Kurtuluş Savaşında Isparta | Kurtuluş Savaşı Tarihi |
Kurtuluş Savaşında Isparta Mondros Mütarekesi günlerinde, Konya Vilayeti’ne bağlı Hamidabad Sancağı’nın merkeziydi.
Sancağın 1914’te 34.000 dolayında olan nüfusu, bölge Rumlarının I. Dünya Savaşı sonrasında Yunanistan’a göçmeleri sebebiyle 40.000’in altına düşmüştü.
Demiralata bölgesinin 2. Ordu Müfettişi Mersinli Cemal Paşa dışındaki hemen bütün mülki yöneticileri, Damad Ferit Paşa Hükümeti’yle sıkı ilişki içindeydiler.
Bunlar, İtilâf devletlerine boyun eğme siyasetine bağlı olarak, gelişen işgallere karşı anılmaya değer bir tepki göstermiyorlardı.
Eşraftan bazı kişiler ise Antalya’da İtalyan temsilcisi Marki Granti ile görüşüp, İtalyanları İsparta’ya çağırmışlardı.
Buna karşılık, eşraf ve mahalli yöneticilerinin büyük çoğunluğu Anadolu topraklarının açık açık pazarlık konusu edilmesine tepki gösteriyor, yeryer başlayan işgalleri direnişle karşılamaktan yana bir tutum takınıyorlardı.
Nitekim, halkı “ölçülü” davranmaya çağırmak üzere, Mayıs 1919 ortalarında İsparta’ya gelen Şehzade Abdürrahim Efendi, kasabada oldukça soğuk karşılanmıştı.
Yunanlıların İzmir bölgesinde İtalyanların da Antalya’daki işgalleri başlar başlamaz, İsparta eşrafından ileri gelenler bir araya geldiler ve direnişe hazırlandılar.
Bu arada 2. Ordu Müfettişi Mersinli Cemal Paşa da bir yandan emrindeki birlikleri muhtemel bir direnişe hazırlamaya çalışıyor, öte yandan da İstanbul Hükumeti’ne düzenli raporlar göndererek, işgallerin gelişme yönüne ait bilgi veriyordu.
Bu raporlarda belirtildiğine göre, İtalyanlar yalnızca Antalya işgaliyle sınırlı kalmayıp, ilerlemelerini Burdur ve İsparta yönünde de sürdüreceklerdi.
Nitekim Isparta’ya kadar gelmiş, incelemelerde bulunmuştu.
Mersinli Cemal Paşa’nın raporlarında Isparta Mutasarrıfıyla Uluborlu Kaymakamı’nın halkın direnişini engelediği özellikle belirtiliyordu.
Mahalli Direniş
İsparta’daki mahalli direniş teşkilâtlanmasının başkanlığını ise Talatpaşazade Hafız İbrahim Efendi ile Müftü Hüseyin Hüsnü Efendi yapıyorlardı.
Hafız İbrahim Efendi, İtalyanların Burdur üzerine harekete geçtiklerini öğrendikten sonra, 2. Ordu müfettişi aracılığıyla İstanbul’a bir telgraf çekmiş ve İtalyan harekâtı ile ilgili olarak hükümetten acele bilgi istemişti.
İbrahim Efendi’nin telgrafında İsparta bölgesi halkının işgale hiçbir biçimde boyun eğmeyeceği ve şiddetle direneceği kesin bir dille belirtiliyordu.
Bu arada, Hafız İbrahim Efendi ve ihtiyat Zabitleri Cemiyeti’nin öncülüğüyle, “Demiralay” adı verilen bir direniş teşkilâtı kurulmuş ve bu kuruluş içinde yer almaları için bütün İsparta gençliğine çağrı yapılmıştı.
İtalyan birlikleri 28 Haziran 1919’da Burdur’u işgal edip İsparta’ya ulaştıklarında, Demiralay teşkilâtı hızla gelişiyordu.
