Hakkında Bilgi

Hakkında Bilgi,Ansiklopedik Bilgi

Tarih

İtalyan Sosyalist Partisi | Siyaset,Parlamento |

İtalyan Sosyalist Partisi P.S.i.’nin hükümete katılması sonucu, soldan ayrılan bir grup, P.S.İ.U.P.’yi, (Proleter Birlikçi İtalyan Sosyalist partisi) kurdu.

Sosyalist ideoloji Avrupa’da yayılmaya başlayınca solcu İtalyan Sosyalist PartisiMazzini ile Garibaldi, her şeyden önce, halkın çıkar kaygısını milli kurtuluş kaygısından ayırmayan ve sınıf mücadelesinden kaçınan yurtseverlerdi.

Mazzini. Louis Blanc’ın, Cabet’nin, Pierre Leroux’nun ve daha çok Karl Marx’ın görüşlerine karşı çıkıyor; proletaryaya maddi yararlar sağlamağı ön plana aldıkları için bu düşünürlerin ileri sürdükleri görüşlerin «iğrenç» olduğunu söylüyordu.

Bundan ötürü, İtalya’da kurulmaya başlayan işçi toplulukları, kooperatifler, karşılıklı yardım kurumlan, «sosyalist» yaftasını benimseyen gazeteler, Londra Enternasyonali’ne ancak görünüşte katılmışlardı.

İtalya’da işçi isteklerinin daha özgül bir sosyalist nitelik kazanması için, Bakunin’in 1864’te bu ülkeye gelmesini ve Garibaldi ile temasa geçmesini beklemek gerekiyordu.

İlk İtalyan sosyalistleri, çeşitli sosyalist hareketleri birbirinden ayıran doktrin kavgalarına kayıtsız kaldılar; özellikle Bakunin’den ilham almaları aralarında onun bulunmasından ileri geliyordu; genellikle kültürlü yüksek sınıflardan gelmelerinin ise sebebi ortadaydı: o tarihte, hemen sadece tarıma dayanan bir ülkede, okuma yazma bilmeyen ve önderlerden yoksun işçi sınıfı, sosyalist aydın ve burjuvalar önderler olmadan herhangi bir sosyalist harekete girişemezlerdi.

Bununla birlikte işçi kongreleri, gene de oldukça düzenli bir biçimde toplanıyordu.

Roma’da, 1872’de, Mazzini’nin idealine bağlı işçi dernekleriyle, o tarihlerde Fasci operai adını alan ve özellikle Toscana ve Romagna’da gelilen bakunin’ci ve marx’çı kuruluşlar birbirinden kesinlikle ayrıldılar.

Engels, Londra Enternasyonali Genel konseyinde İtalya sekreteriydi, Covelli de Kapitalin bir özetini yayımlamıştı.

Mazzini’nin 1872’de ölümü, ona bağlı olanların büsbütün dağılmasına yol açtı.

Ama. Marx ile Bakunin arasında, La Haye kongresinde meydana gelen kesin kopma sırasında Enternasyonal’in İtalyan kesimi Bakunin’in yanında yer aldı (1872).

Bakunin’cilik, Bologna’da (1874) ve Benevento’daki (1877) ayaklanma teşebbüslerinin başarısızlığa uğramasıyla gözden düştü.

Yeni bir yönetici, Andrea Costa, 1880’de Milano’da, Rivista înternazionale del Socialismo dergisini kurdu ve 1881 ’de imola’da, Avantil’nin ilk sayısı çıktı. Bu da Costa tarafından yönetilen bir haftalık dergiydi.

1882’de Partito Operaio italiano kuruldu ve on üyesi yasama meclisi seçimlerine adaylıklarını koydular, oyların (seçmenlik vergi ödeme esasına dayanıyordu) yüzde 4’ünü elde ettiler ve iki adayı meclise soktular.

1885’te, İşçi partisi., Mantova’da ilk kongresini yaptı.

Hala kanun dışı sayılan grevler de buna paralel olarak gelişti; 1886’da 96 ve 1889’da 126 grev yapıldı, bunlara 23 000 işçi katıldı.

1890’da sosyalist milletvekillerinin sayısı 5’e yükseldi.

Marx’çılık doktrin olarak İtalya’ya yayılmaya başladı; Napoli üniversitesinden profesör Antonio Labriola tarihi maddecilik konusunda bir dizi ders verdi.

1892 Cenova kongresinde İşçi partisi İtalyan Emekçiler partisi haline dönüştü ve ertesi yıl İtalyan Sosyalist partisi (P.S.t.) adını aldı.

Partinin yönetimi Milano’ya geçti ve yönetim kurulu organ olarak yeni bir haftalık dergi (La Lotta di Classe [Sınıf Mücadelesi]) yayımlamaya başladı.

Sicilyalı köylü ve işçilerin sefaleti 1893’te, Fasci’ye bağlı 300 000 işçinin katıldığı büyük bir ayaklanmaya yol açtı.

