Hakkında Bilgi

Hakkında Bilgi,Ansiklopedik Bilgi

Kültür-SanatTarih

Komedinin Tarihi Gelişimi

Komedinin Tarihi Gelişimi,1.Eski komedi, M.ö. 480’de başladı, en önemli temsilcileri, Khionides, Krates, Kratinos, Eupolis ve bilhassa Aristophanes’tir. Bazen vurucu ve açık saçık denecek kadar kaba, fakat hayal gücü ve incelik dolu olan bu tür, daima çağının bir gerçeğini yerer.

2.Orta komedi, bu dönemde, koro, yani müzikli unsur kalktı ve törelerden veya mitolojiden’ alınma konular işlenmeye başlandı. Bazı piyesleriyle (özellikle Plautos ve Ekklesiazysai [Kadınlar Meclisi]) Aristohnes, Eubules ve Aleksis bu türü geliştirdiler.

3.Yeni komedi, İskender ve haleflerinin devrinde gelişti. Bu dönemde komedi, çağdaş töreleri gerçekçi bir şekilde ve incelikle yansıtır, çeşitli tipler yarattı: aile çocuğu, fahişe, zeki köle, asalak insan v.b. En önemli temsilcileri Menandros, Philemon ve Diphilos olan yeni komedi hakkında, o dönemde kaleme alınan oyunlardan kalan bazı önemli parçalar ve latin yazarlarından Plautus ile Terentius’un bıraktıkları taklitleri sayesinde bilgi edinilebilmektedir.

Eski Roma

Asıl roma komedisi orijinal bir yapıya sahip değildir. Comoedia palltata (palium denen yunan giyeceklerine bürünen oyuncular tarafından oynanıyordu) latin güldürü tiyatrosunun en önemli temelini meydana getirir ve bütünüyle yunan tiyatrosunu, özellikle Plautus, Caecilius Statius ve Terentius’un eserlerinde yeni komedi çağı tiyatrosunu taklit eder.

Bu komedi türü daha sonra yerini comoedia togata denilen (oyuncular roma togaları giyiyorlardı) roma komedisine bıraktı, özellikle Atta ve Afranius’un eserleriyle nispi bir başarı kazanan bu tür roma törelerini yansıtır gibi görünmesine rağmen palliata’dan pek farklı değildi. Daha sonra atellane denilen bir fars türü başarı kazandı. Cicero çağında ise mima yaygınlaştı. Bu son tür bütün İmparatorluk çağı boyunca gözden düşmedi.

Augustus çağında, togata’dan çok az farklarla ayrılan bir tür burjuva komedisi (comoedia trabeata) yaratmak için yapılan çabalar bir sonuç vermedi.

İtalya

Kurallara uygun ilk komediler İtalya’da XVI. yy.da kardinal Dövizi di Bibbiena’nın Plautus ve Terentius’un oyunlarını taklit eden Ariosto ve La Calandria adlı eserleriyle başladı.

Bu klasik etki Cecchi’nin bazı piyeslerinin, Aretino’nun canlı ama ahlâk dışı komedilerinin ve özellikle Machiavelli’nin Mandragorla’sının ortaya çıkmasıyla azaldı. Yüzyılın ikinci yarısında ise, tam tersine Trissino’nun, G. B. Gelli’nin, L. Dolce’nin oyunlarıyla klasik anlıyış tamamen hakim oldu.

Bu salgından yalnız G. B. Della Porta ve Giordano Bruno (1582) ile halk için oyunlar yazan Strascino, Ruzzante, A. Calmo gibi birkaç yazar kendilerini kurtardılar. Halk için yazılan komediler daha sonra irticali komedi türünün dogmasına sebep olacaktır.

İrticali komediler XVII. yy.da ve XVIII. yy.ın bir bölümünde, diğer bütün komedi türlerini silen büyük bir basarı kazandı.

XVIII.yy.da Goldoni, yazılı komediyi yeniden canlandırdı; konuşmalardaki canlılıkla, hareketle ve törelerin, özellikle venedik törelerinir gerçekçi bir biçimde yansıtılmasıyla her seyirciyi çeken çok sayıda komedi yazdı. Ancak, fanteziye kaçan flabe’leriyle Carlo Gozzi, irticali komedi tiplerini sahnede yaşatmayı başardı.

