Kesin Hüküm Nedir,Şartları | Genel Hukuk Bilgisi |
Kesin Hüküm Hakkında Bilgi,Kesin Hüküm Nedir,Ceza Usul hukukunda. Belli bir kişinin belli bir eylemi hakkında karar verildikten ve bu karar kesinleştikten sonra, aynı kişi hakkında bir daha kovuşturma konusu yapılmaması.
Medenî usul hukukunda kesin hüküm.
Medenî usul hukukunun amacı hakların korunmasıdır.
Ancak bu, ideal amacın, yani hukukî barışın korunması amacının bir gereğidir.
Diğer bir deyişle medenî usulün ideal amacı hukukî barışın korunması, reci aracı ise ideal amaç çerçevesi içinde hakların korunmasıdır. Bazı hallerde hukukî barışın korunması, sübjektif bir hakkın korunmasının haklı göstereceği işlemlerin engellenmesine yolaçabilir.
Mesela hakkın korunması amacı, aynı ihtilâf konusunun birden çok kere, dava yolu ile öne sürülmesini haklı gösterebilirdi.
Ancak kanun toplum içinde ihtilâfların bu şekilde uzayıp gitmesini medenî usulün ideal amacı olan hukukî barışın korunması amacına aykırı görmüş ve kesin hükmü kabul etmiştir.
Kesin hüküm kişiler arasındaki çekişmelere, tekrar bunlara dönülmesine imkân bırakmayacak şekilde bir son verme amacını gütmektedir.
Kesin hükmün birbirine bağlı iki anlamı vardır: şekli anlamda kesin hüküm ve maddi anlamda kesin hüküm.
Şeklî anlamda kesin hükümden, bir hükme karşı kanun yollarına başvurulamayacağı anlaşılır (burada sadece teknik anlamda kanun yolları söz konusudur.
Bir hüküm şeklî anlamda kesin hüküm teşkil edince, görülmekte olan ihtilâf bakımından başvurulacak başka bir merci yoktur. Bazı kararlar, verildiği anda bu niteliği kazanır.
Bunlar, aleyhine kanun yoluna (temyiz) müracaat imkânı tanınmamış olan kararlardır.
Bunun dışındaki kararlarda şekli kesinliğin ortaya çıkması da iki şekilde olabilir: ya kanun yoluna başvurma süresi içinde kanun yoluna başvurulmaz ve bu suretle hüküm kesinleşir veya kanun yoluna başvurmanın reddedilmesi ile şekli kesinlik ortaya çıkar.
Asliye mahkemesi hükümlerinin kesinleşmesi için karar tashihi süresinin de geçmiş veya karar tashihi talebinin reddedilmiş olması gerekir.
Sulh mahkemesi kararlarına karşı ise karar tashihi yolu açılmamıştır.
Maddi anlamda kesin hüküm ise mahkemelerden verilmiş hükümlerin adli gerçek teşkil etmesi demektir.
Hükümlere tanınan gerçek niteliği, aynı davanın bir daha görülememesi sonucunu doğurur.
Hükmün maddi anlamda kesinliği için şekli anlamda kesinleşmesi gereklidir.
Kesin Hüküm Şartları
Maddi anlamda kesin hüküm şartları şunlardır a) taraflar, b) ihtilâf konusu, c) dava sebebi aynı olmalıdır.
Bu unsurların ayniyeti bir olayda toplandığı takdirde, kesin hükmün mevcudiyetinden bahsedilecektir, a) Tarafların aynı olması. Davanın tarafları A ve B olsun; A ile B arasındaki dava sonunda verilmiş olan hükmün C hakkında kesin hüküm teşkil etmesi söz konusu olmayacaktır.
Ancak bir kanun hükmünün öngörmesi halinde kesin hükmün taraflar dışındaki kişilere de etki etmesi söz konusu olabilir. Müdahil, taraf olmadığı için kesin hüküm ona etki etmez.
Kesin hüküm sadece taraflara münhasır bulunduğu için, taraf kavramının sınırlarını da tespit etmek gerekir.
Külli halefler (msl. mirasçılar) taraf kavramına girer.
Yani selef hakkındaki kesin hüküm, onları da etkileyecektir.
Mesela A’nın ölümü halinde onun aleyhine teşekkül etmiş olan kesin hüküm mirasçıları C ve D’yi de bağlar.
Bunlar ilâmın çözümünü artık tartışma konusu yapamazlar.
Taraflardan biri davada kendisini temsil ettirmişse, bu dava sonunda elde edilen kesin hüküm sadece tarafa ilişkindir.
Yoksa temsilci bakımından bir kesin hüküm söz konusu olamaz.
Buna karşı cüzi halefler kesin hükmün etkisi altındadırlar.
Mesela A ile B arasındaki davada B nin A’ya 5 000 lira borçlu olduğu hususu kesin hüküm teşkil etmişse, A’nın bu ilâma bağlı alacağını C’ye devretmesi halinde C kesin hükmün etkisinden faydalanacaktır.
Yani B’nin bu hususu tekrar ihtilâf konusu haline getirmesine A ile aralarındaki dava sonunda ortaya çıkmış olan kesin hüküm engeldir.
Kesin hükümden söz edebilmek için ihtilâf konusunun da (müddeabih) aynı olması gereklidir.
Burada söz konusu olan talep neticesine (neticei talebe) doğrudan doğruya cevap veren hüküm fıkrasıdır.
Gerekçeler bakımından kesin hüküm teşekkülü söz konusu değildir.
Ancak hüküm fıkrası ile çok sıkı zaruri bir bağlantı halinde bulunan gerekçelerin kesin hükümden yararlanacağı kabul edilmektedir.
Ayrıca kesin hükmün varlığı için dava sebebinin de aynı olması gerekmektedir.
Dava sebebinin ne olduğu konusunda doktrinde birlik yoktur.
Müelliflerin bir kısmı dava sebebinin davanın temeli olan maddi vakıalar olduğunu kabul eder.
Dava sebebini hukukî sebep sayan müellifler de vardır.
Bu unsurların ayniyeti halinde bir kesin hüküm söz konusu olacaktır.