İsmail Zühtü Kuşçuoğlu Kimdir | Biyografi |
İsmail Zühtü Kuşçuoğlu Türk bestecisi (Aydos, Bulgaristan 1877-izmir 1924).
İsmail Zühtü Kuşçuoğlu Hayatı
Müzik öğrenimini İzmir Sanayi Mektebi müzikhanesinde yaptı.
Hayatını çeşitli okul ve bandolarda öğretmenlikle geçirdi.
Çeşitli piyano parçaları, okul şarkıları ve marşlar besteledi.
Başlıca eserleri: Selânik Marsı; Edirne Marsı; İzmir Hayatı (piyano ve orkestra için).
Ahmet Say’ın kaleminden İsmail Zühtü Bey
Ülkemizde cumhuriyet öncesi dönemin en parlak ve üretken müzikçisi, aynı zamanda değerli bir besteci, piyanist ve müzik eğitimcisi olan İsmail Zühtü Bey’dir (1877-1924).
Ne yazık ki o, pek bilinen bir sanatçımız değildir; bu yüzden adı da pek anılmaz.
İsmail Zühtü Bey hakkında öncelikle belirtilmesi gereken bilgilerin başında, onun Türk Beşleri’nden ünlü bestecimiz Adnan Saygun’un hocası olması gelir.
Ayrıca, ülkemizde Avrupa müzik kültürünün klasik formlarından “sonat” ve “senfoni” gibi eserleri ilk besteleyen de İsmail Zühtü Bey olmuştur.
İzmirli olan ailesi “Kuşçuoğlu” lâkabıyla anılan sanatçının üç yaşındayken babası ölmüş, 7-8 yaşlarına geldiğinde, üvey babası tarafından çobanlık gibi zorlu işlerde çalıştırılmıştır.
Üvey babasının da ölmesi üzerine annesiyle Tire’ye göçen İsmail Zühtü, 1890 yılında Tire’ye gelen İzmir Sanayi Mektebi’nin bandosunu izleyince, bu topluluktaki öğrencilerin parlak giysilerine, yaptığı müziğe ve çaldığı çalgılara özenerek önündeki bütün engelleri aşıp bu okula girmeyi başarmıştır.
Sanayi Mektebi’nde müziğe büyük ilgi göstermesi dolayısıyla okul müdürü tarafından korunan 13 yaşındaki yetenek, İzmir’de dönemin ünlü besteci ve hocası Macar Tevfik Bey’den piyano, teori, armoni ve kontrpuan dersleri almıştır.
1896 yılında İzmir Sanayi Mektebi’ni bitirdikten sonra, yetiştiği okuldaki İtalyan asıllı kemancı ve piyano öğretmeni “Hidayet Bey”in yardımcısı olarak görevlendirilen İsmail Zühtü, okulda kısa sürede müzik öğretmenliğine getirilmiştir.
İlerici düşünceleri nedeniyle memuriyette zorluklarla karşılaşan sanatçımız, 1908’de Meşrutiyet’in ilânı üzerine Sanayi Mektebi’nin yanı sıra, İzmir’deki çeşitli okullarda koro ve bando toplulukları kurmuş, bunları çalıştırmıştır.
1913 yılında ise Adnan Saygun’un babası Celâl Bey’in tavsiyesiyle yeni kurulmuş olan İzmir İttihat ve Terakki Mektebi’nin müzik eğitimiyle ilgili sorumluluğunu üstlenmiştir.
Ertesi yıl patlayan Birinci Dünya Savaşı’nda askere alınan İsmail Zühtü, Çanakkale’den sağ çıkmıştır.
Bu bir mucizedir.
Mucize olduğunu şöyle bir örnekle belirteyim: Çanakkale Savaşı’nın kızıştığı günlerde, birçok okul gibi örneğin İstanbul Erkek Lisesi’nin son sınıf öğrencileri de cepheye gönderilmiş, onlardan bir kişi bile geri dönmemiştir.
“Ne pahasına?” diye sorulacak olursa, ortaya öncelikle şu iki gerçek çıkar: Birincisi, İngiliz Donanması, Çanakkale Boğazı’nı geçemediği için, Karadeniz’e çıkıp Sovyet Devrimi’ni önleme yolunda Çarlık Rusyası’na yardımcı olamamıştır.
İkincisi, İngiliz Hükümeti’nin verdiği bilgilere göre, bu savaşta İngiliz Donanması’nın üçte biri Boğaz’ın sularına gömülmüştür. (Çanakkale Savaşı’nda yitirdiğimiz kahramanları burada saygıyla anıyorum.)
İsmail Zühtü’nün yaşam öyküsünün son bölümü şöyledir: Yurdumuzda Birinci Dünya Savaşı’nı izleyen Kurtuluş Savaşı’nda sanatçımız, 1920 yılında ailesini İzmir’de bırakarak işgal kuvvetlerini yurttan süpürmek amacıyla Kuvayi Milliye’ye katılarak önce Eskişehir ve Kastamonu’ya gitmiş, daha sonra Ankara’ya geçerek Garp Cephesi Bandosu’nun ve Millet Meclisi Bandosu’nun “şefi” olarak komutanlığını yapmıştır.
Kurtuluş Savaşı’nın zaferle bitmesi ve cumhuriyetin kurulması üzerine memleketi İzmir’e dönen İsmail Zühtü, bedensel ve ruhsal yorgunluğunu üzerinden atamadığı sıkıntılı bir dönemden sonra, 11 Ağustos 1924’te yaşamdan ayrılmıştır.
Ailesinin verdiği bilgiye göre, Eşrefpaşa semtindeki İzmirlioğlu Mezarlığı’na gömülen İsmail Zühtü’nün mezarının olduğu yerde, bugün bir ilkokul bulunmaktadır.