Hakkında Bilgi

Hakkında Bilgi,Ansiklopedik Bilgi

Tarih

Komünist Rusya Askeri Tarihi | Tarih Bilgileri |

Komünist Rusya Askeri Tarihi Çarlık ordusunun yerini alan Kızılordu, 1918 ocağında devrim çalkantısı içindeki ülkenin Almanya ile savaştığı sırada kuruldu.

Bıest-Litovsk barışından sonra ve 1922’ye kadar ordu, dört yıl süre ile, Ukrayna, Don, Kafkas ve Uzakdoğu cephelerinde, müttefiklerden de yardım gören Kolçak, Denikin ye Vrangel emrindeki Beyaz ordularla çetin muharebeler yaptı.

1920’de Polonya-Sovyet savaşıyla sovyet ordusu ilk milletlerarası savaşma girdi.

Ordunun kadroları (Voroşilov, Budyonnıy, Tuhaçevskiy v.b.), savaş anlayışı ve doktrini bu savaş sırasında meydana geldi.

Rapallo anlaşması sayesinde 1922-1930 arası alman genelkurmayının gizli ve etkili desteğiyle Reichswehr’in öğretmen ve teknisyenlerinden yararlandı.

Askeri tarih.) 1918-1924 Arası savaş komiseri olan Troçki, yeni orduyu mecburî (fakat sınıflara göre değişik süreli) askerlik temelinde teşkilatlandırdı.

Kadrolar meselesi bir yandan çarlık ordusunun 40 000 subay ve 220 000 astsubayıyla, öte yandan da birçok askeri okul (1939’da kara ordusu için 63 okul) açılmasıyla çözüldü.

Bunların en meşhurları olan Voroşilov ve Frunze akademileri sovyet askeri doktrinini kurdular; bu doktrin Clausewitz’in alman teorilerinin (Lenin tarafından yayıldı), marksizm-leninizm kurallarının ve geleneksel rus stratejisi verilerinin karışımıdır.

Partinin ordu kumanda kademelerine hakimiyeti başlangıçtan itibaren her kademede «siyasi komiserlikler» meydana getirilerek ve devamlı «temizlikler» yapılarak sağlandı.

Stalin’in yaptırdığı kanlı temizlikte, 1937-1938 arası generallerin yüzde 55’i (bu arada genel kurmay başkanı Tuhaçevskiy) ve 30 000’den çok subay ortadan kaldırıldı.

Askeri eğitim işi 1939’da 20 milyon üyesi olan Osoayyahim teşkilatına verilmişti.

1939-1945. İspanya iç savaşı Kızılordu’nun verimli deneyler yapmasına imkan verdiyse de, İkinci Dünya savaşı S.S.C.B.’yi askeri teşkilâtlanmanın tam ortasında yakaladı; özellikle Finlandiya’daki başarısızlıklar bununla açıklanabilir.

Sovyet kuvvetleri (150 piyade tümeni, 50 zırhlı tugay) 1941’de Almanları Moskova önünde durdurmayı başardı; fakat Wehrmacht’ın 1943’te ülke nüfusunun yüzde 20’sinin yaşadığı toprakları işgaline engel olamadı.

Yani 1944-1945’teki anglosaksonların yardımlarıyla desteklenen kalkınma, büyük ölçüde zarar görmüş bir savaş potansiyeline dayanılarak gerçekleştirildi.

1945 Zaferi ülkenin bütün alanlardaki büyük çabasının sonucudur.

1941’den itibaren savaşın yönetimi Stalin’in elinde toplandı; Stalin’in yardımcısı Şapoşnikov kısa süre içinde yetenekli bir kurmay heyetini iş başına getirmeyi başardı.

Ekonomi alanında üretim azamiye yükseltildi.

1943’te ve 1944’te ordulara 30 000 tank, 40 000 uçak ve 360 000 top teslim edildi.