XIX.ve XX. yy.larda P. Ferrari, F. Martini, F. Cavalotti, G. Giacosa, G. Rovetta, R. Bracco, M. Praga’nm adlan anılmaya değer. Pirandello, çoğu zaman alaylı ve yer yer dram biçimini alan ve büyük orijinalliği ile bütün dünyada yankılar uyandıran;Ugo Betti, çeşitli tiyatro türlerinin sınırlarına giren heyecan verici eserler yazdılar.

De Filippo, alaylı bir üslupla ve sinemaya bağlı modern bir yazar olmakla birlikte, uyanık, hareketli ve canlı eski İtalyan komedisine de bağlıdır.

İspanya

İspanyol komedisi, halktan yana, eğlendirici ve canlı kalabilmek uğruna, töre ve geleneklerin tasviri, karakterlerin incelenmesi ve hatta gerçekçilik gibi birçok unsuru bir yana itti.

Bununla birlikte XVI. yy.ın başından itibaren, Villalabos Plautus’un Amphitryon’unu, Simon Abril, Terentius’un bütün eserlerini, Timoneda ise Los Menemnos’u çevirmeye koyuldular. Argensolas’lar Felipe IX devrinde İspanyol tiyatrosunu eski yunan tiyatrosunun bir kopyası haline getirmeye çalıştılar.

Ama onların, çabaları ancak birkaç edebiyatçı tarafından desteklenirken halk, Castillejo’nun farslarına, Lope de Rueda ile Juan de La Cueva’nın ciddi komedi denemelerine rağbet gösteriyordu. Gezici topluluklar oyunlarını herhangi bir sahne aracı olmadan sarayda, corrales veya patios’larda oynuyorlardı.

XVII. yy.da Cervantes, Lope de Vega, Calderon, Moreto, Rojas gibi kahramanlık komedilerinde usta ve taşkın bir hayal gücüne sahip, dramlarında ise korkunç ve karamsar olan yazarlar hüküm sürdü. Çağdaşları Alarcon, Corneille’e Le

Menteur’ü (Yalancı) ilham eden Verdad Sospechosa (Şüpheli Gerçek) adlı oyunla karakter komedisi türünü başlattı. Thomas Corneille’den Scarron’a kadat fransız mizah sairlerinin çoğu İspanyol tiyatrosundan ilham aldılar. XVII. yy.da ise tersine, İspanyol tiyatrosunda fransız taklitçiliği aldı yürüdü. Bununla birlikte Zamora, Canizares, Yriarte, Moratin, Jovellanos, Melendez gibi parlak fikirli ve ince üsluplu yazarlara ayrı bir yer vermek gerekir.

Bu devir İspanyol komedisinin orijinalliği Ramon de la Cruz’un neferlerinde kendini gösterir. Hılka seslenen bu komedilerde Madrid’in fakir semtlerindeki töreler, köşebaşlarıyla evlerdeki renkli dil ve garip kaynaşmalar eşsiz bir biçimde tasvir edilir.

XIX. yy.da Martinez de la Kosa ile başlarında Mariano de larra, Breton de los Herreros, Hartzenbusch, Eguilaz, Tamayo y Baus, Echegaray’ın bulundukları bir yazar ve şairler topluluğu gelenekleri yaşatarak canlandırdılar.

XX. yy.da, komedi türü Benavente, Marquina, Ouintero kardeşler, Martinez Sierra, Federico Garcia Lorca, Valle-İnclan’ın eserleriyle gelişti.

Fransa

Modern fransız komedisinin yaratıcısı Moliere’dir. Töre ve karakter komedileri yazarak «insanları oldukları gibi göstermeliye çalıştı. Ondan sonra Regnard, bir anlamda eğlendirici ve neşeli entrika komedisine döndü. Lesage, maliyecilerin yaşayış tarzlarını alaya alan sert bir komedi yazdı (Turcaret). Dancourt günlük olaylara daha çok yer verdi.

Dufresny ise yeni konular bulmaya çalıştı. Komedi genellikle töre ve sosyal durumları yansıtmaya yöneliyordu. Buna rağmen 1730’a doğru, Destouches, Piron, Gresset ile Moliere’in üslubuna bir dönüş göze çarpar.

