Hakkında Bilgi

Hakkında Bilgi,Ansiklopedik Bilgi

Tarih

Fransız Devrimi,Tarihi,Nedenleri,Sonuçları | Tarih Bilgileri |

Fransız İhtilali Nedir, Nedenleri ve Sonuçları ,Kısmen Amerika devriminden esinlenen ve Fransız devrimi sırasında (1789-1799) en yaygın haline erişen devrimci hareketlerin hepsine verilen ad.

Fransız İhtilali Tarihi

Devrim yeniçağı yakınçağdan ayırır; 1789-1799 yıllarıyla sınırlı değildir ve yalnız Fransa’da değil 1700-1850 yılları arasında Batı ülkelerinin hepsinde etkileri görülen geniş bir olaydır.

Amerika’daki İngiliz kolonlarının İngiltere’ye karşı ayaklanması (1700’t doğr.) kısa süre sonra gerçek bir sosyal devrime gönüştü; bu devrim hürriyet, bağımsızlık ve sosyal eşitliği hedef alıyordu.

Aynı devirde Büyük Britanya’da da ciddî karışıklıklar başladı.

Fransız Devriminin Nedenleri

İrlanda’da, Fransa’nın hücum etme ihtimaline karşı adayı savunmak için çağırılan gönüllüler, siyasî haklar istediler: hürriyet; Dublin parlamentosu yetkilerinin artırılması; dinî ve siyasî özerklik (çünkü başlangıçta gönüllüler arasına alınmayan katolik İrlandalılar, sonradan gönüllü sayısını çoğaltmak için kabul edilmişlerdi).

İngiliz hükümdarının vermek zorunda kaldığı tavizler (1779-1780), Londra’da kanlı ayaklanmalara yol açtı (haziran 1780).

Yorkshire’da derneklerin hazırladığı siyasi reform programını, İngiliz radikalleri de benimsedi; ama bu reformlar ancak XIX. yy.da ağır ağır gerçekleştirilebildi; çünkü Amerika savaşının bitmesi (1763), Ingiltere’nin tavizleri iyice azaltarak düzeni yeniden sağlamasına imkân verdi.

Ama tam bu tarihte devrim, Avrupa’da yayılmaya başladı.

1783’te Birleşik eyaletlerde, özellikle Hollanda’da, yurtseverler, kral unvanını almak istemekle ve belediye meclisleri ile eyalet meclislerinin hürriyetini kısıtlamakla suçladıkları stathouder’e karşı ayaklandılar.

İsyan dört yıl sürdü.

La Haye’den kovulan stathouder, İngiltere ve akrabası olan Prusya krallarından yardım istedi.

Batıdan karaya çıkan Britanya denizcileri ve doğudan gelen Prusya askerleri isyanı zorla bastırdılar. 40 000 Yurtsever, Belçika ve Fransa’ya (1787) göçtü.

Belçikalı yurtseverler de imparator Joseph II’nin ülkede yapmak istediği reformlara karşı ayaklandılar.

Bu reformlar «aydınlık çağı» filozoflarının düşünce ve doktrinlerinin etkisindeydi.

Ama eski kurumlara bağlı muhafazakârların ve Belçika’da Amerikan anayasasını örnek tutan bir anayasa hazırlanmasıyla bağımsızlık isteyen demokratların birleşik muhalefetiyle karşılaştı.

Belçika’dan çıkarılan Avusturyalılar (1789 sonbaharı), silâh zoruyla geri dönerek devrimcileri yendiler; önderler Fransa’ya kaçtı.

Cenevre’de de benzer karışıklıklar ortaya çıktı.

Jean Jacques Rousseau’nun Toplum Sözleşmesi yayımlandıktan sonra, bütün siyasi haklardan yoksun olan Cenevre halkı bazı haklar istedi.

