Hakkında Bilgi

Hakkında Bilgi,Ansiklopedik Bilgi

Tarih

Kurtuluş Savaşında Balıkesir | Kurtuluş Savaşı Tarihi |

Kurtuluş Savaşında Balıkesir,İzmir’in işgali, Anadolu’nun her bölgesinde olduğu gibi, Balıkesir’de de büyük tepkiyle karşılandı.

16 Mayıs 1919’da işgalin hemen ertesinde Balıkesir’de Vehbi (Bolak), Sabri ve Osman beylerin öncülüğünde bir toplantı yapıldı.

Toplantıda İzmir’in işgalinin tanınmaması kararlaştırıldı.

Bundan birkaç gün sonra, bu kez İstanbul’da Sirkeci’deki Ali Efendi Tiyatrosu’nda toplanan Kuva-yı Milliyeciler, “Aydın Vilayeti Muavenet-i Hayriye Cemiyeti”ni kurdular.

Balıkesir’in yunanlılar tarafından işgali

İlk planda İzmir ve çevre şehirlerini konu almakla birlikte, adı geçen teşkilât, o sırada Hüdavendigâr Vilayeti’ne (Bursa) bağlı bir sancak olan Balıkesir’de de önemli bir rol oynadı.

Teşkilâtın yönetim kuruluna seçilen eski mutasarrıf Hacim Muhittin Bey (Çarıklı) önemli görevler üstlendi.

Ayvalık’ın İşgali

26 Mayıs 1919’da Ayvalık Limanı’na bir İngiliz, ertesi gün de bir Yunan savaş gemisi geldi.

Yunanlıların İzmir’den sonra Ayvalık’ı işgale hazırlandıkları anlaşılıyordu.

Bu sırada Ayvalık’ta üslenen 72. Alay’ın başında bulunan Yarbay Ali Bey (Çetinkaya), hemen direniş hazırlıklarını başlattı.

Bu arada İngiliz temsilcisi Hadkinson, Ayvalık Kaymakamı Osman Nuri Bey’e, Ali Bey’le görüşmek istediğini bildirdi.

Hadkinson, Ali Bey’i temsilen kendisiyle görüşen Binbaşı Tevfik Bey’e kaygılanacak herhangi bir sebep olmadığını, Yunan gemisinin limana yanlışlıkla geldiğini söylediyse de, 28 Mayıs gecesi limana üç Yunan savaş gemisi ile asker dolu iki Yunan şilebi geldi.

Yunanlılar aynı gece karaya asker çıkardılar.

Ege’yi işgale başlayan Yunan güçlerine karşı ilk silâhlı direniş burada oldu. Ali Bey’in öncü olarak bıraktığı bir müfreze, Yunan askerine önemli kayıplar verdirdi ve kısa bir çatışmadan sonra geriye, asıl mevzilerine çekildi.

Ayvalık sırtlarındaki bu küçük birliğin kararlı direnişi sebebiyle, Yunanlılar 1920 ortalarına kadar önemli bir ilerleme gösteremediler.

Bu arada, 72. Alay’a bağlı birlikler, Haziranın ortalarında Balıkesir ve çevresindeki birliklerin komutasını ele alan Kazım Bey’in (Özalp) de katılmasıyla Bergama’yı işgal eden Yunan birliklerine bir baskın düzenlediler.

Ancak yeni birliklerle desteklenen Yunanlılar şaldırıya geçerek daha sonra üstünlüğü ele geçirdiler.

Bergama ve çevresinde büyük katliama geçtiler.

Ama, Ayvalık işgalinin ilk gününde meydana getirilen Ayvalık Cephesi’ni yarmayı, bölgenin daha içlerine ilerlemeyi uzun süre başaramadılar.

Birinci Balıkesir Milli Kongresi

Yunanlıların giriştikleri işgal, başta Ege Bölgesi olmak üzere Anadolu’nun pek çok bölgesinde teşkilâtların kurulması sonucu direnişle karşılandı.

Bu teşkilâtlardan biri Balıkesir “Redd-i İlhak Cemiyeti” idi.

