İstiklal Mahkemeleri,Amacı,Sonuçları | Tarih Bilgileri |
İstiklal Mahkemeleri Hakkında Ansiklopedik Bilgi,Kurtuluş Savaşı sırasında ve sonrasında, özel kanununda belirtilen suçlar hakkında kovuşturma yapmak üzere kurulan yüksek yetkili mahkemeler.
İstiklal Mahkemeleri Kuruluş Amacı
Bu mahkemeler, Büyük Millet meclîsinin mutlak çoğunluğunun gizli oyu ile, kendi üyeleri arasından seçtiği bir reis, iki iye, bir müddeiumumi (savcı) ve bir de yedek üyeden kuruldu.
5384 Sayılı kanunla yürürükten kaldırılmış bulunan ve bugünkü Anayasa karşısında esasen kurulamayacak olan istiklâl mahkemelerinin görevleri şu şekilde tespit edilmişti:
1. muvazzaf veya kendi isteğiyle askerî hizmete katılıp da, firar edenler, firara sebebiyet verenler, fiarîlerin tutulması ve sevki işlerinde ihmali olanlar veya firarileri saklama, yedirme ve giydirme fiillerini işleyenleri muhakeme etmek.
2. Hıyaneti Vataniye kanununun suç saydığı fiilleri yapanları.
3. Askerî veya siyasî casusluk ve siyasî suikast veya asker ailelerine tecavüz suçu işleyenleri.
4. Seferberlikte nakil aracı temini komisyonlarını suistimal ve askerî ve mülkî memurların ihtilâs ve rüşvet suçları ile memuriyet nüfuzundan yararlanarak halka zulüm ve işkence fiillerinde bulunanları muhakeme etmek.
İstiklâl mahkemelerinin hükümleri. idam cezası hariç, kesin ve infazı arzulu nitelikteydi, idam hükümlerinin Büyük Millet meclisince öncelikle görüşülerek Onaylanması gerekiyordu.
Yalnız, acele ve istisnai hallerde bu onay bulunmaksızın da idam cezasının infaz edilebileceği hususunda meclisce mezuniyet verilmişti.
Müddeiumumi kararın tefhimini izleyen günden itibaren üç gün içinde Büyük Millet meclisince kesin olarak halledilmek üzere itirazda bulunma yetkisine sahipti.
Müddeiumumilerin asıl görevi, normal mahkemelerde olduğu gibi öğrendikleri cürümler hakkında kanuni kovuşturma yapmak, infaz hususunda da silâhlı veya silâhsız kuvvet kullanmaktı istiklâl mahkemeleriyle diğer mahkemeler arasında çıkabilecek görev uyuşmazlıklarının çözüm yeri ise, kanunda gösterildiği üzere, Türkiye Büyük Millet Meclisi Adliye encümeniydi.
249 Sayılı istiklâl Mehakimi kanunundan önce de istiklâl mahkemelerinin ilk şekli firariler hakkında kanunla düzenlenmişti.
249 Sayılı kanuna göre, Meclis kararıyla, Diyarbakır’da, Pozantı’da, Elcezire’de, İstanbul ve mülhakatında, Ankara’da ve doğuda istiklâl mahkemeleri kuruldu. 5384 Sayılı kanunla da, istiklâl Mehakimi kanunu ve değişiklikleri yürürlükten kaldırıldı.
1961 Anayasasına göre, yargı yetkisi bağımsız mahkemelerce kullanıldığı ve tabiî hâkim ilkesi de açıkça kabul edildiği için, bu çeşit olağanüstü veya istisnaî yargı mercileri kurulması artık düşünülemez.
İstiklal Mahkemeleri Yargılananlar
İstiklâl mahkemelerinin adı, gördüğü bazı davalar dolayısıyla siyasî tarihe de geçti.
Bu davalar arasında en önemlileri: Yeşilordu hareketi sorumlularının, aydınlık’çıların, Şeyh Sait ayaklanması suçlularının, İzmir suikastı sanıklarının ve eski ittihatçıların muhakemeleridir.
1. Yeşilordu mensuplarının yargılanması. T.B.M.M. içinde Tesanüd, İstiklâl, Halk zümresi, İslahat adları altında birtakım muhalefet grupları vardı.
Bu gruplara mensup 14 milletvekili dışarıda faaliyet gösteren ve komünist düşüncede oldukları söylenen bazı kimselerle görüşmekte, bildiriler, programlar hazırlayarak, bunları ordu içinde dağıtmaktaydılar.