1765’te de ayaklandı; oligarşinin verdiği birkaç taviz kısa süre sonra yetersiz sayıldı; bu defa kısmen iktidarı paylaşan burjuvaların da desteklediği halk, yeniden ayaklandı (1782); ama oligarşinin ülkeye çağırdığı bern, savoia ve fransız birliklerine yenildi.

Polonya’da soylu sınıfın ve tüccar burjuvazisinin önderleri, yeni fransız kurumlarını örnek alan bir anayasa çıkarması için Stanislas Poniatawski’ye baskı yaptılar (1791).

Bu devrimin Polonya’nın kendilerine karşı direnişini güçlendireceğinden korkan Kuşlar ve Prusyalılar ülkeyi ikinci defa bölüştüler.

Yurtseverlerin son isyanından (1794) sonra, Avusturya da işe karıştı ve ülke Avusturya, Prusya, Rusya arasında üçüncü defa paylaşıldı.

Polonya uzun süre (bir yüzyıldan fazla) ortadan kalktı.

Böylece Hollanda, Belçika, Cenevre ve Polonya devrimleri yabancı süngülerle bastırıldı.

Fransa’da 1787’de başlayan ve on yıl süreyle ülkeyi çalkalandıran (1778-1799) devrim, 1792’den itibaren Avrupa’da yeni merkezler buldu.

Daha sonra İspanya, Amerika ve Rusya’ya yayıldı.

Tepki, 1814 ve 1815’te geçici bir başarı kazandı.

Balkanlar’da, İtalya’da, Ispanya’da, Fransa’da sürekli olarak yayıldı ve Batı’nın her yerinde, güçlendikten sonra 1848’de büyük bir patlamaya yol açtı.

1850’den sonra ihtilâllerin yerini hükümdarların açtığı millî savaşlar çağı aldı.

1905’te Rusya’da ortaya çıkan yeni kargaşalıklar, proletaryanın yaptığı ve sonradan özellikle Doğu’ya doğru yayılan bir devrimin ilk belirtileridir.

Bu bakımdan, 1789-1799 Fransız devrimi çok daha geniş bir devrimin ancak bir evresidir.

Bu devrime burjuvazi tarafından yönetildiği için «burjuva devrimi» veya Vistül’e kadar uzanan Batı ülkelerinin az çok hepsini etkilediği için «Batı devrimi» ve burjuvazinin gelişmesinde özellikle Atlas okyanusunun büyük payı olduğu için (üstelik devrimci fikirler için önemli bir propaganda yoluydu) «Atlantik devrimi» adları da verilmiştir.

Fransız Devriminin Nedenleri 

Daha 1792’de Barnave, Introduction â la Revolution Française (Fransız Devrimine Giriş) adlı eserinde Fransız devrimine, burjuvazinin okyanus ticareti sayesinde zenginleşmesinden ileri gelen bir Avrupa devriminin doruğu gözüyle bakıyordu.

Bu burjuvazi, gücü o zamana kadar soyluluğun, dolayısıya da otoritenin tek kaynağı olan toprak mülkiyetine dayanan aristokrasinin tekelindeki iktidarı ele geçirmek istiyordu.

Daha sonra Karl Marx da buna benzer bir muhakeme yaptı.

Demek devrimin temel sebeplerinden birini Batı toplumunun XVIII. yy. sonundaki yapısında aramak gerekir.

Bu yapı, dere beylik rejiminin zayıflaması ile burjuvazi ve köylü topluluklarının toprak sahibi olmasından meydana gelmiştir.

Ayrıca ticaretin gelişmesiyle, 1770’te gerçek bir sanayi devrimi de başladı.

Bu devrimden en büyük çıkarı sağlayan burjuvazinin zenginliği arttı ve iktidardan daha çok pay istedi.

1770’ten itibaren dengesizlik daha belirgin bir hal aldı.

Kırk yıldır sürekli olarak yükselen fiyat ve ücretlerde, aşırı ve düzensiz büyük iniş-çıkışlar olması, kitlelerin sefaletini artırdı; Louis XV zamanındaki ihtişamın yerini Louis XVI zamanındaki gerileme dönemi aldı.

