İkinci Anzavur Ayaklanması | Kurtuluş Savaşı Tarihi |
İkinci Anzavur Ayaklanması,O zamana kadar Biga’da milli kuvvetler adına Kara Ahmet adında biri’ çalışmalar yapmış, aynı zamanda ilçenin güvenliği için çalışmalarda bulunmuştu.
Fakat bu birliğin birçok kötülüklerin yapılmasında rolü olmuştu.
İkinci Anzavur Ayaklanması – Kani Bey
Halk arasındaki anlaşmazlıkları çözüyor biçiminde görünüyor, ancak önce çıkarını düşünüyordu.
Hamdi Bey, işte bu şartlar içinde Biga’ya gelmişti. Kısa zamanda kendisini halka sevdirdi.
Etrafına topladığı vatansever kimselerle milliyetçi bir grup oluşturmuştu.
Daha fazla güven verebilmek için, ilçe halkına karşı zararlı çalışmalarını gördüğü Kara Ahmed çetesine karşı bir baskın düzenledi.
Kara Ahmed’i ve 10 kadar adamını yakalattı.
Bunları Biga Cezaevi’ne hapsettirdi.
Bunun üzerine çetenin diğer adamları da birer birer Biga’da ayrılarak köylerine dağıldılar.
Hamdi Bey, serbest kalınca daha uygun çalışmalar yapmaya başladı.
Akbaş’tan getirdiği silâhlarla Balıkesir Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’ne bağlı büyük bir kuvvet oluşturmak istiyordu.
Askerlik Şubesi başkanlığının yardımıyla 500 kadar genç toplandı.
Bandırma’daki XIV. Kolordu komutanlığının tamimi ile bu 500 kişi, Biga’daki 190. Alay’ın I. taburu emrine verildi.
Kolordu bu tabura bazı subaylar da atadı. Ayrıca Gönen’de bulunan 190.
Alay’ın I. taburundan da bir birlik gönderildi.
Hamdi Bey’in hazırladığı bu plan, bu aşamaya kadar çok iyi bir şekilde uygulandı.
Fakat bundan sonra kuvvetler çoğalıyor, bununla beraber masraflar, giderler de çoğalıyordu.
Hamdi Bey çaresiz kalınca bu parayı halktan toplamayı düşündü. Halk da bu tür para toplanmasından bıkmıştı.
Bir yandan da silâh alınıyordu. Özellikle Biga
Pomakları para toplanmasına ve silâh alınmasına karşı idiler.
Bunun için de Hamdi Bey’e de karşı çıktılar. Kendilerinden^ olan Kara Ahmed’in hapsedilmesi de onları gocundurmuştu.
Olumsuz propaganda yaparak, kırgınlıkları arttırmaya başladılar.
Daha önce kaçıp, saklanmış Pomak çeteler, bu durumdan yararlanmak için İngilizlerle gizliden gizliye temasa geçtiler.
Bu yörelerde saklanmakta olan Ahmed Anzavur da ortaya çıkarak Çerkez köylerini dolaşmaya başladı.
Dolaştığı yerlerde Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti mensuplarını karalıyor, milli kuvvetleri kötülüyordu.
Bu karışık durumdan yararlanan iki eski çete mensubu Şah İsmail ve Pomak çetelerden Gavur İmam etraflarına topladıkları 200 kadar silâhlı, 1000 kadar silâhsız insanla ilçeye saldırdılar.
İlçede 190. Alay’ının II. taburu bulunuyordu. Bu erlerin çoğu Pomak’tı.
Eğitim ve disiplin yönünden çok eksiği bulunuyordu.
Bu durumuyla taburdan bir şey beklemenin anlamı yoktu.
Pomaklar karşı tarafdan bir tepki gelemeyeceğini anladıklarından Gavur İmam yönetiminde Biga’ya girdiler.
Asilerin ilçeye girdiğini gören Hamdi Bey’in yakın arkadaşı Kâni Bey, Biga Cezaevi’ne giderek tutuklu bulunan elebaşı Kara Ahmed ve arkadaşlarını, daha önceden cezaevi kapısına yerleştirdiği makineli tüfekle öldürttü.
İkinci Anzavur Ayaklanması – Kani Bey
Biga ilçesini eie geçiren Pomakların, bu halini duyan Ahmed Anzavur, Biga’ya gelerek hükümet konağına yerleşti ve oradan ilçenin yönetimini yapmaya başladı (17 Şubat 1920).
