Hakkında Bilgi

Hakkında Bilgi,Ansiklopedik Bilgi

Tarih

Kore Savaşı

Kore Savaşı Kuzey Koreliler, Birleşmiş milletler tarafından bütün Kore’de yapılacak seçimleri yönetmekle görevlendirilen bir komisyonun, kendi topraklarına girmesine izin vermediler.

Kore Savaşı Tarihi

15 Ağustos 1948’de Güney Kore’de de bir cumhuriyet kuruldu ve yapılan serbest seçimleri, Syngman Rhee Kore Savaşıkazanarak başkan oldu. Aynı yıl 9 eylülde de kuzeyde bütün Kore üstünde hak iddia eden Demokratik Halk cumhuriyeti kuruldu.

Böylece, savaşın getirdikleri karşısında bir tedbir olarak tesadüfi bir şekilde tespit edilen 38. paralel siyasi bir sınır niteliği kazandı. Kuzey ile Güney arasında başlayan soğuk savaş kısa bir süre sonra sınır saldırıları ve ufak çapta çarpışmalar biçimine dönüştü.

1948’de S.S.C. B. Kuzey Kore’deki birliklerini çektiğini açıkladıysa da bir Birleşmiş Milletler komisyonunun bu açıklamanın doğru olup olmadığını incelemesine izin verilmedi. 1949 Haziranında Güney Kore’deki amerikan birliklerinin büyük bir kısmı çekildi, ancak Güney Kore hükümetinin isteği üzerine «askeri danışma» adı altında bir grup kaldı.

Kore Silahlı Kuvvetleri

25 Haziran 1950’de iki ülke arasındaki çatışmanın daha açık bir durum aldığı sıralarda, Kuzey Kore’de artık rus ve çin komünistlerinin yardımıyla kurulmuş güçlü bir kara ve hava ordusu vardı.

127 000 Kişilik kuzey kore ordusunda, Çin ihtilali sırasında çarpışmış çinliler de bulunuyordu. Bunlar Korelilere manevi açıdan destek oluyor, cesaret veriyorlardı. Ayrıca komünizme inancı tam, 19 000 kişiden meydana gelme bir de sınır polisi teşkilatı vardı.

Ordu, Rusların verdiği toplar, hafif silahlar ve 150’ye yakın tankla son derece iyi donatılmış, Ruslar tarafından sıkı bir eğitime tabi tutulmuştu. Hava kuvvetlerinde 200 rus yapısı uçak bulunuyordu. Bunların yaklaşık olarak yarısı savaş uçağıydı. Fakat savaşta etkili olabilecek bir deniz kuvveli yoktu.

Güney Kore ordusu 98 000 kişilikti, 8 birliğe ayrılmıştı. Bu birliklerin dördü, amerikan yapısı hafif silahlar ve hafif toplarla donatılmıştı; fakat ne tankları, ne tanklara karşı savunma silâhları, ne de ağır topları vardı. Diğer dört birliğin silahları ise Japonlardan kalma eski hafif silahlardan ibaretti. Ordunun hava gücü hiç yoktu, denizde de birkaç ufak gemisi vardı.

Güney Kore’nin İşgali

Aslında, sıradağlardan meydana gelen Kore yarımadasında, kuzeyden güneye inmek isteyen büyük bir ordunun geçmesine elverişli çok az yol vardı. En iyi durumda olanı Güney Kore’nin başkenti Seul’e giden yoldu.

25 Haziran 1950’de Güney KDrelilerin sınır bölgesinde giriştiği bir istila hareketine karşılık olmak üzere kuzey kore ordusu Seul yönünde ilerlemeye başladı. Askeri güçleri dağınık olan Güney Koreliler çok az bir direnme gösterebildiler.

Çarpışmalar hakkında verilen bilgileri izleyen Birleşmiş milletler, Kuzey Kore’nin saldırısını barışa indirilen bir darbe olarak niteleyen Amerika Birleşik devletleri raporunu, olduğu gibi kabul etti ve çarpışmaların hemen durdurulmasını istedi.

