Kaptan-ı Derya Nedir,Ne Demek | Osmanlı Tarihi |
Kaptan-ı Derya Nedir,Ne Demek, KAPTANPAŞA veya KAPTANEDERYA
Kaptanpaşa bayrağı, osmanlı donanmasında kaptanpaşaların bindiği gemiye çekilen bayrak. (Bu bayraklar değişik renk ve şekillerde olurdu. XVIII. yy.dan sonra bayraklara padişahın tuğrası da işlenirdi.) Kaptanpaşa kadırgası, osmanlı donanmasında kaptanpaşaların bindiği süslü ve gösterişli kadırgalara verilen ad. (kaptanpaşa baştardasi da denirdi.)
Kaptanpaşa hasları, Osmanlı devletinde kaptanpaşalara verilen hasların adı. (Kaptanpaşaların hasları oldukça çoktu. XVII. yy.daki kaptanpaşa haslarının geliri, sekiz yüz seksen bin beş yüz akçe idi.)
Osmanlıda Kaptan ı Derya Nedir? Yıldırım Bayezid devrinde temelleri atılan osmanlı deniz kuvvetlerine ilk zamanlarda «derya beyi» unvanıyla Gelibolu sancağı beyleri kumanda etti.
İstanbul kuşatmasına katılan Baltaoğlu Süleyman Beye kaptanıderya unvanı verildi.
Eğriboz seferinde sadrazam Mahmud Paşa, ilk kaptanpaşa oldu (1456).
Yavuz Sultan Selim zamanında, osmanlı donanmasının merkezi, Gelibolu’dan İstanbul tersanesine nakledildi (15 mayıs 1516).
Barbaros Hayreddin Paşanın 1533’te Osmanlı devleti hizmetine girmesinden sonra, Gelibolu sancağına ilâveler yapılmak suretiyle Kaptanpaşa eyaleti teşkil edildi.
Bundan sonra kaptanpaşa unvanı, deniz kuvvetlerinin amirali karşılığı olarak kabul edildi.
Kaptanpaşanın teşkilâttaki yeri, ilk zamanlarda, Budin eyaletinden sonra, bilâhare de Anadolu beylerbeyliğinden sonra gelmeye başladı. Kaptanpaşalara vezaret rütbesi de verildi.
Kaptanpaşalık, denizcilerin alabileceği en yüksek rütbeydi. Tayini özel bir törenle yapılan kaptanpaşa, Divanı Hümayuna girme hakkını kazandıktan sonra, divan müzakerelerine katılır, selahiyeti dahiline giren şikâyetleri dinler ve bir hükme bağlayabilirdi.
Kaptanpaşalar tersanede, ikamet ederlerdi. Oturdukları yere «divanhane» denirdi.
Kaptanpaşa, deniz kuvvetlerinin İdarî ve askerî bütün işlerinden sadrazama karşı sorumluydu. Bu sebeple de salâhiyetleri çok genişti. Azil, tayin ve teftiş haklarına sahipti.
Kaptanpaşa, eyaletinin yönetimi ve donanmaya ait bütün işlerle bizzat meşgul olurdu.
Tersane bölgesinin asayişi ile de görevli idi. Buradaki İdarî davalara bakmak yetkisini taşır, idam hükmü verebilirdi.
Gerektiğinde yetkisini aşan meselelerde sadrazam ile istişare yapmak zorunda idi.
Sadrazam donanmaya ait her hususa müdahale etmek hakkına sahipti. İstanbul’da ikameti esnasında yedi-çifte kayığa binen kaptanpaşa, donanmada «kaptanpaşa baştardası» adı verilen gemiye biner ve bu gemiye üç fener asılırdı. Baştardanın bir de yedek gemisi vardı.
Kaptanpaşalar Bayezid II devrinden itibaren, Doğu Akdeniz’de ticaret emniyetini sağlamakla da yükümlü kılınmıştı.
Her yıl donanma ile Akdeniz’e çıkar, eyalete bağlı sancakları denetler, Fas’a kadar uzanan kıyıları gözden geçirir, ticaret güvenliğini baltalayan korsanları takip eder ve İstanbul’a dönerdi.
Sefere giden gemilere piyade askeri bindirildiği takdirde, bunlara kumanda etmek üzere bir de «serdar» tayin edilirdi.
Serdar, kaptanpaşadan daha kıdemli idi. Sefer devam ettiği müddetçe, kaptanpaşa serdarın maiyetinde bulunurdu.
Kaptanpaşa donanma ile hareket ececeği gün, veziriazam, yanında bazı devlet ricali olduğu halde tersaneye giderek gemilerin noksanlarının tamamlanıp tamamlanmadığını kontrol eder ve gemi kaptanlarıyla kaptanpaşadan gereken bilgiyi alır, her birine rütbelerin 2 göre hil’atler verirdi.