Nitekim, İtalyan işgalinin kırılmasında ve bir hafta gibi kısa bir süre içinde geri çekilmek zorunda kalmalarında bu teşkilâtın protesto gösterilerinin önemli bir payı oldu.
İsparta’nın yanısıra Uluborlu ve Eğridir’de de tepkiler görülünce, İtalyan İşgal Komutanlığı, harekâtı daha çok kıyı şehirlerinde yoğunlaştırdı.
Milli Mücadele’nin ilk Garp Cephesi Komutanı Ali Fuat Cebesoy, İsparta direniş teşkilâtlanmasının o dönemde, Kuva-yı Milliye içinde oynadığı önemli rolü şöyle anar:
“Anadolu’nun belirli bir bölümünü elde tutabilmenin ilk şartı başında bulunduğum Yirminci Kolordu’nun sahası içinde olan Isparta-Afyonkarahisar-Eskişehir hattını korumaktı.
Eskişehir’de ingilizler vardı.
Isparta ve Afyonkarahisar’ı koruyabilirsek, ingilizleri Eskişehir’den atmak mümkündü.
İsparta ve Afyonkarahisar’da millî güçleri kurmak için çaba harcamamıza gerek kalmadı.
Bu iki şehrimizde iki din adamı, başı sarıklı iki savaşçı başa geçmiş, milli güçleri tücrebe sahibi bir komutanın tutumu ve uzak görüşlülüğüyle teşkilâtlanmış ve ilk anda yadırganacak bir kararla komutayı da kendi ellerine almışlardı.
Isparta’da Hafız İbrahim Efendi, Afyonkarahisar’da Hoca İsmail Şükrü Efendi.
Londra Konferansı
Ali Fuat Cebesoy’un böylesine övgüyle andığı bu iki kişiden Hafız İbrahim Efendi, Kuva-yı Milliye’nin İsparta’daki teşkilâtlanmasında en ön sırada yer aldı ve Sivas Kongresi sonrasında kurulan Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin İsparta Şubesi Başkanlığına getirildi.
Ispartalı gönüllülerden kurduğu Demiralay ise, Yunanlılara karşı kurulan Denizli-Sarayköy Cephesi’nde önemli yararlılıklar gösterdi.
Büyük Millet Meclisi’nde İsparta milletvekili olarak yer ajan Hafız İbrahim Efendi’nin “Demiralay” soyadını alması da yine bu çabaları dolayısıyla oldu.
Kuva-yı Milliye’nin 1921 başlarında kazandığı askerî başarılar sonucu büyük devletlerin menfaatlerinde ortaya çıkan değişiklikler, itilâf devletlerinin Ankara Hükûmeti’ne karşı tutumunda da bazı değişmelere yol açtı.
Başta İtalya ve Fransa olmak üzere, İtilâf devletleri, Türk Hükûmeti’ne bazı tavizler vererek askeri çatışmaları durdurmaktan yana bir tutum içine girdiler.
Çeşitli diplomatik girişimler sonucunda Mart 1921’de Londra’da bir konferans toplandı.
Konferansa Ankara Hükümeti adına katılan Bekir Sami (Kunduk) Bey İtalyan ve Fransız delegeleriyle birçok görüşme yaptı ve 12 Mart 1921’de İtalya Dışişleri Bakanı Kont Sforza ile bir antlaşma imzaladı.
Antlaşmada İsparta, Burdur, Antalya ve Muğla’da İtalyanlara ekonomik bazı ayrıcalıklar verilmesi karşılığında, İtalyan askerlerinin Anadolu’dan çekilmesi teklif ediliyordu.
Ama Büyük Millet Meclisi’nde, Bekir Sami Bey’in yaptığı bu antlaşmanın, Anadolu’nun paylaşılmasını gerektiren Sevr Antlaşmasından farksız olduğu görüşüne varıldığından Sforza-Bekir Sami Antlaşması onaylanmadı.
Dışişleri Bakanı Bekir Sami Bey ise bunun üzerine bu antlaşmanın bütün mesuliyetini üstlendiğini belirterek, görevinden ayrıldı.