İstanbul Surları,Tarihi | Tarih Bilgileri |
İstanbul Surları Hakkında Bilgi,İstanbul kentini dış saldırılara karşı korumak amacıyla yapılmış savunma yapılan dizisi.
Kerpiç, yapım kolaylığı ve darbelere karşı dayanıklı oluşu yüzünden uzun süre sur yapımında kullanıldı.
İstanbul Surlarının Tarihi
Bu tip surların dayanıklılığını sağlamak için iç ve dış yüzler arası toprak, küçük taş (mıcır) doldurulur, taş temelle birleşimi de tahta hatıllarla sağlanırdı.
Sonraları kerpiç yerine taş ve mermer surlar yapılmaya başlandı.
Surlarda, saldırıların çok etkilendiği kapıların önemi büyüktür.
Bilinen en eski sur kapıları duvarların, bir aralık bırakılarak bindirildiği yerde yapılandır.
Savaş araçlarının gelişmesi sonucu, bu tip girişlerin düşman orduları karşısında zayıf kaldığı görüldü ve kapıların iki yanına birer kule yapılarak tahkimattaki zayıflık ortadan kaldırıldı; böylece sur kapıları anıtsal bir görünüş kazandı.
Kapıların kanatları kalın ve sağlam ağaçtan yapılır, üzeri demir veya bakır levhalarla kaplanırdı.
Bazılarında bu kanatların önüne, yukarıdan aşağıya düşen parmaklıklar konulurdu.
Surlarda genellikle çift kapı bulunur; öndeki küçük, arkadaki büyük olan bu kapılar, düşmanı içeriye alarak yok etmeye yarardı.
Kapıların iki yanında daire, kare, çokgen biçimli kuleler yer alırdı.
Surların önemli başka unsuru kulelerdir.
Bunlar sur üzerinde belirli aralıklarla veya surun takip ettiği yolun stratejik önemine göre gereken yerlere inşa edilirdi.
Ayrıca surlar üzerinde bir kişinin yürüyebileceği genişlikte kuleler arası bağlantıyı sağlayan, seğirdim yolları bulunurdu.
Helenistik ve Roma deönemlerinde surlar, savunmanın yanı sıra şehri süsleyen bir unsur olarak ele alınmaya başlandı. Bu dönemde surlar, taş ve mermerleri çeşitli geometrik şekillerde yontmak veya aralarına değişik renkte taş koymakla yapılırdı.
Anadolu’da bugün kısmen ayakta duran surların birçoğu Roma devrinden kalmadır.
Bu dönem surları üzerine Bizans, Selçuk ve Osmanlılar ekler yaptılar.
Roma devri surlarına ait en iyi örnekler Antalya (Helenistik devirde inşa edildi.
Roma devrinde ekler yapıldı, Bizanslılar ise ikinci bir sur ve hendekle çevirdiler); Edirne (Roma imparatoru Hadrianus [hük. M.ö. 117-138] devrinde yapılmış olan surlardan bugün çok az kalıntı vardır); Ankara surlarının (yapım tarihi ve biçimi hakkında fazla bilgi yoktur; M.ö. II yy.dan itibaren varlığı bilinir; İznik surlarının yapımına Geç Roma devrinde başlandı.
Bizans dönemine ait en önemi sur İstanbul’dadır.
İstanbul’un ilk surları şehrin kuruluş tarihlerinde yapıldı (M.ö. 657). Bu surlar Sirkeci yakınlarından başlayarak Sarayburnu ve Marmara kıyılarını takip eder; burnu dolaşarak bugünkü Sultanahmet camiinin deniz tarafından bugün Ayasofya’nın bulunduğu tepelere doğru ilerler ve Sarayburnu tepesini kısmen içine aldıktan sonra tekrar Sirkeci’de son bulur.
Roma imparatoru Septimus Severus (hük. 193-211) Bizans’ı işgali sırasında bu surları tahrip etti.
Sirkeci çevresinde bu ilk surlara ait parçalar son zamanlara kadar duruyordu (Abdülaziz [hük.1861-1876] devrinde demiryolu yapılırken bu surlar da ortadan kaldırıldı).
Septimus Severus, İstanbul’da bazı binalarla birlik te yine Sirkeci yakınlarından başlayan Sa rayburnu’nu ve Sultanahmet meydanını içine aldıktan sonra karaya yönelerek Ayasofya yakınında son bulan bir sur yaptırdı.
Daha sonra Büyük Constantinus (hük. 306-337) Marmara kıyısında Ahırkapı’dan başlayarak Samatya’ya kadar uzanan ve buradan karaya yönelen Cerrahpaşa ve Fatih semtlerini içine aldıktan sonra Haliç’e uzanan ve Haliç’ten Sirkeci’ye kadar devam eden bir surla şehir çevrildi.
