İmtiyaz,Osmanlıda,Hukukta,İmtiyaz | Genel Hukuk Bilgisi |
-Bir kamu hizmetinin her türlü masraf ve hasarı kendisine ait olmak üzere, idare tarafından konacak şartlar, temin edilecek yetkiler ve taahhüt olunan malî menfaatler mukabilinde özel bir kişi tarafından ifası.
-İmtiyaz sözleşmesi (mukavelesi), bir kamu hizmetinin ifasını belirtilen şartlarla üstüne alan özel teşebbüs ile idare arasında yapılan sözleşme, (İdarî sözleşmenin en tam ve mükemmel tipidir.)
Osmanlı Devletinde İmtiyaz Nedir
-Osmanlı devleti tarafından siyasî sakıncalar gözetilmeden azınlık ve yabancılara yaptırılan işlere karşılık verilen haklar veya tanınan ayrıcalıklar.
Hukukta İmtiyaz Nedir
-Hem maden imtiyazları hem kamu hizmeti imtiyazları, imtiyaz sahibine, imtiyaz devam ettiği sürece kamu malını işgal etmek ve üzerinde tesis yapmak yetkisini verir: tramvay, tren, elektrik, havagazı, su gibi kamu hizmetlerinde imtiyaz sahiplerinin kurduğu tesisler böyledir.
Bu imtiyaz sonucu ferdin kamu malı üstünde iktisap ettiği haklara da İdarî aynî haklar denir.
Kamu malından, inhisarî surette yararlanma şeklindeki imtiyazlar, ferdin kamu malları üstünde haiz olduğu yetkilerdendir.
İmtiyaz Sözleşmesi Nedir
Burada kamu hizmetini hasarı kendisine ait olmak üzere, yani kendi sermayesi ile özel bir teşebbüs yürütür.
Kamu hizmeti imtiyaz sözleşmeleri, İdarî sözleşmelerdir ve bunlardan dolayı sözleşmeye taraf olan idare ile özel teşebbüs arasında çıkacak ihtilâflar İdarî yargının görev alanına girer.
Hizmetin kuruluşu ve işleyişi hakkında hükümleri ihtiva eden kısım, sözleşmenin kural-işlem (kaide-tasarruf) kısmıdır.
İdareye tanınması zarurî olan ve kamu gücüne dayanan yetkilerin bir kısmı da sözleşme ile özel teşebbüse devredilir; bu da mukavelenin şart-işlem (şart-tasarruf) kısmıdır.
Devredilen bu yetkiler, kamulaştırma, muvakkat işgal, zabıta (kolluk) gibi yetkilerdir.
Ayrıca yine bu kısımda imtiyaz sahibinin fertlere karşı haiz olduğu malî yetkiler de yer alır; bunlar göreceği hizmet karşılığı alacağı ücretler ve temin edeceği menfaatlerdir.
Bu ücretler, imtiyaz sahibi ile idare arasında hizmet kurallarını ihtiva eden şartname ve sözleşmenin buna dayanan objektif hükümleri dahilinde hazırlanacak bir tarife ile tespit edilir.
İdare objektif hukuk kurallarını tek taraflı olarak değiştirebileceği gibi gerektiğinde şartname ve tarife hükümlerini de değiştirme gücüne sahiptir.
İdarenin malî mükellefiyetlerini içine alan üçüncü kısım ise sübjektif işlem niteliğindedir.
İdare imtiyaz sahibine bir malî menfaatin teminini taahhüt eder.
Bu bazen sübvansiyonlarla, bazen fertlerden alman karşılıklarla sağlanır.
Bu kısım akdîdir, değişmez ve ferdî hukukî durum doğurur.
Bu malî dengeyi korumak idarenin görevidir.
Fakat hizmetin durma ve kesilme tehlikesi karşısında, idare hizmete elkoyarak onu imtiyaz sahibi nam ve hesabına ve hasarı da ona ait olmak üzere işletir.