Fakat aşk duygusunu inceleyen ve psikolojiyi büyük bir ustalıkla işleyen Marivaux ile birlikte yeni eğilimler ortaya çıktı. Nivelle de la Chaussee «acıklı komedi» türünü yaratarak moliere’ci gelenekle olan bağları kesinlikle koparttı.

Çeşitli eksiklerine rağmen, Nivelle de la Chaussie öncülüğünü Diderot’nun yaptığı ve Sedaine’in Philosophe Sans le Savoir’da (Farkında Olmadan Filozof) en güzel örneğini verdiği «ciddi komedi» türünün hazırlayıcısı olarak görülebilir.

Yüzyılın sonunda Beaumarchais, heyecanlı bir entrika komedisi olan Sevil Berberi (Le Barbier de Seville) ile toplumsal yergi niteliğini taşıyan Figaro’nun Düğünü’nü (Le Mariage de Figaro) yazdı.

Romantizmden itibaren türlerin ayrılığı ilkesi dramın lehine olarak ortadan kalktı. Buna rağmen A. de Musset özellikle şiirli fantezinin hakim olduğu komediler yazdı.

Sonraları neşeli komediyle acıklı dramlar arasında piyesler yazıldı (Dumas fils, E. Augier, Sardou, Pailleron). Neşeli tiyatronun temsilcileri Scribe, Labiche, Meilhac ve Halevy’dir.

1880’den itibaren, Becque ve taklitçileri, hayatı daha gerçek bir biçimde yansıtmaya çalışan, gerçekçi komedi türünü savundular.

Fakat güldürücü komedi; Bisson, Feydeau, Gandillot’nun vodvilleri ve Donnay, Capus, de Flers, Caillavet, Croisset, Courteline, Tristan Bernard ve Sacha Guitry’nin komedileri ile canlılığını korudu.

İki Dünya savaşı arasında yeni bir yazar nesli ortaya çıktı. Başlarında çoğu zaman haşin ve çarpıcı güldürü anlayışıyla Eouard Bourdet, fantezi ve şiir dolu Marcel Achard, Knock adlı eserleriyle klasikleşen Jules Romains, kederle canlılık arasında bocalayan A. Salacrou, gözlemci zekası ile vodvil biçimlerinden de uzaklaşmayan Roger-Ferdinand, Marcel Pagnol (Topaz ve Marsilya komedileri ile ün salan Marcel Pagnol’dur.

Bunlara, 1945’ten sonra da «pembe piyes»leriyle Jean Anouilh, bulvar piyeslerinin ustası Andre Roussin, orijinalliğiyle tanınan Jacques Audiberti {Le Mal Court [Kötülük Kol Geziyor]) v.b. yazarlar katıldılar.

İngiltere

XIII. yy.dan itibaren miracle’lara güldürü unsurları katmak amacıyla «interlüd» adı verilen asıl konu ile ilgisiz kısa diyaloglar eklendi. İnterlüd’ler zamanla, özellikle John Heywood’un eserlerinde çok gelişen edebi bir biçim aldı.

Henty VIII devrinde İspanyol eseri Celestina’nın çok değiştirilmiş bir uyarlaması olan Calisto and Meliboea oynandı. Bu gelişme 1550’den itibaren hızlandı.

Kurallara uygun ilk İngiliz komedisi Nicholas Udall’ın Plautus’u örnek olarak yazdığı 5 perdelik Ralph Roister Doister adlı oyunudur. Aynı tarihe doğru Cambridge’te oynanan neşeli komedi teknik bakımdan klasik kalmakla birlikte bütünüyle İngiliz kaynaklarından ilham alır.

1575’te basılmış olan Gammar Gurtoris Needle (Gurton Ana’nın Dikiş İğnesi) adlı bu piyesin W. Stevenson adında bir üniversite mezunu tarafından yazıldığı sanılır.

Sarayda ve üniversitelerde oynanan bu ilk komediler, klasik biçim ve geleneklere bağlı kaldı. Bunları takip eden romantik ve halka seslenen komediler ise latin tiyatrosunun kurallarından sıyrıldı.

