Kurtuluş Savaşında Ankara,Önemi |Tarih |
Kurtuluş Savaşında Ankaranın Önemi, Milli mücadele dönemi ankara, Milli mücadele döneminde ankara’da yaşanan olaylar, Milli mücadele yıllarında ankara ,Kurtuluş Savaşında Ankara Milli Mücadele’nin başladığı günlerde Ankara, küçük bir kasaba görünümünde idi.
Osmanlı Devleti’nin i. Dünya Savaşı’ndan yenik çıkması üzerine imzalanan Mondros Mütarekesi gereğince iki bölük İngiliz askeri 1919 başlarında Ankara’ya girdi.
Bunları Fransız kuvvetleri izledi.
Kurtuluş Savaşında Ankara
Bu durum, Ankaralılar arasında hoşnutsuzluk yarattı.
Bir araya gelen şehrin ileri gelenleri Azmi Millî Cemiyeti’ni kurdular.
İstanbul Hükumeti’nin atadığı yeni Vali Ziya Paşa’yı AnkaralIlar şehre sokmadı.
Bu arada Sivas Kongresi’ne katılan Ankara eski mebusu Ömer Mümtaz Bey dönüşünde Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin Ankara merkezini kurdu.
Başkanlığını Müftü Rıfat Efendi’nin (Börekçi) yaptığı kurucular arasında, Kütükçüzade Ali (Belediye Başkanı), Ömer Mümtaz (eski mebus), Çayırlıoğlu Hilmi (eski mebus), Ekrem (Ergür), Beynamlı Hacı Mustafa, Çakallı Naci Süleyman beyler bulunuyordu.
Heyet-i Temsiliye’nin merkezi haline gelen Sivas’ın işgal altındaki bölgelere uzak olması, Heyet-i Temsiliye kararlarının uygulanmasında, iletilmesinde zorluklar çıkarırdı.
Bu durumda Mustafa Kemal, bağlantının çabuk kurulabileceği bir merkez olarak Ankara’yı seçti.
27 Aralık 1919 günü Mustafa 428 Kemal yanında Rauf Bey, Alfred Rüstem, Yüzbaşı Cevad Abbas, Mazhar Müfit, Hakkı Behiç, İbrahim Süreyya, Binbaşı Refik (Saydam), Binbaşı Hüsrev (Gerede) beyler olduğu halde Ankara’ya girdi.
Seymenlerin heyeti karşılaması
Heyet, AnkaralIlar tarafından sevinçle karşılandı.
İngilizlerin elindeki istasyon binası önünde seymenlerin havaya kaldırdıkları palalar altından geçildi.
Davullar zurnalar çalındı.
Heyet Ziraat Mektebi’ne yerleşerek çalışmalarına başladı.
İstanbul Meclisi Mebusanı üyeleri Kara Vasıf Bey, Hüseyin Rauf Bey, Yunus Nadi Bey ve Bekir Sami Bey, 13 Mart
1920 akşamı, Mustafa Kemal’in Ankara’dan çektiği şu telgrafı aldılar.
“İngiliz mümessili olarak Ankara’da bulunan Vitol dün buradan ağır eşyasını da alarak şömendöfere binip gitmiştir.
Hükmetmek lâzımdır ki, fevkalâde hadiselerin arifesinde bulunuyoruz.
Daha ziyada İstanbul’da vuku ve tahakkukuna intizar olunabilecek olan bu hadiselerin tevlit edebileceği mühim ve vahim vaziyetler üzerine arkadaşların nazarı dikkatlerini celbe musaraat ederim.
Her ihtimale karşı bilhassa Anadolu’da bulunmaları faydalı olan arkadaşların gafil avlanmayarak icabında sürat ve emniyetle Anadolu’ya geçmek için şimdiden tertibat almış olmaları lâzımdır.”
Bu uyarıdan dört gün sonra da, İngiliz işgal kuvvetleri Meclis-i Mebusan’ı basar.