Osmanlı Devletinde İmtiyaz
Osmanlı devletinde ilk olarak Bayezid I’in oğulları Musa ve Süleyman Çelebiler, Venediklilere bazı ticarî imtiyazlar verdiler.
Murad II de Cenevizlilere bu konuda bazı imtiyaz ve haklar tanıdı, öte yandan Fatih, İstanbul’un alınmasından sonra azınlıklara dinî, Venedik, Ceneviz, İtalyan cumhuriyetlerine de ticarî imtiyazlar verdi.
Bayezid II’nin kardeşi Cem ile mücadelesi sırasında Rodos şövalyeleri Ege kıyılarında ticaret yapma ve tuzlaları işletme imtiyazını elde ettiler.
1536’da Kanunî Sultan Süleyman ve 1740’ta Mehmed I devirlerinde Fransızlara verilen kapitülasyonları, bu imtiyazlardan ayırmak gerekir.
Bu arada Ingilizler ve Hollandalılara da bazı imtiyazlar verilmiştir.
Bununla birlikte, sonraları Osmanlı devletinin başına büyük gaileler açan imtiyazlar, demiryolu, bayındırlık işleri ve madenlerle ilgili olarak, Tanzimat döneminde verildi.
Abdülmecid, Abdülaziz ve Abdülhamid II devirlerinde yabancı devletlerin (Avusturya, Fransa, Belçika) kumpanyaları demiryolu ve bayındırlık işleri için bazı imtiyazlar aldılar.
Bu imtiyazların verilmesinde devletin malî durumunun bozuk olması önemli rol oynadı.
Bugün Romanya sınırları içinde bulunan Köstence – Novada ile, İzmir – Aydın demiryolları yaptırıldı.
izmir-Kasaba ve Bornova şube hattı imtiyazları ingilizlere verildi.
Abdülaziz’in, Paris seyahati dönüşünde Rumeli demiryolunun yapım ve işletme imtiyazını, avusturyalı Baron Hirsch, demiryolunun geçeceği arazi üzerindeki orman ve maden imtiyazlarının verilmesi şartı ile kabul etti (17 nisan 1869).
Hükümet ile Hirsch arasında çıkan ihtilâf sonunda bu şebeke hükümetin malı oldu, Şark Demiryolları kumpanyasına bu yolların idaresi verildi.
Abdülhamid II, imtiyaz isteklerinin demiryolu yapmak kaydı ile yabancılardan geldiğini, paşaların da bu tekliflerin kabulünde çıkarları olduğu için hararetle tavsiye ettiklerini söyler.
Abdülmecid ve Abdülaziz zamanlarında başlayan imtiyaz siyaseti Abdülhamid II zamanında daha da arttı, imtiyazlarla yapılan demiryolları Anadolu’da rus tehlikesini arttırdığı gibi İngilizleçi de arap yarımadasına yaklaştırdı.
Yabancı şirket ve kumpanyalarca yapılan demiryolları Osmanlı hükümetine pahalıya mal oldu.
Zira imtiyaz verilirken kumpanya veya hükümet kilometre garantisi vermek zorunda kaldı, ödenen para da kilometre ile orantılı olarak arttı.
Meselâ 1889’da 92 km’lik demiryolu için 165 568 TL.
ödendiği halde 1901’de 2 269 km’lik demiryolu için 15 359 4946 TL. ödendi.
Demiryolları yanında bayındırlık işleri de imtiyazlar yoluyla halledilmek istendi.
Bu amaçla 1890’da İsviçre’nin Bâle şehrindeki bir kumpanyaya İstanbul’un Anadolu kıyısında Erenköy ile çevresinin su işi imtiyazı verildi.
Bunun gibi 1891’de Selânik’in, 1895’te İzmir’in su şebekelerinin imtiyazını anonim bir kumpanya aldı.
Diğer tesisler arasında tramvay hatları da imtiyazlarla yaptırıldı.
İstanbul tramvayları kurulduktan sonra Selânik’te de aynen yaptırıldı.
1879’da Londra’daki bir kumpanya İstanbul’un ev ve atelyelerini yapma imtiyazını istedi.