Henrik İbsen Kimdir,Hayatı,Eserleri | Yazar Biyografileri |
Henrik İbsen Kimdir,Norveçli oyun yazarı (Skien 1828-Oslo 1906).
Henrik İbsen Hayatı
On beş yaşında okulu bırakarak eczacı çırağı olarak hayatını kazanmaya başladı; bir yandan da kendi kendini yetiştiriyor ve ilk oyunu Catilina’yı yazıyordu (1850).
1850’de Oslo’ya gitti, lise bakaloryasını veremedi ama yazmaya devam etti, sonunda hekim değil yazar oldu.
Çeşitli gazetelerde ve Bergen Millî tiyatrosunda (1851) yazar olarak çalıştı; Danimarka ve Almanya’daki bir inceleme gezisinden sonra sahne yönetmeni oldu.
1857’de, Oslo’daki Noraks tiyatrosu yönetmenliğine getirildi, fakat bu tiyatro )862’de kapandı.
Henüz Dehlenschlager’in romantik geleneğini sürdüren ilk oyunları bu döneme raslar: Fru Inger til östraat (östraat’lı Bayan Inger) [1853]; Gildet Po Solhaug (Solhaug’da Bayram) [1856]; Haermaendene po Helgeland (Helgeland Savaşçıları) [1858].
Kongsemnerne (Taş Peşinde Koşanlar) [1863] adlı eserinin kazandığı başarıdan sonra bir gezi bursu kazanarak 1864’de Danimarka, Almanya ve Avusturya’ya gitti.
İtalya’da dört yıl kaldıktan sonra Dresden’e yerleşti.
1891’e kadar Norveç’e dönmedi.
Henrik İbsen Eserleri
İtalya’dayken, 1864’te Prusya’nın Danimarka’ya saldırısı ona Iskandinav’cılığın çöküşü gibi geldi, düştüğü hayal kırıklığı içinde en önemli eserlerinden ikisini yazdı: Kierkegaard’ın etkisi sezilen Brand (1866) ile en çok sevilen ve en çok Norveç özellikleri taşıyan eseri Per Günt (Peer Gynt) [1867].
Bu iki oyun, Ibsen’in sanat hayatında bir doruk noktasıdır.
Tamamen sahne için düşünülmüş bir oyun olmayan Kejser og Galilaeer’den (İmparator ve Celile) [1873] sonra Ibsen’in eserleri yeni bir yön kazandı.
Münih’teki radikal ortamın, özellikle G.
Brandes’in etkisiyle, ibsen bir «tartışma» sanatına doğru yöneldi.
Bundan sonra ibsen, birçok meseleye elatan bir toplum ve ahlâk tenkitçisi olarak görülür: Samfundets Stötter’ de (Toplumu Ayakta Tutanlar) [1877] gelişme çağındaki kapitalizmin ahlâksızlığını.
Bir Bebek Evi’nde (Et Dukkehjem) [1879] kadının durumunu, Hortlaklar’da.
(Gengangere) [1882] irsiyet kanunlarını, Bir Halk Düşmanı’nında (En Folkefiende) [1882] siyasî cehaleti dile getirir.
Fakat Ibsen’in sanatı yalnız toplum meselelerini yansıtmakla kalmaz, onların ötesinde kişisel meselelere de eğilir.
Son oyunları tezlerden çok kişiler çevresinde gelişir, bunlarda natüralist teknik, oyun kahramanında yansıtılan ahlâkî ve metafizik endişeyle iyice bağdaşmıştır, lbsen, «benim işim soruları ortaya koymaktır, cevaplarını bulmak değil» diyordu.
Eserlerinin en değişik ve en çarpıcılarından olan Yaban ördeği (Vildandan) [1884] yalanın hayattaki önemini ortaya koyar.
Rosmersholm (1886), Denizden Gelen Kadın (Fruen fra Havet) [1888], Hedda Gabler (1890), Yapı Ustası Solness (Bygmester Solness) [1892], Küçük Eyolf (Lille Eyolf) [1894], John Gabriel Borkmann (1896) ve Biz ölüler Uyanınca (Naar vi Döde Vaagner) [1899] psikolojik derinliği ve gitgide büyüyen bir kötümserliği dile getirir.
lbsen’in elli yıllık bir dönemi kaplayan eserleri, yazarın ahlâkî ve felsefî gelişimini yansıtır.
Tarihî trajedilerden, burjuva dramlarına ve şiirli oyunlarına kadar Ibsen’in bütün eserlerinde aynı oyun kurma ustalığı görülür.
Tiyatronun ya «bir hayat diliminin donuk görüntüsünü veren bir natüralizme, ya da ancak seçkin bir aydınlar azınlığına anlaşılabilecek bir sembolizme yöneldiği bir dönemde Ibsen, canlı ve dramatik bir düşünce tiyatrosu kurmayı başardı.
Hattâ bu yüzden, beylik yollara başvurmakla suçlanmıştır.
Fakat bütün Avrupa’da yarattığı etki bununla açıklanabilir.