Ayaklanma, başbakan Giolitti ve özellikle Crispi tarafından amansızca bastırıldı.

1895’te sosyalist milletvekillerinin sayısı 12’ye yükseldi.

Aralık 1896’da, Avanti, Bissolati Bergamaschi yönetiminde günlük gazete haline geldi ve seçimlerde sosyalist oylar, oy toplamının hemen hemen yüzde 9’una ulaştı.

Mayıs 1898’de, Emilia bölgesinde toprak gündelikçilerinin giriştiği uzun grevlerden sonra, Milano’da patlak veren ayaklanma, general Bava – Beccaris tarafından bastırıldı, halktan 90 kişi öldü, ilk hıristiyan – demokratlara ve cumhuriyetçilere kadar uzanan kitle halinde tutuklamalar yapıldı.

Milano’da, Floransa’da, Napoli’de sıkıyönetim ilan edildi.

Sosyalist partisi dağıtıldı, 89 gazete büsbütün veya geçici olarak kapatıldı.

Toscana’lı anarşist Bresci tarafından 29 temmuz 1900’de kral Umberto’nun öldürülmesi, 1898 olaylarının ve sonraki yıllarda bu olaylara gösterilen tepkinin bir sonucu olarak yorumlandı.

Yeni hükümdar Vittorio-Emmanuele III, pek farklı bir tutum benimseyerek işçi istekleri konusunda anlayışlı hükümet başkanlarına, özellikle Giolitti’ye çağında bulundu.

Giolitti, sadece halkın ihtiyaçlarını gözeten kanunlar çıkararak ve sosyalist kooperatiflere büyük İktisadi tavizler vererek sosyal huzuru sağlamakla kalmayıp aynı zamanda parlamentoda, 1900’de sayıları 33’e yükselen sosyalist milletvekillerinin desteğini veya hiç değilse tarafsızlığını sağlamayı da bildi.

Ama İtalyan Sosyalist partisinin burjuvalaşması.

VI. kongresinden itibaren (Roma, 8-11 eylül 1900) Arturo Labriola’nın çevresinde sert bir sendikacı bölüğün doğmasına yol açtı.

Bu bölük Georges Sorel’in etkisindeydi ve Birinci Dünya savaşının arefesinde Mussolini grubun başına geçinceye kadar azınlıktaydı.

XIII. Milli kongrede (Reggio Emilia, temmuz 1912), Mussolini, sosyalist parlamento grubuna, bir suçlamayı onaylattı ve birçok reformcu ve milliyetçi milletvekilinin atılmasına yol açtı.

Parti, bundan sonra «Resmi Sosyalistler» partisi adını aldı, partiden atılan reformcular ise, değerli kadrosuna rağmen proletarya üstünde derin etki yapamayan Sosyal – Reformcu partiyi meydana getirdiler.

Bununla birlikte bu parti, 1913’te Meclis’e, seçim reformundan sonra 19 temsilci soktu.

Devrimci sendikacılar 8 ve «resmiler» 52 sandalye kazandılar.

Bu duruma göre, hepsi birden bir milyondan fazla oy toplamışlar demekti.

Ancona kongresinde (nisan 1914) sol akım, etkisini daha da artırdı, ordu aleyhtarı bir tasarıyı oylattı ve kadınlara oy hakkı tanınması ilkesini kabul ettirdi.

Sonra, haziranda, Marcia ve Romagna bölgelerinin «kızıl hafta»sı başladı; genel greve gidildi; heyecan son dereceye ulaştı; polisin açtığı ateşten yüz kadar insan öldü.

Savaş ilan edilince, resmi sosyalistler hemen tarafsızlıktan yana oldular ve bu tutumlarım savaş sonuna kadar değiştirmediler.

Reformcular, hükümeti desteklemek eğilimindeydi; hatta Bissolati Bergamaschi, Orlando kabinesi bakanlığına, Bonomi de 1921’de başbakanlığa getirildi.

Sendikacılar Mussolini’nin de katılacağı müttefikler taraftarı bir siyasetle, ordu aleyhtarı bir eğilim arasında ikiye bölündüler.

Sosyalistler arasındaki mücadele, özellikle Rus devriminin ertesinde, burjuva aydınlan toplayan bir sağ kanat, «maksimalist» adı verilen kalabalık bir merkez ve bir komünist sol kanat arasında sürüp gitti.

Bu sol kanat, 1921’de, Livomo kongresinde ayrılarak III. Enternasyonal’in İtalyan kesimi olan İtalyan Komünist partisi*ni kurdu, Antonio Gramsci de daha sonra Torino’da bu partinin manevi liderliğini ele aldı.

1917’de Torino’da patlak veren bir genel grev, ayaklanmaya dönüştü ve kanlı bir şekilde bastırıldı.

Serrati altı yıl hapse mahkum edildi.

Aşırı sol unsurlar parti içinde gittikçe ağır basmaya başladı.

Sosyalistler, 16 kasım 1919 seçimlerinde, oyların yüzde 32’sini elde ettiler ve 508 sandalyeden 156’sını kazandılar.