Filozoflar sosyal bozukluğa çözüm yolları teklif ettiler.

Fikir derneklerinin kurulmasıyla (mason locaları, tarım dernekleri veya okuma salonları) desteklenen düşünceleri, sıkıntıların artışıyla orantılı olarak yayıldı.

Montesquieu, Voltaire, Rousseau, Diderot’nun eserleri ve Ansiklopedi Batı’nın her yerine dağıldı ve Rusya’ya kadar girdi.

Bununla birlikte, eğer siyasi tutum toparlayıcı bir rol oynamasaydı bütün bu güçler belki de kanlı bir ayaklanma ile sonuçlanmazdı.

Avrupa’nın her yerinde hükümdarlar XVIII. yy. savaşlarının giderlerini karşılayabilmek için vergileri artırdılar ve vergi mükellefleri arasına (köylü ve burjuvalardan zaten aşırı ölçüde almıyordu) hemen her yerde imtiyazlı olan rahip ve soylular sınıfını da kattılar.

Kendilerini haklı çıkarmak için aydınlık çağı filozoflarını ve eşitlik ilkelerini öne sürdüler.

Bu kültürlü zorbalar, vergi sistemi değişikliğinin yanı sıra, devlet iktidarını sağlamlaştıran tedbirler de aldılar.

İmtiyazlı topluluklar, şehir ve eyalet meclisleri, diyetler, parlamentolar, Batı’nın her yerinde bu siyasete karşı çıktı. Bunun sonucu olarak özellikle 1770’ten itibaren genel bir çalkalanma başladı.

Amerika devrimi bile, İngiltere kralının koyduğu verginin reddedilmesiyle başladı.

Hükümdar ve imtiyazlı sınıflar, savaşlarında kendilerine aradıkları müttefiki, halk kütlelerinin en az gelişmiş ve en az okumuş katında buldular.

A.B.D.’de, Büyük Britanya’da, Hollanda’da görülen bu şema Fransa için de geçerlidir.

Fransa’da imtiyazlılar 1774’ten beri ödedikleri vergilerde yapılan her artırmaya inatla karşı çıkıyorlardı; oysa bu sırada devletin borçlarını Amerika savaşı daha da artırmıştı.

Son bir çaba gösteren Calonne, ülkenin başlıca kişileri arasından özenle seçilmiş bir meclis topladı (şubat 1787); ama meclis malî tasarıları reddetti ve halk kütlelerince destekleneceğini umut ederek Etats Generaux’nun toplanmasını istedi.

Kral boyun eğmeyerek meclisi dağıtınca, imtiyazlı sınıflar özellikle de parlamento üyeleri Fransa’nın her yerinde «soyluların isyanı»nı (1787 sonu-1788 yazı) başlattılar (Paris, Grenoble. Dijon, Toulouse, Pau ve Rennes’de ayaklanmalar).

Kral ile başbakanı Lomenie de Brienne, boyun eğdiler (temmuz-ağustos 1788) ve 1 mayıs 1789’da Etats Generaux’yu toplantıya çağırdılar: imtiyazlılar davayı kazandıklarını sanıyorlardı.

Fransa’da devrimin gelişmesi ve özellikleri (1789-1794)

Aslında müttefikleri tarafında bu harekete sürüklenen imtiyazlılar sonunda yaya kaldılar.

Kraliyet iktidarına karşı, soyluları ve parlamento üyelerini destekleyen burjuvaların hedefi, onların vergi imtiyazlarını muhafaza etmek değil, onlarla malî ve siyasî eşitliği elde etmekti.

Bunun için de, Tiers Etat’nın, yani burjuvazi sınıfının, Etats Generaux’ya imtiyazlılarla eşit sayıda milletvekili sokması ve her oya eşit değer tanınması gerekiyordu.