Mehmet Bey (Uncu), Şevki Bey (Basri Bey oğullarından), Hulusi Bey (Zarplı) ve Vehbi Bey (Bolak) önderliğinde toplanan cemiyetin aldığı ilk karar şuydu:

“Karar numarası: 1 Karar Tarihi: 24/25 Haziran 1919 Bugün yeni seçilmiş bulunan işgali Tanımama Derneği ilk toplantısında vatanın Yunan’a karşı milletçe korunması için gönüllü asker toplanmasına, acele Giresun’da (Savaştepe) 400 askerli 4 bölük kurulmasına, gönüllülerin Savaştepe’ye başvurarak kendilerini yazdırmalarına, ilçelerin nüfus ve zenginliğine göre düzenlenecek çizelge gereğince asker yazımının yapılmasına, iki oya karşı çoğunlukla karar verildi.”

Bölgede atılan ikinci adım, bu kararın alınmasından üç gün sonra bir Kongre toplanması oldu.

Balıkesir Darü’l-nafia Medresesi’nde, Ayvalık, Soma, Akhisar bölgelerinden Kuva-yı Milliye temsilcilerinin de katılmasıyla toplanan “Birinci Balıkesir Harekat-ı Milice Kongresi” 13 Temmuza kadar sürdü.

Balıkesir eski mutasarrıfı Hacim Muhittin Bey’in (Çarıklı) başkanlığını yaptığı Kongre başlıca şu kararları aldı:

•Çalışmaları birleştirmek üzere bir merkez kurulunun meydana getirilmesi.

•Kuva-yı Milliye’yi desteklemek için gerekli maddî kaynakların ve bölge halkının bu desteğe ne oranda katılacağının belirlenmesi.

•Yeni Redd-i İlhak cemiyetlerinin meydana getirilmesi.

•Cephelerin hızla takviye edilmesi.

Kongre, Merkez Kurul Başkanlığı’na da Hacim Muhittin Bey’i seçti.

Haziran ve Temmuz ayları, Birinci Balıkesir Kongresi’nde alınan kararları uygulama çalışmalarıyla geçti.

Bu arada İstanbul’dan gelen birçok subay, Balıkesir cephesinde görev üstlendiler.

11 Temmuzda Yunanlılar, Kozak, Murat Ali, Araplar ve Gömeç’e saldırarak buraları ele geçirdiler.

Artan Yunan saldırısı, direniş hazırlıklarının daha da güçlendirilmesini ve genişletilmesini gerekli kılıyordu.

Bunu sağlamak için yeni bir kongre toplanması kararlaştırıldı.

İkinci Balıkesir Kongresi

“Asıl Balıkesir Harekat-ı Milliye Kongresi” diye anılan İkinci Balıkesir Kongresi, Erzurum Kongresi’nden hemen iki gün sonra toplandı.

Kongreyi meydana getiren delegeler üç emekli subay, birçok eski mutasarrıf, belediye başkanları, vilayet meclisi üyeleri ve aydınlardı. Kongrenin bir özelliği de üniforma ve rütbe taşıyan subayların kongre salonuna alınmalarıydı.

İkinci Balıkesir Kongresi, bir il kongresinden çok, geniş bir bölge kongresi niteliğinde idi.

Balıkesir Mekteb-i Sultanisinde (Balıkesir Lisesi) toplanan ve 48 delegenin katıldığı kongrenin çalışmaları beş gün sürdü.

Kongre ve İstanbul Hükümeti

Balıkesir’de bir milli kongre toplandığını ve bazı kararlar alındığını öğrenen İstanbul Hükümeti, Balıkesir Mutasarrıfı Hilmi Bey’den kongrenin derhal kapatılmasını ve delegelerin tutuklanmasını istedi.

