Hakkında Bilgi

Hakkında Bilgi,Ansiklopedik Bilgi

Genel

İbranice Nedir,Tarihi,Kökeni,Edebiyatı | Tarih,Dil Bilimi |

İbranice
İbranice dünya çapında 9 milyondan fazla insan tarafından konuşulan ve İsrail’de 5 milyondan fazla kişinin konuşduğu bir dil.Tanaka’da İbranice adı belirtilmemesine rağmen, tarihsel olarak İsraillilerin ve atalarının dili olarak görülür.

İbranice Nedir Tarihi, Kökeni ,Edebiyatı İbranice dünya çapında 9 milyondan fazla insan tarafından konuşulan ve İsrail’de 5 milyondan fazla kişinin konuşduğu bir dil.Tanaka’da İbranice adı belirtilmemesine rağmen, tarihsel olarak İsraillilerin ve atalarının dili olarak görülür.

İbranicenin Tarihi

Fenike, moabit ve belki de ugarit diliyle birlikte ibranîce, kuzeybatı samî dillerinin «kenan» dalını meydana getirir.

Eski Ahit yazarları İbranîce-yi «kenan dili» (işaya) veya «yahudî dili» (Krallar, Ezra, Nehemya) terimleriyle belirtirlerdi.

İbranicenin Kökeni

Asıl ismi çok sonra (M.S. II.yy. da) Mişna’da ortaya çıktı, ibranîce, Kenaneli yerli halkının İsrailliler gelmeden önce kullanıldığı ağız’ın gelişmiş biçimidir.

Harran’dan gelen Terahlıların (İbrahim’in ailesi) bir aram lehçesi konuştukları sanılır; daha sonra bu lehçeyi bırakarak yerli dili benimsediler.

Yerli halkın medeniyet bakımından daha yüksek seviyede olması ve kenan diliyle Aramcanm yakın akrabalığı bu görüşü kuvvetlendirir.

İbranî dili tarihinde dört dönem görülür: Kutsal Kitap ibranîcesi; Mişna İbranîcesi ; Yeni İbranîce ve Modern İbranîce.

Kutsal Kitap İbranîcesi, Musevîlerin din kitabını meydana getiren eserlerin (Çok azı hariç) yazıldığı dildir.

Apokalipsis kitaplarıyla kilisece tanınmayan kutsal kitapların bir kısmının da İbranîce yazıldığı sanılır;, ama, Siraş’ınki (orijinal parçası 1897’de bulundu) dışında, bu kitapların yalnız tercümeleri ele geçmiştir.

Bu metinler M.ö. X.-II. yy. arasında yazılmıştır.

Eski anıt yazıları kutsal kitaplar dışında birkaç ibranîce eserin günümüze kadar gelmesini sağlamıştır.

1947’den itibaren Yahuda çölündeki Aynı Feşha mağarasında aramca ve özellikle ibranîce çok önemli metinler bulundu (Lût Gölü elyazmalari).

İlkel sadelik Kutsal Kitap İbranîcesinin özelliğidir.

İbranî ünsüz sistemi ilkel samî ünsüz sisteminin sadeleştirilmiş bir biçimidir. b,g,d,k,p,t’nin bazen sert, bazen sürtüşmeli olmak üzere iki telaffuz şekli Yardır, gırtlaksılar sayıca azalmıştır, ama farklılıklarını kesinlikle korur.

Ortak samî dili ilkel ünlü sistemindeki üç tını farklılaşarak uzun, kısa ve orta ünlüleri kapsayan yedi değişik biçime dönüştü.

Kutsal Kitap’ın kelime hâzinesinde, 500 kadar köke dayanılarak yapılmış 5 500’den biraz fazla kelime vardır.

İbranîceye esaret devrine (M. ö. 586) kadar mısır veya hint dilinden aktarılan birkaç teknik terim dışında yabancı kelime girmedi.

İbranîce, birbirinden iyice ayrılmış bir nesir diliyle bir nazım diline sahiptir.

Nazım dilinin kelime hâzinesi eski terimleri, günlük kullanımda artık yeri olmayan gramer biçimlerini ve bazı kelimelere yüklenen özel anlamları korur.