Shakespeare, dramlarındaki güçlü trajedi unsurlanna paralel olarak Hırçın Kız (The Taming of the Shrew), Windsor’un Şen Kadınları (The Merry Wives of Windsor) piyesleriyle de güldürü yeteneğini ispatladı.

Volpone’un yazarı olan çağdaşı Ben Jonson, daha sonra da Beaumont ve Fletcher zekalarını ve hayal güçlerini ortaya koyarak, karakter ve entrika komedisi alanında rekabete başladılar.

Fakat son ikisi İspanyol tiyatrosunun büyük etkisi altında kaldılar. Bir yüzyıl sonra Congreve, Moliere’in izinden yürüdü ve bu devirden itibaren İngiliz komedisi Elizabeth çağında kendisini belirginleştiren orijinalitesinden çok şey kaybetti.

Restorasyon çağı komedisi Wicherley ve Vanbrugh ile canlılık ve ustalığa kavuşmakla birlikte çoğu zaman açık saçıklığa kaçtı. XVIII. yy.da Cumberley ve özellikle Sheridan (The School for Scandal [Rezaletler Okulu]) dikkati çektiler.

O. Wilde, A. Pinaro, G. B. Shaw, t. Galsworthy’den sonra, çağdaş yazarlar içinde ön önemlileri Somerset Maugham, S. B. Prlestley ve Noel Coward’dır.

Almanya. Nürnberg’de kunduracılık yapan Hans Sachs, XV. yy.da adı bilinen tek komedi yazarıdır: sayısız eseri arasında Ortaçağ’ın yergili kaba güldürü geleneğine bağlı kalan pek çok fars yer alır. XVII. yy.da A. Gryphius’un komedilerinde halka dönük gerçekçiliğin izleri görülür.

XVIII. yy.da kendini gösteren fransız etkisiyle Gottsched ve Gellert alman tiyatrosuna Moliere tarzında ve edebiyat yönü ağır basan eserler kazandırdılar, i. E. Schlegel bu yabancı etkilere karşı çıktı. Milli tiyatro Minna von Barnhelm adlı duygusal ve romantik komedisiyle, Lessing tarafından yeniden kuruldu.

Goethe ve Schiller’in genellikle dram türüne eğilmelerine karşılık, romantiklerin tiyatro eserlerinde yergi, mizah ve duygusallığın karıştığı komediler göze çarpar: H. von Kleist’ın Kırık Testi (Der Zerbrochene Krug) ve Grillparzer’in Wehdem der Lügt (Yalan Söyleyenin Vay Haline) adlı eserleri çağın en ünlü komedileridir.

XIX. yy.da güldürü anlayışı P. Lindau ve L. Fulda ile daha klasik, P. Wilbrandt, G. Hauptmann, H. Sudermann ve F. Wedekind ile de daha gerçekçi kavramlara yöneldi. Bütür. bu yazarlar, aslında komedilerden çok dramlarıyla tanınırlar.

Nitekim XIX. yy.da alman tiyatro edebiyatının genel havası güldürü tiyatrosundan çok dram türündeki eserlerle belirlenir. Alman tiyatrosunda çok tutulan anlatımcı akımda bu eğilimi güçlendiren araştırmaların ve eserlerin doğmasına yolaçtı.

XIX. ve XX. yy. alman dili edebiyatında, komedi unsurlarını daha çok Avusturya’da aramak gerekir. A. Schnitzler ince ve hafif eserler veren viyanalı yararlar arasında en ünlüsüdür.

Rusya

Rus komedisi, Sumarokov’un (1718-1777) Moliere taklidi eserleriyle başladı, Katerina II’den itibaren fransız etkilerine karşı bir tepki belirdi ve Fonvizin’in Brigadir (Gönüllü İşçi) ve Nedorosl (Delikanlı) adlı komedilerinde de olduğu gibi günlük olaylara dayanılarak töreler hicvedildi.

Romantik çağda Griboyedov’un Akıldan Bela (Gore ut Uma) adlı eseri Moliere’in Le Misanthrope’undan izler taşır. Fakat rus komedisi gerçek özgünlüğünü en iyi eseri Müfettiş (Revizor) [1836] olan Gogorde bulur.

