Kazaklar Kimdir,Tarihi,Osmanlı-Kazak ilişkileri
Kazaklar Hakkında Bilgi,Kazaklar Kimdir,Kazakistan’da yaşayan Türk halkı.
Kazaklar, Rusya’nın güneyindeki bozkırlarda XV. yy.dan itibaren asyalı göçebelerin çekilmesi sırasında göründüler.
Sefaletten veya askerden kaçan rus asıllı süvariler olan Kazaklar, yeni topraklar ararken, avcılık, balıkçılık, devşirmecilik veya henüz tam yerleşmemiş halkların zararına yağmacılıkla yaşarlardı.
Yerli halkla büyük ölçüde kaynaştılar.
Hemen hemen tam hür olarak yaşar, önderlerini oy ile seçerlerdi.
Dnieper Kazakları
Küçük rusya dili konuşan Dnieper Kazakları, Polonya-Litvanya krallığının güneydoğusunda, Kırım hanlığıyla temas noktasındaki bir marklığa (Ukrayna) yerleştiler.
Modern çağların başında Polonya ve Rusya’da köylülerin durumunun kötüleşmesi, Kazakların sayısını arttırdı.
Anadolu’ya kadar uzanan akınlarla hem müslüman, hem de hıristiyan komşularını sürekli olarak kaygılandırdılar.
Polonya kralları bir miktar kazağı büyük imtiyazlar karşılığı hizmetlerine alarak yola getirmeye çalıştılar.
Ama daha doğuda, Dnieper üzerindeki bir adayı (Sieç) sıkıca tahkim eden Zaporag Kazakları (çağlayanlar ötesi adamları) tamamıyla bağımsızdılar ve Polonya’ya karşı isyanları destekliyorlardı.
Brest birliğinden beri ortodoks Küçük Rusyalılar birliğe katmaya uğraşan Polonya kralları, dini siyasetleri gereğince bu isyanları kışkırtmaktaydı.
Aynı zamanda kralların, polonyalı devlet adamlarının çıkarına ve Kazakların zararına büyük malikâneler kurmak isteyen siyaseti de, kışkırtıcı bir sebepti.
Bogdan Hmelnitski’nin isyanı Zborovo’da (1649) başarıyla sonuçlandı; ama bu başarı ancak, Pereslavl (1654) antlaşmasıyla Kazakların muhtariyetini tanıyan Rusya’ya boyun eğme sonucunda sağlamlaştı.
Ukrayna Kazakları o tarihten sonra kendi kendilerine taktıkları boyunduruğu silkip atmayı denedilerse de başaramadılar.
Bu çarpışmaların en çok bilinen dönemi ataman Mazeppa ile İsveç kralı Karl XII’nin Deli Petro’ya karşı imzaladıkları antlaşmadır.
Ukrayna Kazakları kendi seçtikleri bir hetman (küçük rusya dilinde ataman) tarafından yönetilirlerdi; bu hetman yönetimde ihtiyarlar meclisi veya Starşina yardım ederdi.
Halk polks denilen toprak bölümlerine dağıtılmıştı; bu polks’lar sotnia’lara bölünürdü.
Bu hürriyetleri Katerina II ortadan kaldırarak son atamanı istifaya zorladı (1764) ve kazak muhtariyetinin kalesi olan Zaporag’ların «Sieç»ini yıktırdı.
Kazak birlikleri rus ordusuna katıldı, sonra Kuban’a nakledildi (1794).
Don Kazakları
Büyük rusya dili konuşan Don Kazakları da Kırım için tehlikeli bir rakip oldular.
Ama savaşçı enerjileri başka yönlere de yayıldı.
Korkunç ivan’ı çar olarak tanıdılar ve Kazan (1552) ve Astrahan’ın (1566) alınışına katılarak asyalı göçebe kabilelerin püskürtülmesinde ilk çarlara büyük ölçüde yardım ettiler.
Yermak yönetiminde Don ve Volga Kazakları güçlü Stragonov ailesinin Urallar’daki tesislerini korumak için Sibirya hanlığını fethettiler (1582).
Kazaklar sonunda, Rus imparatorluğunun sınır bölgelerinde on bin yerleşme alanı (voyska) kurdular.
En kar labalık olan Don Kazaklarına sonradan Kuban, Terek, Astrahan, Orenburg, Ural, Sibirya, Semireçe, Zabaykalya, Amur, Usuri Kazakları da katıldı.
Kazaklar zamanla birbirlerine bağlılıklarını ve kavgacı bağımsızlıklarını yitirdiler.
Hetmanları çarlar tayin etmeye başladı.
Hoşnut olmayan Kazaklar bazı kanlı köylü isyanlarına önderlik ettiler (Stenka Razine [1669-1771], Pugaçov [1771-1774]).