Sovyet orduları, Wehrmacht’ın en büyük kısmına karşı koyma zorunda olduklarından (haziran 1944’ten sonra bile alman tümenlerinin üçte ikisi Doğu’da çarpışmaktaydı) 2 000 km’yi aşan bir cephe üzerinde ancak mevcutlarının çokluğu sayesinde tutunabildiler (1944’te 400 tümen); nüfus fazlalığı her yıl 800 000 gencin fabrikakalara çağrılmasına imkan verdi.

Ayrıca maneviyatı yükseltmek için Stalin, rus vatanseverliğinin geleneklerine başvurmaktan da çekinmedi: 1939’da rütbeler yeniden kondu, 1942’de siyasi komiserlik kaldırıldı.

Savaş sonunda Kızılordu (1946’da Sovyet ordusu adını aldı) her tarafta eski rus topraklarını geri almış, üstelik bu topraklara Ren nehrinin 200 km yakınına kadar uzanan bir emniyet şeriti de eklemişti.

1945-1965. 1945’ten sonra S.S.C.B.’nin askeri çabalarında teknik alanda nükleer silahlar yapma ve geliştirme, stratejik alanda ise Batı dünyasına karşı dünya ölçüsünde güçlülük siyasetini destekleyecek («üçüncü dünya» devletlerinin gelişmesine dolaylı veya dolaysız müdahale gibi) bir kuvvet sistemine sahip olma isteği ağır bastı.

S.S.C.B.,1960’tan sonra A.B.D.’nin atom gücü karşısında bir denge unsuru haline gelen nükleer bir güce sahip oldu.

Daha 1949’da (Atlantik paktının imzalandığı tarih), A.B.D.’nin bu konudaki tekeli, ilk sovyet atom bombasının patlatılmasıyla sona erdi.

1953’te Malenkov, ülkesinde termonükleer bomba yapılmış olduğunu bildirdi.

Aynı yıl Stalin’in ölmesi, yüksek kumanda heyetinin Jukov’un teşvikiyle her türlü dogmatizmden korunarak sovyet ordusunda köklü bir değişikliğe imkan verdi.

Büyük kütle ordusunun yerini günden güne modern donatımlı hareketli bir kuvvet aldı.

1957’de Moskova’daki geçit töreninde ilk güdümlü mermi birlikleri görüldü; ancak, 1956-1961 arasında 2 milyon kişiye indirilen kara ordusu, üç yıl hizmetle yükümlü 1 600 000 kişiye düşürüldü.

Tümen sayısı da 180’den 125’e indirildi; fakat 35 000 tank ve 10 000 uçakla desteklenen bu 125 tümen tamamıyla motorize veya zırhlıdır ve nükleer savaşa katlanabilecek güçtedir.

1946’da yeniden konulan siyasi komiserlik, 1951’te bölük kademesinden kaldırıldı, fakat orduda parti üyelerinin sayısı devamlı olarak arttı ve 1957’de Jukov’un yerini MaJinovskiy’in alması siyasi idarecilerin silahlı kuvvetlerde üstünlüğünü sağladı.

Bu dönemde teknik ilerlemeler gerçekleştirildi.

1956’dan sonra Kruşçev, Süveyş buhranı sırasında sovyet füzeleri kullanmak tehdidini ileri sürecek kadar kendini güçlü hissetti.

1957’de ilk «Sputnik» atıldı ve 1961’de «Vostok» ilk kozmonotu taşıyarak uzay dönemini açtı.

1960’ta büyük taktik (25-1300 km menzilli nükleer imla haklı güdümlü mermiler) ve stratejik birlikler meydana getiren füze sınıfı (güdümlü mermiler) kuruldu.

Bunlar S.S.C.B.’nin vurucu gücü olan İ.C.B.M. (13 000 km menzilli), i.R.B. M. (1 500-300 km menzilli) tiplerine dayanan kıtalararası güdümlü mermilerdir.

Üç yıllık bir duraklamadan sonra 1961’de güçlü termonükleer bombalarla atom denemelerine yeniden başlandı.