Teodosius II (hük. 408-450) devrinde 412 ve 418’de yapılan ve bugün de kısmen ayakta duran iki sıra halinde surlar yaptırdı.
Bu surlar Samatya’ya kadar uzanan Constantinus surlarının bitiminden başlar; Yedikule’ye kadar uzanır ve oradan karaya yönelerek Ayvansaray-Balat üzerinden Haliç’te son bulur.
Leon IV (hük. 775-780) devrinde Vlacherna sarayı yapılırken bu surların Ayvansaray ile Balat arasındaki kısmı yıktırıldı ve Herakleios (hük. 610-641) devrinde sarayı çevreleyen surlarla birleşerek Haliç’e uzandı.
Theophilos (hük. 829-842) devrinde deprem sonucu harap olan surlar iki ay kadar kısa bir sürede onarıldı.
Bizans kaynaklarına göre şehrin Osmanlılar tarafından harap edilen kısımları kara surlarının kuşatılması sırasında acele olarak onarıldı; fakat bu onarımlan gösteren kitabeler yoktur.
Şehrin osmanlı yönetimindeki ilk onarımı Ba yezid II (hük. 1481-1512) devrinde (1509) bir depremden sonra yapıldı.
Bu onarımı gösteren kitabeler Edirnekapı ve Silivrikapı’dadır.
Murad IV’ün Revan seferi sırasında Bayram Paşa surların dış yüzlerini badana ettirdi ve bazı yerlerde de onarımlar yaptırdı (1635).
Edirnekapı’da bu onarımla ilgili bir kitabe vardır.
Yedikule kapısında da Ahmed III devrinde bazı onarmaları gösteren bir kitabe yer alır.
Bu kısımda en son onarım 1766 depreminden sonra Hacı Mehmed Ağa tarafından yaptırıldı.
Marmara kıyısı boyunca uzanan surlara daha fazla önem verilmişti.
1635’te Bayram Paşa bu kısmı badana ettirerek onartmış, ayrıca Sarayburnu ile Yedikule arasında sura bitişik bütün ev ve konakları yıktırarak 15 m genişliğinde bir yol yaptırmıştı.
Bu yol İbrahim (hük. 1640-1648) zamanında şiddetli bir fırtınada çöktü.
1656’da Bozcaada ve Limnos’un işgali haberinin alınması üzerine sadrazam Boynueğri Mehmed Paşa surları badana yaptırdı; Ahırkapı ile Yedikule arasında burçlar üzerinde inşa edilen evleri yıktırdı.
1719 Depreminde harap olan Marmara surlarında Ahmed III ve İbrahim Paşa büyük ölçüde bir onarım yaptırdılar (1722).
Bu onarımın kitabeleri Ahırkapı ve Narlıkapı üzerindedir.
İstanbul surlarının yalnız kara kısmının uzunluğu 6 806 m’dir.
Edirnekapı yakınlarından Vlacherna sarayının çevresine kadar gelen kısımda kalınlığı iki metre, yüksekliği 22 m olan bir iç sur ve bu surdan 24 m uzaklıkta 4 m kalınlığında 7 m yüksekliğinde dış sur vardı; dış surun 6 m ilerisinde de 7 m derinliğinde ve 20 m genişliğinde bir su çukuru vardı.
Bu çukurun iç kenarı iki metre yüksekliğinde bir duvarla sınırlanmıştı.
Ayrıca iç sur 27 m yüksekliğinde, dış sur ise 16 m yüksekliğinde kulelerle takviye edilmişti.
Deniz surları da tam kıyıda yapıldığı için gemilerin yanasmasına imkan vermiyordu.
Sura açılan 46 kapıdan şehre girilirdi.
Bizans döneminde yapılan önemli bir sur da Kayseri’dedir.
İstanbul surlarıyla aynı dönemde yapıldığı bilinen bu surlardan bazı kısımlar bugünde ayaktadır.
Amasra, Karadeniz Ereğlisi ve Diyarbakır’da da Bizans devrine ait sur kalıntıları vardır.
Diyarbakır surları, Roma temelleri üzerine inşa edildi.
Osmanlılar devrinde onarıldı ve bazı değişikliklere uğradı.
İslâmiyet devrinde yapılan en önemli surlar Bağdat şehrindedir.
Doğusu Dicle ırmağı, diğer yönleri ise XI. yy.da yapılan surlarla çevrilmiştir.
Osmanlılar da ele geçirdikleri ülkelerde hazır buldukları Bizans, Selçuk ve Beylikler devrinden kalma surları onararak kullandılar.
Ayrıca, stratejik yerlerde de surlar inşa ettiler.
Bunun en güzel örneklerinden biri İstanbul’da Fatih devrinde yapılan Suri Sultanî’dir (Sultan Suru).
Ahırkapı’dan Haliç surlarına doğru uzanır ve 1 400 m uzunluğundadır.