Pugaçov isyanı Urallar’ın güneyinden başlayarak Volga kıyılarına kadar yayıldı, özellikle Sibirya’nın, sonra da 1750’ye kadar Orta Asya’nın fethinde öncü rolü oynayan Kazaklar, günden güne savaşçı ve göçebe hayatlarından vaz geçerek tarıma yöneldiler.
Çarlar «yoksul» kazaklarla çatışan ve istibdadı destekleyen toprak ve köle sahibi zengin kazakları kayırdılar.
1861 Tarım reformu Kazakların yararına oldu.
Kazak toplulukları askerlik yapma karşılığı topraklarının üçte ikisinin mülkiyetini aldılar.
Sivil ve askeri yüksek memurlar topraklarının tamamının mülkiyetine sahip oldular (1869).
Kazaklar son çarlar zamanında ayaklanmalara karşı iktidarın en iyi savunucusuydular; ama 1917 şubat-mart’ındaki çekimser tutumları, Nikolay II’yi istifaya zorladı.
İç savaş sırasında Kazakların bir kısmı Kızılorduya katıldıysa da çoğunluğu 1 haziran 1918 kararnamesiyle özel imtiyazlarını ortadan kaldıran komünist rejime kin bağladı.
Toprakların devletleştirilmesi bu kini büsbütün arttırdı.
Gene de îkinci Dünya savaşında Sovyetlerin yeniden teşkilatlandırdığı Kazaklar, Almanlara karşı savaşta yararlık gösterdiler.
Osmanlı-Kazak ilişkileri
Kazaklar. Tuna ve Karadeniz kıyılarındaki osmanlı ve kırım arazisine çeşitli yıllarda birçok defa hücum ettiler. 1613’te çayka denilen hafif gemi veya kayıklarla.
Sinop’u bastılar.
Baskın haber alınınca, Karadeniz muhafızı Şakşaki İbrahim Paşa, Don ırmağı ağzında pusu kurdu.
Kazaklar, pusudan kurtulmaya çalışırken Kırım Tatarlarının hücumuna uğradılar.
1616 Yılında, Kazaklar, Boğdan işlerine karıştılar.
Jeremie Mogila’nın ölümü üzerine Stefan Tomsa, Boğdan voyvodası tayin edildi.
Stefan Tomsa’nın voyvodalığını kabul etmeyen Jeremie’nin dul karısı, Lehistan’a gitti, damadı leh asillerinden Samuel Karezky’ye toplattırdığı kazak ordusuyla Stefan’ı kovdurdu.
Osmanlı devleti tarafından Boğdan serdarlığına getirilen İskender Paşa, bu orduyu yendikten sonra kazak meselesinin çözülmesiyle görevlendirildi.
Dniester baylarında Lehistan ordusuyla savaş tehlikesi belirdi.
Fakat Lehlilerin isteği üzerine bir antlaşma yapıldı (27 eylül 1617).
Lehliler, Kazakları Karadeniz’e çıkarmamayı, Osmanlılar da Tatarlara akın yaptırmamayı taahhüd ettiler.
Fakat, gerek Kırım hanı, gerek Kazaklar, karşılıklı akın ve yağmalardan vazgeçmediler.
Bu arada İskender Paşanın aracılığıyla Boğdan voyvodalığına getirilen Gratiani, Osmanlılara karşı ayaklandı.
Lehliler Gratiani’ye yardım ettilerse de, İskender Paşa, Gratiani’yi Yaş yakınlarında yenilgiye uğrattı; Leh ordusu başkumandanı Stanislas Zolkiewsky, savaşta öldü.
Lehliler, barış yapmak için İstanbul’a bir elçi gönderdiler, fakat elçi geri dönmek zorunda kaldı.
Osman II devam edegelen olaylara son vermek için Lehistan seferine çıktı (29 nisan 1621).
iki ordu Dniester kıyısında Hotin’de karşılaştı.
Kaptanıderya Halil Paşa, Karadeniz’de rastladığı bir kazak filosunu ağır yenilgiye uğrattıktan sonra isakçı’da orduya katıldı.
İçinde 12 bin kazak bulunan, leh ordusu oldukça yıpratıldı, fakat kesin sonuç alınamadı.
Lehliler, Eflak voyvodası Konstantin Serba’nın aracılığıyla barış teklifinde bulundular.
5 Ekim 1621’de yapılan antlaşma uyarınca.
Lehliler, Kazakların hareketlerini kontrolleri altında bulundurmayı taahhüt ediyorlardı.
Kazaklar, buna rağmen, Osmanlı devletindeki iç karışıklıklardan yararlanarak, yine Karadeniz kıyılarına akınlara başladılar.