Kara Ahmed’in öcünü almak isteyen Pomaklar, Kani Bey’in saklandığı evi bulmuşlardı.
Bir Rum’un evinin ikinci katında saklanmıştı.
Kani Bey evinin penceresinden, balkonundan kendisini çok iyi savundu ise de çok sayıda çetenin karşısında fazla bir şey yapamadı.
Zaten cephanesi de bitmişti. Asilerin kurşunlarıyla vücudu delik deşik edildi.
Vatan ve milletini seven bu güzide insanın bu şekilde öldürülmesi yanında Pomaklar, hiçbir suçu olmayan jandarma yüzbaşısı İsmail Hakkı ile koğuşta hasta yatan üç eri de şehit ettiler.
Asiler 18 Şubat 1920 günü de ilçe içinde aramalarını sürdürdüler.
Bugün de Hamdi Bey’in yanında çalışan İnebolulu Üsteğmen Rıza Bey’le, Teğmen Besim’i bulmuşlardı.
Hükümet binasına getirip elbiselerini soydular.
Vücudunu hedef gibi alıp, bıçak darbeleriyle şehit ettiler.
Teğmeni de öldürecekleri sırada nüfuzlu bir Çerkez’in araya girmesiyle öldürmekten vazgeçtiler.
Asilerin Biga’da bulundukları günlerde Karabiga’da bulunan dağ topçu taburunun topları Biga’ya getirilmişti.
Topçu Tabur komutanı Binbaşı Kâzım, baskın üzerine ortadan kaybolmuş, toplar da asilerin eline geçmişti. v-
İkinci Anzavur Ayaklanması – Vatansever insan Hamdi Bey’in Şehit Olması
(18 Şubat 1920) Hamdi Bey, asilerin Biga’ya girdikleri gün, yalnız kalınca, ata binerek Akbaş’tan kaçırılan silâh ve cephanelerin depo edildiği Yenice yönüne hareket etti.
Yenice’de Dramalı Rıza Bey komutasında Biga’daki 190. Alay’ın ikinci taburunun bir bölüm eri vardı.
Bunlar cephanelikte muhafız olarak bulunuyordu.
Hamdi Bey’in kaygısı, asilerin burasını ele geçirmesiydi.
Buna engel olabilmek için, hiç durmaksızın on saat mesafedeki Agunya (Hamdibey) bucağının Eminoba Köyü’ne ulaşmak istedi.
Oraya çok yorgan geldi. Kendisinin ve atının karnını doyurmak ve biraz da dinlenmek için köyün okuluna girdi. Kötü bir raslantı olarak köyün korucusu ve kâhyası kendisini tanımışlardı.
Okula bir baskın düzenleyerek Hamdi Bey’i yakaladılar. Ellerini bağlayarak Biga’ya yürüterek götürdüler.
Hamdi Bey bu yürüyüşü yaparken yanındakilere iyi bir şey yapmadıklarını, düşmana hizmet eden asilere karşı olmaları gerektiğini söyledi durdu.
Ancak etrafındakiler, gözü dönmüş yobazlardı.
Hamdi Bey’i Biga yakınlarında bir değirmende şehit ettiler.
Cenazesini bir arabaya koyarak Biga’ya götürdüler.
Aynı zamanda Kani Bey’in, Hamdi Bey’in ve Üsteğmen Ali Rıza’nın cesetleri, belediye bahçesinin ortasında atılı kaldı.
Bu şehitlerin cesetleri o gün oraya gelmiş iki İngiliz subayına da gösterildi.
Şah İsmail, bu İngiliz subaylarıyla önce Karabiga’ya oradan da İngiliz savaş gemisine binerek Çanakkale’e gittiler.
Biga’ya dönüşünde beraberinde yedi torba içinde 5000 İngiliz Altını getirmişti.
İkinci Anzavur Ayaklanması – Asilerin Yenice Silah Deposuna Saldırıları
(17 Şubat – 21 Şubat 1920) 17 Şubat günü Biga hükümet binasına giren ve oradan ilçeyi yöneten Ahmed anzavur, Biga’dan ayrılarak Yenice’ye geldi.
Yenice’de hiçbir şeyden habersiz ve az bir kuvvetle duran Muhafız komutanı Dramalı Rıza Bey bulunuyordu. Dramalı Rıza Bey, cesur bir insandı.