Bu devrimin yanı sıra ordu, sovyet siyasetinin hizmetine girdi: Varşova paktının imzalanması (1955) ile somutlaşan Doğu Avrupa’daki uydu devletler ordularının (67 tümen) kontrolünün artması.

Bu kontrol bazen, .Berlin’de (1949 ve 1956), Polonya’da (Rokosovskiy’in 1956’da geri alınması) ve Macaristan’da olduğu gibi ciddî güçlüklerle karşılaştı (Macaristan’da halk ordusunun ayaklanması üzerine Sovyetler zırhlı kuvvetleriyle Budapeşte’ye sert bir şekilde müdahale ettiler [1956]).

Ayrıca S.S.C.B. (veya uyduları) gerek Çin’e, gerek azgelişmiş ülkelere önemli askeri yardımlarda (1956-1957’de Mısır’a, 1961-1962’de Fas’a ve Küba’ya silah yardımı) bulundu.

Soyyet kuvvetleri, ordu grupları veya cepheler halinde Almanya’da, Polonya’da, Macaristan’da, Sovyetler birliğinin batısında (3 cephe) ve güneyinde (Tiflis ve Taşkent), Ukrayna’da (Çita) toplanmıştır.

Bu kuvvetler, 17 askeri bölge çerçevesi içinde 8 milyon üyeyi içine alan ve sivil korunmayı sağlamakla görevli olan askerlik öncesi ve sonrası bir teşkilâta (Dosaaf) dayanır.

Genel strateji hizmetinde, siyasetinin yerine getirilmesine yardımcı araçlann tümünü kullanmak yeteneğine sahip tek devlet olan Sovyet Rusya, askeri potansiyelini modern teknik seviyesine eriştirmiştir ve bu kuvveti kullanma isteğini ilan etmekten çekinmemektedir: 1962’de mareşal Sokolovskiy, strateji üstüne resmi bir eserde Amerika’nın sınırlı savaş düşüncesini reddetti ve zaferi kazanmak için «temel araç» olarak termonükleer kuvvetin kullanılmasını öğütledi.

A.B.D. ve S.S.C.B.’nin nükleer potansiyelleri arasında gerçekleştirilen denge ve Çin ile ilişkilerinin güçleşmesi S.S.C.B.’yi ağustos 1963’te Moskova’da A.B.D. ve Büyük Britanya ile yeni atom denemelerini yasaklayan (yeraltı deneyleri dışında) bir antlaşma imzalamağa yöneltti.

1963’ten sonra S.S.C.B. nükleer bir savaşa uygun hale getirebilmek için ordularını ve silahlarını devamlı olarak modernleştirdi; bu çalışmalar özellikle kitle halinde imha silahlarını kapsıyordu; ama yalnız klasik silahların kullanılacağı muharebeler faraziyesi de ihmal edilmedi.

1966’da silah altına 3 milyona yakın askeri olan S.S.C.B., 7 milyonu seferber edebilecek durumdaydı ve 13,4 milyar rublelik askeri bütçesi, milli bütçenin yüzde 12,6’sını temsil ediyordu.

Savunma bakanına yardım eden «Askeri Savunma kurulu» partinin ve hükümetin verdiği direktifleri yerine getirmekle sorumlu bir organizmadır; bu kurulun emrinde, silahlı kuvvetlerin sevk ve idaresiyle görevli bir «Genelkurmay başkanlığı» vardır.

Silahlı kuvvetler beş büyük kumandanlığa bölünmüştür: Stratejik Güdümlü Mermiler kumandanlığı, Hava Savunma kumandanlığı, Kara Kuvvetleri kumandanlığı, Hava Kuvvetleri kumandanlığı ve Deniz Kuvvetleri kumandanlığı; bu kuvvetlere Varşova paktı kuvvetleri de ekleniyordu.

Lojistik sistemi esnekleştirmek ve ihtiyaçları çok fazla olan güdümlü mermi birliklerine gerekli önceliği sağlayabilmek için doğrudan doğruya Savunma bakanlığına bağlı bir geri hatlar müdürlüğü kuruldu.