Bunun üzerine Serdar Recep Paşa, 600 çaykalık bir kazak filosunu yendi (1 ekim 1622).
Kırım’daki ayaklanmalar sırasında osmanlı donanmasının Kırım’da bulunmasından yararlanan Don Kazakları, Karadeniz’den Boğaziçi’ne girerek Yeniköy’ü ve Sarıyer’i bastılar.
Fakat üzerlerine gönderilen kuvvetlerin karşısında geri çekilmek zorunda kaldılar (20 temmuz 1624).
Ertesi yıl kaptanıderya Recep Paşa, donanmayla Köstence’nin kuzeyinde Kara Harman’da kazak donanmasını tahrip etti (ekim 1625).
31 Mayıs 1628’de kaptanıderya Hasan Paşanın Kırım’dan dönerken bir kazak filosunu tahrip etmesi, Osmanlı devletiyle Lehistan arasında gerginliğe yol açtı.
Tuna kumandanıyla Vidin valisi Abaza Mehmed Paşa, Eflak Boğdan voyvodalarıyla Dobruca Tatarlarından yardım kuvvetleri alarak Lehistan’a girdiler.
Lehistan’ın barış için göderdiği elçi, bazı Türk tekliflerini kabul etmediğinden geri çevrildi.
Murad IV Lehistan üzerine sefere çıktı (15 nisan 1634).
Lehliler, Serdar Murtaza Paşa ile yeni bir barış antlaşması yaptılar (eylül 1634).
Kazak akınlarının önlenmesi meselesi bu antlaşmada da ön planda yer aldı.
Buna rağmen, Kırım hanı ninayet Giray’ın Osmanlı devletine isyanı sırasında, Zaporag ve Den Kazakları ile birlikte harekete geçerek Azak kalesini ellerine geçirdiler (5 temmuz 1638).
Rus çarı Michel Romanof, kalenin yıkılmasını ve Kazakların geri çekilmesini istedi.
Bu olay üzerine Kefe beylerbeyliğine getirilen İslam Paşa.
Don Kazaklarının karargâhı olan ada ile Çerke-Kerman, Metace hisarlarını zaptetti (1643).
Don Kazakları, 1652’de, 15 kadar çayka ile Rumeli kıyısındaki Balçık, Misivri, Şile, Terkos kasabalarını, 1654’te de Ereğli ve Varna taraflarını yağmaladılar.
Diğer taraftan ortodoks Kazakların bir kısmı, Katolikliğe girmeye zorlandıkları için, Lehlilerden yüz çevirdiler ve Kırım hanına başvurdular.
İslam Giray III’ün 1650’deki Lehistan seferine katıldılar.
Tatarların Kardeş Kazaklar adını verdikleri bu Kazakları, yeniden emri altına almak isteyen leh kralı, 1652’de AvusturyalIlardan da yardım alarak kazak hatmanı Hemiyenitski üzerine yürüdü, fakat yenildi ve 27 aralık 1652’de imzaladığı Zibarov barışıyla, tatar ve kazak ülkelerine saldırmamayı taahhüt etti.
1669’da, Ukrayna’da, leh kralına bağlı Sarıkamış Kazakları hatmanı Doroşenko, Osmanlı devletinin himayesine girdi.
Ancak Kırım hanı Adil Giray Potkoli Kazaklarından Honensko’yu hatman yapınca, iki hatman arasında anlaşmazlık çıktı.
Lehliler bundan yararlanarak Doroşenko’ya ait bazı palangaları aldılar; bu durum da Osmanlı-Lehistan savaşlarına yolaçtı.
Bucaş antlaşmasıyla Ukrayna, Kazaklara bırakıldı (1672).
Doroşenko, 1675 yılına kadar Osmanlılara bağlı kaldı.
Bu tarihte Ruslara bağlanarak Çehrin kalesini onlara teslim etti.
Bunun üzerine Doroşenko’nun yerine, Himilnits’ki adında bir papaz gönderildi.
Çehrin seferinde Çehrin kalesi alınarak yıkıldı; Osmanlı-Rus savaşı, Kırım hanının aracılığıyla sona erdi (1681).
Viyana’nın 1683’te ikinci defa kuşatılmasıyla başlayan Avusturya savaşlarına, Ruslar, 1689’da katıldılar ve osmanlı ordularının yenilgileri üzerine Kazaklarla birlikte Kırım’ı almaya teşebbüs elttiler.
Kırım hanı Selim Giray Rusları, oğlu Azamet Giray da Kazakları yenilgiye uğrattı.
Fakat Azak kalesi Rusların eline geçti (1696).
Karlofça antlaşması ile Ukrayna Lehistan’a bırakılınca Kazak-Osmanlı ilişkileri sona erdi (1699).