Islahat Fermanı,Yenilikleri,Maddeleri | Osmanlı Tarihi |
Islahat Fermanı Gülhane hattının (1839) başlattığı Tanzimat düzeni, siyasî düşünceler değiştirilmeden osmanlı müesseselerini yenileştirmek için yapılmıştı.
Bu fermanla ordu, yeni bir biçim kazandı, mülkî yönetim eyalet örgütü haline getirildi.
Devlet şûrası ve vilâyet meclisleri kuruldu, karma mahkemeler meydana getirildi, Avrupa örneğine uyan yeni okullar açılması öngörüldü.
Fakat bütün bu çabalar Osmanlı devletini modern bir yapıya sokmaktan henüz çok uzaktı.
Nitekim, Rusya, Tanzimat fermanını hıristiyan tebaanın hakları için yetersiz gördü.
İngiliz ve Fransızlar özel birtakım çıkarları için Rusya’nın düşüncesini benimseyerek hıristiyan tebaaya yeni haklar verilmesi konusunda çalışmalar yapıyorlardı.
Esasen Kırım savaşı, Ruslar ile Fransızların, katolikler ve ortodoksların çıkarlarını sağlamak için yapılan çalışmalarından doğdu.
Savaşın sonuna doğru ilgili devletler, barış konferansında Rusya’nın hıristiyan tebaa çıkarına bazı yatırımlarını önlemek için Viyana’da toplandılar (1 şubat 1855).
Islahat Fermanının Getirdiği Yenilikler Nelerdir
Toplantıda barışın genel prensipleri tespit edilirken, Osmanlı imparatorluğu sınırları içinde yaşayan tebaanın hak ve imtiyazlarını isteyen bir madde konulmasını kabul ettiler. Bu maddenin programlaştırılması yolunda şu tezler ortaya atıldı:
a.Türk tezi. Osmanlılara göre, hak ve imtiyazlar iki bölümde incelendi: 1. dinî imtiyaz ve haklar. Bunlar vicdan hürlüğü ile ilgili olduğundan değiştirilmesi mümkündür; 2. medenî haklar. Bunlar muhtariyet ve adaletle ilgilidir; değiştirilmesi söz konusu olmamalıdır.
b.Rus tezi. Osmanlı sınırları içinde yaşayan Hıristiyanların hak ve çıkarları Avrupa devletlerinin toplu garantisi altına alınmalıdır.
c.İngiliz tezi. Din serbestliği ve hukuk eşitliği sağlanmalıdır.
ç.Fransız tezi. İslâm tebaa ile hıristiyan tebaa arasında cemiyet, haklar, vergiler, askerlik, eğitim ve devlet memurluklarına geçme bakımından sürüp giden farklar bir ferman ile kaldırılarak tebaa eşitliği tam anlamıyla genişletilmelidir.
Osmanlı devleti, rus ve İngiliz tekliflerini kabul etmedi.
Fransız tezi; din ve devlete açıktan açığa dokunmadığı için kabul edildi.
İngiltere ile Avusturya bu teklif üzerinde birleşince fransız tezi bir ferman şekline konularak, ilân işi Osmanlı devletine bırakıldı.
Bu bakımdan Islahat fermanı, Babıâli’nin kabul etmek zorunda kaldığı bir ıslahat programıdır denilebilir.
Osmanlı devleti bu fermanı ilân ederek hükümdarlık haklarını korumuştur.