Silâh ve cephaneler asilerin eline geçmesin diye, asilere karşı direnişe geçti. Asileri geri püskürttü.
Ancak Ahmed Anzavur 500 silâhlı daha getirtti.
Yenice’yi kuşattı. 21 Şubat 1920 günü öğle saatlerinde 800 kadar asi, Yenice’ye saldırdı ve köye girdi.
Buradaki muhafızlar Agunya’ya çekilmek zorunda bırakıldı.
Çekilmeden önce Rıza Bey, silâh ve cephaneler asilerin eline geçmesin diye cephaneliği havaya uçurdu. Bu çarpışmalarda asiler, ellerine geçirdikleri iki dağ obüsünü de kullanmışlardı.
Bu olaylar üzerine Çanakkale’deki XIV. Kolordu komutanı, Çanakkale’deki jandarma taburunun duruma el koymasını istedi.
Fakat kolordunun bu isteği, İstanbul Hükûmeti tarafından yerine getirilmedi.
Hükümet taburun bulunduğu yerde kalmasını istemişti.
Aslında İstanbul Hükümeti, bu ayaklanmayı destekliyordu.
Bunun için de özellikle Ahmed Anzavur çetesine katılmak üzere İstanbul’dan birçok subay ve para gönderiliyordu, ingilizlerin de yardımı küçümsenecek bir oranda değildi.
Biga ayaklanması hakkında XIV. Kolorduya gelen ilk haber, Gönen kaymakamının Biga telgrafhanesinden alarak gönderdiği mesajdı.
Kolordu komutanı bu haber üzerine 56. Tümen’in 172. Alay’ına emir vererek 100 piyade eri ile 4 makineli tüfeği arabalara bindirerek Bandırma’ya göndermesini bildirdi.
Alay komutanı bu kuvvetleri ancak dört gün sonra yola çıkarabildi.
Yola çıkan birliğin ne cephanesi, ne yiyeceği vardı.
Bu arada Ahmed Anzavur’un birinci ayaklanmasında görev yapmış olan Yarbay Rahmi komutasındaki 174. Alay da 191 piyade, 25 süvari ve 28 makineli tüfek eri ile Karacabey’e geldi.
Ayrıca Balıkesir’deki 61. Tümen ve Balıkesir Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nce hazırlanan 1500 atlı ve piyade ile iki top, dokuz makineli tüfekten ibarettir.
Bunlar“Takip Birliği” adı ile süvari Yarbay Süleyman Sabri komutasında 29 Şubat 1920 sabahı Pazarköy’de harekete hazır duruma getirildi.
Bu kuvvetten 300 süvari, 200 piyadelik bir birlik, daha önce 29 Şubat 1920 günü Gönen yönünde ilerlemek ve geceyi Adayatak, Ortaoba köylerinde geçirme emrini aldı.
174. Alay Komutanı Yarbay Rahmi birliklerinin bir bölümü 28 Şubat 1920’den itibaren Karacabey’deagelerek Gönen’in batı sırtlarma mevzilendi.
Yarbay Süleyman birlikleri de 2 Mart 1920 günü, bütün kuvvetleriyle Gönen’e geldi.
Bu birlik Gönen’e gelirken ilçenin hemen güneyinde bulunan Hacı veli obası, Üçpınar köylerinden ateş açıldı.
Burada kısa süreli bir çatışma oldu ve asilerden biri öldü ve birkaçı da tutsak oldu.
Diğerleri kaçtılar. 2 Mart 1920.günü Ahmed Anzavur ve Gavur İmam kuvvetleri, Gündoğan-Babayaka- Hasanbey-Karalar çiftliği, Bakırlı sırtlarını tutmuştu.
Önce iki taraf arasında karşılıklı ateş düellosu yapıldı.
Babayaka’nın 5 kilometre kadar doğusundaki mevzie sokulan 105 mm.lik bir obüs ile Yortan köyüne ve sonra da askeri depo ve civarındaki köylere ateş açıldı.
Bu atışlarla üç ev yıkılmış, bir kadın, birkaç hayvan ölmüştü.
Yapılan araştırmada asilerin kuvveti 500 kadar piyade, 150 kadar süvari idi.