İbranicenin Özellikleri

Kutsal Kitap «nazmı», fıkrayı meydana getiren iki veya üç mısra arasındaki paralelliğe dayanır ve aynı düşünceyi özdeş veya zıt iki biçimde anlatır.

Belirli sayıdaki vurgulu heceler veya kuvvetli zamanlar aracılığıyla yaratılan bir ritim, bu «düşünce kafiye»sinin temelidir.

Kinah ritminin özelliği uzun bir mısra ile daha kısa bir mısranın art arda gelmesidir.

Kâhinlerin üslûbu, paralellik ve uzun cümleler bakımından daha hürdür.

Bütün samî dilleri gibi İbranîcede de kelimeler, üç ünsüzden meydana gelen fiil köklerinden doğar.

Kökün temel anlamını yalnız başına bu üç temel ünsüz verir; ünlüler yalnız ikinci derecedeki ayrıntıları belirtir.

İsimler, kökün başına (önoluşturucu ünsüzler) veya sonuna (sonoluşturucu ünsüzler) eklenen ünsüzlerle türetilir.

İbranîce, bileşik terimler kurmaya yanaşmaz: basit bir köke önek takılmasıyla veya iki kökün birleşmesiyle elde edilen fiillere İbranîcede rastlanmaz.

Akkadca, ugarit dili ve günümüzde Yazı Arapçasında bulunan orta samî dilinin isim çekimi İbranîcede hemen hemen koybolmuştur.

Ama İbranîcedeki birçok cins ismin telaffuz veya biçimleri ünlü veya ünsüzlerinin niteliklerine, sayılarına, görevlerine, iyelik soneklerinin eklenmesine göre farklılaşır.

İbranîcede cins isimlerde iki cinslik ve üç çoğul biçimi vardır: çifter çifter bulunan nesneler ikil haldedir.

İbranî fiili, prensipte, anlatılanın temel düşünce (hafif veya kal ismi verilen biçim) veya özel bazı ayrıntılar (ağır veya geliştirilmiş biçim) belirtmesine göre kökün aldığı yedi biçimden meydana gelir.

Bu yedi biçimden her birinin iki zamanlı bir bildirme kipi vardır.

İkisi dışında bütün biçimlerin istek bildiren bir kipi kullanılır: ikinci şahıs için bir dilek kipi, birinci şahıs için özendirici, üçüncü şahıs için ise buyurucu kip.

Kal’ın dört fiilimsi ismi vardır: mutlak mastar ve yapılan mastar, etken ortaç ve edilgen ortaç.

İbranîce olayı tarih sırası bakımından (geçmiş zaman, şimdiki zaman, gelecek zaman) değil olayın tamamlanmış (perfectum) veya tamamlanmamış oluşuna göre ele alır.

Şahıslar önoluşturucularla, zamir veya da iyelik zamiri değerine sahip unsurların kalıntıları olan çekim ekleriyle belirtilir, üçüncü şahısta İbranîcenin her cinslik için farklı bir biçimi vardır.

Bütün fiiller sonek biçiminde zamirler alabilir: bu zamirler perfectum, imperfectum ve etken ortaçta daima nesne, mastar ve edilgen ortaçta ise nesne veya özne olur.

İbranîce cümle, çeşitli değerler alan, bağlaçla birbirine bağlanan, genellikle kısa cümleciklerinden meydana gelir: yapı, kelimelerin cümledeki yerinden çok sonlarındaki eklere dayanır.

İbranîce, yalnız ünsüzleri belirten ve eski Byblos döneminde fenike alfabesinden örneksenen yirmi iki işaretlik bir alfabeyle yazılır.

Bu alfabenin, M.ö. I.yy.ın ortasına kadar kullanılan ilk biçimine ibranî-fenike veya eski İbranî alfabesi adı verilir.