8 Ağustosta, Dahiliye Nazırı Adil imzasıyla gönderilen emirde “Yunanlıların geçici olarak işgal ettikleri bölgeler dışında bulunan çetelerin hemen dağıtılması, halkın bu çetelere katılmasının önlenmesi, Teşkilât-ı Milliye adı altında toplanan güçlerin zaman geçirilmeksizin dağıtılması” isteniyor, aykırı davranışta bulunanların ülkenin zararına çalıştıkları kabul edileceği belirtiliyor ve haklarında kanunî işlem yapılması gerektiği hatırlatılıyordu.

Mutasarrıf Hilmi Bey, İstanbul Hükümetinin bu emrine uymayacak ve bir süre sonra da görevden alınacaktı.

Alaşehir Kongresi

İkinci Balıkesir Kongresi’nden sonra, Kuva-yı Milliye çalışmalarım daha geniş bir alana ‘aymak için 16 Ağustosta Alaşehir’de de bir kongre topladı.

3u kongrenin başkanlığını da  Hacim Muhittin Bey üstlendi.

25 Ağustosa kadar çalışmalarını sürdüren Alaşehir Kongresi, 6 maddeden meydana gelen kararlarını birer mektupla padişaha, sadrazama ve İtilâf devletleri temsilcilerine iletti.

Üçüncü Balıkesir Kongresi

Balıkesir Kongresi adı altında yeni bir kongre toplandı.

Alaşehir Kongresi kararlarını onaylayan kongre, Milliye teşkilâtlanmasının ve milli cephelerin daha da genişletilmesini kararlaştırdı.

Kuva-yı Milliye içine sızarak bölücü ve yıkıcı etkinliklerde bulunan İngiliz ajanlarının çalışmalarına dikkati çekti.

Bu sırada Sivas’ta toplanan ve ülkedeki bütün direniş teşkilâtlarını birleştirmeyi amaçlayan kongre, henüz sona ermişti.

Kongre Başkanı Mustafa Kemal, 13 Eylülde, Balıkesir Kongresi’ne çektiği telgrafta bu konudaki düşüncelerini ve alınan kararları şöyle dile getiriyordu:

Mustafa Kemal’in Telgrafı

“…İstanbul Hükûmeti’nin tuttuğu ve sürdürdüğü gerici usûle ve yaşamakta olduğumuz günlerin büyük korku ve tehlikelerine karşı haklarımızı savunmak ve varlığımızı korumak için, Millet Meclisi’nin seçilmesini ve toplanmasını sağlamak ve çabuklaştırmak bugünün en önemli görevidir.

İstanbul Hükümeti, milleti aldatarak, milletvekili seçimlerini aylarca yaptırmamış olduğu gibi, son zamanda verdiği seçim emrinin yerine getirilmesini de türlü sebeplerle askıya almakta ve geciktirmektedir.

Ferit Paşa’nın, Toros’un ötesindeki illerimizi gözden çıkardığı, Barış Konferansı’na verdiği nota ile kanıtlamış; Aydın İli’nde Yunanlılarla aramızda sınır çizmeye girişmesi de, orada düşman eline düşen yerlerin bir oldubitti biçiminde Yunan topraklarına katılmasını kabul ettiğine delil sayılmıştır.

Düşman eline geçmiş öbür yurt parçaları için de, bunlara benzer akılsızca ve haince siyaset güderek ülkenin ve milletin bölünüşüne yol açması kesinlikle beklenir.

Millet Meclisi toplanmadan önce barış antlaşması imza ederek ulusu bir oldubitti karşısında bulundurmak istediği sanılmaktadır.

Bundan dolayı, Genel Kongre, orduyu ve milleti uyanıklığa çağırır ve aşağıdaki işlerin öncelikle yapılmasını, milletin varya da yok oluş meselesi saydığını bildirir.

Birincisi: Seçim hazırlıklarının yürürlükteki kanunda gösterilen en kısa süre içinde yapılıp bitirilmesi için belediyeler ve Müdafaa-i Hukuk cemiyetleri bütün güçleriyle çalışmalıdırlar.

İkincisi: Sancaklardan çıkarılacak milletvekillerinin, nüfusa göre sayısı hemen tespit edilerek Temsilciler Kurulu’na şimdiden bildirilmelidir.

Adaylar meselesi daha sonra haberleşme ile çözümlenecektir.