İstanbul, Ankara ve Eskişehir’de birtakım teşkilâtlanmalar tespit edilmişti. Ve Yeni Dünya adıyla Eskişehir’de Arif Oruç ve Mustafa Nuri tarafından bir de gazete çıkarılmaktaydı.
Bu gelişmeleri kaygı ile izleyen Nureddin Paşa, Erkânı Harbiyei Umumiye reisliğine (Genelkurmay başkanlığı) bir şifre ile durumu bildirdi. B.M.M. hükümeti adına Mustafa Kemal Paşa da elde edilen belgeleri istiklâl mahkemesi riyasetine bir tezkere ile ulaştırdı.
Yeşilordu ile ilişkisi olduğu bilinen 14 milletvekilinden Nazım (Tokat), Mehmet Şükrü (Afyon), Şeyh Servet’in (Bursa) bir gizli oturumda dokunulmazlıkları kaldırıldı.
Adı geçenler mahkemeye sevkedildi. istiklâl mahkemesindeki duruşma sırasında Yeşilordu mensuplarının Halk Zümresi, Halk iştirakiyun ve Gizli Komünist fırkalarıyla ilişkileri ortaya çıktı.
Ankara istiklâl mahkemesi, Umum Cz. kn. md. 46 yoluyla Hıyaneti Vataniye kn. md. 2 gereğince Nazım Beyi 15 yıl müddetle küreğe, diğer mebusların ademi mesuliyetine karar verdi (22 mayıs 1921). [Bu istiklâl mahkemesi, Firariler hakkında 11.IX.1920 gün ve 21 Sayılı kanun gereğince kurulmuştur. Sonradan 249 Sayılı kanunla kaldırıldı.]
2. Aydınlık’çıların Yargılanması. Doğuda Şeyh Sait ayaklanması (şubat 1925) sebebiyle Takriri Sükûn kanunu çıkarılarak (4 mart 1925 gün ve 578 sayılı) 1922 yılında kabul edilmiş bulunan İstiklâl Mehakimi kanununa (31.1.1922 tarih ve 249 sayılı) dayanarak istiklâl mahkemeleri kuruldu.
Bu arada bir kısım muhalif basın ile bir kısım muhalif mebuslar, irticai tahrik ve teşvikten istiklâl mahkemesinde yargılandılar.
Terakkiperver fırka, 578 Sayılı kanuna dayanılarak hükümet kararnamesiyle kapatıldı ve Ankara ve Elazığ istiklâl mahkemelerinde gazeteciler de yargılandı.
Sosyalist fikirler yayımlayan Aydınlık dergisi yazarları da, 1 mayıs günü bildiri dağıtan Komünist partisi yöneticileriyle birlikte Ankara İstiklâl mahkemesine verildiler.
Yargılama sonunda: Nizameddin Nazif (Tepedelenli), Mesut Sait, Ali Rasim beraat ettiler.
İbrahim Hilmi, Şevki, Elektrikçi Nuri. Sadreddin Celâl (Antel), Semih Nuri, Haydar 7’şer yıla. Abdi Recep, Şevket Süreyya (Aydemir), Süleyman Neşati, eczacı Vasıf. Dr. Mümtaz. Hüseyin Hikmet 10’ar yıla, firarî Dr. Şefik Hüsnü (Değmer), Haşan Âli (Ediz). Nâzım Hikmet ve Cevad da 15’er yıla mahkûm oldular. (18 Ay sonra bir hükümet kararnamesiyle serbest bırakıldılar.)
3. İzmir suikastı muhakemesi: Gazi Mustafa Kemal Paşanın İzmir’i ziyaretini (16 haziran 1926) fırsat bilen hasımları, bir suikast düzenlediler.
Gazi trenden inerek, otomobille şehirden geçerken, Gaffarzade oteli yakınında dar bir dönemeçte Ziya Hurşit ve adamları kendisine ateş edeceklerdi.
Olaydan sonra da kargaşalıktan yararlanarak Sakız adasına kaçacaklardı.
Suikastçıların kaçmasını sağlayacak olan motorcu Şevki, tertibi İzmir valisine (Kâzım Dirik) ihbar ederek suikastçileri yakalattı (15 haziran 1926).