Elli kadar komedi yazan Aleksandr Ostrovski, çağının bütün sosyal çevrelerini inceledi: moskovalı satıcılar, memurlar, soylu toprak sahipleri. Gerçekçilik, komedi türüne onunla girdi.

Çehov’un komedisi yer yer hüzünlü bir mizah anlayışına sahiptir (Ayı [Medved], Evlilik [Jenitba]). Sovyet edebiyatı, hicivli komedi geleneğini Katayev’in piyeslerinde de görülen (Kvadratura Kruga [Dairenin Kareleştirilmesi]) yeni durumlara uydurmayı başardı.

Türkiyede Komedinin Tarihi Gelişimi

Türk sahne sanatında komedi, dramatik türlerden daha geniş yer tutar. Selçuklu Türklerinin Anadolu’ya girmelerinden kırk yıl kadar sonra, Bizans prensesi Anna Komnenos babası imparator Aleksios Komnenos için yazdığı kroniklerde, Türklerin saraylarda, babasının damla hastalığını alaya alan güldürüler oynadıklarını belirtir.

Prenses Komnenos’un Aleksiyad (1116) adını Yerdiği bu eserinden çeşitli aktüel konuları ele alan komedilerin daha o zamanlar oynandığı anlaşılıyor.

Osmanlı imparatorluğunda dramatik gösteriler yine daha çok güldürü nitelikleri içinde gelişti. Türk gölge oyunu (Karagöz) ve ortaoyunu, toplum taşlamasını yine eğlenceli açıdan ve komedi yoluyla yapar.

Hatta Türk masallarındaki romantik aşklar, cinler, cadılar, bu «temaşa» türlerinin güldürü niteliği içinde erir. Bu oyundaki tipler, bir iki istisna dışında komik unsurlarla ortaya çıkarılmışlardır.

Baş oyun kişileri İse (Karagöz, Hacivat, Kavuklu, pişekâr) bu oyunlarda sürekli olarak komedi unsurunu geliştirmekle görevlidirler. XIX. yy.ın ikinci yarısında batı tiyatrosunu taklitle başlayan Türk tiyatro edebiyatında güldürü unsuru, bir disipline girdi ve komedi özelliklerine geçişi sağladı.

Tanzimat’ın ilanından önce, üzerinde «Ketebe el fakir iskerleç» cümlesi bulunan, Vakayi Acibe ve Havadis-i Garibe-i Kefşger Ahmed (Pabuççu Ahmed’in Garip Maceraları) Türk tiyatro edebiyatının ilk komedisi olarak kabul edilebilir. Oyunun İtalyanca, almanca, fransızca tercümesi vardır.

İtalyanca tercümesinin üzerinde 1809 tarihi bulunan bu oyunun Mahmud II döneminde yazılmış olduğu tahmin edilir. Plautus’tan bu yana sık sık kullanılan «ikizler» ve yanılmalarla gelişen bir komedi dokusunu kapsayan bu eserde Türk masallarında sık rastlanan motifler de vardır.

Asıl ün kazanmış olan ilk Türk komedisi ise Şinasi’nin Şair Evlenmesidir (1859).

Bu batı tiyatrosu unsurları ile geleneksel Türk tiyatrosu unsurlannı yapısında kaynaştıran bir töre komedisidir, Şinasi, bu oyununda, kadınla erkeğin birbirini görmeden evlenmeleri töresini taşlarken, çeşitli tipler yoluyla bir toplum tenkidi yapar.

Bu dönemde yazılan töre ve karakter komedileri arasında Mustafa Nuri’nin Zamane Şıkları, Ahmed Hamdi’nin Sanki Aşk, Ahmed Midhat’ın Açıkbaş ve Çengi, Süleyman Vehbi’nin Haşim Bey, Mehmet Rifat’ın Nedamet, Şemsi Beyin Kendim Ettim Kendim Buldum, Ömer Faik’in Karı Koca Uygun adlı eserleri dikkati çeker.

Bu dönemin en önemli komedi yazarı, Feraizcizade Mehmed Şakir’dir.

Duru bir Türkçesi ve sağlam bir tekniği olan Mehmed Şakir’in ilk oyunlarından biri Evhamidir (1885).