Sadrazam bundan sonra kaptanpaşa ile birlikte saraya giderek durumu padişaha arzeder ve kaptanpaşa huzura kabul olunurdu.
Bu sırada donanma tersaneden hareket eder, gemiler Topkapı sarayı önüne geldiğinde top ve tüfek atarak selâm resmini ifa ettikten sonra Beşiktaş tarafına yönelirdi.
Resmi geçitten sonra kaptanpaşa saraydan ayrılır, yirmi dört kürekli kayığa binerek donanmaya katılırdı.
Kaptanpaşa yanında «Donanmayı Hümayun kadısı» bulunur ve her gittiği yerde davalara bakardı.
Kaptanpaşaya bir tercüman da refakat ederdi. Kaptanpaşanın İstanbul’da yardımcısı tersane kethüdası idi.
Kaptanpaşalar, ister vezir, ister mirimiran olsunlar, İstanbul’da iken cuma namazından sonra Paşa kapısına gelir, arz odasında sadrazamla görüşürler ve iki haftada bir defa sadaret kethüdasının odasına uğrarlardı. Kaptanpaşa hâkimiyet alâmeti olarak sedefkârî asa taşırdı.
Bahriyeye ait büyük küçük, bütün tayinlerden kaptanpaşa sorumluydu. Denizle ilgili padişah adına ferman yazar ve tuğra çektirirdi.
Kaptan paşalar ilk zamanlar Gelibolu sancağından elde edilen gelirle iktifa ederlerdi.
Sonraları vazife ve salâhiyetleri artınca, paşalık hassından başka, saliyane olarak, üçer sancak aldılar.
Kaptan paşalığın geliri XVII. yy.da seksen beş bin akçe tutuyordu. Bunlardan maiyetlerinde bulunan denizcilerden senede bir miktar bahşiş aldıkları gibi, yaptıkları tayin ve terfilere mukabil de bir miktar caize almak hakkına sahiptiler.
Kaptanpaşa unvanı, Bahriye nezaretinin kurulduğu 1867’ye kadar kullanıldı.
Kaptanpaşa Eyaleti
Cezayir beylerbeyi Barbaros Hayreddin Paşanın, Osmanlı devleti hizmetine girmesinden sonra da Cezayir’in yönetimi kendisine bırakılmıştı.
Bu yüzden kaptanpaşa eyaletine, Cezayir eyaleti de denirdi. Donanmanın, levent adı verilen askerleri, bu eyaletten alınırdı.
Bu askerler daima silâh altında bulunmazlar, gerektikçe toplanırdı. Ancak bunların toplanması donanmada yeniçeri, azap ve cebeci daima silâh altında bulunan askerler de vardı.
Bazen donanmaya asker yetmediği zaman «yaya» ve «müsellem» ocaklarından yardımcı alınırdı.
Kaptanpaşa eyaletine bağlı sancaklar şunlardı: Gelibolu (eyalet merkezi), Eğriboz, inebahtı, Midilli, Sığacık, Kocaeli, Karlı ili (Mora’da), Rodos, Mezistre (Mora’da), Sakız, Nakşe, Mehdiye (Trablusgarp sahilinde), Lefkoşe (Kıbrıs’ta), Baf (Kıbrıs’ta), Gemiye (Kıbrıs’ta), Kaptanpaşanın yönetimi altında bulunan Kaptanpaşa eyaleti sancaklarındaki ümera, zuama ve tımar sahipleri bahriye işlerinde görevlendirilirdi. Bunların sayıları her yıl değişirdi.
1608’deki kaptanpaşa kaydına göre, o yıl 138 zeamet, 1434 tımar vardı. Her ikisi 1572 kılıçtan meydana gelirdi. Savaş zamanında bu kılıçlardan gelen cebeliler 2 928 kişi olurdu.
Bunların katılmasıyla donanma askerlerinin sayısı 4 500’e çıkardı. Donanmaya sayıları 1 893 olan azaplar da katılınca eyalet askerlerinin sayısı 6 300 kadar olurdu.
Gerektiğinde Trablusgarp, Tunus, Cezayir, Kefe eyaleti askerleri de donanmaya katılırdı. Ayrıca, yardımcı durumundaki yeniçeri, azap ve cebeciler de vardı.
Bu kuvvet donanmanın devlete ait olan kısmı idi. İkinci sınıfı Kaptanpaşa eyaleti sancakbeylerinin gemileri meydana getirirdi.
Bunlara «bey gemileri» denirdi. Üçüncü sınıf ise korsan filosundan kurulurdu.