İbrahim Peygamber Kimdir,Hayatı | Biyografi |
İbrahim peygamber tarihi,İbrahim peygamberin babası,İbrahim peygamberin hayatı,İbrahim peygamber ne zaman yaşadı,İbrahim peygamber hakkında bilgi,İbrahim peygamber hayatı,İbrahim peygamber hangi dinin peygamberidir,İbrahim peygamber hangi tarihte yaşadı,İbrahim peygamber hangi dine mensuptur,İbrahim Peygamber Kimdir,Çocukluğunda girdiği puthahede putalan kırmış, kendisine kim kırdı diye soranlarda “En büyük put diğerlerini kırdı” cevabım vermiş.
“Putlar böyle bir şey yapamaz” diyenlere de “bu kadarcık bir şeyi bile yapamayanlara nasıl inanıyorsunuz” demiş.
İbrahim Peygamber Hayatı
Tanrı onu sınamak için kendisine oğlu Hz. İsmail’i kurban etmesini buyurmuş.
Bu buyruğu yerine getireceği sırada gökten çocuğun yerine kurban edilmek üzere bir koç indirilmiş Koç kurban etme geleneği bu olaydan kaynaklanır.
İlk olarak doksan dokuz yaşında sünnet olan da odur.
Hz. İbrahim’in çok yaşlı iken bir erkek çocuğununu olması da mucize sayılır.
Kur’an’ın tanıdığı yirmi dört peygamberden biridir.
Kendisine müslümanlann Suhuf dedikleri on sayfalık bir kitap verilmiştir. Müslümanlar, onun Nemrud tarafından ateşe atılıp yakıldığına inanırlar.
Tevrat’sa onun yüz yetmiş beş yaşmda eceliyle öldüğünü yazar.
Tanrı, onun yönetimindeki kavme Filistin’i vaadetmiş, bu yüzden Filistin’e arz-ı mev’ud (vaadedilmiş ülke) denir.
İbrâniler bu yüzden, İbrahimoğullan adıyla da anılırlar.
Kur’anın İslâm Peygamberi Hz. Muhammed’den sonra en çok sözünü ettiği, yahudi ve hıristiyan olmadığını, sâdece tek tanrıya bütün içtenliğiyle bağlanan bir kişi olduğunu bildirdiği ve övdüğü Peygamber Hz. İbrahim’dir.
Savaştığı tanrı tanımaz da Bâbü’in kurucusu Nemrud’dur.
Kur’anın Enbiya sûresinin 74. ve onu izleyen âyetlerinde şöyle denir: “O gün İbrahim, babası Azer’e şöyle demişti: Sen putları kendine tanrı mı ediniyorsun? Gerçekten görüyorum ki sen de ulusun da apaçık bir sapkınlık içindesiniz.
Böylece ibz İbrahim’e yerlerin ve göklerin hakaanlığını gösterdik, kesin bilgi edinsin diye.
Gecenin karanlığı çökünce İbrahim bir yıldız gördü, işte benim tanrım, dedi.
Yıldızın battığını görünce de, ben batan şeyleri sevmem dedi.
Sonra doğan ay’ı gördü, işte benim tanrım dedi. Onun da battığını görünce, doğrusu benim tanrım bana yol göstermezse yolumu şaşıracağım dedi.
Doğmakta olan güneşi görünce, işte benim tanrım dedi, çünkü bu hepsinden daha büyük.
Vaktâ ki güneş de battı, İbrahim: Ey ulusum dedi, gerçekten ben bütün eş koştuklarınızdan uzağım, ben yerleri ve gökleri yaratan tek bir Allah’ın kendisine yöneldim.
Ulusu onunla tartıştı.
İbrahim onlara: Benimle Tanrı üstüne tartışmak mı istiyorsunuz? dedi, oysa Allah’ımın yönelttiği doğru yoldayım, Allah her nesneyi bilgisiyle kaplamıştır.
O kimseler ki inan’ırlar ve inançlarını kıyıcılıkla bozmazlar, doğru yolu tutan ve güvene kavuşacak olan ancak onlardır.
İşte İbrahimi’e ulusu için verdiğimiz dayanaklar bunlardı”.
Son âyetteki inan (imân) deyiminin altını özellikle çizdik, çünkü daha Tanrf sından hiçbir vahiy almamış olan Hz. İbrahim bu ilk söylevinde dinin en temel koşulunu ortaya atmaktadır.
Yıldızın, ayın ve güneşin gelip geçici olduğunu görerek kendiliğinden kalıcı olana yöneliyor ve ona inanıyor.
Bu kalıcı olanı hiç görmemiştir ve görmeyecektir, fakat ona inanmak gerektiğini anlamış bulunmaktadır.
Bakara sûresinin 12. ve onu izleyen âyetleri şöyle der: “O gün biz İbrahim’i birtakım buyruklarla sınamıştık.
İbrahim de bunların tümünü yerine getirmişti.
Dedik ki: İşte seni insanlara önder yapıyorum.
İbrahim de: Bunu benim soyumdan geçek olanlara da esirgeme, demişti.
Bizim esirgeyiciliğimizden yararlanmayacak olanlar sadece kıyıcılardır, o gün Kabe’yi insanlar için bir toplantı ve güven yeri kılmıştık.
İbrahim’in katını da tapınak edinin, buyurmuştuk.
Sonra da İbrahim’le İsmail’e, Kabe’yi dolananlar ve onun içine girip secde edenler için Ev’imi temiz tutun demiştik.
O gün İbrahim şöyle demişti: Ey Tanrım, burayı korkusuz bir il yap, buralı olup da Sana inananları onun ürünlerinden azıklandır…
O gün İbrahim, İsmail’le birlikte Kabe’nin temellerini atarken şöyle diyorlardı: Ey bizim Yüce Allahımız, bizim bu yaptığımızı kabul et.
Bizi kendini Sana verenlerden kıl, bizden gelecek olanları da kendini Sana verenler topluluğu olarak da kendini Sana verenler topluluğu olarak yetiştir, bize tapma yolunu göster, bizim tövbemizi ona…
Kendini bilmeyenlerden başka kim İbrahim’in dininden yüz çevirebilirdi? Biz İbrahim’i yeryüzünde seçkin kılmıştık, bilin ki İbrahim öbür dünyada da kesinlikle iyiler arasında bulunacaktır.
İbrahim, oğullarına da böyle yapmalarını salık vermişti”.
Ali İmran sûresinin 65. ve onu izleyen âyetleri de şöyle der: “Ey kitap’lılar, İbrahim üstünde ne çekişip duruyorsunuz? Tevrat da, İncil de ancak ondan sonra bildirilmiştir.
İbrahim ne yahudidir, ne de hıristiyandır.
Ancak Allah’ı birleyicidir, kendini Allah’a verendir, Allah’a eş koşmayandır”.
Bu âyette tektanrı dininin temeli açıklanmaktadır: Allah’ı birlemek, kendini O’na vermek ve O’na eş koşmamak…
Bu temel zamanla bozulduğunda, Hz. Mûsâ gönderilmiş ve yahudilikle düzeltilmiş, yahudilik bozulduğundan Hz. İsâ gönderilmiş ve yahudilik hıristiyanlıkla düzeltilmiş, zamanla hu istiyanlık da bozulduğundan Hz. Muhammed gönderilmiş ve ilk ikisi İslâm diniyle (eşdeyişle: bu temel gerçeğin teslimiyle) düzeltilmiş ve din kurumu tamamlanmıştır.