Üçüncüsü: Gerek seçim hazırlıkları sırasında, gerek seçim yapılırken gecikmeye yol açacak sebepler şimdiden düşünülerek ortadan kaldırılmalı ve hiçbir gecikmeye yer verilmeyerek en kısa süre içinde seçimler sonuçlandırılmalıdır.

iş bu kararın, bölgenizdeki bütün belediyelere ve Müdafaa-i Hukuk cemiyetlerine bildirilmesine ve gereğinin tez elden yapılmasına yardım buyurmanız rica olunur.

”Temsilciler Kurulu adına Mustafa Kemal” (Söylev, Cilt i, s. 103-104).

Mustafa Kemal’in bu telgrafını ele alan Üçüncü Balıkesir Kongresi, Sivas Kongresi’nce belirlenen noktaları onaylayarak Genel Anadolu Kongresi’nin toplanması için hazırlıkları yürütme kararı aldı ve bu kongreye katılacak yedi temsilci seçti.

Ancak, Damad Ferit Hükümeti’nin düşmesi ve Osmanlı Meclisi Mebusaninın toplanması sebebiyle, sözkonusu Genel Kongre’den vazgeçildi.

Bununla birlikte, Balıkesir Kongresi Merkez Kurulu, 13 Ekim 1919’da bir toplantı yaparak Sivas’a sürekli bir temsilci gönderilmesini kararlaştırdı.

Balıkesir eşrafından Edhem Bey bu göreve tayin edildi.

Dördüncü Balıkesir Kongresi

Anzavur Ayaklanması’nın bastırılmasından birkaç gün sonra, 19 Kasım 1919’da Dördüncü Balıkesir Kongresi toplandı.

Kongrenin aldığı kararların en önemlisi, Sivas Heyet-i Temsiliyesi ile ilişkilerin daha da güçlendirilmesi ve bütün Redd-i İlhak cemiyetlerinin adının Müdafaa-i, Hukuk Cemiyeti olarak değiştirilmesi oldu.

Balıkesir Kongresi 28 Kasımda büyük bir miting düzenlenmesini kararlaştırdı.

Onbini aşkın Balıkesirlinin katıldığı mitingde, işgal şiddetle kınandı, ilçelerde de düzenlenen mitinglerin yanısıra, İtilâf devletlerine uyarı telgrafları çekildi.

Akbaş Baskını

Silâh ve cephane sıkıntısının gittikçe artması, gönüllülere silâh sağlanamaması Kuva-yı Miili’ye’nin hazırlıklarını 1920 Ocak ayı başında tıkadı.

Osmanlı ordusunun birçok silâh ve cephane deposu itilâf devletlerinin denetimindeki.

Hele bunlardan biri vardı ki yalnız onun boşaltılması bile, çok sayıda Kuva-yı Milliye gönüllüsünü donatmaya yeterdi.

Bu, Fransızların denetimindeki, Gelibolu ve Eceabat arasındaki Akbaş Cephaneliği idi.

Balıkesir Heyet-i Merkeziyesi bu cephaneliğin basılıp silâhların ele geçirilmesini tasarlarken İstanbul gazetelerinde Akbaş’taki silâhların Rusya’da Sovyet Hükümetine karşı savaşan Beyaz Rus ordularına, Vrangele gönderileceğine ilişkin haberler yer almaya başladı.

Hattâ, silâhları götürmek üzere bir Rus gemisi de Gelibolu’ya gelmişti.

Bu gelişmeler, cephaneliğin basılması için yapılan çalışmaları hızlandırdı.

Baskın işinin gerçekleştirilmesi görevi Köprülü Hamdi Bey’e verildi, işin başında buiunmak için Balıkesir’den Biga’ya giden Hamdi Bey, Dramalı Rıza Bey adında bir Kuva-yı Milliye yöneticisini bilgi toplamak ve baskın hazırlıklarını yapmakla görevlendirdi.

Dramalı Rıza Bey, Rumeli yakasına geçerek Gelibolu çevresinde sıkı bir araştırmaya girişti.