Bu yüzden 1788’in ikinci yarısında mücadele kral ve hükümetin isyancılara karşı desteğini sağlamaya çalıştıkları Tiers Etat üyeleriyle imtiyazlı sınıflar arasında oldu.

Ne var ki Etats Generaux’da Tiers üyelerinin iki kat artması onayları hükümet ve kral, oylama sistem; üzerinde kesin bir karar vermedikleri için Etats Generaux’nun açılışında ciddi bir buhranın ortaya çıkmasını hazırlamış oldular.

1789’da, ocak-mayıs ayları arasında, seçimler büyük bir kaynaşma içinde yapıldı.

Her komün, her lonca, her sınıf bir şikâyet defteri hazırladı.

Ama Etats Generaux toplanır toplanmaz (5 mayıs 1789) buhran başladı.

Tiers, İçişi başına oylamayı kabul ettirmek için sarayın gizlice desteklediği imtiyazlılarla üç ay mücadele etti.

Durum 1788’dekinden değişikti: kral ve imtiyazlılar, soylular, parlamento üyeleri, piskoposlar ve manastır başrahiplerine karşı savaşan, küçük bir liberal papaz ve soylu grubu tarafından desteklenen burjuvaziydi artık.

Tiers’in başarıları, kralın Etats Generaux’ ya karşı bir darbe hazırlamasına yol açtı: birlikleri Versailles çevresine topladı ve Necker’in işine son verdi.

Bunun üzerine sefaletlerinden (1788 hasadının verimsizliği büyük felâketlere yol açmıştı ve 1789 haziranında ekmek fiyatları durmadan yükseliyordu) kurtulmayı sabırsızlıkla bekleyen köylüler ve zanaatçılar, kralın ve imtiyazlıların reformları önlemek için bir aristokrasi komplosu hazırladıklarını sandılar.

Paris halkı ayaklandı ve mutlakiyetin sembolü Bastille’i ele geçirdi (14 temmuz 1789). Louis XVI, Necker’i yeniden göreve çağırdı (16 temmuz), Paris’e döndü (17 temmuz), halk hâkimiyetini tanıdı ve isyancıların üç renkli kokartını taktı.

Ama köylerdeki çalkalanma durmamıştı.

Aristokratların köylüleri isteklerinden vaz geçirmek için haydutlara (büyük işsiz kütlelerine de kolaylıkla hayut gözüyle bakılıyordu) başvuracaklarına dair söylentiler çıktı.

Bir «Büyük Korku»ya kapılan köylüler hemen silâhlandılar, senyörlerin derebeyilik haklarından vaz geçmesini istediler, eski kanunları, bazı yerlerde de şatoları yaktılar.

Kurucu Millet meclisi adını alan (9 temmuz) Etats Generaux’daki milletvekilleri ürktüler ve köylüleri yatıştırmak için prensip olarak bütün derebeylik rejimini yıkmaya ve ürünlerden alman ondalığı kaldırmaya karar verdiler (4 ağustos 1789 gecesi).

Bu karar büyük bir devrim demekti.

Kararın vaha-«metinden korkan meclis, verdiği hakların bir kısmını uygulama değişiklikleriyle geri almak istedi; ama köylüler yeniden ayaklandılar ve 1792 ile 1793’te derebeylik rejiminin son kalıntıları da ortadan kalktı: köylülerin temel istekleri yerine gelmişti.

Geriye burjuvazinin isteklerini garanti edecek rejimi kurmak kalıyordu: 28 ağustosta Millet meclisi «İnsan ve Vatandaş Hakları bildirisi»ni oyladı; bildiri, insanların hürriyetini, eşitliğini, mülkiyetin dokunulmazlığını, baskıya direnme hakkını ilân ediyordu.

Amerikan örneklerinden daha evrensel olan bu bildiri, monarşiye olduğu gibi cumhuriyete de uygulanabilirdi.