Hareketin başladığı 4 Mart 1920 günü Biga’da bir “Öğüt kurulu” bulunuyor, halka öğüt veriyordu.
Ancak bunlar olumsuz ve etkisizdi.
3 Mart 1920 günü Bandırma’daki XIV. Kolordu Komutanı Yusuz İzzed Paşa, III. ve XV. kolordulara gönderdiği bir şifrede ‘Biga olayının Ahmet Anzavur meselesi ile ilgisi olmadığını, Kara Ahmed çetesinin vurulması yüzünden hiddetlenen ve ayaklanan bir bölüm Bigalının Anzavur’un hain emellerini anladığı için, onu ilçeden attıklarını’ bildiriyordu.
Ahmed Anzavur 100 kadar adamıyla Keçidere Köyü’nde idi.
Şah İsmail ise, güçlenmiş kuvvet getirmek için Anzavur tarafından Biga’ya gönderilmişti.
5 Mart 1920 günü bir İngiliz savaş gemisi Bandırma’ya gelmiş, limana demir atmıştı.
İngilizler bu gemiyi göndermekle milli kuvvetleri korkutmak istemişlerdi.
Ahmed Anzavur’un da İngiliz gemisiyle ilişkisi olduğu da anlaşılmıştı.
Aynı gün Sarıköy’e doğru birlik harekete geçmiş, köydeki asiler önce köyün doğu sırtlarına yerleşmiş, oradan da Çakıroba’ya doğru kaçmışlardı.
Çarpışma köy içinde olmuş, köy evleri harap olmuştu.
İkinci Anzavur Ayaklanması – Gavur İmam’ın Sıkıştırması
3 Mart 1920’de Ahmed Anzavur’un yaveri Canpolat Hasan ile Keçidere Köyü’nden iki kişi tutuklu olarak Gönen’e gönderilirken, yolda muhafızlara saldırdıklarından öldürülmüşlerdi.
12/13 Mart 1920 gecesi, Biga’da bulunan Çanakkale Jandarma Tabur Komutanı Binbaşı Ali Rıza, XIV. Kolordu komutanına çektiği bir telgrafta “Ahmed Anzavur’un bugünlerde Biga’ya saldırı yapacağını, kendisinin silâhlı karşı koyma sorumlulu ğunu üzerine almak istemediğini, elindeki kuvvetle ilçeden geriye çekileceğini bildirmişti.
Aynı gece gönderdiği ikinci telgrafta: “Milli hükümete bağlı kalacaklarını bildirerek dağılan ve köylerine dönen halkın, Ahmed Anzavur ve Gavur imam’ın sıkıştırmalarıyla Biga’nın güneybatısında ve o civar köylerde toplanıp bu gece ya da yarın ilçeye girme ihtimali vardır.
Takip Birliği komutanından acele kuvvet istendi.
Fakat Takip kuvvetleri komutanı, topçu ile hareket olunacağından ancak yarından sonra istenen kuvvetin yola çıkarılacağını bildiriyor.
Yarın öğleye kadar 300-500 kişilik bir kuvvet gönderilmezse, hepimiz mahvolacağız.
İlçe halkı kasabayı terk için hazırlanıyor,” demiş ve yardımı yeniden istemişti.
Biga’ya Saldırı Yine aynı gece Biga Askerlik Şubesi Başkanı, kolorduya:
“Ahmed Anzavur yeniden Biga’ya saldıracağını ilân ettiği için, bütün subayların ve ailelerinin bu gece Karabiga üzerinden Mürefte’ye çekileceğini bildirmişti.
Kolordu komutanı, Biga üzerine yürümeyi geç de olsa (13 Mart 1920) kabul etmiş, 10 günden fazla süre Gönen ve yöresinde boş olarak durmakta olan Takip Birliği’ne bu hususta gereken emri vermiş bulunuyordu.
Yarbay Rahmi kuvvetleriyle güçlendirilen Takip Birliği’nin Biga’ya doğru hareketi 14 Martta başladı.
15 Mart 1920 günü öğleden sonra Maksudiye’ye gelindi.
Aynı gün Biga’ya hareket edildi. İdriskoru Tevfikiye dolaylarına gelindiği zaman, Biga’nın doğusundaki Yenice Köyü’nden asilerin üzerine ateş açıldı.
Saldırı için Biga’ya girme emri verildi.