Cephaneliği günlerce kolaçan etti.

Fransız askerlerinin sayısı, nöbet saatlerini en ince noktalarına kadar belirledi.

Cephanenin boşaltılması ve taşınması için kullanılacak araç ve yolları tesbit etti.

Ocak ayının 25’ine gelindiğinde, baskın için her şey hazırdı.

Bu arada, Köprülülü Hamdi Karabiga’ya erzak taşımak bahanesiyle Çanakkale’deki Mütareke Komisyonu’ndan birde gemi sağlamıştı.

26 OCağı 27’ye bağlayan gece, çevre iskelelerden elde edilen mavna, kayık ve motorlar, Bolayır adlı yük gemisine bağlanarak Umurbey İskelesi’nde bekletilirken, Dramalı Rıza komutasındaki bir grup Kuva-yı Milliyeci de, Akbaş’taki Fransız karargâhına bir baskın düzenledi.

Fransız askerlerinin hepsi etkisiz duruma getirildi.

Sekiz bin kadar tüfek ve çok sayıda cephane hızla Umurbey İskelesine, oradan da Lapseki yoluyla içerilere taşındı.

Birkaç Fransız askeri de tutsak edildi.

Akbaş Baskını, gerek itilâf devletleri arasında, gerekse Kuva-yı Milliye içinde büyük yankı uyandırdı.

İtilâf devletleri temsilcileri, silâhların geri verilmesini, olay sorumlularının kendilerine teslim edilmesini ısrarla istediler ve bu amaçla tehditte bulundular. ‘ Akbaş Başkanı Balıkesir Heyet-i Merkeziyesi adına Miralay Kazım Bey’ce Sivas Heyet-i Temsiliyesi’ne bildirildi.

Konuyla ilgili telgrafı 29 Ocakta cevaplayan Mustafa Kemal şöyle diyordu:

“Balıkesir’de 61. Fırka Kumandanı Kazım Beyefendi’ye, Köprülülü Hamdi Bey’in fedakârca ve yürekli bir hareketle elde ettiği, hayranlık uyandıran başarısı sebebiyle teşekkürlerimizin tarafına bildirilmesini rica eder, böyle büyük bir başarıda payı bulunan siz kardeşimizi de kutlarız.

Heyet-i Temsiliye adına Mustafa Kemal”

Bandırma Çıkarması

Akbaş Baskınina ve genel olarak Kuva-yı Milliye eylemlerinin güçlenmesine ingilizler daha büyük bir tepki gösterdiler.

Silâh ve cephaneleri geri almak ve böylece Kuva-yı Milliye’yi etkisiz kılmak için 1 Şubatta Bandırma’ya 200 kişilik bir birlik çıkardılar.

Gözdağı vermek amacını güdenbazı itilâf devletleri gemileri de limana demirledi.

İtilâf devletleri 14. Kolordu’ya bir nota vererek silâh ve cephanelerin geri verilmesini istediler.

Bu gelişmeler üzerine, Sivas Heyet-i Temsiliyesi adına Mustafa Kemal, bütün komutanlıkları uyaran bir telgraf çekti.

3 Şubat 1920 tarihini taşıyan telgrafta, itilâf devletlerine bağlı birliklerin bulunduğu bütün bölgelerdeki silâh ve cephane depolarının yok edilme ihtimalinin bulunduğu, buna karşı tedbir alınması isteniyordu.

İngilizlerin Bandırma çıkarması, Balıkesir’de bulunan

Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti İzmir Kuzey Bölgesi Heyet-i Merkeziyesi’nce şiddetle kınandı.

Heyet-i Merkeziye bu davranışı, “… her türlü devlet ve insan hukukuna aykırı bir tutum…” olarak değerlendirdi.

Dört maddeden meydana gelen kınama bildirisinde, Akbaş Baskınının Yunan işgaline karşı koymak isteyen halkın tabii bir tepkisi olduğu belirtiliyor, Yunan işgali son bulmadıkça halkın silâhını elinden bırakmayacağı ve imkân doğdukça bu tür eylemlere yeniden başvuracağı hatırlatılıyordu.