Rejim, 1789-1791 arasında oylanan ve 1791 anayasası maddeleri arasında yer alan kanunlarla kuruldu. Mahallî idarenin, adaletin, mâliyenin yeniden düzenlenmesi, anayasanın en kalıcı bölümünü meydana getiriyordu.

Buna karşılık, Fransa kilisesini yeni bir tüzüğe bağlamak istemekle (ki devlet borçlarını kilise mülkleriyle ödeme kararı [2 kasım 1789] bunu gerektiriyordu), Kurucu meclis devrimcilerle düşmanlarının arasını daha da açmış oldu.

Ama rahip sınıfının, ücretini hangi esaslara göre alacağını belirtmek, yani bu sınıfı teşkilâtlandırmak da şarttı.

Papanın 12 temmuz 1790’da rahiplerle ilgili medenî kanunu reddetmesi muhalefeti artırdı.

Siyasî rejim alanında ise. mutlak iktidar hayaliyle yaşayan kralın istemediği ve demokratların devrimin geleceği bakımından tehlikeli saydıkları Kurucu meclis, bir yıl bile tutunamadı.

Gerçekten, kral bütün bu dönüşümleri Paris halkının, yani küçük burjuvalar, küçük esnaf ve zanaatçılardan meydana gelen geniş bir grubun (1792’den itibaren sankülot [sansculottes, «baldırıçıplaklar»] diye tanımlandılar) baskısıyla kabul etmişti.

Bastille’i alan ve büyük köylü ayaklanmasının başlamasına yol açan bu grup, 4 ağustos kararnamelerini ve insan hakları bildirisini imzalamakta tereddüt eden kralı Versailles’dan Paris’e dönmeye zorladı.

Kralın Varennes’e kaçışından sonra sankülotların en ateşli demokrasi taraftarı olanları, cumhuriyetin ilânını (17 temmuz 1791) istediler; ama Champs-de-Mars gösterilerini, La Fayette yönetimindeki burjuva millî muhafızlar ezdi.

Sankülotlar kendilerini, en ateşli hazırlayıcıları oldukları cumhuriyetten yararlanmamış sayıyorlardı.

Derebeylik rejimine son verilmesinden hiç bir çıkar sağlamayan bu zanaatçılar sınıfı, loncaların kapatılmasından (17 mart 1791) ve işçi derneklerini, koalisyonları ve grevleri yasaklayan (14 temmuz 1791 kanunu) eski rejim kararnamelerinin muhafaza edilmesinden zarar görüyordu.

Ayrıca fiyatların yükselmesi ve 1790’dan itibaren çıkarılmaya başlayan devlet istikraz bonolarının değerinin düşürülmesi de köylüler veya burjuvalardan çok, bu sınıfa zarar veriyordu.

Bu yüzden hoşnut olmayan sankülotlar kendileri için daha elverişli bir rejim kurulmasını istiyorlardı.

Savaş durumu değiştirmeseydi bu isteklerini gerçekleştiremeyeceklerdi. Savaş, devrimi Fransa’dan Avrupa’ya sıçrattı.

Fransa’da devrimin başarıya ulaşması daha önce İngiltere, Hollanda, Belçika ve İsviçre’de yenilgiye uğrayan devrimcilerin umutlarını canlandırmış, Almanya, Avusturya ve İtalya’da adalet, hürriyet, eşitlik isteyenlerin sempatisini kazanmıştı.

Fransız karşı devrimcileri, alman ve İngiliz ordularının Birleşik eyaletler, Cenevre ve Belçika’da olduğu gibi, Fransa’da da devrimi bastıracağını ümit ederek, Batı Avrupa ülkelerine göçtüler.

Başlangıçta dünyanın en güçlü ülkelerinden birini zayıflatan devrimden hoşnut olan yabancı hükümdarlar, devrimin kendi ülkelerinde de güçlenmeye başladığını görünce korktular.

Fransa’da bile başlangıçta barışçı olan devrimciler (Dünya’da barış birdirisi’ni [27 mayıs 1790] yayımlamışlardı), en büyük düşmanlarını ancak savaş sayesinde ezebileceklerine karar verince savaşçı kesildiler.