Islahat Fermanı Maddeleri ve Özellikleri
- Islahat fermanı, Gülhane hattındaki prensiplere eklenen yeni yirmi maddeden meydana geldi. Bu maddeler şöyle özetlenebilir:
- Tebaanın can, ırz ve namusunun korunması, kanun önünde eşitlik
- Devlet hizmetlerine ve askerlik ödevine bütün tebaanın katılması
- Mezhep eğitim alanında hürlük
- Vergüerde eşitlik
- İltizam usulünün kaldırılarak vergilerin doğrudan doğruya toplanması
- Mahkemelerde şahitlik hususunda eşitlik
- Tebaanın mahkemelerde yargılandıktan ve hüküm giydikten sonra af hususunun padişah hakları arasında yer alması
- Mahkemelerin açık yapılması
- Suçlu mallarının müsadere usulünün kaldırılması
- İşkencenin kaldırılması
- Hapishane usul ve yönetmenliklerin insan haklarına daha uygun bir şekilde düzenlenmesi
- Ticaret, ceza ve cinayet davaları için karma mahkemelerin kurulması
- Mahkeme usullerinin düzenlenmesi
- Müslüman olmayan toplulukların din yönünden olan imtiyazları muhafaza edilerek diğer imtiyazların incelenmesi ve değiştirilmesi
- Patrikhanelerin veya müslüman olmayan meclislerin bazı hallerde hukuk davalarında sahip olacakları selâhiyetlerin teyidi
- Adı geçen meclisler tarafından vilâyet ve nahiye meclisleriyle Ahkâmı Adliye meclisinde üye bulundurulması
- Resmî yazılarda hıristiyanlar için hakaret anlamı taşıyan tabirlerin kullanılmaması
- Rüşvetin kaldırılması
- İrtikâp ve İhlasın kaldırılması için kanunun şiddetle yürütülmesi.
1856 Tarihli Islahat fermanı, Anayasa hukuku ve türk siyasî tarihi açısından, Senedi İttifak ve Gülhane Hattı Hümayunundan sonra üçüncü önemli belgedir.
Gerçi Osmanlı devletinin siyasî ve İdarî bakımdan yönetimıyla ilgili hukuk kuralları daha önce de vardı.
Ancak, günümüze kadar ulaşan gelişme çizgisi içinde Senedi İttifak ile başlayan ve diğer ferman ve anayasalarla devam eden olaylar ayrı bir önem taşır.
Islahat fermanı bir anayasa değüdir.
Zira devletin temel kuruluşu ve organlarının işleyişini kapsamamaktadır.
Bu ferman, hukukî bakımdan, padişahın kendi yetkilerini veya işlem ve eylemlerini kişiler lehine kısıtlaması, kamu hukukunda çok kullanılan fransızca ifadesiyle bir auto-limitation dur.
Ancak, Islahat fermanının gerek hazırlanışına yolaçan dış baskılar, gerekse kapsamının incelenmesinden çıkan sonuçlar göz önünde tutulursa, bir «kendi kendini sınırlamadan» sadece şeklen söz edilebileceği, aslında bir dışarıdan zorlamanın bu fermanın ortaya çıkmasına yolaçtığı kolaylıkla söylenebilir.
Bu bakımdan, Islahat fermanı bir misaka benzetilebilir.
Islahat fermanının, Türk Anayasa hukuku açısından asıl önemini, osmanlı vatandaşları arasında eşitliğin sağlanmasına, özellikle vicdan hürriyetine yer vermesine ve malî konularda bazı ıslahata yönelmesine bağlamak gerekir.
Gerçi, hukukî yönden bu belge de bir hukuk yaptırma değil, dinî yaptırmaya dayandığı için gerçek bir değere sahip bulunmadığı söylenebilir.
Ama, zamanın şartları ve dinî müeyyidenin psikososyolojik etkisi göz önünde tutulursa fermanın hukukî bakımdan da önemli olduğu gerçeği ortaya çıkar.
Tanzimatın ikinci bir evresi sayılan Islahat fermanının ağırlık noktası müslüman vatandaşlar ile müslüman olmayan osmanlı tebaası arasında eşitliğin sağlanmasıdır, önce, her din ve mezhepte bulunan tüm tebaa hakkında Gülhane Hattı Hümayunu ile yapılan vaat tekrar edildi, daha sonra gayrimüslimlerin cemaat olarak yönetimleriyle ilgili hükümler belirtildi.
