Kleopatra Kimdir,Hayatı | Ansiklopedik Bilgi |
Kleopatra Kimdir,Hayatı (İ.Ö. 69-30),Mısır kraliçesi. Bilgili ve birçok yabancı dilden anlayan Kleopatra, şüphesiz, Lagos hanedanının en dikkate değer kişilerindendi.
Zekasını ve cazibesini Ptolemaios’lar mutlakıyetinin kalkınmasına adamıştı, ilk mücadelesini kardeşinin gözdelerinden hadım Potheinos, lala Theodotos ve general Akhillas’a karşı yaptı.
Bunlar Kleopatra’yı bir suikast hazırlamakla suçlayınca, o da İskenderiye’den ayrılmak zorunda kaldı.
Eski haklarını yeniden elde etmek için kuvvet toplayarak İskenderiye üstüne yürüdüğü sırada, Pharsalos galibi Sezar İskenderiye’ye girdi (M.ö. 48) ve Plutarkhos’a göre krallık sarayına yerleşerek kral ile kızkardeşinin arasını bulmaya çalıştı.
Güzel kraliçe bir seyahat şalına bürünmüş olarak gizlice Sezar’ın huzuruna çıkmış ve güzelliğiyle onu kendine bağlamıştı.
Sezar iki hükümdarı tahta ortak etti ama Ptolemaios XIII başkaldırınca, Sezar da onu Bergama kralı Mithridates’in yardımıyla yendi (İskenderiye savaşı).
Sezar İskenderiye’ye döndü (47) ve Kleopatra ile beraber Nil boyunca şatafatlı bir şekilde ilerleyerek Habeşistana vardı.
Zafer törenleriyle M. Ö. 45’te Roma’ya girdi ve Kleopatra ile oğlu Caesario’yu yanma getirtti, Julius’ların koruyucusu Venüs Genitrix’in tapınağına kraliçenin altından bir büstünü yerleştirdi.
Sezar’ın ölümünden sonra Kleopatra memleketine döndü. Doğu’nun yönetimini eline geçirmiş olan Antonius ile ittifak yaptı.
İç savaşta taraf tutuyor görünmekten sakınmasına rağmen, Suriye’ye Antonius’u karşılamağa gitti.
Antonius Ephesos’ta bir tanrı, tekrar yeryüzüne inmiş bir Dionysos gibi karşılanınca, Kleopatra da aşk tanrıları ve Kharis’lerin etrafını sardığı, şaşaalı bir Afrodit kılığına girmeyi düşündü.
Karşısında gözleri kamaşan dünyanın en kudretli adamı Antonius, iktidarı ona teslim etti.
Buna karşılık, mutsuz bir evliliğin bütün acısını onun kolları arasında dindirdi.
Böylece, tamamen yunan yaşayışından ilham alan, fakat her türlü zevkin sonuna kadar tadıldığı, Doğu’nun şatafatıyla süslü «eşi görülmemiş bir hayat» sürmeye başladılar.
Bazı iç karışıklıklar çıkınca, Antonius, M. ö. 40 ilkbaharında İtalya’ya dönmek zorunda kaldı.
Fakat dört yıl sonra, Parth’lara karşı yaptığı sefer sırasında İskenderiye’ye, metresiyle kendilerine kral payesini verdiği üç çocuğunun (Aleksandros, Kleopatra Selene ve Ptolemaios) yanına döndü (M. ö. 37-36), Kleopatra’nın ülkesine Fenike’nin, Koile Syria’nın, Kıbrıs’ın yanı sıra Kilikya’nın Yahudiye ve Arabistan’ın da bir kısmını katarak, Mısır sınırlarını Lagos’lar zamanında görülmemiş bir şekilde genişletti.
Ermenilere karşı kazanılan zaferi kutladı ve Kleopatra’yı «Yeni İsis» adıyla tanrılaştırdı (M. ö. 34).
Bu arada Octavianus rakibinden kurtulmayğa karar vermişti. Büyük bir donanma kurarak Mısır kraliçesinin üstüne yürüdü. 2 Eylül 31’de Actium’da onları yendi.
Bunun üzerine önce Kleopatra, sonra Antonius Mısır’a kaçarak muzaffer Octavianus’un eline düşmemek için intihar ettiler.
En yaygın efsaneye göre, Kleopatra kraliçelik elbiselerini giyerek kendini bir engerek yılanına sokturdu.
Aşığı ile birlikte gömüldü. Oğlu Caesario Öldürüldü. Fakat Antonius’tan olan çocukları Roma’da büyütüldü.