Louis XVI ile kraliçe de, kurtulacaklarını ümit ederek savaşı körüklediler.

Fransa 20 nisan 1792’de Avusturya’ya savaş açınca, ülkede yeni devrimci güçler ortaya çıktı.

Şehirlerdeki, özellikle Paris’teki sankülotlar iktidarı ele geçirdiler, yasama meclisine doldular ve iki yıl boyunca programlarını zorla kabul ettirdiler.

müdahaleyle karşılaşmayan Halk Kurtuluş komitesi, çok şiddetli tedbirler aldı (Prairial yasası).

Büyük terör 1793 haziranından itibaren 300 000 şüphelinin (17 000’i idam edildi) tutuklanmasına ve iç isyanların (Vendee’de, Provence’da) bastırılmasına yol açtı.

Ama koalisyona karşı ilk zaferler (Fleurus, 26 haziran 1794), artık terörün gereksiz olduğunu ispat ederken, ülkedeki bütün sağlam dayanaklarını kaybeden Montanyar Halk Kurtuluş komitesini konvansiyon devirdi (27 temmuz 1793) ve önderlerini (bu arada Robespierre ve başlıca taraftarları) parisli sankülotlar geçerli bir müdahalede bulunmayınca idam ettirdi (10-28 haziran).

Fransa’da doruğuna ulaşan devrim gerilemeye, Avrupa’nın öbür ülkelerinde ise gelişmeye başladı.

Fransa’da devrimin gerilemesi Avrupa’da devrimci gelişme (1795-1799)

Jirondenlerin halefi veya dostu olan termidoriyenler, konvansiyon dağıldıktan sonra, direktuvar rejiminde iktidarda kaldılar. Azamî kâr ve ücret, sosyal yasalar kaldırıldı.

Bunun sonucunda ortaya çıkan korkunç İktisadî buhran, özellikle en yoksul şehirlerdeki işçi ve burjuvalara zarar verdi; halk ayaklandı (1795 ilkbaharı), ama ordu ayaklanmayı kanlı bir şekilde bastırdı.

Beyaz terör günden güne gelişiyordu.

Bunun üzerine sağ kalan sankülot ve montanyarlar gizlice Babeuf ve Buonarroti’nin çevresinde toplandılar.

Eskiden Mably ve Morelly’nin ortaya attıkları en cüretli sosyalist nazariyeleri ve devrimin ikinci yılındaki sosyalleştirme deneylerini bağdaştırarak yeryüzünde mutluluğu ancak komünist bir rejimin sağlayabileceğine inanıyorlardı.

Ama «Eşitler komplosu»nu direktuvar açığa çıkardı. Babeuf yargılandı ve idam edildi.

Zaferler kazanan fransız orduları Belçika, Hollanda, Ren’in sol kıyısı ve İtalya’yı işgal edince, Babeuf ve Buonarroti’nin öğrencileri bu ülkelerde (daha sonra Fransa’da uygulamak üzere) düşüncelerine uygun bir rejim kurabileceklerini düşündüler.

Bu yüzden jakoben ve devrimci propaganda Fransa’da dizginlendiği sırada bu ülkelerde şiddetlendi, direktuvar ve en gözde generali Bonaparte tarafından belirli bir ölçüde hoşgörüldü.

Bonaparte, can çekişmekte olan konvansiyona saldıran kralcıları 5 ekim 1793’te dağıttıktan sonra, İtalya ordusunun başkumandanlığına getirildi (mart 1796).

1795’te Felemenk’te kurulan Batavia cumhuriyetini örnek alarak Lombardia ve Emilia’da Cisalpina, Cenova’da Liguria cumhuriyetlerini kurdu ve başlarına birçok demokratın geçmesine göz yumdu.