Önce Yenice Köyü sırtları tutuldu, ilçenin yanındaki köprüde bir bölük ve iki makineli tüfek saldırıyı sürdürdü.
Birliğin büyük bölümü Biga’ya yanaştı.
Bir bölüm milli kuvvetler Biga’ya hiçbir direniş görmeden girdiler. Asiler ilçeye girmeye başlayan birlikler üzerine ateş açtılar.
Bunun üzerine birlik ileri yürüyüşünü durdurdu ve azıcık da geri çekildi.
Biga’da yiyecek bulmanın güçlüğünü bilen Takip kuvvetleri 15/16 Mart 1920 gecesini İdriskoru yakınlarında geçirdi.
Ertesi gün asiler, birliğin etrafındaki tepeleri tuttular ve güneş batarken her yandan ateşe başladılar.
17 Mart sabahı 60 kişilik bir asi birliği Şakir bey Çiftliği’ne yürüdü.
Sağ tarafı çevirmek istiyordu, bunda başarılı olmadı, dağıldı.
Bu sabah Hafız Emin Bey, (Soma Milis Alayı komutanı) 100 kadar süvari ve piyadeden kurulu bir kuvvet ile Yarbay Süleyman Sabri’nin emrine girmişti.
Bu kuvvetten 40 kadar atlı Yenice ve doğusundaki sırtlara saldırmış, asileri geriye sürmüş, akşam olunca emniyet bakımından geri çekilmişti.
17 Martta birlik her yandan sarılmış olduğundan yiyecek temin edememişti.
Bunun için birlik yaptığı çarpışmalarda hep Biga’ya girme çabası göstermiş, bunda başarılı olamamıştı.
18 Mart sabahı birlik geri çekilmeye başlamıştı.
Dimetoka’nın kuzeydoğusundaki sırtlara kadar sesizce çekilme sürmüş, Yarbay Rahmi’nin yük arabalarından bazıları çamura saplandığından, orada bırakılmıştı.
Dimetoka sırtlarından sonra 15 kişilik bir süvari birliği, kuvvetlerin gerisini emniyete almıştı.
Kuvvetlere bir gün önce katılmış olan Soma Milli Alay komutanı Hafız Emin Bey, 15 arkadaşı ile birliğin en önünde giderken, önlerine ansızın çıkar dört asinin açtığı ateş sonucu şehit olmuştu.
Asiler Emin Bey’e ve yanındakilere teslim olmalarını, Anzavur Ahmed Bey’in emrinin böyle olduğunu söylediler.
Emin Bey’in arkadaşları kılıçlarını çekerek asilerin diğerini de serbest bırakmışlardı.
Köylüler, ileri yürüyüşteki kuvvetleri iyi karşılamışlar, dönüşte ise, hepsi asilere katılmışlardı.
Bunlar içinde en bağlı olarak bilinen Dimetoka köylüleri 30 silâhlı, ile birlikte Anzavur’a yardım etmişlerdi.
Asiler inatla savaşıyordu ve cephaneleri de pek boldu.
Asilerin kuvveti 1500 kadar tahmin ediliyordu.
Takip Birliği’nin komutanı Yarbay Süleyman Sabri, Gönen’e çekildikten sonra, XIV. kolorduya, bu harekâtta uğradığı güçlüklerden yakınmış, asker ve hayvanların aç olduklarını bildirmişti.
Nisan 1920’nin başında, Sait Paşa başkanlığında Albay Mirza ve Emekli Binbaşı Hüseyin’den kurulu bir öğüt heyeti, İstanbul hükümetinin emri ile Biga’ya gönderildi.
XIV. Kolordu komutanı Yusuf İzzed Paşa bu kurul içinde bulunan Emekli albay Mirza ile Emekli Binbaşı Hüseyin’in aslında ayaklanmanın kışkırtıcıları olduğunu, Harbiye Nezâreti’ne bildirdi.
Bunun üzerine 3 Nisan 1920 günü Şehzade Cemalettin başkanlığında Bandırma yargıcı Mehmet Nuri, eşraftan Hafız Mustafa, Bandırma Büyük Camii Hatibi Mehmet, eski Bandırma Belediye Başkanı Hasan Vehbi’den oluşan öğüt heyeti, Biga’ya gönderildi.
Fakat bu gibi hareketlerden bir sonuç alınamı-yordu.