Bu cemaatle ilgili faaliyetlerin kimler tarafından, yürütüleceği ve genel olarak denetimi konularına işaret edildi; din ve vicdan hürriyeti bakımından en önemli konu olan, «her türlü din ve mezhebin âyininin serbest yapılması, hiç kimsenin kendi dininin gereklerini yapmaktan alıkonmaması, bundan dolayı ceza ve eza görmemesi, din ve mezhebini değiştirmeye zorlanmaması» meselesi düzenlendi.
Islahat fermanı, din ve vicdan hürriyeti yanında, yine buna bağlı olarak, din ve mezhep farkları yüzünden vatandaşlar arasında görülen eşitsizlikleri ortadan kaldırmaya yönelmiştir.
Bunların başında, gayrimüslimlerin kamu hizmetlerini yürüten memur ve hizmetliler olarak kabul edilmeleri sayılabilir.
Bunun gibi, devletin askerî ve mülkî okullarına, din ve mezhep ayırımı yapılmaksızın bütün tebaanın girebileceği öngörüldü; ayrıca, her cemaatın, devletin denetimi altında okullar açabileceği kabul edildi.
Eşitlik bakımından fermanla düzenlenen bir konu da, müslüman, hıristiyan ve öteki gayrimüslim tebaa arasındaki ticaret veya ceza davalarında karma divanların yetkili, diğer hukuk davalarında da vali ve kadıların hazır bulunacağı karma meclislerin görevli olduğunun belirtilmesidir.
Gayrimüslim tebaa arasındaki bazı uyuşmazlıklarda ise, dava sahibi olanların istemeleri halinde, patrik veya cemaat reisinin veya meclislerinin yetkili görülmesi mümkündür.
Islahat Fermanının Sonuçları
Ferman, kamu görevlerine ve hizmetlerine ilişkin yükümlülükler bakımından da, din ve mezhep farkını kaldırmayı hedef aldı.
Gerçekten, gayrimüslimlere de, «hukukî eşitlik, görevlerde de eşitliği gerektirir» düşüncesiyle vergi ve askerlik yükümlülükleri müslümanlar için uygulandığı şekilde kondu, yalnız, İslâm olmayanların askerî hizmetlerde nasıl istihdam edilecekleri konusunda, ayrı bir statü hazırlanması öngörüldü.
Ancak gayrimüslimler için de bedel vermek veya nakten akçe ödemeyle fülî hizmetten bağışık tutulma imkânı tanındı.
Gülhane hattındaki kişi güvenliğine ilişkin hususlar Islahat fermanında da tekrar edilmiştir.
Eşitlik konusundaki bir diğer hüküm de, bütün tebaanın emlâk ve akar maddelerine sahip olabilmeleri yolundadır.
Ferman, malî hususları düzenlerken, özel vergiler konulmasından, her yıl gelir ve gider defterinin tutulmasından, maaşların düzgün verilmesinden söz etmektedir.
Ayrıca, para basımı ve malî işlere itibar kazandıracağı kabul edilen «banka misillû şeyler»in yapılması gerekli sermayenin temini için Avrupa sermayesinden yararlanılması, tarım ve ticaretin gelişmesine engel olan etkenlerin, eğitim ve bilim yoluyla ortadan kaldırılması istenmektedir.
Görüldüğü gibi, Islahat fermanı, din ve vicdan hürriyetini o gün anlaşılan bir biçimde düzenlemekte; kamu hizmetlerine ve yükümlülüklerine katılma, tarafsızlığı nispeten sağlanmış bir yargı mercii önüne çıkma, devletin veya her dinî cemaatin sahip bulunduğu veya bulunabileceği okullara girme konularında eşitliği gerçekleştirici nitelikte hükümler getirmektedir.
Bütün bu düzenleme ve özellikle yabancılara tanınan bazı haklarla, Avrupa sermayesine yönelme eğilimi, dış etkenlerin ne derece etkili ve önemli olduğunu gösterdiğinden, Islahat fermanı, hukukî olmaktan da çok siyasî bir değer taşımaktadır.