Olaydan ye gösterdikleri sert tutumdan İstanbul Hükümeti’ni de bilgilendiren Heyet-i Merkeziye, itilâf devletlerine ve Ingiltere’ye karşı herhangi bir düşmanlık göstermediklerini, ancak işgale uğrayan bir ülke halkının da eli kolu bağlı kalmasının beklenemeyeceğini belirtti.

İstanbul Hükümetinden ingilizlerin Bandırma’dan çekilmesi için aracılık yapması istendi.

İngiliz askerleri, Kuva-yı Milliye’nin silâhları geri vermek niyetinde olmadığını kesin olarak anladıktan sonra 11 Şubatta geri çekildiler.

Son Balıkesir Kongresi

10 Mart 1920’de Karesi ve Saruhan livaları ile Bursa ve Bilecik sancakları merkez liva, ilçe ve bucak delegelerinin katılmasıyla büyük bir kongre toplandı. “İzmir Kuzey Bölgesi Kuva-yı Milliyesi Genel Kongresi” adı altında toplanan kongre, Balıkesir kongrelerinin sonuncusuydu.

Toplantıda, Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti tüzüğü çerçevesinde, Yunanlılara karşı alınacak tedbirler, bütünüyle görüşüldü.

Kongre sürerken, İtilâf devletlerinin İstanbul’u işgal ettikleri haberi alındı.

Olay, Balıkesir’de büyük bir tepki yarattı, işgalden iki gün sonra, 10 Martta Balıkesir Belediye Alaninda bir miting düzenlendi, mitingde kongre delegeleri etkin bir rol aldılar, işgali kınayan konuşmalar yaptılar.

Yunanlılara karşı gösterilecek direnişin kararlı bir biçimde sürdürüleceğini belirttiler.

Yunan Toplu Saldırısı

18-27 Nisan 1920’de itilâf devletleri San Remo’da bir konferans topladılar.

Konferans kararlarına göre, İzmir Türk egemenliğinde kalacak ancak, Yunanlılar da yönetime ortak olacaklardı.

İzmir’in işgalini geçici bir olay olmaktan çıkarıp Yunanlıları kalıcı hak sahibi yapan bu kararlardan yüreklenen Yunanlılar, güçlü bir saldırı hazırlığına başladılar.

İzmir’e büyük çapta asker yığdılar.

1920 Mayısı küçük çaplı cephe savaşları ile geçti.

Ancak 22 Haziranda Yunanlılar toplu bir saldırıya başladılar. Sol cenahta Kanboğaz-Yayaköy-Papazlı yönünde ilerleyen Yunan birlikleri, sağ cenahta Soma cephesinden Çaldağ yönüne ilerlediler. Aynı gün Akhisar işgal edildi.

Akhisar cephesi komutanı Derviş Bey, güçleriyle Harta Boğazina çekildi.

24 Haziranda akşama kadar süren Harta Boğazı çatışmalarından sonra Kuva-yı Milliye birlikleri dağıldı.

Yunanlılar Soma’ya doğru ilerlerken, Kâzım Bey komutasındaki birlikler önce, Bekçe Boğazina oradan da Savaştepe’ye çekildi. Yardım için Bursa’dan gelen üç taburlu bir alayın da katılmasıyla, Savaştepe’de yeni bir cephe meydana getirilmeye çalışıldı.

Savaştepe (Giresun) Çatışması

29 Haziranda Savaştepe’de Yunan saldırısı başladı.

Yunanlılar, Akhisar cephesinde iki,Soma cephesinde de bir tümenlik bir güçle saldırıya geçtiler.

Erenli Yusuf Bey komutasındaki Kuva-yı Milliye süvarileri fabrika çevresinde ve sağ cenahta, Balıkesirli Keçeci Hafız Emin Bey komutasındaki süvariler de sol cenahta, piyadeler ise Savaştepe’nin beş kilometre güneyindeki sırtlarda mevzilenmişti.

Yunanlılar, şiddetli topçu ateşiyle avcı hatlarını savaşa sürdüler.