Yarbay Rahmi ise, Gönen’de kalmak istemediğini, birliğinin noksanlarının giderilmesi için Bursa’ya gitmek istediğini kolorduya önermiş Takip Kuvvetleri komutanı Yarbay Sabri’nin yönetimsizliği yüzünden oluşan düzensizliğin sorumluluğunu kabul edemeyeceğini bildirmişti.
56. Tümen komutanı bunu desteklemiş, kolordu komutanı bu öneriyi kabul etmemişti.
Bu olay üzerine Yarbay Rahmi, asilerin karşısında yalnız olarak bırakılmıştı.
Asiler sürekli olarak Takip birliklerini rahatsız ediyordu.Yarbay Rahmi, 2 Nisan 1920 günü Gündoğan’a bir keşif çıkarmış, bu keşif koluna halktan oluşan kuvvetler tarafından (60-70 kişi) ateş açılmıştı.
Aynı gece Bandırma’daki kolordu ile telefon görüşmesi yapan Yarbay Rahmi; “Bu gece asilerin Gönen’e saldıracaklarını ve erlerin bunlara ateşle karşılık vermeyeceklerini, bana bağlı çavuş ve onbaşılardan haber aldım.
Bu takdirde buradan Bandırma’ya çekilmeyi öneriyorum, şimdi cevabınızı bekliyorum.”
Ertesi gün de; “Dün 54 er daha kaçtı. Gönen’in yöreleri olan köyler, ailere katıldı” şeklinde konuştu.
Bütün bu konuşmalar Bandırma ve çevresinin ne olduğunu ve burada görev yapan kahraman Türk subayınır halet-i ruhiyesini belirlemektedir.
(4 Nisan 1920) Gönen kaymakamı Ali Bey, 31 Mart 1920 geceyarısı, Bandırma’daki XIV. Kolordu komutanına çektiği bir telgrafla; Ahmed Anzavur’un Tahirova, Hodul, Agunya yönlerinden Gönen’e doğru yürümekte olduğunu, emrinde 2000-3000 kişinin bulunduğunu, yanlarında on katırda cephane getirdiklerini, yarın akşam, belki de en geç öbür gün Gönen’i tutacaklarını bildirmişti.
Nitekim 4 Nisan 1920 günü asiler, Gönen’e saldırıya geçtiler.
Yarbay Rahmi komutasındaki birlikler hiç tüfek atmadan dağıldılar ve asiler kolaylıkla Gönen’e girdiler.
Asilere karşı şiddetle karşı koyan ve direnen birlik komutanı Yarbay Rahmi, yanında birkaç subay olduğu halde şehit oldular.
Asiler ayrıca Gönen Müftüsü Şevket Efendi’yi, Müdafaa-i Hukuk Heyeti Başkanı Hüseyin Bey’i ve Gönen’in yurtsever gençlerinden Rami ile Gazi Mihal Bey torunlarından Mehmet Bey’i de şehit ettiler.
Bu olaylar üzerine ancak kendine gelebilen, o zamana kadar çırpınan ve bir şey yapmak isteyen birliklerin komutanlarına karşı yardımcı olmayan XIV. Kolordu komutanı Yusuf izzed Paşa, Bandırma’daki karargâhını bir süvari koruyuculuğunda Bursa’ya taşıttı.
Bandırma’da kalan subaylar, erler ve aileleri Albay Seyfullah gözetiminde trenle Balıkesir’e gönderildiler.
Ahmed Anzavur, Gönen’de yağma ve talanlarını bitirdikten sonra, karşısında da kuvvetli birlik kalmadığından, kısa sürede Mustafa Kemal Paşa, Karacabey ve Bandırma yörelerini ele geçirdi.
Merkez olarak Bandırma’yı seçti ve oraya yerleşti. Ahmed Anzavur şımarmıştı.
Bir şeyler yaptığına ve çevresini memnun ettiğine inanıyor, bu sebeple de Balıkesir’i ve Bursa’yı tehdide kadar cüreti kendisinde buluyordu.
Ancak Gönen’i talan etmiş olan kuvvetleri, alacaklarını aldıkları için dağılmaya başlamıştı.
Elinde az bir kuvveti almıştı. Onun için Balıkesir ve Bursa tehditlerini hemen gerçekleştiremedi.
Buna karşılık, halkının çoğunluğu İstanbul’u tutan Bursa’da halk için için kaynıyordu.