Gerçekten silahlanma çabasından en çok güdümlü mermi birlikleri yararlandı ve sayıları artırıldı.

Bunlar ordunun en seçme birlikleridir.

1966’da ordunun nükleer gücü 12 000 megaton olarak tahmin edildi; ayrıca askeri bilgi, haberleşme ve denizaltılar için seyir uyduları da kapsıyordu.

1967’nin sonunda, askere almada yeni bir kanun kabul edildi.

Bu kanun özellikle, mecburi askerlik hizmeti süresinden bir yıl indirmeyi ön görüyordu; böylece askerlik süresi, kara ve hava ordulannda iki yıla ve deniz kuvvetlerinde üç yıla indirildi; ayrıca tecil sayısı azaltıldı ve on altı yaşından itibaren herkes için mecburi askerliğe hazırlık sistemi kondu.

Deniz Kuvvetleri

Başka işlerle uğraşan Sovyetler deniz kuvvetlerini uzun süre ihmal etti.

1937’den sonra amiral Kuznetsov deniz kuvvetlerini kalkındırmaya çalıştıysa da, S.S.C.B. donanması İkinci Dünya savaşında önemli rol oynamadı.

1945’ten sonra ise tersine S.S.C.B. deniz kuvvetlerine çok büyük çaba harcadı.

Bu çaba rus idarecilerinin ülkeyi kara sınırları içinde kalmaktan kurtarıp kamuoyunu denizleraşırı bir gelişmeye hazırlamak (Milli Donanma günleri, 1962’de oramiral rütbesinin yaratılması) isteğine dayanır.

1946’dan sonraki savaş gemisi yapma çabası sovyet donanmasına 1952’den sonra hizmete giren gemilerle 1965’te 180 000 tonluk modem gemi sağladı.

Böylece sovyet donanması dünyanın ikinci donanması (A.B.D. donanmasının dörtte birine eşit, İngiliz donanmasının iki katı) haline geldi, önce klasik denizaltı yapımına ağırlık verildi (yaklş. 350 denizaltı ile dünyanın en büyük denizaltı filosu); buna karşılık uçak gemisi yapılmamış ve 4 000 kadar deniz-hava uçağı (dörtte üçü reaktörlü) karada üslenmiştir.

Su üstü kuvvetlerinin çekirdeği «Sverdlov» tipi 17 kruvazör, 110 muhrip (3 300 tonluk Skorıy ve 3 800 tonluk Kotlin sınıfı) ve 75 refakat muhribinden (1 200-1 500 tonluk) meydana gelir.

Ayrıca S.S.C.B. 1%0’a doğru atom denizaltıları yapmaya başladı (1965’te 10-15 geminin hizmete girdiği sanılır) ve kruvazörlerle muhripler yavaş yavaş 600-2 000 km menzilli güdümlü füzelerle donatıldı.

Bununla beraber deniz kuvvetlerini (1965’te 450 000 kişi) dört ayrı denize dağıtma mecburiyeti (Kuzey Buz denizi, Baltık, Karadeniz, Uzakdoğu, başlıca üsler: Murmansk, Kronştadt, Sivastopol, Vladivostok) bu gücü sınırlar.

Bu yüzden filolar Arktik ve Büyük Okyanus’ta toplanan çok güçlü bir lojistik destek kuvveti kurulmasına rağmen nispeten tecrit edilmiştir.

1966’da yaklaşık olarak 450 000 kişiden meydana gelen deniz kuvvetleri 20 kadar kruvazör, 100 kadar muhrip, 300 kadar refakat gemisi,1 000 kadar mayın tarama gemisi ile torpil veya güdümlü mermi atan 450’den çok denizaltıyı kapsıyordu.