27 Haziranda sunulan diğer bir A.B.D. raporunda Güvenlik kurulu, Birleşmiş milletlere üye devletlerin, yapılan silahlı saldırıyı durdurmaya yetecek şekilde Kore cumhuriyetine yardımda bulunmalarını istedi. (Bu sıralarda S.S.C.B., Birleşmiş milletleri boykot ettiği için, veto hakkı kullanılmadan kaldı).

Aynı gün, başkan Truman, Güney Korelilere amerikan deniz ve hava kuvvetlerinin yardım edeceğini, 30 haziranda ise yardım kuvvetlerine amerikan hava ordusunun da katılacağını açıkladı.

8 Temmuzda general Douglas, Mac Arthur yönetimindeki Birleşmiş milletler gücü, Kore topraklarına girdi. 5 Temmuzda Japonya’daki amerikan kara ordusuna bağlı bir müfreze de Güney Kore’ye girerek, Kuzey Korelilerin Seul’ün güneyine inmesine engel olmak üzere Osan’da mevzilendi.

Fakat Amerikalılar, Kuzey Korelileri durdurmayı başaramadılar ve çekilmek zorunda kaldılar. Diğer bölüklerin bundan sonra giriştikleri direnme hareketleri de başarısız oldu.

5 Ağustosta Birleşmiş milletlere bağlı kuvvetler, artık, Naktong ırmağının gerisine püskürtülmüşlerdi ve ancak birliklerin kumanda merkezi olan ve asker, malzeme gibi yardımların ulaştığı Pusan limanı çevresindeki küçük bir bölgede tutunabiliyorlardı.

Pusan çevresindeki bu tutunma hattına sık sık yaptıkları akınlarda Kuzey Koreliler bazı basarılar sağladılarsa da aslında hat kendisini savundu. Hattın çözülmeden kalabilmesi, kuzeyli atanlarının dağınık ve düzensiz oluşu sayesinde sağlandı.

Hattın içindeki birliklerde gerektiğinde çabuk harekete geçerek birbirlerine yardım edebiliyordu. Sonuç olarak tuğgeneral Walton H. Walker yönetimindeki VIII. Amerikan ordusu Kuzey Korelüerin Pusan hattını ciddi şekilde yaralayabilmesini önledi.

Birleşmiş milletlerin karşı taarruzu. Bu arada Mac Arthur karşı taarruza geçebilmek için, birliklerini Japonya’da toplamıştı.

Kuzey kore ordusunun büyük bir kısmı Pusan hattı çevresinde yerleşmişti: takviye kesiminin yolu da Seul’den geçiyordu. 15 Eylül 1950’de A.B.D. deniz kuvvetleri hem denizden, hem karadan saldırıya geçti.

Tümgeneral Edvard M. Almond yönetimindeki amerikan kolordusunun deniz ve kara kuvvetleri, Seul’ün güneybatısında bir liman olan inchon’a çıktı.

Aynı zamanda Pusan’ın gerisindeki VIII. Amerikan kolordusu da saldırıya geçti.

İki taraftan Amerikalıların saldırısına uğrayan kuzey ordusunun kendi içinde bağlantı kurabilmesini önlemek için, Birleşmiş milletlere bağlı hava ve deniz kuvvetleri de saldırıya geçince, Kuzey Korelilerde dağılma başladı.

Bölüklerin bir kısmı sarp dağlara sığınarak kurtuldu. Büyük bir kısmı ise üniformasını çıkararak kendilerini koruyan halkın arasına karıştı.

Yeniden teşkilatlanan birleşmiş milletler kuvvetleri geniş bir cephe halinde, kuzeye doğru ilerlemeye başladı.

26 Ekim 1950’de birleşmiş milletler ve A.B.D. kuvvetleri Chosan’daki Yalu ırmağına ulaşmış ve 100 000’den fazla kuzey koreliyi esir almışlardı.

Komünist Çin’in Müdahalesi

1950 Yılının ekim ayı sonlarına doğru bazı birleşmiş milletler birlikleri, komünist çin kuvvetleriyle karşılaştıklarını bildirdiler. Gerçekten de bu arada 300 000 kadar çin gönüllüsü, gizlice Kuzey Kore’de toplanmıştı; 1 000 000’dan fazla çinli ise yedek olarak Yalu ırmağının gerisinde bekliyordu.