Bu yüzden 56. Tümen komutanı Bekir Sami Bey, bir taraftan Bursa’nın 20 kilometre güneybatısında bulunan Sülüklü’de kuvvetler toplamaya çalışırken, diğer yandan Bursa Müdafaa-i Hukuk Orgütü’nün ileri gelenlerinden birkaç kişi, Bursalıları yatıştırmaya çalışıyordu.
Asilerin tehditlerine ve yayılmalarına karşı kesin önlemler alınmasını istiyorlardı.
İkinci Anzavur Ayaklanması – Asilere Karşı ilk Önlem
Bu sıralarda Balıkesir’deki 61. Tümen Komutanı Albay Kâzım (Özalp), bir süre önce kurulmuş olan, İzmir Kuzey Cephesi Komutanlığı görevine atanmıştı.
Kâzım Özalp, öteden beri İzmir Cephesi Komutanlığı işiyle uğraşıyordu.
Asilere karşı ilk önlem olarak, Balıkesir Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin de yardımıyla Aydın cephesinden bir süvari bölüğü ile 350 zeybeği (bunların bir bölümü Söke gönüllüleri idi) 7 Nisan 1920 günü Danişmentli İsmail Efe komutasında Alaşehir’e getirtti.
Bu birlik, Salihli, Alaşehir cephelerinden çekip alınan diğer gönüllülerle kuvvetlendirilerek Balıkesir’e gönderildi.
Bu maksatla toplanan kuvvetler, Demirci Mehmet Efe’nin Aydın cehpesinden 600 atlı, Akhisar cephesinden bir milli birlik, Ayvalık bölgesinden bir milli birlik, Balıkesir’den Keçeci Hafız Emin Bey yönetiminde bir süvari birliği, Balıkesir Merkez Komutanı Binbaşı Salim komutasında bir nizamiye kuvveti ki hepsi, Çerkez Ethem emrinde olmak üzere süvari ve piyade olmak üzere 2000 kişi idi.
Ahmed Anzavur’un bu asi hareketleri, yalnız Yunanlılara yarıyordu.
Anadolu’ya çıkmış Yunan kuvvetleri, İleri yürüyüşünü kolaylıkla yapmak için, Ahmed Anzavur gibi asilerle işbirliği yapıyordu.
8/14 Nisan 1920 günleri arasında Anzavur’un ikinci ayaklanmasını bastırmaya ayrılan kuvvetler işte bu ruh hali ile Balıkesir’de toplanmış bulunuyordu.
Bütün hazırlıklarını tamamlayan birlikler, Çerkez Ethem komutasında olmak üzere 15 Nisan 1920’de Balıkesir’den hareketle Susurluk-Gönen doğrultusunda yürüyüşe başladı.
Aynı gün Susurluk’un kuzeyinde Yahyaköy’de Anzavur kuvvetleriyle karşılaştı.
16 Nisan 1920 sabahından İtibaren akşama kadar devam eden şiddetli çarpışmalardan sonra asiler darmadağın oldular. Bu çarpışmada yaralanmış olan Ahmed Anzavur, ikinci bir çarpışmayı göze alamadı.
Asiler de kaçmaya başlamıştı. 19 Nisan 1920 günü Karablga’ya ve oradan da bir İngiliz savaş gemisiyle İstanbul’a kaçtı.
Yahyaköy’de Anzavur kuvvetlerine karşı kesin hareket yapılırken, Gavur İmam komutasında 2000 kadar silahlı asi, Gönen’den hareketle Balıkesir yönüne yollanmıştı.
Buna karşı Parti Pehlivan, Kako Mehmed, Mehmed Ali Çavuş komutasındaki milli kuvvetler, Sebepli Köyü yakınında savunmada kalarak, Gavur Imam’ın sol kanat tehdidini durdurmuştu.
Bu son savunmada Kako Mehmed ve Mehmed Ali Çavuş şehit oldular.
Gavur İmam kuvvetleri Gönen ve Agunya üzerinden Biga’ya doğru çekildiler.
Bu çekilişe, Anzavur kuvvetlerinin perişan bir surette dağıldıkları haberinin büyük etkisi oldu.
Zaten asilerin başı kaçınca, etrafındakiler de dağılmaya başlamışlardı.
Bu suretle ikinci Anzavur ayaklanması sonuçlanmış oldu.