İcab-ı Gurur yahut İnkılâb-ı Muhabbetiz mirasla zengin olan bir gencin onuruna kapılarak kendisini gerçekten seven kızı bırakarak para düşkünü bir kızı seçmesini işler.

Kırk Yalan Köse (1886) ve Yalan Tükendi, yazarın dikkati çeken komedileridir.

Ancak Mehmed Şakir’in en başarılı komedileri İnatçı yahut Çöpçatan, Teehhül yahut İlk Göz Ağrısı adlı eserleridir.

Yine bu dönemde yazılan entrika komedileri, arasında Ali Beyin Misafiri İstiskal, Kokona Yatıyor (1871) ve Geveze Berber, Hamdi Beyin İki Karpuz Bir Koltuğa Sığmaz, Fuat Beyin Ahmak Herif Hasis Karı, Ali Rıza’nın Mızrak Çuvala Sığmaz, Mehmet Behçet’in Fakir Lokantanın Fakir Uşağı, Recaizade Ekrem’in Çok Bilen Çok Yanılır adlı oyunları en önemlileridir.

İkinci Meşrutiyet’in ilânından (1908) sonra tiyatro alanında çok sayıda eser yazıldı; ancak komedi türü yerine tarihi oyunlar, melodramlar ve siyasi taşlamalar ön plana geçti.

Meşrutiyet yazarları arasında İbnürrefik Ahmed Nuri, Hüseyin Suad ve özellikle Musahipzade Celal, komedi alanında en başta anılacak adlardır.

Ahmed Nuri’nin Aşk-ı Atik, Cereme, Dengi Dengine, Tecdid-i Nikâh, Kadın Tertibi, Açık Bono, İzdivaç Projesi, Türabizadeler ve daha birçok oyunu vardır.

Hüseyin Suad ise Yamalar, Hülle, Çifteli Mikroplar, Küçük Beyler, Ana Karnında, Son Gece gibi oyunlarıyla tanınır.

Musahipzade Celal, tarih çerçevesi içine yerleştirdiği komedileriyle ünlüdür.

Müzikle desteklediği bu eserleri arasında İstanbul Efendisi, Macun Hokkası.

Yedekçi, Kaşıkçılar, Atlı Ases, İtaat İlâmı bu dönemde tutulan komedilerdi.

Musahipzade’nin Cumhuriyet döneminde yazdığı müzikli komedileri ise daha başarılıdır.

Aynaroz Kadısı, Bir Kavuk Devrildi, «Pazartesi, Perşembe», Balaban Ağa, Fermanlı Deli Hazretleri, Kafes Arkasında, Musahipzade’nin sık sık oynanan komedileridir.

Önceleri bir ortaoyunu sanatçısı olan Musahipzade’nin oyunlarında, geleneksel Türk tiyatrosunun açık etkisi görülür. Cumhuriyet döneminde komedi türündeki eserler çoğalmıştır.

Reşat Nuri Güntekin Hülleci, İsmail Hakkı Baltacıoğlu’nun Andaval Palas, Ahmed Kutsi Tecer’in Bir Pazar Günü adlı oyunları ilk örneklerdendir.

Bu dönemde melodramatik renkler içinde toplum tenkidine yönelen oyunlar yazan Cevat Fehmi Başkut, daha çok komediye eğilimlidir.

Büyük Şehir, Küçük Şehir, Ayarsızlar, Koca Bebek, Sana Rey Veriyorum, Harput’ta Bir Amerikalı, Hacıyatmaz ve Buzlar çözülmeden, içli sahneleri olan komedilerdir.

Komedi Çeşitleri Nelerdir

Son zamanlarda ciddi konuları ele alan fakat komedi unsurlarından da yararlanan tiyatro yazarları arasında Turgut özakman,Haldun Taner, Refik Erduran, Cahit Atay sayılabilir.

1950’den sonra komedi türü, yerini sosyal ve siyasi taşlamalara bıraktı.

Acıklı Komedi

Fransa’da XVIII yy.ın ilk yarısından sonra ortaya çıktı. İlk olarak Destouches’un işlediği bu tür, özellikle Nivelle de la CfıaussĞe (Le Prejugi â la Mode [önyargı Modası] 1735; Melanide [1741]; L’Ecole des Mires [Analar Mektebi] 1744) sayesinde gelişti Bu oyunların kahramanları klasik komedi geleneklerine göre, burjuvalardan meydana gelmekle birlikte, içinde bulundukları durumlar sık sık heyecan ve acıma uyandırır.