Komünist Çin’in bizzat savaşa katılacağına inanmayan Mac Arthur, batı kesimindeki birlikler geri çağrıldığı halde Yalu’ya doğru ilerleme emri verdi.

Birleşmiş milletler kuvvetleri, 24 Kasım hattına ulaştıktan bir gün sonra, Çinliler büyük bir saldırıya geçti.

Soldaki VIII. Amerikan kolordusu çekilmek zorunda kaldı.

Ancak 15 aralıkta 38. paralel boyunca bir savunma hattı kurabildi. X. Kolordu ise özellikle Choshin (Changjin) barajı yakınında çözülme ve kopma durumuna girdi.

Çarpışarak doğu kıyıdaki Hangnam’a kadar çekildi ve buradan Kuzey Kore’yi terkederek deniz yoluyla Pusan’a gitmek zorunda bırakıldı. 1 Ocak 1951’de kuvvetlerini düzenleyen Çinliler, bu defa 500 000 kişilik bir ordu halinde 38. paraleldeki VIII. Amerikan kolordusuna saldırıya geçti.

General Walker, 23 aralıkta bir otomobil kazasında ölünce kumandayı tuğgeneral Matthew B. Ridgway ele aldı. Son derece soğukkanlı olan Çinliler verdikleri kayıplara aldırmadan, o sırada 365 000 kişi olan 8. ordu ve birleşmiş milletler askerlerini, güneye doğru püskürttüler.

4 Ocakta boşalan Seul’e geldiler.

Birleşmiş milletler hava kuvvetlerinin çin ordusundaki irtibat servislerini sürekli bombalaması üstüne, çin ordusunda bazı lojistik güçlükler başgösterdi ve güneye doğru ilerleyen Çinliler durdu.

Çinlilerin bu zayıf durumunu fırsat bilen Ridgway, 25 ocakta karşı hücuma geçti.

Hava ve deniz kuvvetleri de Çinlilerin erzak ve kumanda hatlarına saldırdı. 23 Nisanda birleşmiş milletler kuvvetleri 38. paralelin 20° kuzeyinde sağlam bir durum almışlardı.

Aynı gün, şiddetli bir saldırıya geçen Çinliler, Amerikalıları yine 38. paralelin güneyine attılar. Nihayet mayıs başlarında verdikleri kayıplar, yorgunluk ve erzak yetersizliği dolayısıyla Çinliler saldırılara ara verdiler.

Bunun üzerine Amerikalılar, yeniden hücuma geçtiler, 15 hazirana kadar Çinlileri kuzeye çekilmeye zorladılar ve 15 haziranda Çinliler tarafından durduruldular.

İki taraf da bu ileri geri harekât sırasında pek çok kayıp verdi. Bir dünya ‘savaşına yolaçmaktan korkan Birleşmiş Milletler kumandanlığı, Yalu’nun gerisindeki çin askerlerine ve erzak depolarına saldırmayı yasaklamıştı.

Kara, deniz ve hava gücü üstün olduğu halde Birleşmiş milletler, bir aşındırma stratejisi uyguluyor, mümkün olduğu kadar çok kuzey koreli ve çinli öldürüyorlardı.

Bu arada S.S.C.B. de komünist Çin’i desteklemek üzere çok sayıda uçak ve silah vermeye başladı.

11 Nisan 1951’de savaşın Yalu’nun ötesine sıçratılıp sıçratılmaması üstüne çıkan tartışmalar sırasında A.B.D. başkanı Truman, saldırının genişletilmesi tarafını tutan Mac Arthur’u görevinden aldı ve yerine Ridgway’ı tayin etti. R

idgway’in başkumandan olmasıyla boşalan amerikan VIII. Kolordu kumandanlığına da tuğgeneral James A. van Fleet getirildi.

