Karadeniz,Oluşumu,Coğrafi Özellikleri | Coğrafya Bilgileri |

Karadeniz Denizi, Anadolu ve Balkan yarımadaları ile Kafkasya ve Doğu Avrupa platformu arasında41° ile 45° kuzey enlemleri arasında bulunmakta olan, kıtalararası büyük bir iç deniz; 424 000 km2.
Kabaca elips şeklinde olan Karadeniz’in büyük ekseni Burgaz (Bulgaristan) ile Poti arasında 1 170 km’yi bulur.
Denizin genişliği batıya doğru artar.
Bu genişlik doğuda Rize ile Sohumkale arasında 225 km iken Giresun ile Tuapse arasında 350 km ve Samsun, Kerç arasında 480 km’yi bulur; daha batıda Ereğli ile Odessa arasında ise 600 km’ye varır.
Karadeniz Coğrafi Özellikleri
Karadeniz, körfezi az bir denizdir.
Anadolu kıyılarında daha çok küçük koylar bulunur.
Burgaz körfezi, Varna körfezi, Odessa körfezi gibi daha büyük girintiler, Bulgaristan ve Rusya kıyılarındadır.
Karadeniz’in asıl büyük girintisi kuzeyde başka ad taşıyan bir deniz meydana getirir: Azak denizi (38 000 km2).
Karadeniz’in dikkat çeken özelliklerinden biri de ada bakımından fakir oluşudur.
Gerçekten Kefken, Şile önlerindeki adalar ve Giresun şehrinin karşısındaki Giresun adası, küçük kaya parçacıklarından başka bir şey değildir.
Karadeniz’in denizaltı topografyası, denizin çevresini kuşatan kara engebeleri ile sıkı bir şekilde ilişki halindedir.
Yüksek dağların sıralandığı Anadolu kıyıları önünde, Kafkasların ve Kırım yarımadasının yanı başında büyük derinlikler olduğu halde, kuzeybatıda az derin sahaları içine alan bir kesim görülür.
Derinliği 0-200 m arasındaki alan (şelf alanı) sadece bu kuzeybatı kesiminde ve Azak denizinde geniş yer tutar; havzanın diğer taraflarında dardır.
Mesela Kuzey Anadolu kıyıları önünde çok dar şelf alanından sonra birdenbire büyük derinliklere geçilir ve kısa mesafede derinlik 1 500 m’yi bulur.
Karadeniz’in dibi 2 000 m etrafında geniş bir alanda düz gibidir.
Bunun ortasında da, Anadolu kıyıları ile Kırım arasında 2 200 m’lik eş derinlik çizgisinin sınırladığı en derin kesim bulunur.
En derin nokta da bu kesimin güneybatısında Ayancık’ın yaklş. ol. 80 km kadar kuzeyindedir (2 245 m), Kerç boğazı ile Karadeniz’den ayrılan ve sığ bir deniz olan Azak denizinde en fazla derinlik ancak 15 m kadardır.
Deniz dibi maddeleri, şelf alanında alüvyonlar ile canlıların enkazından meydana gelmiştir.
Ortadaki en derin yerin dibi ise mavi gri renkte ince unsurlu çamur tabakasıyla kaplıdır.
Organik artıklardan meydana gelen bu çamurda kükürtlü hidrojen çıkaran bakteriler vardır.
Karadeniz az tuzlu olan denizlerdendir.
Bu durum, çok sayıda büyük akarsuyun Karadeniz’e dökülmesinden ileri gelir.
Aynı zamanda buharlaşmanın az olması da bu denizde tuzluluğun az oluşunun sebepleri arasında sayılabilir.
Yüzey sularının tuzluluğu orta kesimlerde binde 18’dir.
Denizin kenarlarında büyük akarsuların ağızlarına doğru gidildikçe bu oran daha da azalır. Meselâ Tuna nehri ağzında tuzluluk oranı binde 12’dir.
Sakarya ağzı yakınlarında binde 17, Kızılırmak ve Yeşil ırmak ağızlarında binde 15-16 kadar olan tuzluluk, Odessa körfezinin kuzey kesimlerinde ve Azak denizinde binde 10’a düşer.
Tuzluluk oranı düşük olan yüzey suları, daha altta bulunan daha tuzlu ve daha ağır suların üzerinde ince bir tabaka halindedir.
Su tabakasının 100 m’lik az tuzlu tabakasından sonra tuzluluk artmaya başlar, 200 m derinlikte binde 22’ye yükselir ve bu derinlikten dibe kadar olan kesimde az bir artış göstererek 2 000 m derinlikte binde 22,4’ü bulur.
Karadeniz’in yüzey sularının sıcaklığı, yazın temmuz ve ağustos aylarında 20° ile 26° arasındadır.
Havzanın kuzeybatısında ve Kırım yarımadası kıyılarında ise 29-30°’yi bulur.
Havzanın güneydoğu kesimi diğer kesimlere nazaran daha sıcaktır. Burada suların sıcaklığı 30°’yi de biraz geçer (30°6).
Kışın yüzey sularının sıcaklığı, kuzey ve kuzeybatıda daha az, Anadolu kıyılarında ise daha fazladır.
Şubat ayında Odessa körfezi etrafında suların sıcaklığı 2°-3°’ye kadar düşer.
Güneye doğru artarak Kerempe burnu açıklarında 7°’yi bulur.
Odessa körfezi kıyılarında ve Azak denizinde hemen her yıl deniz suyu sıcaklığı 0°’nin altına, yani donma noktasına kadar düşer.