Dünyada birinci olan bu denizaltı filosunda, özel nükleer mermi atan otuz kadar denizaltı vardı ve bunun on kadarı balistik güdümlü mermilerle silahlandırılmıştı; ayrıca klasik itişli bazı denizaltılarda (yaklaşık olarak otuz beş denizaltı) balistik güdümlü mermilerle veya menzili sınırlı mermilerle donatılmıştı.

1967’de, deniz piyade kuvvetleri yeniden kurularak gemiler, hem karada hem denizde giden tanklar ve zırhlı araçlarla donatıldı.

Ayrıca özellikle Akdeniz’de, bir müdahale filosunun çekirdeğini meydana getirecek olan iki helikopter gemisinin yapımına başlandı.

1967 Haziranında israil-Arap savaşı sonunda sovyet deniz kuvvetlerine Mısır’ın Port-Sait ve İskenderiye üslerinden yararlanma konusunda bazı kolaylıklar sağlandı.

Hava Kuvvetleri

S.S.C.B. topraklarının genişliği önemli bir hava kuvveti kurulmasını gerektiriyordu.

Büyük mühendisler (Tupolev, Yakovlev, Lavoçkin) ve Alman genelkurmayının yardımı, hava ordusunun kurulmasına büyük ölçüde katkıda bulundu.

Daha 1930’da kara birliklerinden askerleri toplu halde paraşütle indiren sovyet havacılığı, önemini ve kara kuvvetlerini destekleme yönelimini ortaya koydu.

1930’da girişilen büyük uçak yapımı çabası. S.S.C.B.nin 1939’da, üç kumandanlığa bağlı (194İ-1942 Savaşında önemli rol oynayan Baltık, Karadeniz ve Büyük Okyanus kumandanlıklası) 6 000 kadar uçak hazırlanmasına imkan verdi.

O tarihten sonra hava kuvvetleri özellikle partizan gruplarının ikmal işlerinde ve bu grupların Genelkurmay arasındaki bağlantıda kullanıldı.

1945’e kadar, başlıca görevi kara savaşına katılmak olan hava kuvvetleri bu alanda büyük başarı sağladı.

1945’ten sonra S.S.C.B. nükleer silahlar ve roketler alanındaki çabalarına paralel olarak askeri havacılığı da geliştirdi, özellikle reaktörlerin birim güçleri alanındaki büyük gelişmelerin desteklediği bu siyasetin ilk sonucu üç hava ordusu arasında bölüşülen ve 1963’te 1 500 veya 1 800 uçağı kapsayan tam donatımlı bir stratejik hava filosunun kurulması oldu.

Bu filonun yanında, hava savunması kumandanlığına bağlı bir avcı filosu ve bağlı olduğu ordu grupları veya askeri bölgeler çerçevesinde taktik hava kuvvetleri (av uçakları, av bombardıman uçakları, hafif bombardıman uçakları) sovyet hava potansiyelinin temelini meydana getirir.

Ayrıca ticaret filosunun hızla modernleştirilmesi ve hava nakliyatının devamlı olarak gelişmesi, sovyet kumanda heyetinin, kuvvetlerin hareket kabiliyetini artırma isteğini ortaya koyar.

Bu kuvvetler malzemesi (özellikle ağır helikopterler, nakliye uçakları v.b.) devamlı olarak yenilenen üç havadan indirme tümeninden meydana gelir.

1966’da 750 000 kişi kadar olan hava kuvvetleri yaklaşık olarak 11 000 askeri uçağı ve gerektiğinde askeri hale getirilebilecek 2 000 sivil uçağı kapsıyordu.

Hava savunmasına 4 000 kadar önleme uçağı; taktik hava kuvvetlerine 4 500 av ve hafif bombardıman uçağı ve stratejik hava kuvvetlerine 1 000’den çok orta ve ağır bombardıman uçağı ayrılmıştır.

S.S.C.B.’nin ve uydu devletlerin topraklarının (Kuril adaları dahil) tümünü çevreleyen bir radar zinciriyle donatılmış olan Sovyet havacılığının alt yapısı da güçlüydü.

Bir yanıt yazın