Mütareke konuşmaları dönemi. 23 Haziran 1951’de bir sovyet sözcüsü, mütareke görüşmelerine başlanmasını teklif etti.

Bunun üzerine iki tarafın temsilcileri, 10 temmuzda Kaesong’da buluştular.

Görüşmelere kısa bir süre sonra son verildiyse de Panmunjom’da yeniden masa başına oturuldu (25 ekim).

iki yıldan fazla süren müzakereler, sık sık çarpışmalar yüzünden kesildi.

Özellikle askeri sınır, savaş esirlerinin iadesi ve bir anlaşma için ön hazırlıkları tamamlayacak ve tarafsız devletlerden meydana gelecek bir üst komisyonun seçimi gibi konular üstünde duruldu.

Sonunda bir antlaşmaya varıldı ve 27 temmuz 1953’te savaş durdu; savaş esirlerinin karşılıklı iadesini sağlama görevi tarafsız bir kurula bırakıldı.

Kısa bir süre sonra Rusya ve Amerika, Kuzey ve Güney Kore’ye garanti verdiler (eylül 1953).

Çin birlikleri ancak 1958’de geri çekildi.

Konuşmalar sırasında sınır, genellikle 15 haziran 1951’deki yerini korumuştu; fakat bazı yerel öncelikler sağlamak üzere çok çok kanlı çarpışma oldu.

Bunların en önemli ve en yoğun olanları: Demir Üçgen ve Punç Çanağı adı verilen kara savaşlarıdır. Bu sırada başkumandan Ridgway’ın görevini, 1952 mayısında general Mark W. Clark devraldı.

VIII. Kolordu kumandanı Van Fleet’in yerine ise, 1953 şubatında tuğgeneral Maxvell D. Taylor geldi.

İlk büyük yenilgisinden sonra güney kore ordusu bir an toparlanmış ve cephe savunmasında gittikçe daha çok sorumluluk yüklenmişti.

Kuzey Kore ise askeri bir kale halindeydi.

Birleşmiş Milletler Kuvvetleri

Kore savaşı, Birleşmiş milletlerin ilk askerî harekâtıydı. Pek çok güçlükle karşılaşmasına rağmen Birleşmiş milletler açısından başarılı oldu.

En büyük güçlüklerden biri, çeşitli millet ve dinlere bağlı askerlere yiyebilecekleri türden yemek sağlamaktı.

Asıl orduyu amerikan askerleri meydana getiriyordu.

Amerikan ordusu kara, deniz ve hava güçlerini seferber etmişti. Amerika’dan sonra güney kore ordusu geliyordu.

İngiltere iki, Kanada bir piyade tugayı yollamıştı, ikisi de top ve silah yardımında bulunmuşlardı.

Türkiye de bir piyade tugayı ile savaşa katıldı. (kore birliği.) Kara birlikleri yollayan diğer ülkeler: Tayland, Filipinler, Yeni Zelanda, Avustralya, Fransa, Yunanistan, Hollanda, Kolombiya, Belçika, Habeşistan ve Lüksemburg idi.

İngiltere, Avustralya, Kanada, Kolombiya, Fransa, Yeni Zelanda, Hollanda, Tayland ve Güney Afrika birliği ayrıca deniz birlikleri yollamışlardı.

Danimarka, İtalya, Hindistan, Norveç ve İsveç tıbbi yardımda bulundular.

Kore Savaşı Kayıpları

Polis harekatı diye adlandırılan bu savaşta Birleşmiş milletler 14 000 ölü verdi.

Yine Birleşmiş milletlere bağlı yaralı sayısı 250 000, kaybolan ve esir düşenlerin sayısı ise 83 000 idi.

Savaşta ayrıca 400 000 kadar sivilin öldüğü sanılmaktadır.

Amerikan Savunma bakanlığının 1954 kasımında yaptığı açıklamaya göre, ölen amerikalıların sayısı 33 629’dur; yaralı sayısı 10 284, kayıp veya ölü sayısı 4 753’tür.

Çinlilerin 900 000, Kuzey Korelilerin ise 520 000 civarında kayıp verdiği sanılmaktadır.

Bir yanıt yazın