Bu sadece duyarlığa ve XVIII. yy.da gelişecek olan ahlak dersi verme eğilimlerini uyandırmakla kalmadı, aynı zamanda 1660 klasiklerinin zorla kabul ettirdikleri, türlerin ayırımıyla ilgili çok kesin kuralların dışına çıkma isteğini de ortaya koydu.

Voltaire acıklı komediyi alaya aldığı halde bu türde eserler vermekten geri durmadı (L’Enfant Prodigue [Müsrif Çocuk], Nanine, L’Ecossaise [Iskoçyalı Kız]).

Acıklı komedide, Diderot’nun 1750’den sonra ciddi, komedi teorisinde ileri süreceği fikirler hakimdir. İtalya’da rahip Chiari, Fransızlan taklit ederek commedia flebile’yi yarattı.

Ciddi Komedi

Bu tür, Diderot’nun Entretines avec Dorval (Dorval ile Konuşmalar) [1757] adlı eserinde tarif edildiği gibi, burjuva dramlarıyla birlikte geleneksel tiyatro türleri olan komedi ve trajedinin arasında bir yere yerleştirilir.

Bazen ciddi, bazen de acıklı bir havaya bürünebildiği gibi, bir ahlak dersi de vermek zorundadır.

Bu konuda en iyi örnek, Diderot’nun eserlerinden çok Sedaine’in Le Philosophe sans le Savoir (Zoraki Filozof) [1765] adlı eseridir.

Beaumarchais’nin Eugenie’sı de (1767) Augier ve A. Dumas fils ile ciddi komedi sonra bir aşama meydana getiren bu türe girer. Gerçekte ancak 1850’den sonra, E. Augier ve A. Dumas fils ile ciddî komedi büyük bir üne kavuşacaktır.

Baleli Komedi

Yer yer danslar ve çeşitli eğlencelerle kesilen bir komedidir,. Bu türe, Les Facheux (Münasebetsizler), Monsieur de Poruceaugnac, Les Amanats Magnifiques (Şanlı Aşıklar), Sevda Hekimi (L’Amour Medecin), Kibarlık Budalası (Le Boeurgois Gentilhomme), La Princesse d Elide, Le Sicilien, Psyche, Hastalık Hastası (Le Malade İmaginaire) gibi eserleriyle Moliere öncülük etti.

Destouches’un Le Carnaval et la Folie’si (Karnaval ve Deli) gibi eski opera repeıtuvarlarında bulunan eserler de komik türe girdiği ve dans bunlarda önemli bir yer kapladığı için bu niteliğe sahiptir.

Lirik Komedi

Bugün, pek uygun olmamakla birlikte «opera-komik» adıyla tanımlanan «şarkılı piyes»lere XVIII. yy.da bazen «lirik komedi» adı veriliyordu.

Bazen opera alanında, bu türün alışılmış dramatik unsurundan uzaklaşan eserleri için de bu tanım kullanılıyordu.

Bu tür eserler arasında Mouret’nin Les Amours de Ragonde’u (Ragonde’un Aşkları), Grerty’nin Colinette a la Cour’u (Colinette Sarayda) ve Panurge dans Vile des Lanternes’i (Panurge, Fenerler Adasında) ve Grerty’nin Embarras des Richesses (Zengirlik Başa Bela) sayılabilir.

Müzikli Komedi

Kaynakları zenci şarkıcıların kaba güldürülerine kadar uzanan amerikan müzikli komedisi, fransız ve viyana operetinden de geniş çapta ilhamlıdır.

Metinlerin hemen daima bir devamlılık sağlamaktan başka yararları yoktur; buna karşılık basit melodilerden meydana gelen «lyric»ler veya şarkılı bölümler, milletlerarası bir başarı kazanan parçaları veya tekrarların bölümleri kapsar (R. Friml’nin Rose Marie’si [1924]; şarkıları Paul Roberson tarafından söylenen Oldman River ile i. Kern’in Show Boat’u [1927]; Tea for Two ile V. Youmans’in No, no Nanette’i [1924]).