Böylece, başta Adnan Bey, Halide Edip Hanım ve Yunus Nadi Bey olmak üzere, pek çok mebus ve aydın, gizlice Ankara’ya gelir.
Bunları Meclis-i Mebusan Reisi Celaleddin Arif Bey izler.
İstanbul Meclis-i Mebusan’ının pek çok üyesi artık Ankara’dadır.
Büyük Millet Meclisi 23 Nisan 1920 günü, Ankara’da önceleri ittihat ve Terakki binası olarak kullanılan yapıda toplandı.
ilk oturuma yüzonbeş üye katılmıştı ve en yaşlı üye sıfatıyla Sinop Mebusu Şerif Bey, kürsüye gelerek Büyük Millet Meclisi’ni açtı.
Ertesi günkü oturumda, Mustafa Kemal dört saat süren uzun bir konuşma yaptı.
Hükümet kurma zorunluluğu
Nutuk’ta bu konuşmayı şöyle anlatır:
“…Şunu bilgilerinize sunmak istiyorum ki, hükümet kurmakla ilgili biröneride bulunmadan önce, duyguları ve düşünceleri gözönüne almak zorunluluğu vardır.
Bu zorunluluğa uymakla birlikte, asıl amacı saklı tutan önerimi bir önerge biçiminde Meclis’e sundum.
Birtakım karşı görüşler ileri sürüldü ise de kısa bir tartışma sonunda kabul olundu.
Bu önergeyi bugün gözden geçirecek olursak, orada temel ilkelerin saptanmış ve ortaya konmuş olduğunu görürüz.
Bu ilkeleri, izin verirseniz burada belirterek sayacağım:
1-Hükûmet kurmak zorunludur.
2-Geçici olduğu bildirilerek bir hükümet başkanı tanımak ya da bir padişah vekili ortaya çıkarmak uygun görülmez.
3-Meclis’te beliren millî iradenin yurdun kaderine doğrudan doğruya el koymasını kabul etmek temel ilkedir. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin üstünde bir güç yoktur.
Meclis Başkanı Mustafa Kemal
4-Türkiye Büyük Millet Meclisi yasama ve yürütme yetkilerini kendinde toplamıştır.
Meclis’ten seçilecek ve vekil olarak görevlendirilecek bir kurul, hükümet işlerine bakar.
Meclis başkanı bu kurulun da başkamdir.
Not: Padişah ve halife, baskı ve zordan kurtulduğu zaman, Meclis’in düzenleyeceği yasaya uygun olan durumunu alır…” (Atatürk, cilt II, s.324-325).
Aynı gün yapılan oylamada, Mustafa Kemal oybirliğiyle başkanlığa seçildi.
Meclis-i Mebusan Reisi Celaleddin Arif Bey ise başkan vekili oldu.
25 Nisan 1920’de, yürütme görevini “Meclis’e vekâleten” ve geçici olarak üstlenecek bir “Muvakkat icra Encümeni” kuruldu.
İlk Bakanlar Kurulu olarak çalışmaya başlayan Büyük Millet Meclisi’nin 2 Mayıs 1920’de kabul ettiği yasayla, heyetin geçici olma özelliği ortadan kaldırıldı.
Böylece, ilk icra Vekilleri Heyeti oluşturuldu.
Bu sırada kurulan “Hukuku Esasiye” Komisyonu, Mustafa Kemal’in önergesini temel alan bir yasa tasarısı hazırlamaya başladı.
Komisyon, dört aylık bir çalışma sonunda “Büyük Millet Meclisi’nin Kuruluş ve Niteliği ile İlgili Yasa” başlıklı bir tasarıyı meclis e 5undu.
13 Eylül 1920 günü okunan bu tasarı üzerine yapılan görüşmeler, 20 Ocak 1921’de sonuçlandı.
ilk Anayasa, bu tasarıda belirtilen ilkeler üzerinde meydana getirilerek kabul edildi.