Eski İbranî alfabesi yerini daha sonra aram işlek yazısından türeyen kare yazıya bıraktı, ünlüler, çok daha sonra M.S. VI. ve VII. yy.da ortaya atılan çeşitli sistemlere göre (Filistin, Babil, Tiberius sistemleri) yazılmaya başlandı ve sonunda Tiberius sistemi hâkim geldi.

Babil ülkesinden sürülmeyi takip eden dönemden başlayarak, daha Samiriye’nin fethinden hemen sonra Celile’de üstünlük sağlamış olan Aramcanın etkisi yayılmya devam etti.

Yavaş yavaş Yahudiye’ye kadar girdi.

Aramcanın etkisi dışında Kutsal Kitap lbranîcesini Farsçadan aktarılan terimleri daha kolay benimsedi ve halk dilini daha yaygın olarak kabul etti.

Sürülme öncesi devrin ürünlerini dil ve tür ilişkileri bakımından bilinçli olarak örnekseyen edebiyatın tutuculuğuna rağmen bu özellik, doğmakta olan Mişna lbranîcesinin edebiyat dili haline geldiğini gösterir.

Mişna ibranîcesi, M.ö. IV. yy.dan beri günlük dil olarak kullanılmaktaydı.

İbranîcenin Aramca karşısında hızla silindiğini sanmak yanlış olur.

Yüzyıllar boyunca Yahudiye halkı iki dil kullandı.

Halk günlük ihtiyaçları için ayırım yapmadan Aramca veya İbranîce konuştu, ama okul ve sinagogda yalnız İbranîce kullanılıyordu.

Bununla birlikte, Doğu Celile, Mavera-i Ürdün ve Suriye Musevîlerinin dağılması yüzünden İbranîce konuşanların sayısı yavaş yavaş azaldı.

  İbrani Edebiyatı

İncil’in dünya edebiyatındaki yeri çok önemlidir; bu yüzden bu Kitab’ı yalnız eski İbranî edebiyatına mal etmek doğru olmayabilir.

Kitabın tam bir incelemesini yapma gereğini duymadan, musevî «kutsal» kitabının yavaş yavaş oluştuğu ve sonunda kutsal bir antoloji meydana getirdiğini hatırlamak yeterlidir; din dışı yazılar, öğretiye uygun düşmeyen dinî yazılar, aşağı dönemin düzmece yazıları bu antolojiden çıkarılmıştır.

Musevî Incili’nin Eski Ahit adı altında hıristiyan kilisesi tarafından kabul edilmesi bu düzmece yazıların bir kısmını kurtarma imkânı verdi; bugün, ele geçen yazılar, Helenistik devir ve Roma devrinin ilk yıllarında musevî edebiyatımn (İbranîce veya doğrudan doğruya Yunanca) ne kadar zengin olduğunu açıkça gösterir.

Yaklaşık olarak M.ö. 150 ile M.S. 150 arasında yazılan, kilise tarafından tanınmayan kitaplar, bazı doğu kiliseleri tarafından korunmuştur.

Nihayet, 1947 ve 1952’de Lût gölü çevresinde meydana çıkarılan ibranîce el yazmaları eski İbranî edebiyatının temelini zenginleştirdi.

Bu sonuncu durumda, musevî İncil kitapları veya önceden bilinen kilisenin tanımadığı kitapların yanı sıra Essen sekti yazarlarınca kaleme alındığı sanılır; bu eserlerde tarihî telmihler ve öğreti buyrukları biraradadır.

M.S. 70’te ikinci Kudüs mabedinin Titus tarafından tahrip edilmesinden sonra İbranî edebiyatı değişmeye başladı.

Tek merkez olan Filistin’in yerine birçok merkez (Roma, Antakya, İskenderiye, Atina v.b.) doğdu.

Eskiden yalnız ticaretle uğraşan bu şehirler aynı zamanda birer edebiyat merkezi haline gelmeye başladı.

Vespasianus’un hizmetine giren musevî Flavius Josephus (M.S. I. yy.), Musevîlerin Savaşı adlı eserini İbranîceden Yunancaya tercüme etti.

I. yy.ın sonunda tamamen başka bir yönde İskenderiye’li musevî Philon Blaton’un verdiği örnekten yararlanarak Incil’in alegorik yormunu yapmaya çalıştı.