Şiddetli kışlarda Dniester ağzından Dnieper ağzına kadar olan alanın, belli bir süre için, donduğu görülür.
Çok soğuk kışların olduğu yıllarda Romanya ve Bulgaristan kıyıları ve bu arada Tuna ağzının da donduğu olur.
İlkbahara doğru çözülen bu buzlar bazı yıllarda İstanbul boğazına kadar iner.
Yakın tarihte iki defa, 1929 ve 1954 kışlarında buzlar İstanbul’a kadar gelmiştir.
Yazla kış arasında görülen sıcaklık farkları yüzey sularına aittir.
2 000 m derinlikteki suların sıcaklığı yılın her mevsiminde aynıdır (9°).
Karadeniz’de sadece yüzey sularını ilgilendiren bir akıntı sistemi vardır.
Kuzeybatı ve batısındaki suların bir kısmı İstanbul boğazına girer ve bir üst akıntı meydana getirir.
Bir kısım sular da doğuya doğru ilerleyerek Anadolu kıyıları boyunca devam eden bir akıntı meydana getirir.
Bu akıntı, kıyının şekline uyarak Batum yakınında kuzeybatıya döner, Azak denizinin güneyinde de batıya yönelir; Kırım ve Odessa körfezinin güneyinden geçerek Romanya ve Bulgaristan kıyılarını yalar ve İstanbul boğazına girer.
Bu büyük kenar akıntıdan ayrılan kollar, Karadeniz’in doğu ve batısında elips şekilli iki ayrı akıntı sistemi meydana getirir.
Kenar akıntıdan Kırım önlerinde ayrılan bir kol, büyük bir yay çizerek Sinop, Samsun kıyılarına yönelir ve doğuya giden kıyı akıntısına karışır.
Karadeniz’in batı yarısındaki diğer elips şekilli akıntı, Zonguldak hizalarından kuzeye döner ve büyük bir yay çizerek Odessa körfezinin güneyinde büyük kenar akıntısına kavuşur.
Karadeniz Denizinin Tarihi
Romalıların Pontus Euxinus adını verdikleri Karadeniz, eski çağlardan beri Asya ile Avrupa arasında bir geçiş bölgesiydi.
Karadeniz’in bütün güney kıyılarındaki yunan kolonileri yerine M.ö. I. yy .da Mithridates VI’nın büyük imparatorluğu kuruldu.
M.S. 374’te Hun Türkleri Kuzey Karadeniz’i ele geçirdiler.
Bizans imparatoru lustinianos ile Hüsrev Anuşirevan arasında yapılan antlaşma ile (561) Karadeniz’in güney kıyıları Bizans’a bırakıldı.
Manuel II Komnenos zamanında (1143-1180) Karadeniz bizans hâkimiyetindeydi.
Oğuz Türklerinin bir kolu olan Kıpçaklar, Karadeniz’in kuzeydoğusunda bir devlet kurdular.
1241’deki mogol istilâsı ve Venedik ile Ceneviz’in Karadeniz’e inmesi bölgedeki siyasî durumu harekete getirdi.
Trabzon’da yerleşen Bizans imparatoru Andronikos Komnenos ve halefleri (XII. yy.) burada Pontus devletini kurdular.
Konya selçuklu sultanı izzeddin Keykâvus I (1210-1219) Trabzonlu Aleksios Komnenos’u yenerek Sinop’u ele geçirdi.
XIII. yy.da Karadeniz, kuzeyde Tuna kıyılarına kadar Altınordu devletinin hâkimiyeti altındaydı.
Bizans imparatoru Mikhail VIII Palaiologos, Nikaia’da (İznik) Cenevizlilerle bir antlaşma yaptı (126ı); onlara Karadeniz’de bazı haklar tamdı.
Fakat bu devirde Karadeniz ticareti Venediklilerin elindeydi.
En işlek limanları Tuna deltasında Vicina ile Catatea (Akkerman) idi.
Venedikliler, 1306’da İlhanlılarla anlaşarak Karadeniz hâkimiyetlerini kuvvetlendirdiler.
Venedik – Ceneviz arasındaki rekabet Osmanlıların Karadeniz’i ellerine geçirme işini çabuklaştırdı.
Aydın ve Umur Beylerin Tuna ağzına kadar yaptıkları seferlerle Türkler, Karadeniz’e çıktılar.
İstanbul’un fethinden sonra bir Ceneviz antreposu olan Amasra, arkasından Trabzon Osmanlılara geçti.
Kırım’daki ceneviz kolonisi Kefe ile Mengüb, Gedik Ahmed Paşa tarafından Osmanlılara katıldı (1475).
Bayezid II zamanında Kili ve Akkerman alındı (1484).
Sonraki yüzyıllarda Karadeniz osmanlı hâkimiyetine girdi.
Azak, kesin olarak 1739’da Rusya’ya bırakıldı.
Küçük Kaynarca antlaşmasına göre (1774), rus ticaret gemileri Karadeniz’e çıktı.
Ruslar, 1783’te Kırım ve Gürcistan’ı aldılar.
Yaş antlaşması (1791) ile Bug ile Dniester arasındaki bölge Ruslara bırakıldı.
1799’da İngiltere’ye Karadeniz’de ticaret serbestisi tanındı.
1802’de Fransa, Karadeniz’de demir ticareti serbestliğini aldı; 1827’ye kadar diğer avrupa devletleri de Karadeniz’de serbest ticaret yaptılar.
1856 Paris kongresi ile Karadeniz sularının tarafsızlığı kabul edildi.
Bugün Karadeniz’de ticaret gemiciliği serbesttir.