Böylelikle parlamentonun birinci partisi haline geldiler.

Ama parti saflarında hâkim olan mak-simalist eğilim, iktidara her türlü katılmayı engelliyordu.

Temmuz-ağustos 1922 genel grevinin başarısızlığa uğramasından sonra faşizmin yerleşmesini önlemeye imkan kalmadı; Matteoti’nin öldürülmesinden (10 haziran 1924) sonra kesinlikle saf dışı bırakılan İtalyan soyalizmi yirmi bir yıl süreyle, hemen hemen yalnız gizli faaliyetlerle yetindi.

Bununla birlikte, İtalyan soyalizminin direnme hareketindeki rolü, gene de pek ö-nemli oldu.

Sosyalist parti, Nenni, Terracini (yenilenmiş İtalyan senatosunun ilk başkanı), Saragat, Scoccimarro v.b. ile 1945’te faşizmin düşmesinden sonra iktidara geçecek ve 1947’ye kadar, De Gasperi’nin başkanlığındaki üç partili iki kabinede onunla işbirliği yapacak, altı partili yönetimin önemli dallarından birini meydana getirecek, komünistleri, sosyalistleri ve hıristiyan demokratları biraraya getiren tek bir sendikacı merkez de İtalyan işçilerini birleştirecekti.

1947 Başında Nenni (P.S.İ.) ile Saragat arasında başgösteren ayrılığın sebebi, birincinin seçimlerde komünistlerle birleşmesidir.

Saragat’ın azınlıkta kalan ve genelikle «sosyal demokrat» (veya P.S.D.İ.) adını alan grubu, liberaller ve tarihi cumhuriyetçiler ile kurulan yeni bir dört partili yönetimde, 1953’e kadar, De Gasperi hükümetinin gedikli ortaklarından biri haline geldi.

1947’den beri birbirinden ayrılmış bulunan P.S.İ. (Nenni) ve P.S.D.İ. (Saragat), 1958 genel seçimlerinden sonra, Pietro Nenni’nin P.S.İ. kongresinde (aralık 1959) partisinin her türlü komünist değişikliğe yanaşmayacağı konusunda karar aldırmasıyla biribirlerine yaklaşmağa başladılar.

P.S.D.i.’nin Fanfani kabinesine katılmasına (1958 – 1959) karşılık, sosyalistler, Segni (1959-1960), Tanbroni (1960), Fanfani (1960-1963) hükümetlerinde görev almadılar.

Hıristiyan – demokratların öncülüğünü yaptıkları «sola açılış», çoğu kez Fanfani’nin siyasetini destekleyen Saragat’ın partisinden de yardım gördü.

Fakat 1963 seçimlerinden sonra, iki sosyalist parti arasındaki uşuymazlıklar, Moro’nun bir koalisyon kabinesi kurmasını önledi.

Bu kabine Nenni’nin sosyalist partisinin 35. kongresinden sonra gerçekleşebildi.

15 Aralık 1963’te Moro nihayet merkez-sol kabinesini oylamaya sunabildi: Pietro Nenni, başbakan yardımcısı Saragat da dışişleri bakanı oldular.

P.S.İ.’nin hükümete katılması sonucu, soldan ayrılan bir grup, P.S.İ.U.P.’yi, (Proleter Birlikçi İtalyan Sosyalist partisi) kurdu.

İkinci (temmuz 1964) ve üçüncü (şubat 1965) Moro hükümetleri yine birer koalisyon kabinesiydi.

Saragat, 26 aralık 1965’te cumhurbaşkanı seçildi.

30 ekim 1966 Sosyalist Kurucu meclisinde resmen alman bir kararla sosyalistlerin yeniden birleşmesi gerçekleşti.

Birleşik Sosyalist parti (P.S.U.) kuruldu; Pietro Nenni bütün sosyalistlerin başkanı seçildi.

Bununla beraber, P.S.D.i. üyelerinden bir kısmı, bu Birleşik Sosyalist partiye girmeyi reddederek, Demokratik Sosyalist birliğini kurdular.

Temmuz 1969’da Sosyalist parti (P.S.U.) içinde ayrılık çıktı.

Merkez komitesiyle uyuşmazlığa düşen Nenni Birleşik Sosyalist partinin başkanlığından ayrıldı.

Nenni ile birlikte çekilen Mario Tanassi yeni bir Birleşik Sosyalist parti (Partito Socialista Unitario) kurulacağını bildirdi.

Yeni parti eski sosyal demokratlardan ve ılımlı sosyalistlerden meydana geldi, öbür sosyalist grup da birleşmeden önceki sosyalist partinin adını aldı (P.S.İ.). 27 Mart 1970’te Rumor’un kurduğu koalisyona her iki sosyalist parti de (P.S.İ. ve P.S.U.) katıldı.

Mayıs 1972 genel seçimlerinde Meclise üye sokamayan P.S.i.U.P. 16 temmuzda yapılan kongrede komünistlerle birleşme kararı aldı.

Bir yanıt yazın