Hakkında Bilgi

Hakkında Bilgi,Ansiklopedik Bilgi

Tarih

Hiyeroglif Nedir,Özellikleri | Tarih,Arkeoloji Bilimi |

Hiyeroglif Nedir Hiyeroglif Yazısının Özellikleri Mısırlıların ana dillerindeki kelimeleri yazmak için kullandıkları işaretlerin her biri.

Hiyeroglif Nedir ve Hangi Uygarlık Bulmuştur

Hiyerogliflerin sayısı 700’den fazladır; ayrıca, çok çeşitli yaratık ve nesneleri gösteren sayısız değişik biçimleri de vardır; desenler, kazandıkları kesinlik ve değişmezliği hiç değilse anıt yazılarında muhafaza etmiştir.

Hiyeroglifler tarihin başlangıcından (M.ö. IV. bin) M.S. IV.yy.a kadar Mısır’da kullanıldı.

Champollion 1822’de bu yazıları okudu; Precis du Systeme Hierogliphique (Hiyeroglif Sistemi özeti) [1824] adlı eserinde «Karmaşık bir sistemdir, aynı metinde, aynı cümlede, aynı kelimede hem figüratif, hem sembolik, hem de fonetiktir» der.

Gerçekten de Mısır hiyeroglifleri ideografi ve fonetizm ilkelerini birleştirir.

Hiyeroglif Yazının Özellikleri Nelerdir

Bütün ilkel yazılar gibi kökü resim yazısında aranmalıdır: meselâ Mısırlılar güneşi bir yuvarlakla, öküz ve atmacayı hayvanın kendi resmi, dört ayaklı hayvan veya kuşla gösterirlerdi; gösterdiği şeye tekabül eden kelimeyi yazmak için kullanılan işarete işaret-kelime denir.

Bu usul, ancak az sayıda ve tamamen maddî veriler sağlar; işaretin kullanılışı, imgeyi yansıtan bu işaretin bağlandığı bileşik kavramlara yayıldı: meselâ güneş yuvarlağı «gündüz» kelimesini yazmada ve daha geniş olarak zamanla ilgili kavramları belirlemede kullanıldı, işaret – kelimeler ve belirleyiciler birer îdeogramdır.

Yavaş yavaş, işaretle onun içinde yer alan veya onun tarafından gösterilen nesne ve düşünceden başka bu nesne veya düşünceye tekabül eden kelimenin sesleri de anlatılmaya başlandı; böylece ideografik işaretler belirli bir fonetik değer kazandı.

Şu halde bunlar, ilk anlamları tanımlanarak kelimeye özgü ses veya sesleri belirtmek için kullanılabilirdi, ama bulmacalarda yapıldığı gibi düşünce veya nesnenin kendisi göz önünde tutulmazdı; bu durumda işaret bir fonogram olur; yalnız sesleri belirtir ve artık bir nesne veya biçimiyle ilişki halindeki bir düşünceyi anlatmaz.

Meselâ domuzlan böceğiyle aynı ünsüzleri taşıyan(kh + p + r) «olmak» fiilini yazmak için bir domuzlan resmi kullanılıyordu.

Asıl ünlüler yazılmıyor ve hiyeroglif sistem kelimelerin yalnız ünsüz iskeletini yazıyordu; yazdığı ünsüz sayısına göre işaretler üçlü (üç ünsüzden meydana gelen bileşim), ikili ve hattâ birli olabilirdi; bu sonuncu durumda işaretler alfabe harflerini müjdeleyen bir değer kazanır; ama eski mısır dilinde hiç bir zaman gerçek bir alfabe kullanılmadı.

İşaretler çeşitli biçimerde okunabildiğinden (çoksesli işaretler) ve bunlardan bazıları diğerleriyle aynı telaffuza sahip olduğundan (sesteş işaretler) okumada karışıklıklar veya tereddütler meydana gelebilir.

Bu yüzden işaret-kelime veya asıl fonogramlara telaffuzu belirleyen fonetik ekler ve anlamını niteleyen tanımlayıcılar eklenir; tanımlayıcıları gösteren resimler fonetik işaretlerle aynı listeden alınmıştır.

Aşağı devirde sistem güçleşti; işaretler yeni değerler kazandı ve «Ptolemaios» yazısına şekil oyunları sokuldu.

işlek yazıların (hiyeratik ve demotikos) tersine hiyeroglif yazısı özünden anıtsal olduğundan tapınak ve mezar yazıtlarına ayrılmıştı.

Genellikle, çizilen, oyulan ve resmedilen desenlere çok özen gösteriliyordu; desen ve kabartmanın detayları genellikle çeşitli özel renklerle canlandırılıyordu.

Hiyeroglifler, gerçek canlı ve nesnelerin gösterilmesinden meydana geliyorsa da yazı unsuru olan işaretin görevlerine uyarlanmıştı: meselâ yan cümlecikler, işaretin durumu gerçeğe uymayabilirdi; bazı yeni detaylar eklenir, bazı unsurlar ortadan kaldırılırdı.

Bundan başka, estetik ve sihirli dinî anlamlar hiyeroglif sistemini sürekli olarak etkiledi.

İşaretler, kareler içine yazılmaya imkân verecek şekilde mümkün olduğu kadar bağdaşık öbekler halinde sıralanırdı.

Nesnelerden olduğu kadar canlılar dünyasından da ömeksenen işaretlerin ayrıca özel bir hayatları olduğu kabul edilir, mezarlarda bu işaretlerden bazıları şekillerinin bozulmaması için parçalara ayrılırdı (yılanların uzun parçalara ayrılması, vücutlarından ayrılmış kuş başları).

Mısır bilimciler tarafından hiyeroglif yazılarının incelenmesi için saymacalı olarak kabul edilen kopya biçimi her kelimedeki bileştirici unsurları ortaya koymak amacını güder; meselâ okuma, işaretin yeri, tını ve ünlülerin nitelikleri göz önünde tutulmadan yalnız ünsüz iskeletine bakılarak yapılır: P+t+h+ tanrının tanımlayıcısı = Pth, tanrı Ptah.

Bir yanıt yazın