştınlması, izleyiciye İtalyanların “commedia dell’arte” oyunlarını anımsatır.

Buna benzer gizemli bir yaklaşım, sanatçının Kalpazanlar Çetesi (İl Bidone, 1955) ve Cabiria Geceleri (Le notti di Cabiria, 1956) adlı filmlerinde de görülür.

Kalpazanlar Çetesi, “pis” bir ölümde yüceliği bulan küçük bir dolandırıcıyı anlatır.

Cabiria Gecelerindeyse, saf, iyi yürekli bir fahişenin yazgısı aracılığıyla sevgi yüceltilir.

Tatlı Hayat (La Dölce Vita, 1960) filmiyle Fellini, yeni bir doğrultu benimseyerek barok anlatıma yönelmiştir.

Bu yapıtta barok anlatım, nerdeyse klasik denilebilecek bir sahneleme içinde kendini gösterirken, eğlence sahnesindeki çekimlerde, dekorlarda, oyuncuların yorumlarında iyice öne çıkarak, doruk noktasına ulaşır.

Roma kentinin büyük burjuvazisinin aşağılığına ve kofluğuna karşı, zincirlerinden boşanan bu suçlama duygusunun şiddeti, sanatçının önde gelen özellikleri olan, insancıllık, anlatımda ölçülülük, gizli alay gibi niteliklerini geri plana iter.

Bir yanıt yazın