Bu teşebbüs tek kalmıştır, özellikle İncil metinlerinin ve Talmud ile ele alınan musevî hayatının birarada incelenmesi çok daha önemlidir; Talmud, birçok yüzyılı kapsayan geniş bir eserdir; sözlü bir geleneği (Haggadd) yazılı hale getirir ve bir Incil açıklamasını (halaşah) kapsar.

Hillet devrinden itibaren (M.ö. 70-M.S. 10) talmud’cu okullar çoğaldı ve M.S. II. yy.ın sonuna doğru Mişna’da biraraya getirilen açımlamalarını iki yüzyıl boyunca karşıtlaştırdı.

Yahudiye’de meydana gelen bu gruplaşma Rabbi Yahudi Hanassi (135-217) sayesinde oldu.

Aynı dönemde, Babil ülkesinde Rabbi Hiya aynı işi Toseftah isimli kitapta toplayarak yaptı.

Bu iki benzer Yahudiye ve Babil merkezi IV. yy.da Mişna’nın açıklaması Gemara’yı yarattı ve böylece Talmud tamamlanmış oldu.

Yalnız, Yahudiye 350’ye, Babil’inki ise 500’e doğru tamamlandı.

Bundan sonra, Talmud’un bütünüyle yorumlanması dönemi başlar; hayal gücü oldukça zengin birkaç yazarın sivrildiği bu dönem XII. yy .a kadar sürdü.

Bu dönem yazarları arasında, özellikle, açımlayıcı ve gramerci, şair ve filozof olan ve Incil’i Arapçaya tercüme eden Babilli Saadia ben Yosef (882-942) sayılabilir.

Bütün Ortaçağ boyunca musevî edebiyatı türleri ve merkezleri çoğaldı ve özellikle Kayrevan’da talmud’cu Hananel ben Huşiel (950-1050), Ha-Nagid adı verilen Granada kralının veziri şair Samuel lbni Nagdila (993-1055) tarafından temsil edildi; Ispanya’da ise temsilciliği lbni Cebron (1020-1070) denen şair ve filozof Salomon lbni Cebron ve gramerci Musa lbni Gikatilla (XI. yy.) yaptı.

Fas’ta gramerci Hayyun Yuda ben David (XI. yy.) İbranîcenin canlandırıcısı olarak tanındı; Hayyun Yuda ben David, bir Vurgular Kitabi ve bir de Noktalama Kitabı yazdı.

Gene Ispanya’da, 1080’de musevî şairlerinin en büyüklerinden biri doğdu: Juda ben Samuel Halevi, Hem İbranîce hem de Arapça yazan Juda ben Samuel Halevi’nin 1140’ta Kudüs’te öldüğü sanılır.

Tarihçi, ahlâkçı, mütercim ve birçok başka yazar hızla gelişmekte olan İbranî edebiyatına katkılarda bulundu.

Bundan başka yarı gizli olarak XI. yy.dan beri süren yeni bir içrek uslamlama tarzı bu dönemde gelişti: Kabala.

Kutsal kitaplar açımlayıcısı en ünlü Kabala’Cilardan biri portekizli Isaac Abravanel’dir (1437-1509).

Ayrıca tamamen başka bir türde İbranî edebiyatına sone’yi sokan şair «Roma’lı Emmanuel» adıyla da bilinen Emmanuel ben Salomon da (1270-1330) sayılabilir.

Rönesans, İbranî edebiyatının bütünüyle dinî konuları bir yana bırakarak modern bir edebiyat olması, İtalyan şairi Moşe Hayyim Luzzatto’nun (1707-1747) 1743’te ibranîce yayınlanan şiiriyle gerçekleşebildi.

Bununla birlikte, ibranîce edebiyata paralel olarak yiddişçe bir edebiyat gelişti.

Yiddişçe Ortaçağda kadınlar için yazılmış dinî yazılara ayrılmışken XVI.yy.da yazar Elizah Bochar (1466-1548)sayesinde gerçek bir dil oldu.

Bir yanıt yazın