Avusturya’yı (Toscana, Prusya, ispanya ve Hollanda ile barış imzalanmasından sonra Fransa’nın kıtadaki tek düşmanı) Leoben’de ateş kes antlaşmasını imzalamağa razı edince (18 nisan 1797), büyük ün kazandı.

Bu yüzden direktuvar, 18 nisan 1797’de bir restorasyon hazırlayan kralcılara ve ılımlılara karşı hükümet darbesi yapmak için Bonaparte’a baş vurdu.

Bu başarı ve Avusturya ile Campoformio barışının imzalanması (18 ekim 1797), Bonaparte’ın ününü daha da artırdı.

Zafer kazanan generallerden birinin hükümet darbesi yapmasından çekinen direktuvar (1791-1792 kışından beri Robespierre bu sebeple savaşa karşı çıkmıştı), barışın sağlanmasına rağmen generallerini Fransa dışında tutmaya ve devrimi geliştirmeye karar verdi.

Yeni «kardeş» cumhuriyetler kuruldu: Romanya, İsviçre, Napoli.

İngiltere’ye karşı savaşı sürdürmek bahanesiyle Doğu’ya gönderilen Bonaparte, Malta’yı aldı.

Mısır’a çıktı ama kısa süre sonra donanması Abukir’de Nelson tarafından yok edilince (1 ağustos 1798) kendi fethettiği toprakta mahsur kaldı.

Bu felâket, devrimci gelişmeden kaygılanan devletlerin yeni bir koalisyon kurmasını kolaylaştırdı.

Oysa derebeyliğin kaldırılmasından hoşnut olan fransız köylüleri cumhuriyete pek bağlı değillerdi: 1789 fetihlerini garanti ederek barışı sağlayacak her rejimi kabul etmeye hazırdılar.

Azınlıktaki cumhuriyetçiler, iktidarı ancak hükümet darbeleri (11 mayıs 1789; 18 haziran 1799) ve diktatörlükle muhafaza ettiler.

Koalisyon 1799 ilkbaharında büyük bir çaba harcayarak, dış hücumlar ve bir iç isyanla direktuvarı devirmeyi denedi.

Ama bu denemeler arasında herhangi bir bağ yoktu ve ordunun direnmesi sayesinde büyük tehlike ekim ortasında savuşturuldu.

Olayı bizzat Ingilizlerden haber alan Mısır’daki Bonaparte, Frejus’a çıktı (9 ekim).

Ünü her zamankinden büyüktü ve devrimin kazançlarını garanti altına alarak hem iç, hem de dış düşmanlara barışı kabul ettirecek ve içeride montanyarları da, kralcıları da, sankülotları da bertaraf edecek ve devrime son verebilecek tek kişi olarak görünüyordu.

Bu umumî kanaat, Bonaparte’ın yeni bir hükümet darbesiyle direktuvarı devirirken ve konsüllük adı altında kendi kişisel iktidarını kurarken herhangi bir direnmeyle karşılaşmamış olmasını izah eder.

Fakat, Bonaparte’ın 15 aralıkta: «Vatandaşlarım! devrim uğrunda savaştığı ilkeleri gerçekleştirmiş ve sona ermiştir» demesine rağmen, devrim sona ermek söyle dursun, daha uzun yıllar Batı dünyasını sarsmaya devam etti.

David’in etkisindeki devrim sanatları ahlâklı ve vatanseverdir; güzel sanatlardan sonra süsleme sanatları da Eski Roma’yı taklide girişti.

Halkın kullandığı küçük eşyalara (küpeden, elbise düğmesine) devrim amblem ve sembolleri süsledi.

Duvar resimlerinin yerini çoğunlukla 84 renkli kâğıtlar aldı.

Jacob kardeşler konvansiyon döneminin en ünlü mobilyacıları oldular.

Gizli çekmeceli mobilyalara çok sık rastlandı; seramik, kuyumculuğun gerilemesinden yararlandı.

Charite sur Loire imalâthanesinde fayanstan resimli ve yazılı eserler yapıldı.

Bir yanıt yazın