Beş saat süren zorlu ve kesintisiz çatışmalar sonunda, Kuva-yı Milliye güçleri süngü hücumuyla Yunan birliklerini geri püskürttüler.

Ancak, Yunanlılar cepheye yeni güçler taşıdı.

Sağ cenahta yoğunlaşan topçu ateşi karşısında Kuva-yı Milliye birlikleri geri çekilmeye başladı.

Kâzım Özalp komutasındaki birlikler Savaştepe’ye doğru gerilerken, bir Yunan süvari birliği, Sındırgı üzerinden Balıkesir’e yürüdü.

30 Haziranda bir başka Yunan birliği de İvrindi-Ayvalık bölgesine saldırdı.

Artık Balıkesir’i boşaltmaktan başka bir yol göremeyen Kâzım Bey, Derviş Bey’i Balıkesir askeri depolarındaki silâh ve cephaneyi trenle Susurluk’a göndermekle görevlendirdi.

Askerlerin de Balıkesir’i boşaltmasını istedi.

Cephane yüklü son tren Balıkesir’den daha bir kilometre uzaklaşmamıştı ki, Yunanlılar 30 Haziranda Balıkesir’e girdiler.

Yunanlılar, İtilâf devletleri donanması eşliğinde, 2 Temmuzda Bandırma’ya çıkartma yaptılar.

Bir gün önce de Edremit işgal edilmişti.

Yunanlılar 6 Temmuzda Gönen’e,7 Temmuzda da Balya’ya girdiler.

Yunanlılar Balıkesir’de Aygören ve Paşa Camisi mahallelerine yerleştiler ve yoğun bir baskıya başladılar.

Bu durum hoşnutsuzluğu daha da artırdı ve kısa sürede direnişe başlayan, sayıları altıyüzü bulan çeteler meydana geldi.

Yunanlıların Balıkesir bölgesindeki işgali 1922 Eylülüne kadar sürdü.

Balıkesir çevresinde çete savaşları

İşgal sonrasında, özellikle dağlık bölgelerde Kuva-yı Milliye çeteleri yoğun bir direniş başlattılar.

Karakolları, askeri üsleri birbiri ardına basmaya başladılar.

Sonunda Yunanlılar güçlerinin önemli bir bölümünü çete savaşlarına ayırmak zorunda kaldılar.

Bu arada halka hoş görünmeye çalışıyor, özellikle bölgede yoğun bir biçimde yerleşmiş bulunan Çerkezleri kışkırtmaya yöneliyorlardı.

Kepsut, Manyas, Gönen, Erdek ve Bandırma’daki Çerkezler üzerinde yoğun bir propaganda yürütüyorlardı.

Bunun için de “Şark-i Karib Çerkezleri Temin-i Hukuk Cemiyeti’nden yararlanmaya çalışıyorlardı.

Yunanlıların bütün bu çok yönlü çabalarına rağmen, Kuva-yi Milliye çeteleri işgalciler üzerinde tam bir baskı meydana getirdiler.

Kurtuluş Savaşında Balıkesir – Şehrin Kurtuluşu

26 Ağustos 1922’de başlayan ve 28 Ağustosta giderek genişleyen BüyüKTaarruz Yunanlılara kesin darbeyi indirince, Yunan birlikleri hızla geri çekilmeye başladı, milli güçlerce izlenen Yunanlılar, 3 Eylülde Burhaniye’yi, 4 Eylülde Bigadiç’i, 5 Eylülde de Susurluk’u boşalt tılar.

Milli güçler, 6 Eylülde Balıkesir’e girdiler.

Böylece Balıkesir iki yılı aşkın bir süre devam edegelen işgalden kurtulmuş oldu.

Aynı gün Balya, Gönen ve İvrindi de kurtuldu.

Türk birliklerinin Yunanlıları izleyerek kıyı şehirlere de ulaşması sonucu 9 Eylülde Edremit, 14 Eylülde Manyas ve 15 Eylülde de Ayvalık ile Bandırma kurtarıldı.

Bir yanıt yazın