Cazın gelişmesi duygusal romansların yerine daha canlı ve şiddetli ritimleri getirdi (George Gershwin’in müzikli komedileri [1898-1937]).

Oklahoma (koreografi Agnes de Mille’in, 1943), müzikli komedinin yeni bir yönelimini belirler.

Dans, burada daha fazla uyumla temele yerleşir. Daha iyi düzenlenmiş baleler gösteriye sağlam bir unsur getirdi.

Böylelikle ünlü koreograflar da Broadway programlarının hazırlanmasına katılmaktan çekinmediler: Eugene Loring (Carmen Jones [1943]); Agnes De Mille (Brigadoon [1947]); Erkekler Sarışınları Severler [Gentlemen Prefer Blondes, 1949]); Michael Kidd (Finian’s Rainbow, Guys and Dolls [1950]); Hanya Holm (öp Beni Kate [Kiss me Kate, 1948]); My Fair Lady [1956]); Alvin Ailey (House of Flowers [1953], Jamoica [1957]). Jerome Kern (1885-1945), Colo Porter (doğ. 1893), Vircent Youmans (1898-1946), Richard Rodgers (doğ. 1902), Leonard Bernstein (doğ. 1918), İrvina Berlin (doğ. 1888) gibi besteciler de A.B.D.’de müzikli komedinin gelişmesine büyük ölçüde katkıda bulundular.

Koreograf Jerome Robbins ile bu gelişme daha duyulur bir hale geldi.

Olay ve dans birbirine sıkı sıkıya bağlandı. Koreografinin oynadığı temel rol, Kral ve Ben (The Kıng and I) [1951, müzik R. Rodgers] ve özellikle, tenkitçilerin yüzyılın müzikli komedisi» olarak niteledikleri Batı Yakasının Hikayesi (West Side Story) [1957, müzik: Leonard Bernstein] adlı yapıtlarda iyice ortaya çıkmaktadır.

Bu evrimin sonucu olan diğer tir olay da yorumcuların teknik ve sanat düzeylerinin yükselmesidir. Gerçekten de komedide temel bir yeri kaplayan dans, yüksek bir meslek niteliğine sahip sanatçıların doğmasına yolaçtı.

Her yeni rol dağıtımında balenin büyük isimlerine rastlanır: Fred Astaire ve partönerleri (Adele Astaire, Gingers Rogers, Rita Hayworth, Judy Garland) ile Gene Kelly’nin başarılarını John Kıiza, Eugene Loring, Alvin Ailey, Zizi Jeanmaire, Carmen de Lavallade, Nora Kaye, Leslie Caron’un başarıları izledi, öte yandan, müzikli komedilerden birçoğu perdeye uygulandı.

Bunlardan bir kısmı (Parede d’Amour [1929]; Le Lieutenant Souriant [1931]) veya Ernst Lubitsch’in Şen Dutu [La Veuve Joyeuse], 1934) filme alman operetler, diğer bir kısmı ise başarıları sırasıyla, yapımcıları Lloyd Macan ve Mervyn Le Roy’dan çok Busby Berkeley’e mal edilen 42. Cadde (42. Rue) [1933] veya Altın Arayıcıları (Charcheuses d’Or) [1935] gibi gösterişli ırüzikhol revülerine doğru gelişen eserlerdir.

İkinci Dünya savaşından sonra müzikli kemedi Stanley Donan ve Vincente Minnelli’nin ün kazandıkları sinema-bale’ye yaklaştı.

Gene Keldy, koreograf olarak Un Jour a (New York’ta Bir Gün) [1949] ve Chantons sous la Pluie (Yağmur Altında Şarkı Söyliyelim) [1951] adlı filimleri, dansçı oyuncu olarak ise Paris’te Bir A-merikalı (An American in Paris) adlı filmleri çevirdi.

196l’de Robert Wiss ve Jerome Robbins, o zamana kadar Amerika’ya özgü olan ve diğer ülkelerin de popüler hale getirmeğe çalıştıkları (özellikle Fransa’da Jacques Demy ve filmi Tatlı Günler [Les Demoiseiies de Rochefort] 1966) bir tarzı yenilediler.

Bir yanıt yazın