Herbert Spencer Kimdir | Filozof Biyografileri |
Herbert Spencer İngiliz filozofu (Derby 1820 – Brighton 1903).
Herbert spencer hayatı
Hayatı boyunca resmi görev almadı, şan ve şereften uzak durdu.
Kendini felsefeye adadı.
1955’ten itibaren yayımlamaya başladığı eserlerinde evrimci felsefesini açıkladı: The Principles of Psychology (Psikoloji İlkeleri) [1855], ilk Prensipler (First Principles) [1862], The Principles of Biology (Biyoloji İlkeleri) [1864] ve The Principles of Sociology (Sosyoloji İlkeleri) [1877-1896].
Bu temel eserlere aşağıdaki kitaplar bağlanır: The Proper Sphere of Government (Hükümetin Etki Alanı) [1842], Social Statics (Sosyal Statik) [1850], Education Intellectual, Moral and Physical (Kafa, Ahlak ve Bedenin Eğitimi) [1861], Bilimlerin Sınıflandırılması (1864), Descriptive Sociology (Tanımlayıcı Sosyoloji) [1873], The Man Versus the State (Devlete Karşı Birey) [1884], Principles of Ethics (Ahlâk İlkeleri), The Study of Sociology (Sosyoloji İncelemesi) v.b. Spencer felsefesinin ana fikri, doğal evrim fikridir; bu evrim, zorunlu bir kanun gereğince, homogenden heterogene, belirsizden belirliye, basitten karmaşığa geçişle oluşur.
Spencer, ilk Prensipler’inde şöyle der: «Evrim oluşumu, eksiksiz bir kümeleşmeyi ve dolayısıyla bu kümeleşmenin artışını gerektirmekle beraber, bu kümeyi meydana getiren maddelerin de daha dağınık bir halden daha yoğun bir hale gelmesini, bir kelimeyle yoğunlaşmasını gerektirir».
Kozmik yaşantının bütün şekillerine uygulanan evrim, genellikle «maddenin bütünleşmesi ve hareketin buna uygun olarak dağılmasıdır».
Bu görüş açısından evrim, temelinde, mekanik bir fenomendir.
Biyoloji, homogenden heterogene geçişi, bazen pek büyük bir karışıklık içinde, canlı organizma halinde döllenmiş hücre şekline geçişte gösterir.
Psikoloji ruhsal oluşumları, ancak başlangıçta, nispeten basit bir iç durumun gittikçe daha karışık bir ortama tedrici intibakı şeklinde açıklayabilir.
Bu intibak, zaman ve mekan içinde olur ve sinirsel tepkileri sonsuz bir şekilde karmaşıklaştırarak, çeşitli akli fonksiyonlar yaratır.
Sosyoloji bütün toplumsal organizmada ve ayrı ayrı her organda, ailede, devlette, kiliselerde v.b. gittikçe artan bir karmaşıklık ye gittikçe büyüyen bir yoğunluk gösterir ki bunların hareket noktası bir çeşit toplumsal homogenlik; toplu halde ve birbirine pek yakın yaşama durumudur.
Evrensel maddenin ve bilinmesi imkansız gücün aslında birbirinin eşi olduğu düşünülürse, tabiatın bütün fenomenleri, bir yaratılış için aralık ve yer olmayan bir seri teşkil eder: psikososyolojik olgular biyolojik olgulardan doğar, tıpkı biyolojik olguların fizik ve kozmik fenomenlerden doğması gibi; gittikçe artan bir karmaşıklık, üstün alemlerin ortaya çıkışını açıklamaya yeter.
Spencer, toplumların tıpkı canlı organizmalar gibi işlediğini de öne surdu.
Toplumlar ne kadar karmaşıklaşırsa parçaların karşılıklı bağımlılığı da o ölçüde artıyordu.
Doğal bir özellik olarak kendi dengelerini sağladıkları için, kendi üyelerinin daha ileri düzeyde evrim için mücadele etmelerine ihtiyaç duyarlar.
Ancak mücadele feodal toplumda askeri bir form kazanırken, Spencer, sanayileşmiş toplumda rekabet ve işbirliği bileşiminin bu formun yerini almasını gerekli görür.
Ayrıca, evrimin özel çıkarları genel faydaya dönüştürerek bir tur “görünmez el” gibi işlediğini düşünür.
Evrimin en uzun vadeli yönelimi egoizmden özgeciliğe doğrudur.
Süreç içinde toplumsal hayat, toplumsallaşmanın en yüksek düzeye ulaşmasıyla bireysellikte en büyük gelişimi sağlayacaktır.
1870’lerde ve 1880’lerin başında özellikle Amerika Birleşik Devletleri, Rusya ve İngiltere’de ünü doruk noktasına varmıştı.
1902’de Edebiyat dalında Nobel Ödülüne aday gösterildi.
Birçok ödülü ve övgüyü çoğu zaman reddetti.
Uzun bir hastalık döneminin ardından 1903’te vefaat etti.
Herbert Spencer geniş bir alana yayılmış farklı türdeki bilgileri uyumlu bir şekilde birleştirerek Viktorya çağına damgasını vuran kişilerden olmuştur.
Evrim kuramının gelişiminde ve kabulunde en az Charles Darwin kadar büyük bir rol oynamış, bugün evrim kuramını açıklarken kullanılan birçok terimi de ilk kez kullanan kişi, o olmuştur.