Hakkında Bilgi

Hakkında Bilgi,Ansiklopedik Bilgi

Tarih

Irakeyn Seferi,Nedenleri,Sonuçları | Osmanlı Tarihi |

Irakeyn Seferi Kanuni Sultan Süleyman devrinde İran’a yapılan iki Irak seferi (1534-1535).

Osmanlı hükümeti tarafından Bitlis’i yönetmekle görevlendirilen Şeref Han, 1535’te İran şahı Tahmasb’a bağlılığını bildirmiş, buna karşılık Bayezid II devrindeki Şahkulu Baba Tekeli isyanı sırasında İran’a sığınan ve Azerbaycan’ı yöneten Ulama Han da Osmanlılarla birleşmişti.

1534 Irakeyn Seferi

Ulama Han, Şeref Hanın yerine Bitlis’e tayin edildi.

Bitlis’e doğru harekete geçen Ulama Hana, Kanunî Sultan Süleyman’ın emriyle Karaman, Dulkadır, Suriye ve Diyarbekir sancak beylerinin yardım etmiş olmasına rağmen, Ulama Hanın Bitlis’i kuşatma teşebbüsü başarısız oldu.

Bu arada İran’ın Bağdat valisi Zülfikâr Han da, Kanunî’ye bağlılığını bildirmiş, fakat Şah Tahmasb’ın kuvvetlerine yenilince Bağdat yeniden İranlıların eline geçmişti.

Irakeyn Seferi ve İbrahim Paşa

Doğudaki bu yeni gelişmeler üzerine Kanunî Sultan Süleyman’ın, Şeref Hanın cezalandırılması ve Bağdat’ın ele geçirilmesi amacıyla giriştiği İran savaşları, Ulama Hanın, Şeref Hanı bozguna uğratmasıyla başladı.

Ulama Han Bitlis’i ele geçirdi.

Sadrazam Pargalı İbrahim Paşanın kumandasındaki osmanlı ordusu Erciş, Adülcevaz ve Ahlat kalelerini zaptetti (1534).

Sadrazam Pargalı İbrahim Paşanın amacı Diyarbekir ve Musul yoluyla Bağdat’a gitmekti.

Ancak kethüdası İskender Çelebi’nin düşüncesine uyarak Safevîlerin merkezi Tebriz’e doğru harekete geçti.

Birecik yakınlarında Fırat’ı aşarak 14 mayısta Diyarbekir’e girdi; Avnik ve Bayazıt kalelerini eline geçirdi ve 13 temmuz 1534’te Tebriz’i aldı.

Şehrin güneyine yaptırdığı kaleye, Safevîleri baskı altında tutmak amacıyla bin okçu yerleştirdiği gibi Tebriz’e de bir kadı tayin etti.

Osmanlı hâkimiyetini kabul eden Şirvan şahı üe Gîlan hâkiminin hediyelerini aldıktan sonra Azerbaycan’ı Ulama Hana, Irak hükümetini de Bayındıroğlu Murad Beye verdi.

Osmanlı ordusunun Tebriz’de bulunduğu bu sırada İstanbul’un korunmasını bir sancakbeyine, Anadolu’nun korunması işini de Saruhan valisi şehzade Mustafa’ya bırakan Kanunî Sultan Süleyman, büyük bir ordunun başında İznik, Kütahya, Akşehir ve Konya yolu ile Tebriz’e girdi.

Gîlan hâkimi Melikül Muzaffer ile Şirvan şahının bağlılıklarını kabul ettikten sonra Bayburt Kemah, iCarahisar ve Adana beylerinin yardımcı askerlerini muhafız olarak şehirde bıraktı.

Safevîlerin asıl kuvvetlerinin gözükmemesi üzerine Irakı Acem’den (Azerbaycan’ın güneydoğusundaki bölge) Irakı Arap’a (Bağdat yakınları) inmeye karar veren Kanunî, büyük zorluklarla Hemedan’a doğru ilerledi ve Elvend boğazını geçerek Bağdat üzerine yürüdü.

Bu sırada, Bağdat’ı elinde bulunduran Şerafeddinoğlu Mehmed Bey, bir itaatname göndermiş olmasına rağmen, yanındaki askerle kaçmış olduğundan, veziriazam İbrahim Paşayı, yağmayı önlemek maksadıyla önden göndererek şehrin kapılarını kapattıran Kanunî, ertesi günü Bağdat’a girdi (1534).

Fuzuli, Kanunî’nin Bağdat’a girişini bir kaside ile kutlamıştır.

Ertesi gün toplanan Divan’da, bu seferin tarihini yazan Celâlzade Mustafa Çelebi nişancılık, yine bir osmanlı tarihi yazmış olan Ramazanzade Mehmed Bey de tezkirecilik (tahrirat müdürü) görevlerine getirildiler.

Irakeyn Seferi Sonuçları

Batıdaki sınır kalesi Belgrad «Dârülcihad» unvanını aldığı gibi, bu fetihten sonra doğuda şiîlere karşı bir sınır kalesi sayılan Bağdat da «Dârüsselâmı» unvanıyla anılmaya başladı.

Tebriz ve Bağdat kalelerinin fethiyle sonuçlanan bu iki Irak savaşına Irakeyn seferi adı verildi.

Kanuni, Bağdat’ta kaldığı 4 ay süresince imamıâzam Ebu Hanîfe’nin türbesini yeniden yaptırdığı gibi, bütün eski eserlerini onardığı bu şehri, yeni bir teşkilâtla Osmanlı devletine bağlandı.

Bundan sonra, ilk osmanlı valisi olarak Süleyman Paşayı Bağdat’ta bırakan Kanunî, Tahmasb’ın taaruzu üzerine yeniden Tebriz’e yürüdü.

Şahın görünmemesi üzerine, François l’in elçisi La Forest ile görüşen Kanunî, İstanbul’a döndü.

Bir yanıt yazın