Eski Lazistan mebusu Ziya Hurşit’in daha önce de Ankara’da, Bursa’da bazı tertiplere tevessül ettiği tespit edilmiş olduğundan, geniş ölçüde tutuklama yapıldı.
Tutuklananlar arasında mebusların ve ordu kumandanı paşaların da bulunması heyecanı arttırdı.
Başvekil ismet Paşa, emniyet müdürüne emir vererek Kâzım Karabekir Paşayı serbest bıraktırdı.
B.M.M.’nin kararı alınmadan mebusların tevkif edilemeyeceği söylendi, istiklâl mahkemesi «T.B.M.M. adına yargı yetkisi kullandığını» ileri sürerek olaya müdahale eden ismet Paşanın da tutuklanmasına karar aldı.
Bunun üzerine Mustafa Kemal Paşanın tavsiyesiyle İzmir’e gelen ve istiklâl Mahkemesi heyetiyle temas eden başvekil ismet Paşa yapılmakta olan işlemin usule uygun olduğunu açıklamak zorunda kaldı.
Karabekir Paşa yeniden tevkif edildi. İstiklâl mahkemesi, İzmir’de Millî Kütüphane binasında sanıkları yargılamaya başladı (27 haziran 1926).
Terakkiperver Cumhuriyeı fırkasından eski başvekil Rauf (Orbay) ile Dr. Adnan (Adıvar) yurt dışında bulunduklarından ve eski ittihatçılardan Abdül kadir ile Kara Kemal de yakalanamadıklarından, bunların dışında kalan bütün sanıklar mahkeme huzuruna çıkarıldılar.
Bu istiklâl mahkemesi şu üyelerden kurulmuştu: reis Ali (Çetinkaya), üye Ali (Kılıç) üye Ali (Rize), üye Dr. Reşit Galip, savcı Necip Ali (Küçüka).
Reis Ali (Çetinkaya), duruşmalardan önce bir demeç vererek olayları yorumlamış, bu arada Terakkiperver fırkadan da söz etmiştir.
İzmir’de 27 haziran 1926’da başlayan yargılama 13 temmuz 1926’da sona erdi.
İstiklal Mahkemelerinin Sonuçları
Karara göre: İzmit mebusu Şükrü, Saruhan mebusu Halis Turgut, İstanbul mebusu İsmail Canbolat, Erzurum mebusu Rüştü (Paşa), eski Lazistan mebusu Ziya Hurşit, eski Trabzon mebusu Hafız Mehmet, Sarı Efe Edip, mütekait-mülâzım Çopur Hilmi, emekli baytar albay Rasim, Laz İsmail, Gürcü Yusuf, eski Ankara valisi Abdülkadir ve Kara Kemal ölüm cezasına çarptırıldılar.
Kâzım Karabekir, Ali Fuat (Cebesoy), Refet (Bele), Cafer Tayyar, Mersinli Cemal Paşalarla, mebuslardan Faik, Sabit, Halet, Feridun Fikri, Kâmil Zeki, Bekir Sami, Besim Necati, Münir Hüsrev v.d. beraat ettiler.
İzmir İstiklâl mahkemesinde beraat eden paşaların 5 aralık 1927’de emekliye sevkedildikleri kendilerine bildirildi.
Bir kısım sanıkların muhakemesi bu davadan ayrılarak, İzmir’den Ankara’ya dönen istiklâl mahkemesinde yapıldı.
2 Ağustos 1926 günü başlayan duruşmalarda ittihatçıların icraatı incelendi.
Burada da hâkimler kurulu ve savcı aynı şahıslardı.
26 Ağustos 1926 günü reis Ali (Çetinkaya) kararı bildirdi.
Buna göre: eski maliye nazırı Cavid, Dr. Nâzım, Nail, mebus Hilmi ölüm cezasına çarptırıldı.
Hüseyin Cahit (Yalçın) beraat etti.
Rauf (Orbay) ve eski İzmir valisi Rahmi Bey gıyaben onar yıl kalebentliğe mahkûm edildiler.
Ali Osman ve Salih Kâhya da onar yıl hapis cezası aldılar, öteki 37 sanık ise beraat ettüer.
Ankara İstiklâl mahkemesinin bu kararı, bazı yorumculara göre sonuçları bakımından ittihat ve Terakki’nin kesin şekilde tasfiyesi oldu, istiklâl Muhakimi kanunu iki defa değişikliğe uğradıktan sonra 4.V.1949 tarihinde 5384 Sayılı kanunla kaldırıldı.